Jump to content

Rübab-ı Şikeste ' Yi Arıyorum


p@pill@n

Recommended Posts

Arkadaşlar elinde Arşivinde

Tevfik Fikret'in

Rübab-ı Şikeste İsimli Eserinin PDF'si olan varmı varsa Paylaşabilirmi

Bilemiyorum Bu Eseri istemiş olmam konunun çöpe gitmesine yol açarmı

Çünkü eser Türkçe

Link to comment
Share on other sites

Fikret’in verimli çağında(1895-1900) çoğunlukla Servet-i Fünun’da yayımlanan şiirlerini toplayan bir kitaptır.Mirsad ve Malumat dergilerinde çıkan şiirlerin birazını da Eski Şeyler başlığı altında bu kitaba eklemiştir. Gerçi Fikret, 1900-1908 arası istibdada karşı yazıpta yayımladığı ,Sis, Bir Lahza-i Taahhur gibi şiirlerini, Rübab-ı Şikeste’nin ikinci baskısına(1910) eklemiştir.Ancak bunlar,kitabın genel havasının dışındadır.Adı geçen şiirler Rübab-ı Şikeste ile Haluk’un Defteri arasında bir köprü kurarlar.Daha çok, ikinci kitabın havasına uyarlar.

Rübab-ı Şikeste’deki şiirler Servet-i Fünun akımının havasını sağlayan örnek şiirlerdir.Bu mazumelerde “Sanat için sanat” görüşüne sımsıkı bağlanmış, aşk, aile, his, düşünce, tabiat, merhamet...gibi tekçi temalar işlenmiştir.Şair, ancak seçkinler için edebiyat yapabileceğini düşünmekte ve Osmanlı Türkçesinin üç dilli zengin sözlüğünden bol bol faydalanmaktadır.

O sırada Mehmet Emin Yurdakul, halkın ve köylünün dertlerini anlatan Türkçe Şiirlerini yayımlamıştır.Fikret ise M. Emin’in o tarz toplumcu ve sade şiirlrini küçümsemektedir.Seçkinler için olan şiiri halkın anlamasından bir fayda olmadığını hatta zarar bulunduğunu düşünür.Onca maddi sıkıntılar altında ezilmiş olan “avamın” hisleri incilirse, bu hayattan nefret edebilir.Şiirde halkçılığa ve halk diline şaşılacak bir inatla hücüm ederek büsbütün aristokrat perdesinden konuşmaktadır.Böylece nazari planda sosyal hatta beşeri görüşleri ileri süren, Fikret somut (müşahhas) halk kütlesi hakkında hiç de iyleiyici fikirler taşımamaktadır.Bu konuda gerçekten halkçı ve halk adamı olan Akif’ten iyice ayrılmaktadır.Halkın bir şiir ve felsefe duygusu taşıdığını 700 yıl önce sezip onların dili olmuş bulunan Yunus Emre’den ise büsbütün habersiz görünmektedir.Halkçılık fikrini yalnız birtakım, otomat insan yığınlarını gütmek, onları zorla çalıştırmak, tepeden inme emirlerle yönetmek manasını alan daha sonraki birtakım “ilerici-devrimci!” zümrelere Fikret bilmeyerek öncü olmaktadır.

Aşağıya alacağımız edebi görüşün altında halkı hor görücü aristokrat ve bürokrat zihniyetinin yankısı “Veli Dayılar” gibi bir tabirden kolayca anlaşılabilecektir.

“Bugün, mesela Veli Dayılar için, sırf onların anlayacağı gibi bir yazı dili tasavvur edemiyorum.Zaten ümmiler için muharrir yoktur.Amalar için resim yapan musavvir olmadığı gibi...Ne yalan söyleyeyim,Osmanlıcanın bugünki şu hali, şu ahengi bana o kadar hoş geliyor ki, değiştirmeye kıyılamaz sanıyorum.”

Tanzimat ruhuna ve bugünkü halkçı milliyetçi yüzde yüz aykırı olan bu görüşler Cenap Şehabeddin’in, Servet-i Fünun estetiğini anlatan fikirlerine ise tıpatıp uymaktadır:

“Bizce maksat, yazdığımız eserlerin “güzellik” idir.Ne yapıyorsak, eserlerimizi sanatın hedefi olan “hüsn-i mücerred”e (soyut,salt güzellik) ulaaştırmak için yapıyoruz.Fen, felsefe,ahlak...Bizce maksat değildir.Biz fesefi veya ahlaki fikir için manzume yazmalıyız;fakat güzel bir manzume yazmak için felsefi veya ahlaki fikri kullanırız.”

Link to comment
Share on other sites

Archived

This topic is now archived and is closed to further replies.

  • Recently Browsing   0 members

    No registered users viewing this page.

×
×
  • Create New...