mavikiz Posted October 14, 2006 Share Posted October 14, 2006 Ataol Behramoğlu Çatalca'da doğdu. İlk öğrenimini Kars ve Çankırı'da; lise öğrenimini Çankırı'da tamamladı. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Rus Dili ve Edebiyatı bölümünü bitirdi. Dört yıl (1970-74) İngiltere, Fransa ve Sovyetler Birliği'nde yaşadı, öğrenimini sürdürdü. İsmet Özel'le Halkın Dostları, Nihat Behram'la Militan dergilerini çıkarıp yönetti. Şehir tiyatrolarında dramaturgluk (1974-1980), kısa bir süre Adam yayınevinde danışmanlık yaptı. 1982 yılında Barış Derneği Davası nedeniyle on ay tutuklu kaldı. 1984 yılında gittiği Fransa'da Sorbonne Üniversitesi'ne bağlı Centre de Poetique Comparee bölümünde Türk ve Dünya Şiiri üstüne seminerler izledi, çalışmalar yaptı. 1986 Aralık ayında Paris'te A.Behrampğlu yönetiminde Anka adını taşıyan Fransızca ve bir Türk Yazın ve Sanat Dergisi yayınlamaya başladı. ŞİİR KİTAPLARI Bir Ermeni General (1965) Bir Gün Mutlaka (1970) Yolculuk Özlem Cesaret ve Kavga Şiirleri (1974) Ne Yağmur...Ne Şiirler (1976)( Yeni bir basımı 1981 yılında koğuşturmaya uğrayan ve yazarın bir süre gözaltında kalmasına yol açan kitap beraat ederek yeniden yayınlandı) Kuşatmada (1978) Mustafa Suphi Destanı (1979) Dörtlükler (1980) İyi Bir Yurttaş Aranıyor (1983) Eski Nisan (1987) Türkiye Üzgün Yurdum, Güzel Yurdum (1985) Kızıma Mektuplar (1985) Tüm şiirlerine Asya Afrika Yazarlar Birliği Lotus 1981 Edebiyat Ödülü verilen A. Behramoğlu'nun toplu şiirlerinden bir seçmeler, Şiirler 1959-1982 adıyla 1983 yılında yayınlandı. Bu kitap 1987'de beşinci basımını yaptı. 1991'de toplu şiirlerinin ilk iki cildi Bir Gün Mutlaka ve Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Bir Şey Var başlıklarıyla yayınladı. Şiir üstüne yazılarını Yaşayan Bir Şiir (1986), sanat-edebiyat kuramı üstüne yazılarını Mekanik Gözyaşları (1991) başlıklı kitaplarda topladı. Çeşitli dillerden yaptığı çeviri şiirlerini Kardeş Türküleri (1986) adıyla yayınlayan Behramoğlu'nun özellikle Rus yazınından şiir ve anlatı alanında kitaplaşmış, çok sayıda çevirisi vardır. HAPİSHANEDE BİR SABAH TÜRKÜSÜ Maltepe askeri cezaevinin avlusunda Sisler içindeki Büyükada'nın karşısında Oturmuş yazarım bu şiiri Eylül başlarında bir Cumartesi sabahı Lodos titretiyor ağaçları Yağmur geceden yıkamış çiçekleri Gökyüzü mavi, bulutlar beyaz Ardından baharın geçti koca bir yaz Hapisteyiz hala ve güzün ilk serinlikleri Avlunun dört yanı dikenli teller Tellerin gerisinde nöbetçiler bekler Kapanır uykusuzluktan gözleri On gündür çocuk sesi duymadım Özledim "baba" deyişini kızımın Özledim beni görünceki sevincini... hayatım benim, kırk yıllık hayatım Seni başarabildiğimce dürüst yaşadım İçim burada da pırıl pırıl şimdi Geçeer, güzelim, bu günler de geçer Sökülüp atılır dikenli teller Koparır halk bir gün zincirlerini Ataol Behramoğlu ---------------- DÖRTLÜKLER Cellat uyandı yatağında bir gece "Tanrım" dedi "Bu ne zor bilmece : Öldürdükçe çoğalıyor adamlar Ben tükenmekteyim öldürdükçe..." 1974 Yıllanmış bir ağaç gibi köklü, gür Yalan hiç yıkılmayacakmış gibi görünür Hükmü verilmiştir oysa : Yıkılacak. Çürümüştür. 1972 Eskidenmiş sabredip murada ermek Şeyhin kerametini bekleyerek Öyle zamanlar yaşamaktayız ki dostum Erdemdir bazen, sabretmemek... 1974 Elinde ne piyon kaldı, ne vezir, ne kale Düştü birbiri ardına atlar, filler Ama şah hâlâ direnmekte Yeni taşlar bulundu çünkü : Köpekler... 1972 Burjuvalar kocaman duvarlarla Çevirmişler avlularını Ama bir kiraz ağacı gördüm geçen gün Dışarı uzatmıştı en çiçekli dalını 1972 Dilencilerin akordeonları Bir romantizm katıyor Avrupalı'nın hayatına Bu bana klâsik müzik dinlemesini anımsattı Nazilerin, toplu imhalar sırasında... 1972 Dostları özlemle kucaklamayı unutma Çocuk sevmeyi çiçek koklamayı unutma En zorlu anındayken bile kavganın Gökyüzüne bakmayı unutma 1972 -Nedim Tarhan'a- Bir arkadaşımı dinledim yurdunu savunurken, İnanç ve güç doluydu - şaşkın yüzler sarkmıştı kürsüden; "Bizler yarının insanlarıyız" diye düşündüm, "Onlar ise ölüdür, şimdiden..." 