Jump to content

'Kâhin olmaya gerek yok'


mavikiz

Recommended Posts

Medeniyetler çatışmasını şimdi de Ve Diğer Şeyler Topluluğu'nun 'Son Dünya' adlı oyunuyla sahneye taşınıyor. Nuh 71/71 numaralı uçak bilinmeyen bir bölgede düşüyor. Üç yolcu bu düşüşün ardından birbirinden habersiz kendilerini ne zamanın ne de mekânın olmadığı bir yerde buluyorlar. Sonra da yaşadıkları olayları değerlendiriyorlar. Kadın Doğu'yu, erkek Batı'yı Üçüncü Şahıs ise hem ötekini hem berikini temsil ediyor.

Yeşim Özsoy Gülan'ın yazıp yönettiği 'Son Dünya', prömiyerini 15. İstanbul Tiyatro Festivali'nde yapmıştı. Şimdi de mart ayı boyunca her pazartesi Yeni Melek Gösteri Merkezi'nde olacak. Biz de Gülan'a "Dünyanın sonu mu geliyor?" diye sorduk.

Adı Nuh, uçuş numarası da Kuran'daki Kıyamet Suresi'negöndermeyle 71/71 olan bir uçağın son yolculuğunu konu alıyorsunuz. Yani yakında kıyamet mi kopacak?

Uçağın adının Nuh olması elbette Nuh Tufanı'na gönderme. 71 de keza Kıyamet Suresi. Fukuyama'nın 'Tarihin Sonu' adında bir kitabı var. Kitap 11 Eylül'den önce yazılmış ve yazar artık büyük savaşların olmayacağını, bildiğimiz anlamda tarihin sonunun geldiğini anlatıyor. 11 Eylül olunca "Yanıldım" diyor. Tarihin sonu, dünyanın sonu gelecek mi? İnsanın hayatının sonu nasıl olacak? Bunlar en çok merak edilen sorular aslında. 'Son Dünya' da benim yazdığım en karamsar oyun. 11 Eylül sonrası ayyuka çıkan medeniyetler çatışmasını, dünyanın çöküşünü odak alan bir oyun.

Oyunda üç karakter yer alıyor. Kadın Doğu'yu, erkek Batı'yı, Üçüncü Şahıs ikisinin arasını temsil ediyor. Dünyanın muhtemel çöküşünü medeniyetler çatışması mı getirecek?

Oyunu yazarken aklımda yaşadığımız savaşların hâlâ sürüyor olması, Amerika'nın baskın durumu, sürekli devam eden İslam-Hıristiyan dünyası karşılaşması gibi konular vardı. Bir dünya var ve o dünyada hâlâ savaş sürüyor... Bir yandan da küresel ısınma felaketi ciddiyetini arttırarak devam ediyor. Ben tüm bunları anlatırken Doğu, Batı ve Üçüncü Şahıs'ı bir uçağa bindiriyorum. Uçak düştüğündeyse nerede oldukları belli değil. Belki öldüler, belki Araf'talar, belki zaman durdu. Ölümle yüzleşiyorlar bir anlamda. Çünkü üç karakter de sonuçta uçak düşerse ölecekler, yani dünya çökerse ne Doğusu ne Batısı ne ortası kalacak herkes yok olacak.

Farabi'den Shakespeare'e verdiğiniz referanslardan anlıyoruz ki kadın Doğu'yu, erkek Batı'yı temsil ediyor. Neden kadın Doğu, erkek Batı?

Belki klasik sayılabilir ama kadın anayı, toprağı, üreteni çağrıştırıyor. Benim kendi Doğum ve Batım aslında. Doğu duygusal, Batı rasyonel tarafım. İtiraf edeyim ki özel olarak kendimi sınadım.

Metinleri karakterlere yedirirken kör gözüm parmağına yapmamaya dikkat ettim. Örneğin rüyadan bahseden adam Hamlet'e ulaşıyor, "Belki ölmek uyumaktır" diyor. Yani referans cümleler metin içinde harmanlanıyor. Ancak Doğu metinlerinde zorlandım. Dağarcığımda daha çok Batı metinleri var ve Doğu metinlerini fazla araştırmadığımızı fark ettim. Bu da bir buluş oldu.

Kadını yazarken odak noktam Mezopotamya. Medeniyetin beşiği ya da Şaddül-Arap yani cennetin olduğu yer de denen bir bölge. Ama şu anda çok karanlık bir dönem geçiriyor. Doğu-Batı çekişmesinin en önemli bölgelerinden. Oyunu yazarken ilginç bir şekilde hepsi birbirine bağlanabildi.

Tüm bu yaşananları da bir kâhinin baktığı kahve falından öğreniyoruz aslında. O kâhin herkesi mi yoksa ilahi bir gücü mü temsil ediyor?

Anlatıcı bir kahve falına bakıyor ve kahve falında düşen uçağı görüyor. Sonra da üç karakterin yaşadıklarını. Birtakım kehanetlerde bulunuyor. Kâhin sıradan insanlar. Çünkü hepimiz dünyanın gidişatının, yaşananların farkındayız ama müdahale edemiyoruz. Anlatımı biraz da o tarafta yoğunlaşmaya çalıştım. Hepimiz farkındayız ama elimizden olanları değiştirecek bir şey gelmiyor.

Sahnelemeye gelirsek. Daha önce 'Aksak İstanbul hikâyeleri' ve 'Playback'te de yaptığınız gibi farklı bir yöntem uyguluyorsunuz. Oyunculardan üçü oyun boyunca tavanda asılı duruyor...

Tiyatroda yeni ve radikal bir söylemimiz olması gerektiğine inanıyorum. Her yaptığımız şeyin ilginçlik adına değil ama kendi içinde belli normların dışına çıkması, bir şeylerin araştırması sonucu oluşması gerek. O yüzden her oyun ciddi anlamda bir deneme. Öbür türlüsü beni heyecanlandırmıyor. Beni heyecanlandırmıyorsa kimseyi heyecanlandırmaz diye düşünüyorum. 'Son Dünya' kafamda sahnelerken zaman ve mekân algısını kaldırmak ve bir boşlukta oynanmasını istedim. Bu anlamda da Vertigo bize yardımcı oldu. Profesyonel bir şirket bu sahnelemeyi yapmamızı kolaylaştırdı. Onlar olmadan işimiz çok zor olurdu.

Ve Diğer Şeyler yeni metin ve disiplinleri birleştirme söylemi üzerinde yoğunlaşıyor. Kendinizi nasıl tanımlarsınız?

Evet, yeni metin diyoruz ve disiplinlerarasılık diyoruz. Bunların üzerine gitmeye çalışıyoruz. Çünkü Umberto Eco'nun da dediği gibi tek bir disipline sahip olmak pek mümkün değil bu dünyada. En azından farkında olmamız gerekiyor. Dansta, müzikte ne oluyor bilmemiz lazım. Bu özellikle de tiyatrocular için geçerli.

Kendinizi tanımlamanız... Alternatif diyebilir miyiz?

Her oyun bir araştırmadır. Bazı insanlar alternatif olmaktan korkuyor. Ben kendimi alternatif olarak tanımlamayı tercih ederim.

Radikal / Efnan Atmaca

Link to comment
Share on other sites

Archived

This topic is now archived and is closed to further replies.

  • Recently Browsing   0 members

    No registered users viewing this page.

×
×
  • Create New...