Jump to content

'Otuz Üç Can için' şiir


tarihogretmeni

Recommended Posts

Kapadokya'ya geziye giden öğrencileri taşıyan otobüsün kamyonla çarpışması sonucu hayatını yitiren öğrenci, öğretmen ve veliler için Türkiye ağladı.

konak1sb1.jpg

Nadir Kılıç'ın hayatını kaybedenlerin ardından yazdığı şiir...

Kazaydı,

Özür dilerim diyordu

İzdiham kalabalığında öndekinin ayağına basan adam...

Bahanesi dikkatsizlikti.

İsteyerek yapmamışlığıydı.

Bir pardon yetiyordu gönül almaya,

İki gülümseyişle bitiyordu yüzlerdeki asılmış ifadeler.

Belki bir de dosluk peydahlıyordu

Bu hesap edilmemiş karşılaşma...

O kalabalıkta

Varken yok oluyordu yalnızlık

Bu da bir kazaydı oysa...

Bahanesi küçük bir dalgınlıktı, göz yanılgısı

İçteki trafik canavarının ramak kadar baskın çıkmasıydı

İtidal damarına.

İnsanlıktı, olabilirdi

Bir daha yapmazdı şoför amca.

Az sonra geçerdi yüzlerdeki korku,

Az sonra heyecan veren bir anı olarak kalırdı hafızalarda.

Ya da bu da bir şakası olmalıydı,

Gezi organizasyonu yapan öğretmenin.

Birazdan, yine şarkılar çalmaya başlardı otobüste.

Biri mikrofonu eline alıp,

Damardan verdiğimiz adrenalin için özür dileriz,

Yolculuk bitince siz de teşekkür edersiniz, hepimiz mutlu döneriz

Yuvalarımıza derdi.

Ama demedi.

Otobüste şarkılar da çalmıyordu.

Onun yerine,

Acı feryatlar büyütüyordu yer,

Ağıtlar kusuyordu sema,

Canlar toprağa düşüyor, 33 can ölüyordu.

Güle oynaya başlayan yolculuk,

Ölüm çığlığına dönüyordu.

Ama bu da kazaydı oysa,

Başladığı yerden yüzlerce kilometre uzakta...

Kana bulanmış yüzlerin acısı,

Cana bulanmış toprağın sancısı,

Sabahın ilk ışıklarıyla körfezden konak sahiline vuruyordu.

Körpecik evladını el sallayarak uğurlayan,

Gezi hatıralarını dinlemeyi bekleyen annelerin yüreğine,

Ateş düşüyordu, İzmir yanıyordu.

Bu da kazaydı oysa.

Bahanesi sudan sebeplerdi,

Birinin ayağına basmak kadar basit ve sıradan.

Otobüsün bir kaç metre yana kaymasıydı.

Koskoca Konya Ovası'nda bir kaç metrenin lafı mı olurdu,

Elle tutsan tutulmazdı.

Hiç değilse 33 cana mal olmazdı.

Biri özür dilesin,

Bu ağlatan şaka bitsin bekliyordu herkes.

Gözler küçük bir gülümseme yakalamak için

Kapılar dövüyor, pencereler tarıyordu.

Ama ne ayağa basan adam,

Ne de gezi organizasyonunu yapan vardı ortada.

Özür dileyen olmayınca, yüzlerdeki korku,

Yüreklerdeki ateş büyüdükçe büyüyordu.

Bu nasıl bir acıydı böyle.

İzmir’in dağları oturuyordu sanki göğsün orta yerine

Ya da konya ovasının ıssızlığı...

Ağlasan ağlanmıyor, nefes aldırmıyordu tarifsiz acı.

Birileri çıkıp kaza diyordu.

Gördük ki duble yollar türkiye’ye gerekli diyordu bir başkası.

Ama kimse özür dilemiyor,

Söylenen hiç birşey

Annelerin, babaların, kardeşlerin

O otobüsü uğurlarken yüzlerinde beliren sevinci

Dahası 33 canı geri getirmiyordu.

Sıra sıra tabutlar yelken alırken uzaklara

Farketmiyordu artık bahanesinin ne olduğu.