1983 Her an bir çarpıntıyı yaşamaktayım Her an çılgın bir heves dağlıyor kalbimi Tanrım, ben mi hayatı aşmaktayım Yoksa hayat mı aşmakta beni... 1972 Hayale, düşe, doğa ötesine karnım tok Cine, periye, tanrıya, iblise karnım tok Adam gibi yaşadım şu dünyada diyebilsem bir gün Gerisine karnım tok 1974 Odan, kitapların duvarda resimler Bahardır, bir kuş şarkısını söyler Sanırsın böylece sürüp gidecek bu Nasıl öyle sandıysa senden öncekiler 1974 Ölüm düşüncesinden Ürküntü duymazdım belki İki tarih arasına sıkışmak Onurumu incitmeseydi... 1976 Gök sanki eriyecek mavilikten Çimenler uykulu ve sıcak Bir kadın geçiyor Çıplak ayaklarını kalbime basarak 1972 Durdum baktım arkandan sen giderken Bana bir hoşça kal bile demeden giderken İnsan neler duyar anladım o zaman Can alıp başını benden giderken 1974 Sevdiğim Sonsuzca yitirdiğim ender çiçek Geri kalan yılları ömrümün Seni anımsamama yetmeyecek 1976 Ataol Behramoğlu AŞK İKİ KİŞİLİKTİR Değişir rüzgarın yönü Solar ansızın yapraklar; Şaşırır yolunu denizde gemi Boşuna bir liman arar; Gülüşü bir yabancının Çalmıştır senden sevdiğini; İçinde biriken zehir Sadece kendini öldürecektir; Ölümdür yaşanan tek başına Aşk iki kişiliktir. Bir anı bile kalmamıştır Geceler boyu sevişmelerden; Binlerce yıl uzaklardadır Binlerce kez dokunduğun ten; Yazabileceğin şiirler Çoktan yazılıp bitmiştir; Ölümdür yaşanan tek başına, Aşk iki kişiliktir. Avutamaz olur artık Seni bildiğin şarkılar; Boşanır keder zincirlerinden Sular tersin tersin akar; Bir hançer gibi çeksen de sevgini Onu ancak öldürmeye yarar: Uçarı kuşu sevdanın Alıp başını gitmiştir; Ölümdür yaşanan tek başına, Aşk iki kişiliktir. Yitik bir ezgisin sadece, Tüketilmiş ve düşmüş, gözden. Düşlerinde bir çocuk hıçkırır Gece camlara sürtünürken; Çünkü hiç bir kelebek Tek başına yaşayamaz sevdasını, Severken hiçbir böcek Hiç bir kuş yalnız değildir; Ölümdür yaşanan tek başına, Aşk iki kişiliktir. ATAOL BEHRAMOĞLU BU AŞK BURADA BİTER Bu aşk burada biter ve ben çekip giderim Yüreğimde bir çocuk cebimde bir revolver Bu aşk burada biter iyi günler sevgilim Ve ben çekip giderim bir nehir akıp gider Bir hatıradır şimdi dalgın uyuyan şehir Solarken albümlerde çocuklar ve askerler Yüzün bir kır çiçeği gibi usulca söner Uyku ve unutkanlık gittikçe derinleşir Yanyana uzanırdık ve ıslaktı çimenler Ne kadar güzeldin sen! nasıl eşsiz bir yazdı! Bunu anlattılar hep, yani yiten bir aşkı Geçerek bu dünyadan bütün ölü şairler Bu aşk burada biter ve ben çekip giderim Yüreğimde bir çocuk cebimde bir revolver Bu aşk burada biter iyi günler sevgilim Ve ben çekip giderim bir nehir akıp gider ATAOL BEHRAMOĞLU KIRK YAŞIN EŞİĞİNDE ŞİİR Küçük heyecanlara paydos Çünkü rüzgarla aynı yaştayım Çünkü güneş kardeşim Bir ırmakla sevişmekteyim Bana artık dingin olmak Bana yalınlık yaraşır İçimde şiirin güzelliği Yaşamak sevinciyle yarışır Güzeller güzeli ömrüm Sana gitgide sevdalanıştayım Nice emeklerle dokunmuş Bir ince, bir nazlı nakıştayım Küçük tasalara, tutkulara paydos Çünkü evrenle aynı yaştayım Başsız sonsuz doyumsuz Bir başdöndürücü akıştayım ATAOL BEHRAMOĞLU SEVGİNİN ÖNÜNDE Bütün insanları dostun bil, kardeşin bil kızım Sevincin ürünüdür insan, nefretin değil Zulmün önünde dimdik tut onurunu Sevginin önünde eğil kızım.. ATAOL BEHRAMOĞLU UĞUR A AĞIT DEĞİL ÖVGÜ Günümüzde insan olmanın Çok ağır bedeli var Ya parçası olacaksın alçaklığın Ya seni parçalarlar Oysa insan olmak Çoğalabilmektir başkalarıyla İnsansın, birinin canı yanarken Seninde canın yanıyorsa Bir bombayla canına kıyılan Çoğalmasını bilen biriydi Daha az Uğur Mumcu'yduk dün Daha çok Uğur Mumcu'yuz şimdi ATAOL BEHRAMOĞLU Link to comment Share on other sites More sharing options...
Recommended Posts
Archived
This topic is now archived and is closed to further replies.