Jump to content

seyyahi

Üye
  • Posts

    365
  • Joined

  • Last visited

Everything posted by seyyahi

  1. Arkadaşım HP bilgisayarlar için değil o program bir çok farklı bilgisayarda değişik markada flash bellek ve hafıza kartı biçimlendirme işleminde kullandım bu programı.
  2. HP USB Disk Storage Format Tool programı ile biçimlendirmeyi dene
  3. Adamlar bize nasıl geçiriyor :( Çok güzel anlatmışlar :D
  4. Makina konusunda yorum yapmak biraz sakıncalı olur. Burada önemli olan senin alım gücün ve bu alım gücüne göre alacağın makina dan olan beklentin, bu makinayı ne amaçla kullanacağın da çok önemli bana göre makina özelliklerinden anladığım kadarıyla çok güzel, neden diyeceksen; çünkü ben fotoğraf makinasını amatör çekimler için kullanan birisiyim ve daha düşük özellikteki makinalarla bile işimi görebiliyorum. Sen o ürünü incelerken ihtiyacına cevap verip veremeyeceğini bir hesapla ona göre karar ver bence.
  5. Teknoloji dünyasının sorununu çözecek virüs ABD’li araştırmacılar, genetiği değiştirilmiş bir virüsü mikroskobik elektrot kablolar üzerinde serbest bırakarak önemli bir gelişmeye imza attı. Araştırmada, lityum-hava bataryalarının güçlerinin artırılabileceği anlaşıldı. ntvmsnbc Güncelleme: 17:13 TSİ 15 Kasım. 2013 Cuma Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT) araştırmacıları, elektronik cihazlarda mühendisleri en zorlayan konulardan biri olan batarya ömründe önemli bir adım attı. Lityum-hava bataryaları, ağırlıkları artırılmadan kapasiteleri yükseltilbildiği için özellikle elektrikli otomobillerde uzun menzilli yolculukların anahtarı olarak görülüyor. Ancak bataryaların elektrotlarını uzun ömürlü kılmak için gereken teknolojinin henüz geliştirilememiş olması, şarj sürelerinin de beklenenden kısa olmasına yol açıyor. MIT araştırmacıları, lityum-hava ve lityum-iyon bataryalardaki sorunu aşmak için, bataryaların üretim sürecinde kırmızı kan hücresi büyüklüğündeki nano kablolara biyo-mühendislik ürünü virüsler ekledi. VİRÜS MOLEKÜL ÇEKİM GÜCÜNÜ ARTIRIYOR iO9 sitesinin haberine göre, M13 adı verilen virüs, zamanla kabloların yüzeyinde yayılıyor ve batarya şarj olurken veya şarjı tükenirken elektrokimyasal faaliyetin alanını genişletiyor. İstridyenin kabuğunu büyütmek için denizden kalsiyum çekmesi gibi, M13 virüsün yardımını alan nano kablolar oda sıcaklığındaki sudan metal moleküllerini çekiyor. Ardından, bu moleküller M13 tarafından spesifik yapısal şekillere dönüştürülüyor. M13, elektrokimyasal etkileşimin yer alacağı geniş alanı, sivri yüzeye sahip manganez oksit oluşturarak ortaya çıkarıyor. M13’ün kabiliyeti, videoda şu şekilde gösteriliyor: Sürecin son aşamasında, nano kabloların iletkenliğini artırmak için ortama paladyum metali ekleniyor. MIT araştırmacıları, başarılı olmaları halinde elektronik cihazlarda kullanılan batarya ömrünü 2-3 katına çıkarabileceklerini düşünüyor. M13 virüsü hakkındaki araştırma, Nature Communications dergisinde yer aldı. Makalenin tümüne ulaşmak için:http://www.nature.com/ncomms/2013/131113/ncomms3756/abs/ncomms3756.html
