Jump to content

Hayır Yapmak


admince
 Share

Recommended Posts

S.a Arkadaşlar Benim rahmetli dedem var ona mezarlıgın içinde onun ruhuna bir şeyler yapmak istiyorum ne Yapabilirim.

 

 

 

Şimdi'den Allah Razı Olsun...

Link to comment
Share on other sites

kur'an okumayı biliyosan yasin okuyabilirsin

onu Kast Etmek istemedim.

Örnek vereyim efendime söyleyeyim: Çeşme gibi ama çeşme yapamam mezarlıkta çeşme var çünkü.

Link to comment
Share on other sites

kastın mezarlıga bişe yaptırmaksa beledıyesen ızın alıp çop tenekesı koydur zıra bızım mılletımız mezarlık sulayacakları fakat çevreyi düşünmedikleri için pet şişeleri mezarlık çevrelerınde çok gorur olduk

Link to comment
Share on other sites

Ölen kişi için para verilerek yaptırılan ibadetler kabul görmez. Örneğin bir hoca bulup 100 tl verip okutmak hiçbir anlam ifade etmez ki diyanette bunu açıkladı zaten.

 

Varsa borcu borcunu ödeyin.

Onun adına sadaka verin.

Oruç borcu varsa onun adına tutulabilir.

Ölen kişi niyetine hac yapılabilir.

Link to comment
Share on other sites

kastın mezarlıga bişe yaptırmaksa beledıyesen ızın alıp çop tenekesı koydur zıra bızım mılletımız mezarlık sulayacakları fakat çevreyi düşünmedikleri için pet şişeleri mezarlık çevrelerınde çok gorur olduk

haklısın hocam başka bir şey aklınıza gelmiyor mu?

Link to comment
Share on other sites

Yüce Allah şöyle buyurmuştur:

“Onlardan sonra gelenler: «Rabbimiz! Bizi ve bizden önce inanmış olan kardeşlerimizi bağışla; kalbimizde müminlere karşı kin bırakma; Rabbimiz! Şüphesiz Sen şefkatlisin, merhametlisin» derler.” (Haşr, 59/10)
 
Kıldığımız her namazın sonunda şu duayı okumamız tavsiye edilmiştir:
“Rabbimiz; hesabın görüldüğü günde beni, anamı, babamı ve tüm mü’minleri bağışla.” (İbrahim, 14/41)
 
 
 kur'an okumayı biliyosan yasin okuyabilirsin

Aşağıdaki alıntıyı sizi eleştirmek için değil, bir yanlışı düzeltmek için yapıyorum.

Kur’an ölüler için değil; yaşayan insanlar için indirilmiştir. Allah Teala şöyle buyurmuştur:
“Biz ona (Peygamber’e) şiir öğretmedik. Zaten ona yaraşmazdı da. Onun söyledikleri, ancak Allah’tan gelmiş bir öğüt ve apaçık bir Kur’an’dır. Diri olanları uyarsın ve kâfirler cezayı hak etsinler diye.” (Yasin, 36/69-70)
Edited by reyiz
Link to comment
Share on other sites

S.a Arkadaşlar Benim rahmetli dedem var ona mezarlıgın içinde onun ruhuna bir şeyler yapmak istiyorum ne Yapabilirim.

 

 

 

Şimdi'den Allah Razı Olsun...

Meyve veren ağaçlar dikin yada yolu bozuksa yolu yaptırın. bunu dedenize adayın. verdiği her meyve, yoldan geçen her insan ona sevap olarak döner.

Link to comment
Share on other sites

Oncelikle Dedene Allah rahmet eylesin.. Rabbim gunahlarini affetsin, mekanini cennet eylesin...
 
genelde büyük şehirlerde mezarlık için yapılacak bir şey hemen hemen yok gibi
ama küçük yerlerdeki mezarlıkların ihtiyacına göre bir şeyler yapılabilir en başta çeşme, abdest alma yeri vs
 
 Deden icin yapabilecegin en guzel sey, gunahlarinin affi icin dua okumak.. Her gece Yasin okumaya calis, ruhuna bagisla... Allah'tan bagislanmasini dile.
 Ve ister tek basina, istersen baska okuyabilecek tanidik ve akrabalarla 70.000 kelime i tevhid oku, ruhuna yolla, bu cok onemli rahmetlinin arkasindan.
 
 Rabbim gani gani rahmet eylesin insallah. 3 ihlas 1 fatiha ile Amin... 
 
