Fakir Baykurt panelinde Nobel tartışması

[mavikiz]

Petrol-İş Sendikasındaki panelin oturum başkanlığını yapan Prof. Dr. Yakup Kepenek, Türkçe'nin sanat dili olarak güçlenmesinde ve evrenselleşmesinde Fakir Baykurt'un büyük katkıları olduğunu söyledi.

Baykurt'un romanlarında köyü ve köy yaşantısını ele aldığını anlatan Kepenek, ''Ama köyü uzaktan değil, içinden yazdı. Köyü yazarken kadının direnişini; sisteme, sömürü düzenine karşı direncini de göz ardı etmedi'' diye konuştu.

Erdal Atıcı da Fakir Baykurt'un kitapları sayesinde halktan yana, bilinçli, duyarlı bir öğretmen olmaya karar verdiğini söyledi. Toplumun hastalıklarını ortaya çıkaran ve bunların düzeltilmesi için çalışan, ülkesinin çıkarlarını her şeyin üzerinde tutan, her zaman muhalif olan, ancak halkın değerlerine saygısızlık yapmayan yazarların iyi yazar olarak nitelenebileceğini belirten Atıcı, Baykurt'un tüm bu özellikleri taşıdığını ifade etti.

Öğretmenlerin toplumu bilinçlendirme ve uyarma görevi olduğuna inanan Baykurt'un sendikalaşma ve örgütlenme faaliyetleri de yürüttüğünü kaydeden Atıcı, ''Benim kuşağımdan pek çok kişinin öğretmen olmasında önemli rolü vardır, bizi özendirmiştir. Anadolu'da aydınlanma ateşi yandıkça unutulmayacaktır'' dedi.

-''BU YAPITLARI ORTAYA KOYMAK ÖZVERİ GEREKTİRİYOR''-

Fakir Baykurt'un kızı Işık Baykurt ise babasının çalışmasının kesintiye uğramaması için evlerine arkadaş çağıramadıklarını, televizyonu açamadıklarını ve rahatça telefonda konuşamadıklarını anlatarak, bu nedenle çocukluk yıllarında babasına tepki duyduğunu ve onun kitaplarını okumayı reddettiğini dile getirdi.

Babasının kitaplarıyla 16 yaşında tanıştığını, o günden sonra da aralarında çok iyi okur-yazar ilişkisi kurulduğunu belirten Baykurt, bu yapıtları ortaya koymanın bazı konularda özveri gerektirdiğini anladığını kaydetti. Talip Apaydın ise Baykurt'un köyden yetişmiş, ancak köylülüğünü kaybetmemiş, geldiği yeri unutmamış bir aydın olduğunu söyledi. Verimli, çalışkan ve yetenekli bir yazar olan Baykurt'un hitabet yeteneğinin de güçlü olduğunu anlatan Apaydın, ''Akıcı, düzgün cümlelerle konuşurdu. Dinleyenlere zevk verirdi'' dedi. Öğretmenlerin örgütlü hale gelmesi için Türkiye Öğretmenler Sendikasını kurduklarını belirten Apaydın, sendika başkanı olan Baykurt'un öğretmenlerin sevgilisi haline geldiğini ifade etti.

-PAMUK'UN NOBEL ÖDÜLÜ ALMASI-

Prof. Dr. Yakup Kepenek Orhan Pamuk'un Nobel Edebiyat Ödülü almasını Türkçe'nin ulusallaşması açısından önemli bulduğunu belirterek, ''Orhan Pamuk'u Nazım Hikmet'ten gelen gelişmelerin devamı, Fakir Baykurt'un çabalarının sonucu olarak görüyorum'' dedi.

Talip Apaydın ise Pamuk'un ödül almasına sevinemediğini, çünkü ödülün ''gölgeli'' olduğunu söyledi. Apaydın, ''Pamuk'a gelene kadar Nobel ödülünü hak eden en az 10 yazar vardı. Ödül, Nazım Hikmet'e, Sabahattin Ali'ye, Yaşar Kemal'e verilmeliydi'' diye konuştu.