Jump to content

Unutulmuş Bir Kahraman:


tarihogretmeni

Recommended Posts

108mq7.jpg

Daha 9 yaşında bir kız çocuğuyken cepheyle tanıştı. Kaderi, küçük ellerine, oyuncak yerine silah tutuşturmuştu. Tam üç yıl elinde silah, at sırtında cepheden cepheye savruldu. O Fransızların ünlü kahramanı Jeanne D’Arc ile özdeşleştirilmiş, Türk’ün 12’lik kahramanı ilan edilmişti.

Eğer kökü, tarihin ulaşılmaz derinliklerine kadar inmiş bir milletseniz en zor zamanla-rınızda bile filizlenirsiniz. Filizlenenler kahramanlardır ve gövdede yeni bir hayat inşa eder ta-rihe inat. Ve Tarih size hükmünü geçiremez.

Kurtuluş Savaşı hiç şüphesiz bir gövdenin yeniden kahramanlarıyla filizleniş evresidir ve yeryüzünde yazılan ender destanlardan birisidir. Bu savaş, bir insanın, bir milletin kudret sınırlarını zorlayarak zafere ulaşmasının da bir fotoğrafı, bir kanıtıdır aynı zamanda… Ancak zor zamanlarda filizlenen kahramanlar kimi zamanlar gövdede öylece kurutulur. Hak edilen mükâfat tarihin dar bir dönemine hapsedilip üzeri kalınca örtülür… Hatırlanmaz bile! Onbaşı Nezahat da o kahramanlardan biri. Meclisten madalya kazanmış – bu madalya kendisine hiç verilmemiştir- 12 yaşında tuğgenerallik rütbesiyle taltif edilmek istenmiş bu kız çocuğunun hikâyesine onlarca yıl sonra bir kitap sayfasında rastlıyoruz: Nesil Yayınları'ndan çıkan “Kuvayı İlmiye” adlı kitapta yer alan işte o sayfa…

… Kurtuluş Savaşı'nın unutulmuş çocuk kahramanlarından biri de tabur komutanı Binbaşı Halit Bey'in kızı 12 yaşındaki Nezahat Onbaşı'dır. Yaşı ve boyu küçük ama yüreği büyük bu kız, üzerine büyükçe bir asker kıyafeti geçirip elinde silahıyla çeşitli muharebelerin kahraman, sembol ismi olmuştur. Ata binmesini ve silah kullanmasını çok iyi bilen bu kız, Milli Mücadele boyunca 70. piyade alayının bir mensubu olarak tam bir asker gibi cepheden cepheye koşmuştur. Onbaşı Nezahat'ın kahramanlık hikâyesi şöyle başlar:

111sn6.jpg

Albay Hafız Halit Bey, komutasındaki 70. alayla birlikte Milli Mücadele saflarına ka-tılmış; ancak eşi Hadiye Hanım daha 24 yaşındayken vereme kurban gittiğinden ve o yıllarda İstanbul işgal altında bulunduğundan, küçük kızını da yanında ******ürmek zorunda kalmıştır.

Böylece kader küçük Nezahat'ı, daha 9 yaşındayken cepheyle tanıştırmış, 12 yaşına kadar tam üç sene müddetle cephelerde bilfiil babasının yanında savaşmıştır.

Nezahat Onbaşı, babasıyla birlikte, Geyve Savaşı, Konya İsyanı, Birinci ve İkinci İnö-nü Savaşları ile Sakarya ve Gediz Muharebelerinde yer almış ve gösterdiği kahramanlıklarla 70. alayın simgesi olmuş, hatta Mustafa Kemal Paşa ve İsmet Paşa'nın dahi dikkatini çekmiştir.

Türk ordusunun Yunan saldırısı karşısında zor duruma düştüğü Gediz Muharebesi, yaklaşık 600 kişilik alayı ile Albay Halit'e sıkıntılı anlar yaşattığı ve umudunu tükettiği bir noktada küçük kızı Nezahat atıyla askerlerin önünü keserek babasının imdadına koşmuştur.

Küçük Nezahat, cephe gerisine kaçmaya çalışan askerlerin karşısına, vatan sevgisiyle dolu büyük yüreğiyle adeta duvar gibi dikilmiş ve bir çocuktan beklenmeyecek muhteşemlik-teki şu müthiş sözü haykırmıştır:

"Ben babamın yanına ölmeye gidiyorum, siz nereye gidiyorsunuz?"

Atın üstündeki küçük kız, askerlerin yüzüne, “vatan sevgisini ve şehadeti” tokat gibi indirince beyninden vurulmuşa dönen Mehmetçiğin hepsi geri dönmüş ve çoğu o muharebede şehit düşmüştür.

Ama küçük Nezahat, bu büyük imtihanı kazanmıştır. O artık elinde oyuncakla askerle-rin arasında gezinen bir kız çocuğu değil, 70. alayın “Nezahat Onbaşı”sıdır.

Nezahat Onbaşı'nın kahramanlık hikâyesi, Cumhuriyet'in ilânından hemen sonra 30 Ocak 1921'de, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin en hararetli tartışmalarından birine konu ola-caktır.

Bir milletvekili Meclis Başkanlığı'na Nezahat Onbaşı'ya istiklal madalyası verilmesini teklif etmiştir. Küçük Nezahat, Fransız İhtilali'nin simge ismi 16 yaşındaki Jan Dark (Jeanna D'Arc) ile özdeşleştirilmiştir. Bolu mebusu Tunalı Hilmi Bey, istiklal madalyasının da ötesin-de Nezahat Onbaşı'nın asker yapılmasını, tuğgeneral rütbesiyle ödüllendirilip, “Paşa Hanım” olmasını önermiştir.

Sonunda, Emin Bey'in teklifi gereği minik kızın istiklal madalyası ile onurlandırılma-sına karar verilmiştir. Böylece Nezahat Onbaşı, TBMM'nin istiklal madalyası ile ödüllendir-diği “ilk çocuk” olma unvanını elde etmiştir. Ne var ki babası Albay Hafız Halit (Uzel) Bey ve kendisi defalarca başvurmalarına rağmen maalesef istiklal madalyasını Meclis'ten almayı bir türlü başaramamışlardır. Bunun yerine Nezahat Onbaşı bir çeyizlik hediye ile taltif olun-muş, fakat o da tıpkı istiklal madalyası kararı gibi gerçeğe dönüşmemiştir. Yaşının küçük ol-ması sebebiyle Cumhuriyet'in kadın kahramanları listesine bile çok sonraları girecektir.

Bundan 65 yıl sonra bir gazetecinin konuyu gündeme getirmesiyle dönemin TBMM Başkanı Necmettin Karaduman tarafından kendisine takdir beratı verilmiştir. Nezahat Onbaşı, 6 Temmuz 1986'da Dolmabahçe Sarayı'nda sessiz sedasız bir törenle şükran plaketini aldığın-da tam 78 yaşında idi. 6 yıl sonra da madalyasını göremeden hayata gözlerini kapayacaktı.

Unutulmuş kahramanları öğrenmek ve yâd etmek isteyenlere İsmail Çolak'ın yazdığı Nesil Yayınları'ndan çıkan “Kuvayı İlmiye” kitabı şiddetle tavsiye olunur…

Link to comment
Share on other sites

Archived

This topic is now archived and is closed to further replies.

  • Recently Browsing   0 members

    No registered users viewing this page.

×
×
  • Create New...