  6. Başlığı okuduğunuzda bilimkurgu filmlerinde ve romanlarında karşımıza çıkan, vücudumuzun içinde dolaşan, hasarlı bölgeye gidip orayı onaran, mikroplarla veya kanser hücreleriyle savaşan zeki nanorobotlar geliyor belki de aklınıza. Ancak bu söylenenler gerçekleşmesi onlarca yıl alacak türden. Bu yazımızda ise şu an deneysel olarak üzerinde çalışılan ve birkaç yıl içerisinde belki de klinikte rutin tedavinin bir parçası olarak görebileceğimiz üç çalışmadan bahsedeceğiz. Ölçü birimi olarak nanometre kelimesi 10-9 metre olarak kullanılıyor. Örnek vermek gerekirse hücre zarının kalınlığı 12 nm, intel i7’ nin bir transistörü ise 22 nm. Nanoteknoloji sözcüğü ise ilk kez 1974 yılında kullanılmış, ancak bu alanda çok da tecrübeli değiliz. İlk çalışma nanorobotların cerrahi alanında kullanımıyla ilgili. İsviçre'deki Federal Instutue of Technology'den Brad Kratochvil nanocerrahi alanındaki çalışmalarıyla uluslararası arenada oldukça tanınan birisi. Son çalışmasını anlattığı makalesinde ise 4 milyondan fazla Amerikalının görme problemleri yaşadığından bahsediyor. Bu sayının büyük bir kısmından ise retina kanamaları sorumlu. Diyabet, hipertansiyon gibi çok sık görülen hastalıkların neden olduğu retinopati sonucu oluşan skar (yara) dokusu görmenin engellenmesine neden oluyor. Seçilmiş hastalarda ise bu skar dokusunun cerrahi olarak onarılması görme problemlerinin giderilmesini sağlayabiliyor. Ancak retractomy olarak bilinen operasyon çok komplike ve cerrahın elindeki en ufak bir titreme görme ile körlük arasındaki ince çizgiyi oluşturuyor. Araştırmacının geliştirdiği yöntem ise aslında sadece 4 adet keskin kenara sahip bir metal parçası olan nanorobotun göz içine enjekte edilmesi ve güçlü elektromıknatıslarla yaratılan manyetik alan ile 3 boyutta da çok hassas hareketleri yapabilecek şekilde yönlendirilmesi üzerine. Nanorobot gözün içinde neşterin yapacağı işi yapıyor ve girdiği yoldan tekrar gözden çıkabiliyor. Sonuç olarak girişimsel cerrahiden doğan komplikasyonların azalacağını ve iyileşme süresinin kısalacağından bahsediyor araştırmacı makalesinde. Biraz da hayal gücümüzü izlersek gelecekte bu operasyon için cerrahın hastanın yanında olmasına dahi gerek olmayacağını söyleyebiliriz. Hatta geliştirilen yazılımlar sayesinde cerraha dahi gerek kalmayabilir. Çalışmalar şu anda laboratuvar ortamında domuz gözü üzerinde deneysel olarak yürütülüyor. İkinci ve üçüncü çalışmalar ise kanserle mücadele konusunda en büyük problemlerden birisi olan ve tıp camiasında ‘targeted drug delivery’ olarak bilinen hedefe yönelik tedavi konusundaki başarısızlık üzerine. Günümüzde kullanılan kemoterapatik ajanlar sadece tümör dokusunu değil vücudumuzdaki hızlı bölünen tüm hücreleri öldürüyorlar aslında. Bu nedenle kemoterapi alanlarda saç dökülmesi, deri problemleri, sindirim sistemiyle ilgili bulantı kusma gibi yan etkiler ortaya çıkıyor. Ayrıca ilaç tüm vücuda yayıldığı için tümör dokusu üzerinde etkili konsantrasyonu oluşturabilmek için yan etkileri bu kadar fazla olan bir ilacı çok yüksek dozlarda kullanmak zorunda kalıyoruz. MIT'den genç araştırmacılar Dr. Sangeeta Bhatia ve Dr. Geoff von Maltzahn’ın geliştirdikleri nanorobotların büyüklüğü ise bir kağıdın kalınlığının sadece yüzde biri kadar. Bu robotlar ışığın belirli dalga boylarını absorbe edebilen metallerin (başlıca altın) bir karışımından oluşuyorlar. Laboratuvarda fareler üzerinde yapılan deneylerde damar yoluyla verilen bu nanorobotların