Link to comment
Share on other sites

Kapadokya'ya geziye giden öğrencileri taşıyan otobüsün kamyonla çarpışması sonucu hayatını yitiren öğrenci, öğretmen ve veliler için Türkiye ağladı.

konak1sb1.jpg

Nadir Kılıç'ın hayatını kaybedenlerin ardından yazdığı şiir...

Kazaydı,

Özür dilerim diyordu

İzdiham kalabalığında öndekinin ayağına basan adam...

Bahanesi dikkatsizlikti.

İsteyerek yapmamışlığıydı.

Bir pardon yetiyordu gönül almaya,

İki gülümseyişle bitiyordu yüzlerdeki asılmış ifadeler.

Belki bir de dosluk peydahlıyordu

Bu hesap edilmemiş karşılaşma...

O kalabalıkta

Varken yok oluyordu yalnızlık

Bu da bir kazaydı oysa...

Bahanesi küçük bir dalgınlıktı, göz yanılgısı

İçteki trafik canavarının ramak kadar baskın çıkmasıydı

İtidal damarına.

İnsanlıktı, olabilirdi

Bir daha yapmazdı şoför amca.

Az sonra geçerdi yüzlerdeki korku,

Az sonra heyecan veren bir anı olarak kalırdı hafızalarda.

Ya da bu da bir şakası olmalıydı,

Gezi organizasyonu yapan öğretmenin.

Birazdan, yine şarkılar çalmaya başlardı otobüste.

Biri mikrofonu eline alıp,

Damardan verdiğimiz adrenalin için özür dileriz,

Yolculuk bitince siz de teşekkür edersiniz, hepimiz mutlu döneriz

Yuvalarımıza derdi.

Ama demedi.

Otobüste şarkılar da çalmıyordu.

Onun yerine,

Acı feryatlar büyütüyordu yer,

Ağıtlar kusuyordu sema,

Canlar toprağa düşüyor, 33 can ölüyordu.

Güle oynaya başlayan yolculuk,

Ölüm çığlığına dönüyordu.

Ama bu da kazaydı oysa,

Başladığı yerden yüzlerce kilometre uzakta...

Kana bulanmış yüzlerin acısı,

Cana bulanmış toprağın sancısı,

Sabahın ilk ışıklarıyla körfezden konak sahiline vuruyordu.

Körpecik evladını el sallayarak uğurlayan,

Gezi hatıralarını dinlemeyi bekleyen annelerin yüreğine,

Ateş düşüyordu, İzmir yanıyordu.

Bu da kazaydı oysa.

Bahanesi sudan sebeplerdi,

Birinin ayağına basmak kadar basit ve sıradan.

Otobüsün bir kaç metre yana kaymasıydı.

Koskoca Konya Ovası'nda bir kaç metrenin lafı mı olurdu,

Elle tutsan tutulmazdı.

Hiç değilse 33 cana mal olmazdı.

Biri özür dilesin,

Bu ağlatan şaka bitsin bekliyordu herkes.

Gözler küçük bir gülümseme yakalamak için

Kapılar dövüyor, pencereler tarıyordu.

Ama ne ayağa basan adam,

Ne de gezi organizasyonunu yapan vardı ortada.

Özür dileyen olmayınca, yüzlerdeki korku,

Yüreklerdeki ateş büyüdükçe büyüyordu.

Bu nasıl bir acıydı böyle.

İzmir’in dağları oturuyordu sanki göğsün orta yerine

Ya da konya ovasının ıssızlığı...

Ağlasan ağlanmıyor, nefes aldırmıyordu tarifsiz acı.

Birileri çıkıp kaza diyordu.

Gördük ki duble yollar türkiye’ye gerekli diyordu bir başkası.

Ama kimse özür dilemiyor,

Söylenen hiç birşey

Annelerin, babaların, kardeşlerin

O otobüsü uğurlarken yüzlerinde beliren sevinci

Dahası 33 canı geri getirmiyordu.

Sıra sıra tabutlar yelken alırken uzaklara

Farketmiyordu artık bahanesinin ne olduğu.

ALLAH AİLELERİNE SABIR VERSİN ÇOK ÜZÜLDÜM GENCECİK YAVRULARA

Link to comment
Share on other sites

Archived

This topic is now archived and is closed to further replies.

  • Recently Browsing   0 members

    No registered users viewing this page.

×
×
  • Create New...