 
Hadisi Serif
"İnsan ölünce bütün amelleri kesilir. Ancak üç şey (bunları yapan üç kişi) müstesna: Sadaka-i cariye (bırakan) veya istifade edilen bir ilim (bırakan) veya kendine dua edecek salih evlat (bırakan).”
 
 
Link to comment
Share on other sites

Benim Aklıma Şöyle Bir Plan var Kalıcı Olarak 

 

Oncelikle Dedene Allah rahmet eylesin.. Rabbim gunahlarini affetsin, mekanini cennet eylesin...
 
genelde büyük şehirlerde mezarlık için yapılacak bir şey hemen hemen yok gibi
ama küçük yerlerdeki mezarlıkların ihtiyacına göre bir şeyler yapılabilir en başta çeşme, abdest alma yeri vs
 
 Deden icin yapabilecegin en guzel sey, gunahlarinin affi icin dua okumak.. Her gece Yasin okumaya calis, ruhuna bagisla... Allah'tan bagislanmasini dile.
 Ve ister tek basina, istersen baska okuyabilecek tanidik ve akrabalarla 70.000 kelime i tevhid oku, ruhuna yolla, bu cok onemli rahmetlinin arkasindan.
 
 Rabbim gani gani rahmet eylesin insallah. 3 ihlas 1 fatiha ile Amin... 
 
 
Hadisi Serif
"İnsan ölünce bütün amelleri kesilir. Ancak üç şey (bunları yapan üç kişi) müstesna: Sadaka-i cariye (bırakan) veya istifade edilen bir ilim (bırakan) veya kendine dua edecek salih evlat (bırakan).”
 
 

Aynen Hocam Allah RAzı Olsun 

Link to comment
Share on other sites

akla çok şey gelirde şeytan araya gırmezse elıf cuzu alıp etrafındakı ufak cocugu olan kişilere dagıtabılırsın .artık halkımız dınden uzaklasıyor 

yukarda para ıle ıbadet olmaz denmış zaten ıbadet etmıyoruz olen kısının hayrına yapılan ısler dıyanet demış  :D

 

 

bunlar nedır şimdi

Varsa borcu borcunu ödeyin.

Onun adına sadaka verin.

not:para verilerek yaptırılan ibadetler

Link to comment
Share on other sites

akla çok şey gelirde şeytan araya gırmezse elıf cuzu alıp etrafındakı ufak cocugu olan kişilere dagıtabılırsın .artık halkımız dınden uzaklasıyor 

yukarda para ıle ıbadet olmaz denmış zaten ıbadet etmıyoruz olen kısının hayrına yapılan ısler dıyanet demış   :D

 

 

bunlar nedır şimdi

Varsa borcu borcunu ödeyin.

Onun adına sadaka verin.

not:para verilerek yaptırılan ibadetler

 

casper hocaya para verip okutmakla ölen kişinin borcunu ödemek aynı şey değil. Gerçi bunu ayırt edebilsen yazmazsın da...  neyse.

Link to comment
Share on other sites

Oncelikle Dedene Allah rahmet eylesin.. Rabbim gunahlarini affetsin, mekanini cennet eylesin...

genelde büyük şehirlerde mezarlık için yapılacak bir şey hemen hemen yok gibi
ama küçük yerlerdeki mezarlıkların ihtiyacına göre bir şeyler yapılabilir en başta çeşme, abdest alma yeri vs

Deden icin yapabilecegin en guzel sey, gunahlarinin affi icin dua okumak.. Her gece Yasin okumaya calis, ruhuna bagisla... Allah'tan bagislanmasini dile.
Ve ister tek basina, istersen baska okuyabilecek tanidik ve akrabalarla 70.000 kelime i tevhid oku, ruhuna yolla, bu cok onemli rahmetlinin arkasindan.

Rabbim gani gani rahmet eylesin insallah. 3 ihlas 1 fatiha ile Amin...


Hadisi Serif
"İnsan ölünce bütün amelleri kesilir. Ancak üç şey (bunları yapan üç kişi) müstesna: Sadaka-i cariye (bırakan) veya istifade edilen bir ilim (bırakan) veya kendine dua edecek salih evlat (bırakan).”


Arkadaşlar bazı kaynaklarda bunların yanlış olduğu yazıyor, sizce doğru mudur?