vücuttaki dokulara tutundukları görülmüş. Bu dokular arasında tümör dokusu da var. Dışarıdan tümör dokusu hedeflenerek kızılötesi bir lazer ışını gönderiliyor ve tümör dokusuna tutunmuş olan nanorobotlar ışığın bu dalga boyunu absorbe ederek ısınıp tümörü parçalıyorlar. Parçalanan tümör hücrelerinden çıkan ve kana karışan kimyasalların artışı tedavinin başarılı olduğunu kanıtlıyor (günümüzde bu kimyasallar kemoterapi ve radyoterapinin etkinliğini değerlendirmek için klinikte kullanılıyorlar). Ancak tümör dokusunun tamamı yok edilmediğinde geride kalan hücreler çok daha hızlı çoğalarak eskisinden de büyük dokular meydana getirebiliyorlar. İşte hedefe yönelik tedavi de tam olarak bu noktada devreye giriyor. Araştırmacılar lazer tedavisinden sonra açığa çıkan bu kimyasalları tanıyarak onlara doğru ilerleyen yeni robotlar veya canlı hücreler geliştirmeye çalışıyorlar. Çalışmalar kemoterapatik ajanları da taşıyabilecek canlı hücreler üzerine yoğunlaşmış durumda. Makalede yazana göre ise bu gerçekleştirildiğinde tümör dokusu üzerinde sistemik tedavilerle oluşturulabilenin 4000 katı kadar ilaç konsantrasyonu oluşturulabilecek. Ayrıca sistemik tedavinin yan etkileri de ortadan kalkacak. İncelediğim ve en çok da ilgimi çeken son çalışma, Dr. Quajdi Felfoul ve Dr. Sylvain Martel'in çalışmaları. Bu iki araştırmacı da kemoterapatik ajan taşıyan robotlarını tümör dokusuna ulaştırabilmek için ilk çalışmada olduğu gibi manyetik alandan faydalanıyorlar. Ancak bu araştırmacıların robotları hiç akımın olmadığı göz içi sıvısı yerine akımın çok yüksek olduğu kan damarlarında hareket etmek zorunda. Bunun için çok daha büyük mıknatıslara ihtiyaç duyan araştırmacıların aklına tıpta görüntüleme amaçlı kullanılan ve devasa manyetik alanlar yaratabilen Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRI) makinesi gelmiş. Makinenin yazılımındaki birkaç değişiklik ile araştırmacılar hem tümör dokusunu ve damarda ilerleyen robotlarını görüntülemeyi hem de robotlarını yönlendirmeyi başarabilmiş. Küre şeklindeki robotlarının boyutlarının izin verdiği ölçüde tümör dokusuna yaklaşmış ve tümörü besleyen damarları nanorobotlarıyla tıkamışlar. Böylece tümör beslenememiş ve parçalanmaya başlamış. Ancak oksijen ve besin yönünden stres altında kalan tümör hücrelerinin anjiyogenetik (yeni damarlar oluşturan) faktörler salgılayarak kendi beslenmesini arttırdığı da bilinen bir gerçek. Bu nedenle araştırmacılar ikinci çalışmada olduğu gibi daha küçük ve ilacı taşıyabilecek bir aracı arayışına girmişler. Ayrıca bu aracının enerji gereksinimi olmamalı ve manyetik alana doğru ilerlemesi gerekiyormuş. Bilindiği gibi kimyasal bir maddeye doğru ilerleyen bakteriler kemotaktik, ışığa doğru ilerleyenler fototaktik adını alıyorlar. Araştırmacılar ise neden manyetik alana doğru ilerleyen magnetotaktik bir bakteri olmasın düşüncesiyle araştırmalarına başlamışlar ve karşılarına magnetospirillum magnetotacticum isimli bakteri çıkmış. Kendi kuyruğundaki kamçısı sayesinde manyetik alanın belirli bir kutbuna doğru ilerleyen bu bakteri araştırmacılar için biçilmiş kaftan. Küre şeklindeki nanorobotlarının içini ilacı da taşıyan bu bakterilerle dolduran araştırmacılar kemoterapatik ajanı direkt olarak tümör dokusuna ulaştırmanın bir