Ýyilik yapan iyilik bulur..

[KelebeK]

Ýyilikte bulunanlarýn dünyada ve ahirette mutlaka iyilikle karþýlýk görecekleri Allah'ýn Kuran'da bildirdiði sýrlardan bir diðeridir. Bu konuyla ilgili ayetlerden biri þöyledir:

De ki: "Ey iman eden kullarým, Rabbinizden sakýnýn. Bu dünyada iyilik edenler için bir iyilik vardýr. Allah'ýn Arz'ý geniþtir. Ancak sabredenlere ecirleri hesapsýzca ödenir." (Zümer Suresi, 10)

Ancak, bunun için gerçek iyiliðin ne olduðunun bilinmesi gerekir. Her toplumda yaygýn olan bir iyilik anlayýþý vardýr; güleryüzlü olmak, dilencilere para vermek veya herþeyi anlayýþla karþýlamak gibi. Oysa gerçek iyilik Kuran'da bildirildiði gibidir. Allah, bir ayette gerçek iyiliðin ne olduðunu þöyle açýklar:

Yüzlerinizi doðuya ve batýya çevirmeniz iyilik deðildir. Ama iyilik, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, Kitaba ve peygamberlere iman eden; mala olan sevgisine raðmen, onu yakýnlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmýþa, isteyip-dilenene ve kölelere (özgürlükleri için) veren; namazý dosdoðru kýlan, zekatý veren ve ahidleþtiklerinde ahidlerine vefa gösterenler ile zorda, hastalýkta ve savaþýn kýzýþtýðý zamanlarda sabredenler(in tutum ve davranýþlarýdýr). Ýþte bunlar, doðru olanlardýr ve müttaki olanlar da bunlardýr. (Bakara Suresi, 177)

Ayette de dikkat çekildiði gibi, bir kiþinin iyilikte bulunmasý, Allah'tan korkup sakýnarak, ahiretteki hesabýný düþünmesi ve vicdanýný kullanarak her an Allah'ý en çok hoþnut edecek davranýþý seçmesidir. Allah, imanlarýndan, Allah korkularýndan ve Allah'a duyduklarý sevgiden dolayý sürekli iyilik iþleyenleri seveceðini ve onlara iyilikle karþýlýk vereceðini bildirmektedir:

Böylece Allah, dünya ve ahiret sevabýnýn güzelliðini onlara verdi. Allah iyilikte bulunanlarý sever. (Al-i Ýmran Suresi, 148)

... Bu dünyada güzel davranýþlarda bulunanlara güzellik vardýr; ahiret yurdu ise daha hayýrlýdýr. Takva sahiplerinin yurdu ne güzeldir. (Nahl Suresi, 30)

Bu, iyilikte bulunarak fedakarlýk yapanlara, Allah'ýn hoþnutluðunu kazanmak için ciddi bir çaba gösterenlere Allah'ýn Kuran'da bildirdiði bir müjdedir. Allah, hem dünyada hem de ahirette böyle insanlarý güzel bir hayatla yaþatacaðýný müjdelemektedir. Bu, hem maddi hem de manevi nimetlerde bir artýþtýr. Kuran'da kimsenin eriþemeyeceði kadar büyük bir mülke kavuþan Hz. Süleyman, Mýsýr hazinelerinin yönetimine geçen Hz. Yusuf bu konuda örnektirler. Allah, Hz. Muhammed (sav) için de "Bir yoksul iken seni bulup zengin etmedi mi?" (Duha Suresi, ayetiyle, Peygamberimiz (sav)'in üzerine yaydýðý nimetini bildirmektedir.

Unutmamak gerekir ki, dünyada güzel ve ihtiþamlý bir yaþam yalnýzca geçmiþte yaþamýþ müminlere verilmiþ bir nimet deðildir. Allah her dönemde iman eden kullarýný güzel bir hayatla yaþatacaðýný da vaat etmiþtir:

Erkek olsun, kadýn olsun, bir mü'min olarak kim salih bir amelde bulunursa, hiç þüphesiz Biz onu güzel bir hayatla yaþatýrýz ve onlarýn karþýlýðýný, yaptýklarýnýn en güzeliyle muhakkak veririz. (Nahl Suresi, 97)

Ýman edenler hiçbir zaman dünyanýn peþinde koþmazlar. Dünya malýnýn, itibarýnýn ve gücünün hýrsýný yapmazlar. Allah'ýn ayetinde de bildirdiði gibi, onlar ahireti satýn almak için canlarýný ve mallarýný satarlar. Ne alýþveriþleri, ne ticaretleri onlarýn ibadetlerini, Allah'ý anmalarýný, din için hizmette bulunmalarýný engellemez. Hatta, açlýk ve yoksullukla denendiklerinde dahi, son derece teslimiyetli ve sabýrlý olurlar ve asla þikayette bulunmazlar.