Bu tarz adetler , törenler İslam'da bulunmamaktadır . İslam dininin iki kaynağı olan Kuran-ı Kerim'de ve sahih hadis-i şeriflerinde bu konuyla ilgili bir bilgiye rastlanılmamıştır. 
Eğer böyle bir şey İslamda caiz olmuş olsaydı Rasulullah s.a.v. ölen çocuklarına ve ashabına , sahabeler de kendi yakınlarına bu işi yapmaktan geri kalmazlardı .
Rasulullah'ın vefatından sonra dahi hiç bir sahabe böyle bir şeyi yapmamıştır. Mezheb imamlarından da bu konuda bir bilgi gelmemiştir. 

Bu konuya benzer (o da ölüm değil doğum günüyle ilgili - mevlid) ilk bilgi Rasulullahın vefatından 300 (şii Fatımiler) - 400 (sünni) yıl sonra görülmüştür. 
Rasulullah'ın Doğum gününe bu adet sokuşturulunca, daha sonraki zamanlarda da ümmetine ölüm günleri için de tertib edilmeye başlanmıştır. 
Üstelik ölüm günü için bir kez de değil, 3 defa arka arkaya (7, 40, 52. günlerine ) düzenleme gereği hissedilmiştir. Bu sayılar, mucidinin uğurlu sayıları(!) olması muhtemeldir. 

Halk arasında yine kulaktan dolma bilgilerle bu gecelerden sonuncusu olan 52. gün için "etin kemikten ayrıldığı gün" inanışı oluşmuştur. Bu bilgiye hangi kasap onay vermiştir bilinmemektedir.
Halbuki herkesin et , kemik , kas yapı ve bünyesi farklıdır. 
Üstelik sıcak günlerde cenaze daha mezara konmadan koktuğu , ya da yıllar sonra bile açılan mezarda hiç bir çürüme olayının başlamadığı tesbit edilmektedir. 
Bunda ibretler olabileceği (firavun)gibi cenazenin bulunduğu yerin yapısıyla da ilişkisi olabilir.

Cenazenin arkasından düzenlenen kur'an okuma, yemek verme (mevlid organizasyonu) için bu güne kadar delil ile onay veren bir alime rastlayamama rağmen 80 milyonluk ülkeye bu bid'at nasıl yerleşti anlamak zor da olsa, sünnetten uzak insanların bidat seviciliğini bildiğimden cevabımı bulmuş oluyorum.

Bu merasimler hakkında görüşünü şöyle açıklayan alimlerde vardır : 

İmam Şerani, "Son zamanlarda zuhur eden büyük bidatlardan biri de, ibadet diye üzerine düştükleri mevlit cemiyetleridir." 

Ibni Abidin, "Ölüleri hayırla yad etmek vaciptir. Ama onların arkasından 7, 40 ve 52. geceler bidattır. Muayyen gün ve gecelerde evlerde mevlit okutmak o mümin ölüye işkence etmek hükmündedir


Daha önce de bahsettiğimiz gibi İslâm dünyasında mevlid merasimi ilk defa, Mısır'da hüküm süren şii (şia) fırkasından Fatımîler (910-1171) tarafından tertiplenmiştir.
Bu merasimler saraya ait olup, sadece devlet erkanı arasında cereyan etmekte idi. Fatimîler, Hz. Ali (r.a.) ve Fatıma (r.anha.)'ın doğum günlerinde de mevlid merasimleri tertip ederlerdi

Osmanlılar tarafından mevlid,ilk defa III. Murat zamanında, 1588'de resmi hale getirildi. Merasimler, belirlenmiş teşrifât kaidelerine uygun olarak sarayda tertiplenir, ayrıca, önceleri Ayasofya Camii'nde, sonraları ise Sultan Ahmed Camii'nde yapılan merasimlere, devlet erkanıyla birlikte halk da katılırdı.