yolunu bulmuş gibi görünüyorlar. Tıp dünyasında çok büyük heyecan uyandıran bu çalışmalar klinikte uygulanacakları ve hastalara çare olacakları günleri bekliyorlar. İlerleyen yıllarda tıp doktorlarının diğer bilim dallarıyla yaptıkları disiplinler arası çalışmalar sağlık alanında büyük çığır açacak gibi görünüyor. Daha fazla bilgi edinmek isteyenler için makaleler; Interventional Procedure Based on Nanorobots Propelled and Steered by Flagellated Magnetotactic Bacteria for Direct Targeting of Tumors in the Human Body Sylvain Martel, Senior Member, IEEE, Ouajdi Felfoul, Student Member, IEEE , Mahmood Mohammadi, and Jean-Baptiste Mathieu, Student Member, IEEE Nanoparticle-Mediated Drug Delivery and Gene Therapy Sha Jin and Kaiming Ye DNA Resource Center and Biomedical Engineering Program, College of Engineering, University of Arkansas, Fayetteville, Arkansas 72701 ROLE OF NANOTECHNOLOGY IN NOVEL DRUG DELIVERY SYSTEM. Debjit bhowmik*, Chiranjib, R.Margret chandira B.Jayakar Vinayaka missions college of pharmacy Vinayaka missions university
  7. Elektronik üreticileri esnek, kıvrılabilir ekranlarını bizlerle uzun zaman önce tanıştırdılar ancak tüketiciye yönelik bir ürün henüz yapılabilmiş değil. Bu tanıma en yakın ürünler Samsung ve LG firmalarının kenarları eğimli Amoled ekranları kullandığı telefonlar. Bu teknolojinin hayatımıza girememesinin en büyük nedenlerinden birisi de geleneksel lityum-ion pillerin esnek bir yapıya sahip olmaması (eğer esnek olmaları için zorlanırlarsa yanıcı, patlayıcı olabiliyorlar). New Jersey Institue of Technology (NJIT)’ den bir grup karbon nanotüp teknolojisini kullanarak mobil cihazlar için esnek bir pil ürettiler. Samsung ve LG esnek bir pil isteklerini sürekli dile getiriyorlar. Bu, katlanabilir ekranlı cihazların gelişememesindeki ana sebeplerden birisi. Şimdiye kadar yapılan tüm esnek ekran gösterimlerinde bu ekranlar bir dış güç kaynağına bağlıydılar. NJIT tarafından geliştirilen bu teknoloji ise bu sorunu çözecek gibi gözüküyor. NJIT araştırmacıları esnek piller üretmek için pahalı elektronik teknolojileri kullanmak yerine standart bir pilin elektrokimyasal yapısını esnek materyallere adapte etmişler. Pilin temel yapıtaşı basit esneyebilir bir plastik. Karbon nanotüpler ve diğer nano parçalar ise pilin aktif kısımlarını oluşturuyorlar. Her pilde bulunan katot, anot ve elektrolit bu pilde nano – parçacıklardan oluşan yarı katı bir macun halinde. Bu pil teknolojisi çok farklı boyutta üretime de izin veriyor. Hücrenin boyutu kolay bir şekilde birkaç santimetrekareden evinizi kaplayacak boyutlara kadar çıkartılabiliyor. Bu ise pilin birçok farklı alanda kullanılabilmesiyle sonuçlanıyor. Halı büyüklüğündeki bir pili katlayarak elektrikli aracınızın bagajına yedek pil olarak koyduğunuzu düşünün! Pilin plastik kökenli basit yapısı sayesinde pil ‘’kendin yap’’ çılar(DIY: Do It Yourself) için bir kit halinde de hazırlanabilir. Pil için gereken nano – parçacıklardan yapılan anot ve katot maddesi ve bunların temasını engelleyecek plastik bir ayırıcı. Patenti geçtiğimiz günlerde alınan bu çalışma henüz çok boy göstermemiş durumda. Ancak araştırmacılar yakında raflarda esnek mobil cihazları da göreceğimizi söylüyorlar. Kaynak: extremetech.com
