Jump to content

Cennete günahsız deliler mi gider?


mavikiz

Recommended Posts

Tempo yazarı Elif Çakır, gündem oluşturan Takva filmini izledi ve gözlemlerini yazdı. Öteki eleştirmenlerin aksine, filmi izlerken sinirleri gerildi.

22333.jpg

“Takva’ya herkes kendi iç aynasından bakacak.” Beni çarpan cümle buydu. Aylardır izlemek için sabırsızlandığım bir filmdi ‘Takva’. Öyle ya hem Müslümanların kendi iç hesaplaşmasını anlatan hem de ‘takva’ gibi bir konuda yönetmeninin, “Önyargılı yaklaşmadık, anlamaya çalışırken anlatmaya çalıştık” dediği film.

Film Kur’anı Kerimden bir âyetle başlıyor. Cüppeli Ahmet Hoca’nın jet-skiyle görüntülemesinin ardından “Takva’ya göre hatalı davrandık” açıklamalarını da hatırlayarak kısaca ‘takva’nın tanımından başlayayım… Takva; Allah’tan hakkıyla korkan ve Allah’a yakın kul demektir. Takva sahipleri; Namazlarını dosdoğru kılarlar. Allah yolunda infak (nafaka verip, besleme) ederler. Fakirlere, yolda kalmışlara yardım yaparlar. İnsanlara iyilik ederler. Geceleri az uyuyup, seher vakitlerinde Allah’tan bağışlanma dilerler. Öfkelerine hâkim olurlar. Nefislerine zulmetmezler…

Filme bu tanımları bilerek, günümüz Müslümanlarına tarafsız bir özeleştiri niteliği taşıyor beklentileriyle gittim. Ne filmin senaristi Önder Çakar’a ne de yönetmeni Ömer Kızıltan’a karşı önyargılıyım. İyi niyetlerinden şüphem yok Ama film boyunca kafama takılan soruları da sormak istiyorum.

Neden hâlâ bir Müslüman karakteri oluşturulurken, lüks düşkünü Osmanlı debdebesinden bahsedilir? Ya da tam tersi kirli Müslüman tipi yaratılır? Kahraman neden köhne bir evde yaşayan, temizlikten yoksun biri olarak, alüminyum tencerelerde yemek yaparken, divanlarda otururken gösterilir? Ki artık parayla tanışan, yaşam standartlarını yükselten, kendi içinde beyaz Müslümanlarını, burjuvasını oluşturan bir kesim var. Filmde, lüks bir yaşam ve İslam’ın öngördüğü sade hayat arasında çelişkiler yaşayan muhafazakâr kesimin özeleştirisi de olsaydı keşke... Radikallikten modernliğe bir değişimin yaşandığı şu süreçte, ortaya çıkan insan tiplerini yerden yere vurun ama adamakakıllı çekilmiş bir özeleştiri filmi yapın, gelip elinizden öpeyim isterdim.

Filmi izlerken adeta sinirlerim gerildi ve dindarlar hakkında “ne düşük insanlar” tanımına kapılacaktım neredeyse. Zavallı Muharrem ne kendi halinde yaşayan bir Müslüman’a ne de ‘takva’ sahibi bir Müslüman’a benziyordu. Yıllardır Yeşilçam filmlerinde, kadın görünce ağzının suyu akan şehvet düşkünü, mahallenin hacı amca tipleri, kekeme imamları görmüştük. Şimdi ‘Takva’da ise bunun tersiyle karşılaştık. Filmdeki Muharrem karakteri, gündüzünü kontrol etse gecelerini kontrol edemeyen bir zavallı. Ayrıca kontrol etmesi gerekiyormuş gibi. Uykudan bir uyanışı var, dinden çıkmış, tövbeler ediyor sanırsınız. Şu ifrat ve tefrit olayından bir türlü kurtulamadık gittik. Koskoca adam hayatında hiç mi kadın görmedi, hiç mi rüya görmedi? Niye evlenmemiş bu adam? Dinin hangi emrine riayet ettiğini anlayamadım.

İslam dininde manastır hayatı yok, bilakis evlilik tavsiye edildiği halde, neden Muharrem’e böylesi bir yaşam öngörülmüş anlayamadım. Kırk beş yaşına kadar evlenememiş bir adamın cinsel sorunlarını İslam’la bağdaştırılmasını açıkçası anlamakta güçlük çektim. Rüyalarında seviştiği kadının şeyhin kızı çıkması da ayrı bir fantezi.

Muharrem’in kurtulamadığı kadını alın hayatından, ne çelişkisi kalıyor ne de çatışması. Hiçbir sorunu kalmıyor. Filmden çıkanların, “Dindarlaşmak isterseniz, kadın yüzünden kafayı yersiniz” sözleri kulağıma takılıyor. Aklıma hemen, filmin kahramanlarından şeyhin sağ kolu olan Rauf’un, Muharrem’e söylediği “Meczuba günah olmaz” sözü geliyor. Eee filmin sonunda zaten kafayı yiyen Muharrem de delirerek günahlarından sıyrılıyor böylece. Biz bu filmi izleyip, “Cennete günahsız deliler girer” sözüne mi inanalım; yoksa Arif Pamuk kitaplarını okuyup onun verdiği “Şu kadar tespih çekersen cennetin şu katını alırsın” reçetelerine mi? Bence ikisine de inanmayalım. Ne cennet meczupların yeri ne de Müslümanların tek sorunu cinsellik ve kadın. Ne de Kuran’daki ‘takva’nın tanımı bu. Bu film olsa olsa Müslümanları sevmemek için bahaneleri olanların ekmeğine yağ sürer.

Bu arada arkadaşım Hale “Önder Çakar ‘örtü’ filmi çekmeyi düşünüyormuş, onun samimiyetinden şüphemiz yok biraz daha dikkatli davranabilir mi? ‘Takva’ da yaptığı hataları yapmasın lütfen” diyor.

Link to comment
Share on other sites

  • 1 ay sonra...

Aynı Yazar Aylar Önce Yeşil Yılbaşı Yazısını Yazmamış Mıydı?

En Azından Aynı Dergi Olduğunu Biliyorum..

Bir Sayıda Müslümanları Eleştiriyor, Tesettürlü Hatunları Yerin Dibine Sokuyor..

Bir Sayıda Güya Savunuyor..

Enteresan Bir Taktik Doğrusu..

Bu Dergi Neden Din İle Uğraşıyor..

Ve Fiyatı Neden Bu Kadar Ucuz..

Kim Finanse Ediyor Bu Grubu..

Cevapları Bir Sonuca Ulaştırır Sanırım Herkesi..#

Link to comment
Share on other sites

Archived

This topic is now archived and is closed to further replies.

  • Recently Browsing   0 members

    No registered users viewing this page.

×
×
  • Create New...