Bu merasimlerde, önce muezzin tarafından Kur'an-ı Kerîm okunur, bunun peşinden de vaazlar verilirdi. Daha sonra mevlidhân kürsüye çıkar ve bir bölüm okuduktan sonra iner hediyesini alır ve ikinci mevlidhan kürsüye çıkarak, okumaya devam eder ve belirlenmiş kaideler çerçevesinde mevlid kutlamaları son bulurdu. 
Bu resmi kutlamalar daha sonraları laiklik ilkesine rağmen Diyanet aracılığı ile Radyo ve TV'lerde aynen sürdürülmüştür. Zaten bu tür merasimler ve kandilller İslam'ın özünde olmuş olsaydı Allah'a ve Rasulune harb açan rejimlerin idaresindeki ülkelerde izin verilmesi mümkün olmazdı.
Halkın bu bid'atlere önem verdiğini bilen belam ve tağutlar ; aynı Cuma namazına müdahale ederek kendi izin verdikleri ve gönderdikleri hutbeler eşliğinde kafirlere ve şeriatı kaldıran laik düzenin kurucalarına dualar ettirerek dininden habersiz atalar izinde giden saf halkını uyuşturmaya devam ederek böylece kendilerinden "Allah devletten razı olsun , Allah devlete millete zeval vermesin , bak camiler açık , namaza , hacca izin veriyorlar" dedirterek muvahhidlere karşı hainlerin en büyük destekleyicisi kesilirler. 
İslamı sadece namaz , oruç ve hac'dan ibaret sanan bu gafiller, uluhiyet tevhidinin en büyük özelliği olan olan hakimiyet mevhumunun yetimleridirler. 
Allahın hükümlerine savaş açan bu zamane firavun taklitçileri, İslam motifli imajı verilerek dini tahrif etmek amaçlı ortaya çıkartılan kişilerin ve bid'atlerin savunucusu ve tertipleyicisidirler.

Kafirlerle savaşıp Şeriatın yayılması için canlarıyla ve mallarıyla mücadele eden hatta ülkelerinde kabri bile bulunan Eyyub el Ensari gibi sahabeler , Cennetle müjdelenen sahabeler duruken, başka bir bid'at elebaşıcısı olan Celalettin Rumi namı diğer Mevlana'yı her sene anar, UNESCO (Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Kurumu), isimli kafirlerin faydası için çalışan kuruluş tarafından 2007 dünya mevlana yılı ilan ederek dünyanın her tarafından budisti , şamanı , laiki, yahudisi , hırıstiyanı ziyaretine gitmesine kolaylıklar sağlanır.
Halbuki bu ziyaretçiler , ziyaret ettikleri şahsın peygamberine(s.a.v.), Haşa gerici , yobaz , katil , ırz düşmanı gibi küfürleri savurmaktan geri durmazlar. 
İşte tüm kafirlerin istediği müslüman tiplemesi; peygamberimiz hz. Muhammed s.a.v. gibi ya da cennetle müjdelenen sahabeler gibi değil aksine, Moğol imparatoru kafir Cengiz Han'ın milyonlarca müslümanı katlederken, cihad etmek yerine pervane gibi dönen Celalettin-i Rumi'dir. 

Bu yüzden bu tarz bid'atler ve bidatçiler tüm kafirler tarafından "eğer bizden olmuyorlarsa o zaman böyle sapık müslüman olarak kalsınlar" anlayışıyla her yerde destek görürler. 

Tekrar konumuza dönersek ; Rasulullah (s.a.s.)'ın doğumunu ve hayatını medh ve senâ eden, "Mevlid" adını taşıyan çok eser kaleme alınmıştır. Bu eserler daha sonra, mevlid merasimlerinde, mevlidhanlar tarafından teğannî ile okunmaya başlanmıştır. Bunların Türkçede en meşhur olanı Süleyman Çelebi'nin "Vesiletun-Necât" adındaki mevlididir.
( Süleyman Çelebi hakkında kaynaklarda pek fazla bir bilgi yoktur. Onun, Yıldırım Beyazıt zamanında Divan-ı Hümayûn Hocası olduğu, sonra da Bursa Ulu Camii'ne imam tayin edildiği bilinmektedir.)



İlk zamanlar, sırf Rasulullah (s.a.s.)'in doğduğu zaman ve sadece camilerde okunan mevlid, sonraları para karşılığında hanendeler tarafından rastgele zamanlarda okunur olmuştur. Kandil gecelerinde, ölülerin ardından; yedinci, kırkıncı, elli ikinci gecelerinde, sene-i devriyelerinde de mevlidler okunmaya başlanmıştır.

Mevlid metinlerini kaleme alanlar, hiç bir zaman hanendeler tarafından camilerde, makamlı bir şekilde, ibadet yapıyor süsü verilerek türkü, şarkı söyler gibi okunmasını akıllarına getirmemişler; yalnızca Peygamber'e olan aşırı sevgileri onları, onun hatırasını canlı tutmak için bu tür eserleri yazmaya sevketmiştir.

Mevlidler, dinde olmadığı halde varmış gibi, ibadet çeşitleri arasına katılmıştır. Bundan dolayı, mevlid merasimleri düzenlemek ve mevlid okumak bir bid'attır. Hattâ İslâm'da olmayan, ölünün yedinci, kırkıncı, elli ikinci gecelerinde okunması İslamla ilgili olmayan bir merasim ve ibadet şekli ile icra edilmesi haramdır.

