Jump to content

Tarihin akışını değiştiren futbol maçı…


tarihogretmeni

Recommended Posts

KAMUOYUNUN STRATEJİK OLARAK YÖNLENDİRİLMESİ VE TÜRK KURTULUŞ SAVAŞI SIRASINDAKİ UYGULAMALARI

Giriş

Ulusal güvenliğin söz konusu olduğu zamanlarda enformasyonun kontrolü ve haber akışının sıkı biçimde denetlenmesi tarih boyu tüm devlet ve toplumlar tarafından büyük bir hassasiyetle uygulanmıştır. Ateşli silahların, özellikle de topun icadına kadar insanların yerleşim yerlerinin çevresi surlarla çevriliydi. Düşmanların kaleleri kuşatması sırasında dışarıya herhangi bir şekilde adam sızması veya içeriye girmesi engellenmeye çalışılıyordu. Bunun en önemli nedeni kalenin en fazla ne kadar dayanabileceği konusunda dışarıya bilgi sızmasını önlemekti.

Çünkü kuşatmaların dayandığı temel mantık şuydu: Kale içindeki insanların uzun süre dayanabilecekleri kadar gıda stoku bulunduramayacakları düşünülüyordu ve içerde kıtlık ve açlık başlayınca teslim olacakları hesap ediliyordu. Çünkü bu tür kuşatmaların kimi zaman yıllarca sürdüğü oluyordu. Örneğin Hz. Muhammed’in vefatından Emeviler zamanında 672 yılında yapılan İstanbul kuşatması oldukça uzun sürmüştü.[1] Fakat tarih boyu bu tür kuşatmalara çokça şahit olan İstanbul’un uzun yıllar yetecek derecede su ve gıda stoku bulunmaktaydı. Nitekim bu şehir uzun süreli kuşatmanın ardından değil, şahit olduğu 53 gün gibi en kısa bir kuşatmanın ardından top gülleriyle surlarının yıkılması suretiyle fethedilmiştir.

Savaşta Gizlilik ve Hile

Türk Kurtuluş Savaşı’nın en kritik safhasını oluşturan Büyük Taarruz öncesinde Türk ordusunun gösterdiği en büyük hassasiyetlerden biri de gizlilik olmuştu. Tüm hazırlıklar büyük bir gizlilik ve titizlik içinde yapılmaya çalışılıyor, kamuoyunun duymaması gereken hiçbir bilginin dışarıya sızmasına imkân verilmiyordu.

Nitekim cephedeki hazırlıkların ne durumda olduğunu yerinde görmek ve teftiş etmek üzere Batı Cephesi’ne gitmeye karar veren TBMM Başkanı ve Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, 22 Temmuz’da Hükümete, o sırada Konya’ya gelen İngiliz General Townshend’le 24 Temmuz’da görüşmek üzere iki günlüğüne Ankara’dan ayrılacağını duyurdu.[2] Mustafa Kemal Paşa’nın birinci öncelikli işi o sırada Konya’ya gelen İngiliz General Townshend’le görüşmek değildi. Bu görüşmeyi bahane edip cephedeki son durum hakkında en ince ayrıntısına kadar tüm detayları almak için İsmet Paşa ile görüşmekti. Nitekim 23 Temmuz’da Ankara’dan ayrılarak o gün akşam üstü Batı Cephesi Karargâhı’nda İsmet Paşa gizlice buluştu ve kendisinden son durum hakkında tafsilatlı bilgi aldı.