Peygamberimiz (sav) döneminde hicret eden müminler bunun bir örneðidir. Onlar, Allah yolunda evlerini, iþlerini, ticaretlerini, tüm mallarýný, baðlarýný, bahçelerini arkalarýnda býrakarak, baþka bir þehre gitmiþler ve çok azla yetinmeyi bilmiþlerdir. Bunlarýn karþýlýðýnda ise sadece Allah'ýn kendilerinden hoþnut olmasýný dilemiþlerdir.

Allah, müminlerin bu samimi, katýksýz olarak ahiret yurdunu düþünen kanaatkarlýklarýna karþýlýk olarak onlarý daima rýzýklandýrmýþ ve güzel ve temiz nimetler içinde yaþatmýþtýr. Bu nimetler ve zenginlikler ise onlarýn dünyaya baðlanmalarýna deðil, aksine Allah'a þükredip O'nu anmalarýna vesile olmuþtur. Allah'ýn vaadinin bir sonucu olarak, bu ahlaklarýna karþýlýk her mümin dünyada güzel bir hayatla yaþar.

Her Ýyiliðin Kat Kat Artýrýlarak Sahibine Dönmesi

Allah iyilikte bulunan kullarýna verdiði karþýlýðý kat kat artýracaðýný da vaat etmiþtir. Allah'ýn Kuran'da bu konu ile ilgili olarak bildirdiði ayetlerden bazýlarý þöyledir:

Kim bir iyilikle gelirse, kendisine bunun on katý vardýr, kim bir kötülükle gelirse, onun mislinden baþkasýyla cezalandýrýlmaz ve onlar haksýzlýða uðratýlmazlar. (Enam Suresi, 160)

Gerçek þu ki, Allah zerre aðýrlýðý kadar haksýzlýk yapmaz. (Bu aðýrlýkta) Bir iyilik olursa, onu kat kat kýlar ve Kendi yanýndan pek büyük bir ecir verir. (Nisa Suresi, 40)

Allah'ýn iyiliðin karþýlýðýný kat kat kýlmasýnýn en güzel göstergesi dünya hayatý ve ahiret hayatý arasýndaki farktýr. Dünya hayatý ortalama 60 yýl süren çok kýsa bir zaman dilimidir. Oysa bu dünyada salih olan, iyilik yapan insanlar, kýsacýk bir ömürde yaptýklarý iyiliklere karþý ahirette sonsuz bir güzellikle karþýlýk göreceklerdir. Allah bu vaadini bir ayetinde þöyle bildirmiþtir:

Güzellik yapanlara daha güzeli ve fazlasý vardýr… (Yunus Suresi, 26)

Bunun ne kadar büyük bir mükafat olduðunu anlayabilmek için "sonsuz" kavramý üzerinde biraz düþünmek gerekir. Dünya üzerinde bugüne kadar yaþamýþ ve bundan sonra yaþayacak olan tüm insanlarýn, hayatlarýnýn her saniyesini sayý sayarak geçirmiþ olduklarýný düþünelim. Kuþkusuz bu insanlarýn tümünün saydýklarý sayýlar art arda eklenerek bir sayý elde edilse, burada telaffuz edilemeyecek büyüklükte bir sayý çýkar. Ama bu olaðanüstü sayý dahi "sonsuz" kavramýnýn yanýnda sýfýrdan farksýzdýr. Çünkü "sonsuz" demek asla bitmeyen ve tükenmeyen bir süre demektir. Dünyada Allah için yaþayan insanlarýn ahirette yurtlarý cennet olacak ve orada süresiz kalacak, sýnýrsýzca nefislerinin istediði ve ruhlarýnýn zevk aldýðý herþeye sahip olacaklardýr. Kuþkusuz bu, Allah'ýn rahmetinin geniþliðini kavrayabilmek için üzerinde düþünülmesi gereken bir örnektir.