  8. Gün geçmiyor ki sosyal medya yeni fenomenini bulmasın. Bu kez de Facebook ve Twitter kullanıcılarında Bitstrips merakı başladı. Peki nedir Bitstrips? Kullanıcıların kendi karikatürlerini yaratmalarına olanak veren Bitstrips aslında basit bir telefon uygulaması. Android ve iOS platformlarında kullanıcılara ücretsiz olarak sunulan uygulama ile kullanıcılar sanal profil fotoğrafı oluşturabiliyorlar. Örneğin kullanıcı karikatürlerinin saç rengini, saç stilini, göz rengini, ten rengini, çene yapısını ve bunun gibi pek çok ayrıntıyı belirleyebiliyor. Bu da kullanıcıların kendi özel karikatürlerini oluşturmalarına olanak veriyor. Ancak kullanıcılar isterse arkadaşlarının da bir karikatürünü oluşturabiliyor. Twitter ve Facebook'ta neredeyse hemen her saniye #Bitstrips hashtag'i altında paylaşılan bu fotoğraflardan oluşturmak istiyorsanız Facebook hesabınıza uygulamayı dahil edip masaüstünden bunu yapabilir veya uygulama olarak telefona indirip ekranınızdan Bitstrips'i kullanabilirsiniz.     Alıntıdır.
  9. Metal Galaxy S5 ihtimali güçlendi! Samsung, Galaxy S5 ile birlikte plastik aşkından vazgeçip metal kasalara dönebilecek mi? Samsung'un amiral gemisi cebinde sonunda plastik gövdeden vazgeçeceği ve metal gövdeli bir cep tanıtacağı, bir süredir konuşuluyor. Yeni bir rapor ise böyle bir Galaxy S5'le tanışma ihtimalimizi daha da güçlendirdi. Tayvan medyasından gelen raporlara göre Catcher, belirli sayıda metal gövdeyi bu ay sağlamaya başlayacak (ilk söylentilere göre 10 milyon - 30 milyon arası). Çinli şirket BYD ve Tayvan merkezli Ju Teng ise geri kalan birimler için metal gövde üretecek. Samsung'un cihazlarını hafif kılan, aynı zamanda üretimini hızlandıran plastikten vazgeçmesi zor gibi görünse de raporlar, bunun aksini söylüyor. Ancak en azından bir plastik, bir de metal olmak üzere iki farklı Galaxy S5'le karşılaşmayı sanırız umabiliriz.       Alıntıdır.
  10. Web tarayıcıları artık web sayfalarını açmaktan çok daha fazlasını yapabiliyor! İşte bunun 6 ispatı. Bilgisayarımızdaki en önemli yazılımlar arasındaki web tarayıcısı, artık web sitelerini gezinmekten çok daha fazlasını sunuyor. İşte web tarayıcınızın içinde gizlenen en güçlü 6 işlev. Video yürütme Web siteleri artık eklenti ve programlara ihtiyaç duymadan video yürütebiliyorlar. Üstelik bunun için Flash'a da ihtiyaçları yok, HTML5'in sunduğu doğal video desteğini kullanmaları yeterli. Örneğin YouTube, isteğe bağlı bir HTML5 modu sunuyor. Masaüstü uyarıları Chrome ve Firefox, web tarayıcınızı kullanmadığınız sıralarda bile size uyarı gösterebiliyor. Örneğin Gmail'i e-posta aldığınızda sağ alttan açılır uyarılar gösterecek biçimde yapılandırabiliyorsunuz. Resim düzenleyin, yazı yazın Google Drive gibi hizmetlerden faydalanarak belgeler ve hesap tabloları oluşturabilir, Pixlr ile fotoğraflarınızı düzenleyebilir, Prezi ile harika sunumlar hazırlayabilirsiniz. Üstelik tüm bunları yapabilmek için PC'nize hiçbir yazılım kurmanıza gerek yok. Harika grafikler Bir JavaScript programlama arayüzü olan WebGL, bugünkü birçok web tarayıcısındaki grafikleri hızlandırıyor. Bu sayede herhangi bir eklenti yüklemeden tarayıcınız içinde 3 boyutlu oyunlar oynamanız mümkün. WebGL'den faydalanan örnekler için IE test sayfası ve Chrome Experiments'a göz atabilirsiniz. Tek başına işletim sistemi Google'ın geliştirdiği ChromeOS işletim sistemi, aslında Chrome'un farklı bir sürümü. ChromeOS ile Windows programlarını çalıştıramasanız da gelecekte bunun için ihtiyaç duyup duymayacağımız şüpheli. Videolu görüşme WebRTC, web tarayıcılarının herhangi bir eklentiye gerek duymaksızın, HTML5 ile gerçek zamanlı videolu görüşme işlevi sunmasını sağlıyor. WebRTC ile p2p dosya paylaşımı yapmanız bile mümkün.       Alıntıdır.
