Jump to content

Karacaoğlan’ın Karı Meğer 'incecik' Yağmazmış!


tarihogretmeni

Recommended Posts

Karacaoğlan’ın karı meğer 'incecik' yağmazmış!

Halk edebiyatının usta nefesi Karacaoğlan’ın o ünlü şiirini bilmeyeniniz, hatırlamayanınız var mıdır? Özellikle de ilahi formunda bestelenmiş ve hele hele Münip Utandı tarafından seslendirilmişse insanı yasemin fırtınalarının içine fırlatır atar bu doğurgan mısralar:

İncecikten bir kar yağar

Tozar Elif Elif diye,

Deli gönül abdal olmuş

Gezer Elif Elif diye.

***

Elif’in uğru nakışlı,

Yavru balaban bakışlı,

Yayla çiçeği kokuşlu,

Kokar Elif Elif diye.

Ne var ki, ben de sizler gibi bu şiirin başında yer alan “incecik” kelimesini karın “incecikten” yağması şeklinde anlamış, bir başka deyişle karın bulgur gibi ‘ince ince’ yağdığını hayal etmişimdir. Oysa işin aslı hiç de bildiğimiz gibi değilmiş.

Nasılmış peki?, diye sorduğunuzu duyar gibi oluyorum. Anlatayım izninizle…

Deneme ustası Salâh Birsel, 28 Mayıs 1954 tarihli günlüğüne şu ilginç satırları düşmüş:

Kapıdere’den sonra 58 kilometre otobüs yolculuğu.

Yolların ne kadar bozuk olduğunu anlatmak için şunu söyleyeyim: bir insanın yaya olarak 12 saatte varabileceği Elbistan’a biz otobüsle tam 4 saatte geldik.

(…)

Yanımda, yere bağdaş kurmuş bir Afşar delikanlısı, İncecik’in Elbistan köylerinden biri olduğunu, İncecik’li kızlardan çoğunun Elif diye anıldığını söylüyor. “Karac’oğlan, diyor, bu dolaylarda uzun boylu kalmıştır. Karac’oğlanın şiirindeki İncecik sözcüğünün bir köy adı oluşunu öğrenişim beni ona daha da ısındırıyor. Şiiri, yeniden, içimden, hem de içercesine, içimden içercesine okuyorum.[1]

Yukarıdaki satırları okumadan önce şiirde geçen “incecik”in bir sıfat değil, Maraş’ın Elbistan ilçesine bağlı merkez köylerinden biri olduğu kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi. Ancak Maraşlı dostlarımın yardımlarıyla araştırdım, hakikaten doğru çıktı. Dahası, İncecik köyünün öğretmeni Hüseyin Yılmaz’la 27 Ocak 2008’de yaptığım telefon konuşması da Salâh Birsel’in 54 yıl önce o “Afşar delikanlısı”ndan işittiklerinin doğruluğunu ortaya koyuyordu.

İncecik köyü dağın üst yamacındaymış ve Elbistan’da ilk kar İncecik köyüne yağarmış. Karacaoğlan da İncecik’ten bir Elif’e sevdalanınca köyün civarından ayrılmaz olmuş. Derken kış bastırmış ve kar yağmaya başlamış. Kar “İncecik”teki sevdalısının üzerinden geçerek geldiği için rüzgârın da etkisiyle “Elif Elif diye toz”uyor ve nihayet Karacaoğlan’ın başına düşüyormuş.

Biliyorum, alışmak biraz zor olacak ve zaman alacak ama şahsen Karacaoğlan’ın şiirini bu yeni anlam kümesiyle birlikte yeniden okumaya, onu ağır ağır içime sindirmeye çalışıyorum şu günlerde.

Ve düşünüyorum:

Bildiğimizden bu denli emin olduğumuz bir konuda bile böylesine yayan kalabiliyorsak, emin olmadıklarımız ne haldedir, kim bilir?

[1] Salâh Birsel, Hacivat Günlüğü, İstanbul 1982, Ada Yayınları, s. 69-70.

Mustafa Armağan

Link to comment
Share on other sites

Archived

This topic is now archived and is closed to further replies.

  • Recently Browsing   0 members

    No registered users viewing this page.

×
×
  • Create New...