Mustafa Kemal Paşa 23 Temmuz’da Beyrut’tan Konya’ya gelen ve burada askerî bir tören ve büyük bir coşkuyla karşılanan İngiliz General Townshend’le 24 Temmuz’da bir görüşme yaptı.[3] Townshend’in bu gezisi Ruslar’da endişe meydana getirdi. Mustafa Kemal Paşa Ruslar’daki bu tedirginliği bertaraf etmek için Sovyet elçisi Aralov’a Townshend’in bu gezisinin siyasî bir önemi olmadığını ve resmî bir nitelik taşımadığını bildirdi.[4] Townshend bu görüşmeden olumlu izlenimlerle ayrıldı.[5] Townshend 26 Temmuz’da Ankara’ya geldi.[6] İngiliz gizli servisi raporlarına göre Townshend’in Ankara’dan ayrılırken ki izlenimi şuydu; Eğer İngiliz yönetimi Yunanlıları Anadolu’yu boşaltmaları konusunda inandıramazsa, Mustafa Kemal Paşa o güne kadar başvurmadığı bir silaha başvuracak ve Hindistan, Afganistan, Irak, Filistin, Mısır ve benzeri diğer İslâm ülkelerinde korkunç bir cihad başlatacaktı.[7]

Gizli Toplantıyı Kamufle İçin Futbol Maçı Organize Edilmesi

Mustafa Kemal Paşa İngiliz General Townshend’le yaptığı bu görüşmenin ardından 27 Temmuz’da Akşehir’e döndü. Mustafa Kemal, Fevzi ve İsmet Paşalar 27/28 Temmuz 1922 gecesi bir toplantı yaptılar ve taarruz işini konuştular. Bu önemli toplantının daha geniş bir istişari mahiyet taşıması için bazı kolordu komutanları da Akşehir’e davet edildi. Komutanların böylesine kritik günlerde Akşehir’de toplanması şüphe çekebilirdi. Onun için 28 Temmuz’da subaylar arasında bir futbol maçı tertiplendi ve bu maçı seyretmek üzere ordu komutanları ile bazı kolordu komutanları da Akşehir’e davet edildi. Kolordulara mensup subaylarla Batı Cephesi subayları arasında yapılan bu maçı Mustafa Kemal, İsmet, Nurettin ve Yakup Şevki Paşalar’la birlikte Batı Cephesi Kurmay Başkanı Asım Bey’de izledi.[8] Nitekim maçtan sonra yapılan toplantıda Büyük Taarruz öncesi planlar son kez gözden geçirildi. Yukarıdaki örnek, kamuoyunun stratejik amaçlı olarak bilerek yanıltılmasına önemli bir örnektir.

İngiltere Başbakanı Lloyd George’un 4 Ağustos’da Avam Kamarası’nda yaptığı konuşmada Yunanlıları överken Türkler’i de tehdit ettiği haberinin Ankara’ya ulaşması üzerine Batı Cephesi Komutanlığı’na taarruz için hazır olması direktifi verildi.[9] İsmet Paşa’da hemen aynı gün emrindeki ordulara gizli olarak “Taarruza Hazırlık” emri verdi.[10]

Gizli Toplantıyı Kamufle İçin Çankaya’ da Çay Partisi Verilmesi

Dünyanın en kısa süre içinde kazanılan bağımsızlık savaşlarından birini oluşturan Türk Kurtuluş Savaşı, kamuoyu oluşturma tekniklerinin ustaca uygulandığı ve her biri dünya harp tarihine geçecek kadar önemli ve birbirinden orijinal bunun gibi daha birçok örneklerle doludur. Mustafa Kemal Paşa Anadolu’nun düşmandan temizlenmesi konusunda savaştan başka çarenin kalmadığının anlaşılması ve Lloyd George’un açıklamaları dikkate alındığında İngiltere’nin tavrında herhangi bir değişiklik olmadığının belli olması üzerine 17/18 Ağustos gecesi Ankara’dan otomobille Konya’ya doğru yola çıktı.[11] Onun Ankara’dan ayrıldığını bilen kişi sayısı birkaç kişiyi geçmiyordu. Onlar da bunu gizli tutmuşlar, hatta gazetelere ve ajanslara Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın 21 Ağustos 1922 akşamı Çankaya’da bir çay partisi tertiplediğini duyurmak suretiyle Ankara’da olduğu izlenimini vermişlerdi., Halbuki bu tarihten bir gün önce Mustafa Kemal Paşa Batı Cephesi Karargâhı’nda taarruz için son kontrolleri yapıyordu. Konya’da olduğu haberinin duyulmaması için postaneyi kontrol altına aldırdı ve Konya ile dışarının haberleşmesini engelledi. Kendisi de 20/21 Ağustos gecesi Batı Cephesi Karargâhı’nda Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa, İsmet Paşa, Birinci Ordu Komutanı Nurettin Paşa, İkinci Ordu Komutanı Yakup Şevki Paşa’larla bir toplantı yaptı ve harita üzerinde son kontroller yapıldı. Ayrıca “26 Ağustos 1922 sabahı düşmana taarruz edileceğini” söyledi.[12]