  11. ABD Ulusal Güvenlik Kurumu'nun (NSA) dünyanın her gün dört bir yanından 5 milyar cep telefonunun kayıtlarını topladığı ortaya çıktı. NSA eski çalışanı Edward Snowden'ın sızdırdığı ve Washington Post gazetesinde yayımlanan son parti belgelere göre, cep telefonu kayıtları sayesinde NSA bireylerin hareketlerini takip edip birbirleriyle olan bağlantılarının haritalarını çıkarabiliyor. Bu toplanan bilgiler "yüz milyonlarca cep telefonunun" konum bilgilerinin toplandığı bir veri tabanına yükleniyor. Bu veri tabanı NSA'in çok geniş kapsamlı bir izleme mekanizması geliştirdiği anlamına geliyor. Belgelere göre NSA Amerikalıların konum bilgilerini doğrudan hedef almıyor ancak bu bilgiler kurumun eline "rastlantı eseri" ulaşıyor. "Rastlantı eseri" ABD hukukunda bir eylemin dolaylı sonuçlarını anlatmak için kullanılan bir ifade. AFP haber ajansı Washington Post'ta yer alan haberle ilgili NSA'den yanıt istendiğini ancak bir sonuç alınamadığını ifade etti. KABLOLARA GİRİLİYOR Gazetenin haberine göre, söz konusu veriler, ABD'nin içindeki ve dışındaki cep telefonu ağlarını birbirine bağlayan kablolara girerek toplanıyor. Konum bilgisi kısaca "sigad" denilen "sinyal istihbarat faaliyet düzenleyicileri" ile toplanıyor. Washington Post'ta yer alan bir örneğe göre, "STORMBREW" adı verilen bir "sigad" dinleme ekipmanlarını yöneten adı açıklanmayan iki şirketten bilgi topluyor. Daha sonra "NSA görevlendirme/güncelleme için nazikçe ricada bulunuyor". Yurtdışında seyahat eden Amerikalıların cep telefonu bilgileri de veri tabanına ekleniyor. Telefonlar arama yapmasa ya da mesaj göndermese bile sürekli olarak baz istasyonu üzerinden konum bilgisi gönderdiğinden, NSA uzmanları matematiksel teknikler kullanarak, belli bir kişinin zaman içindeki hareketlerini takip edebiliyor.   Alıntıdır.  
  12. Bence yaratıcı bir düşünce. Kim düşündüyse tebrik ederim.
  13. Yükleme esnasında internet bağlantın kesilmişse upload sıfırlanabiliyor. Tabi başka bir sorunda olabilir.
  14. İnsanlar yavaş yavaş inanmamayı, güvenmemeyi, sevmemeyi ve kronik şüpheci olmayı öğrenir. Bu gerçekleştiğinde artık ne yazık ki çok geçtir. İnsanların tecrübe dediği şey budur. Kalbiyle bağlantısını kaybetmiş bir insana tecrübeli denir. Charles Bukowski

  15. entarisi dım dım yar gelir diye umdum yar yatsıya da bekledim gözlerimi yumdum yar hımı hımı hım hım hım hım yar vıyı vıyı vıy vıy vıy vıy yar

    1. oca57

      oca57

      muthıs komedı olacak :)

  16. İşyerinde bakamıyorum eve geçince bakmaya çalışırım.
  17. Aradığın bunun serisimi. http://www.youtube.com/watch?v=mbtwEJMadUI
  18. Arkadaşım bende sana bildiğim yer var diyorum. Ben Mersin' deyim. Yardımcı olurum diyorum.
  19. arkadaşim sağlik olsun, başka mecralara akar yeni heyecan bulursun.
×
×
  • Create New...