Ancak, Mevlid, halk arasında büyük bir ibadet olarak kabul edilmekte, ölülerin ruhu için mevlidler okutularak, onların günahlarının bağışlanacağı zannedilmektedir. 
Halkın cehaletinden ve yanlış itikadlarından istifade eden mevlid okuyucu hanendeler, bir piyasa oluşturarak, bunu ticarî bir çıkar aracı yapmışlardır. 
Bu tip bir kabul ve davranışın İslamî olmadığı hususu ile ilgili herhangi bir ihtilaf sözkonusu değildir. Böyle bir olaya sebeb olan herkes dinen sorumludur.
Merasimlerde mevlid okunmasının vazgeçilmez bir âdet haline getirilişinin sakıncalarından biri de, netice olarak insan kelâmı bir şiir olan bu metinlerin, okunması ve dinlenilmesi ibadet olan Kur'an ile eşdeğerde görülmeğe ve değerlendirilmeğe başlanılması tehlikesidir.

Bunu yani mevlid okutmayı maneviyat için yapıyor ve , o maneviyat sahibi kimsede İslam dininden olduğunu iddia ediyorsa , bilsin ki islam dininde böyle bir şeyler (mevlid- 7 , 40 , 52. geceler) yoktur .

Bunlar islam alimlerinin kabul etmediği, ret ettiklerindendir. 
Bunlar islam dinine sonradan eklenenlerdir . 
İslam , sonradan eklenenlere, göze hoş gelsede bidattir der !
Allah rasulu bidat hakkında Huzeyfe b. el-Yamân'ın rivâyet ettiği bir hadis-i şerifte: 
"Allah bid'at sahibinin orucunu, namazını, sadakasını, haccını, umresini, cihadını, sarfını (maddi yardımını), şehadetini kabul etmez. O, kılın yağdan çıktığı gibi İslâm'dan çıkar. " 
(İbn Mace, Mukaddime, 7/49).

Bu ikaz karşısında müslümanların dikkatli davranacakları ve bid'atın ne olduğunu araştıracakları muhakkaktır. 
Abdullah b. Abbâs (r.a.)'dan rivâyet edilen bir hadiste şöyle buyrulur:
"Allah, bid'at sahibinin amelini, bid'atından vazgeçinceye kadar kabul etmez." 
(İbn Mâce, Mukaddime, 7/50

Amellerinin kabul edilmeyeceğini bilen bir müslüman korkar ve neyin bid'at olup, neyin olmadığını araştırır.

Meselâ, Rasûlullah'a selam ve salât Allah'ın emridir. Ama Rasûlullah'ı anmak için dini törenler yapmak ve mevlid okutmak kimin emridir?

Ölüleri hayırla anmak ve onlara dua etmek sünnette vardır. Fakat ölüler için mevlid okutup, yedinci , kırkıncı, elli ikinci geceleri tertip etmek İslâm'ın hangi hükmüne dayanır. 
Allah için sadaka vermek, zekât ve fitre dağıtmak Allah'ın emri gereğidir. Ama ölen birisi için devir-iskat, yani ölünün ibadet borcunu düşürmek için mal ve para taksimi yapmak, sabun, iğne, iplik dağıtmak kimin emridir? 
ipucu vereyim (şeytan)

Şimdi asıl bize düşen ;
Ölünün arkasından Kur'an okunur mu ? 
Dua edildiği malum , Kurandan dua mahiyetindeki sureler, ayetler okunabilir mi? 
Okunursa ölü hisseder, faydası olur mu ?
Edited by reyiz
Link to comment
Share on other sites

“Inna lillahi ve inna ileyyhi raciun”. “Biz Allah’a âidiz ve vakti geldiğinde elbette O’na döneceğiz.

 

 

 Ebu Hüreyre (r.a)'den rivayet edilen bir hadis-i şerifte:

"İnsan ölünce bütün amelleri kesilir. Ancak üç şey (bunları yapan üç kişi) müstesna: Sadaka-i cariye (bırakan) veya istifade edilen bir ilim (bırakan) veya kendine dua edecek salih evlat (bırakan)."(29) buyurulmaktadır.