Türk Ordusunda Taarruz Hazırlığı, Yunan Ordusunda Balo

Önemli tüm işleri büyük bir gizlilik içinde yapmaya gayret gösteren Türk ordusunun bunda büyük ölçüde başarılı olduğu da görülmektedir. Buna 26 Ağustos 1922 sabahı yaşananları bir örnek olarak gösterebiliriz. Çünkü Türk ordusu tüm hazırlıklar tamam vaziyette 26 Ağustos sabahını beklerken, Yunan ordusu böyle bir duruma hiç ihtimal vermiyordu. Çünkü Türk ordusunun taarruz için son hazırlıklarını yaptığı ve dualarını ettiği 25/26 Ağustos gecesini, Yunan ordusu Yunan Orduları Başkomutanı General Trikopis’le birlikte Afyon’da büyük bir balo vererek geçirmişti.[13]

Gizlilik bununla da sınırlı kalmadı. Mustafa Kemal Paşa 26 Ağustos sabahından itibaren başlayan Büyük Taarruz hareketini dıştan bir müdahale olmasını engellemek için gayet küçük göstermeye çalıştı. Harekâtı önemsiz göstermek için basit tebliğler yayınlandı. En önemli yarma ve hücum hareketleri bile sıradan hücumlar şeklinde ilân ediliyordu.[14] Hatta Amiral Bristol, “26 Ağustos’da Büyük Taarruz başladığı zaman hakkında doğru dürüst bilgi alamadıklarını” itiraf etmek zorunda kaldı.[15] Nitekim İkdam gazetesi de 28 Ağustos’daki nüshasında “İki günden beri haberler kesildi”, derken, Peyam gazetesi ise 29 Ağustos tarihli nüshasında “Afyon yanında savaş” şeklinde Büyük Taarruz’la ilgili ilk haberi duyurdu. Türk ve Yunan Hükümetleri de savaşla ilgili ilk resmî açıklamalarını 28 Ağustos’da yaptılar.[16] 17 Ekim 1922 tarihli İngiliz gizli raporunda da bu durum dikkati çekmektedir. Raporda, “Bugüne dek Mustafa Kemal’in stratejik plânı hiç aksaklık olmadan başarılı olmuştur. 26 Ağustos’daki saldırı büyük bir gizlilik içinde hazırlanmıştı ve iki gün öncesine dek bunu ancak üç kişi biliyordu” denildi.[17]

TBMM Başkanı ve Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, huzurunda toplanan komutanlarla 28/29 Temmuz gecesi bir toplantı yaptı ve fikir alışverişinde bulundu. Bu toplantıda alınan karar da “taarruz” oldu.[18] Komutanlardan taarruz için gerekli tüm hazırlıkların 15 Ağustos’a kadar tamamlanması istendi. Plâna göre amaç düşman ordusunu kaçırmak değil, tutup etkisiz hale getirmekti.[19] Toplantının ardından Ankara’ya dönen Mustafa Kemal Paşa alınan taarruz kararını 4 Ağustos’da Hükümete duyurdu. Hükümet konu üzerinde gerekli müzakereyi yaptı ve ardından, “İcra Vekilleri Heyeti Başkumandanlığın taarruz kararına bütün avâkıbini dikkate almak suretiyle iştirak eder ve muvaffak olması için bütün varlığı ile çalışır” şeklinde bir karar aldı.[20] Bu arada İsmet Paşa emrindeki ordulara gizli olarak “Taarruza Hazırlık” emri verdi.[21] Bu arada taarruzun asıl yükünü taşıyacak olan güneydeki I. Orduyu takviye için II. Ordunun bir kısım birlikleri güneye kaydırıldı. Bütün bu işler de büyük bir gizlilik içinde yapıldı.[22]

Türk Kurtuluş Savaşı hangi açıdan ele alınırsa alınsın, her türlü araştırmaya örnek teşkil edecek kadar bol malzeme içermektedir. Türk Kurtuluş Savaşı yıllarının iyi analiz edilmesi, günümüzdeki birçok olayın daha doğru değerlendirilmesine katkıda bulunacaktır.