Bu hadis-i şeriften anladığımıza göre:

     a. Sadaka-i cariye denilen, insanların istifade edebileceği yol, köprü, cami, çeşme, mescit ve vakıf müesseseleri ile bunları en verimli ve hayırlı şekilde kullanacak nesillerin yetişmesi içinde okul ve öğrencilerin barınabilecekleri yurt gibi müesseseler yapmak gibi salih amellerde bulunmaktır ki, arkada bırakılan bu türden bir müessese hayatta kaldığı müddetçe, -Peygamber Efendimiz'in (s.a.v) beyanları çerçevesinde- iyi bir çığıra vesile olunduğu için kıyamete kadar orada yetişenlerin kazandıkları sevapların bir misli de bu müesseseleri kuranların amel defterlerine kaydedilecektir.

    b. İlim erbabının bıraktığı eserler de sadaka-i câriyedendir. Alim, kapasitesine göre bunlardan mükafatını alır. Ayrıca ilim erbabına sahip çıkma ve onların kitap, defter, yiyecek ve giyeceğini temin etme şeklinde yapılan çalışmalar da, hayır cihetinde kapanmaz birer sadaka-i cariye sayılmaktadır.

     c. Ölen kişi giden ruh, ardından hayırlarda bulunacak ve hayırlı nesiller yetiştirecek hayırlı bir evlat ister. Ancak bıraktıkları böyle bir nesildir ki, ahiret hesabına onlara yararlı olacaktır. Yoksa ölü ne helva, lokma yemek; ne yedinci, kırkıncı ve elli ikinci gece, ne mevlit, ne paralı hatim, ne telkin, ne devir, ne de duvara asılacak eski bir resim bekler.

 

 Sadaka Vermek:

Sadakanın da ölen kişiye faydası olduğu mevzuunda Ehl-i Sünnet âlimleri ittifak etmişlerdir. Peygamber (s.a.v)'in buna delalet eden hadisleri(30) vardır.(31)

İbn Abbas (r.a)'ın rivayet ettiği bir hadis-i şerifte ise şöyle buyurulmaktadır:

 

"Bir adam gelerek:

"Ey Allah'ın Resulü! Annem vefat etti. Ben onun için tasaddukta bulunsam ona faydası olur mu?" diye sordu. Peygamberimiz:

"Evet." deyince, adam;

"Benim bir meyveliğim var. Sizi şâhid kılıyorum, onu annem için tasadduk ediyorum." dedi.(32)

Verilen sadaka ister kişinin evladı gibi birinci derecede bir yakını isterse başkaları tarafından verilsin, sadakanın sevabının ölüye ulaşacağında ittifak olduğu bildirilmektedir.(33)

Sa'd İbn Ubâde hadisinde ise, ölünün arkasından yapılacak sadakanın hangisinin daha efdal olduğu beyan edilmektedir. Sa'd (r.a) şöyle anlatır:

 

"Ey Allah'ın Resulü dedim, annem vefat etti, (onun adına) yapacağım sadakanın hangisi efdaldir?" Peygamber Efendimiz (s.a.v),

"Su!.." buyurdular. Bu cevap üzerine Sa'd bir kuyu kazdı ve:

"Bu kuyu Sa'd'ın annesi için dedi."(34)

Bu hadis-i şerif de, ölü adına hayır yapılabileceğini gösteren delillerdendir. Nesâî'nin rivayetinde Sa'd, önce vefat eden annesi adına sadaka verip veremeyeceğini sorar. Cevap müspet olunca hangi sadakanın efdal olduğunu sorar. Bunun üzerine, "su" cevabını alır.(35)

 

Ey Allah'ın Resulü, anne ve babamın vefatlarından sonra da onlara iyilik yapma imkanı var mı, ne ile onlara iyilik yapabilirim?" diye soran Ebû Ubeyd Mâlik İbn Rabîa es-Sâidî (r.a)'ye Peygamber Efendimiz (s.a.v):

"Evet vardır. Onlara dua, onlar için Allah'tan istiğfar (günahlarının affedilmesini) talep etmek, onlardan sonra -vasiyetlerini yerine getirmek, anne ve babasının akrabalarına karşı da sıla-i rahmi ifa etmek, anne ve babasının dostlarına ikramda bulunmak.

 

Ona Bol,Bol Hediye Gönder Dua Ederek ( AlLAH'uteala Günahlarını Affetsin. Mekanı Cennet Olsun.)

Link to comment
Share on other sites

Guest
This topic is now closed to further replies.
 Share

  • Recently Browsing   0 members

    No registered users viewing this page.

×
×
  • Create New...