..............................................................................................................................................................

KAYNAKLAR

[1] Açıkgözoğlu, Mehmed, İslâm Devletleri Tarihi,

[2] Harp Tarihi Vesikaları Dergisi, Genelkurmay Başkanlığı Harp Tarihi Dairesi Yayını, sayı: 59; Belge: 1354.

[3] Hakimiyet-i Milliye, 25 Temmuz 1922.

[4] Aralov, S.İ, Bir Sovyet Diplomatının Türkiye Hatıraları İstanbul 1967, s. 135.

[5] Akşam, 22 Ağustos 1922.

[6] Hakimiyet-i Milliye, 27 Temmuz 1922; İkdam, 30 Temmuz 1922.

[7] Sonyel, Salâhi R, Türk Kurtuluş Savaşı ve Dış Politika, Ankara 1987, c. II, s. 230 vd.

[8] Akşam, 20 Ağustos 1922.

[9] Bayur, Hikmet, “26 Ağustos 1922 Büyük Zaferin Dünya Tarihi Üzerindeki Etkileri”, Büyük Zaferin 50. Yıldönümüne Armağan, 1973, s. 79.

[10] Baytok, Taner, İngiliz Kaynaklarından Türk Kurtuluş Savaşı, Ankara 1970, s. 152-155. İsmet Paşa ayrıca TBMM’ne gönderdiği telgrafta ordunun itaate hazır olduğunu bildirdi ve tazimatını sundu. bkz. Hakimiyet-i Milliye, 4 Ağustos 1922.

[11] Cebesoy, Ali Fuad, Siyasi Hatıralar, İstanbul 1960, s. 56;

[12] Türk İstiklâl Harbi, c. II, ks. 6, kp. I, s. 205; Atatürk (Komutan, Devrimci ve Devlet Adamı Yönleriyle), T.C. Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yayını, Ankara 1980, s. 384; Tansel, Selâhattin, Mondros’tan Mudanya’ya Kadar, Başbakanlık Kültür Müsteşarlığı Cumhuriyetin 50. Yıldönümü Yayını, Ankara 1974, c. IV, s. 158-159; Nutuk, c. II, s. 673.

[13] Belen, Fahri, Türk Kurtuluş Savaşı Askerî Siyasal ve Sosyal Yönleriyle, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları No: 452, Atatürk Dizisi No: 18, Ankara 1983, s. 425.

[14] Uran, Hilmi, Hatıralarım, Ankara 1959, s. 151.

[15] Tansel, age, c. IV, s. 183.

[16] Cebesoy, age, s. 57.

[17] Sonyel, Salahi R., Kurtuluş Savaşı Günlerinde İngiliz İstihbarat Servisi’nin Türkiye’deki Eylemleri, Ankara 1995, s. 280.

[18] Tansel, age, c. IV, s. 151-152.

[19] Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, c. I, s. 242.

[20] Cebesoy, age, s. 50.

[21] Nutuk, cilt: II, s. 672; Türk İstiklal Harbi, c. II, ks. 6, kp. II, s. 21; Arıkoğlu, Damar, Hatıralarım (Milli Mücadele), İstanbul 1961, s. 287.

[22] Baykara, Tuncer, Milli Mücadele, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara 1985, s. 98.

Prof. Dr. Osman ÖZSOY

Link to comment
Share on other sites

Archived

This topic is now archived and is closed to further replies.

  • Recently Browsing   0 members

    No registered users viewing this page.

×
×
  • Create New...