Jump to content

Ataol Berhamoğlu


mavikiz

Recommended Posts

Ataol Behramoğlu

Çatalca'da doğdu. İlk öğrenimini Kars ve Çankırı'da; lise öğrenimini Çankırı'da tamamladı. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Rus Dili ve Edebiyatı bölümünü bitirdi. Dört yıl (1970-74) İngiltere, Fransa ve Sovyetler Birliği'nde yaşadı, öğrenimini sürdürdü. İsmet Özel'le Halkın Dostları, Nihat Behram'la Militan dergilerini çıkarıp yönetti. Şehir tiyatrolarında dramaturgluk (1974-1980), kısa bir süre Adam yayınevinde danışmanlık yaptı. 1982 yılında Barış Derneği Davası nedeniyle on ay tutuklu kaldı. 1984 yılında gittiği Fransa'da Sorbonne Üniversitesi'ne bağlı Centre de Poetique Comparee bölümünde Türk ve Dünya Şiiri üstüne seminerler izledi, çalışmalar yaptı. 1986 Aralık ayında Paris'te A.Behrampğlu yönetiminde Anka adını taşıyan Fransızca ve bir Türk Yazın ve Sanat Dergisi yayınlamaya başladı.

ŞİİR KİTAPLARI

Bir Ermeni General (1965)

Bir Gün Mutlaka (1970)

Yolculuk Özlem Cesaret ve Kavga Şiirleri (1974)

Ne Yağmur...Ne Şiirler (1976)( Yeni bir basımı 1981 yılında koğuşturmaya uğrayan ve yazarın bir süre gözaltında kalmasına yol açan kitap beraat ederek yeniden yayınlandı)

Kuşatmada (1978)

Mustafa Suphi Destanı (1979)

Dörtlükler (1980)

İyi Bir Yurttaş Aranıyor (1983)

Eski Nisan (1987)

Türkiye Üzgün Yurdum, Güzel Yurdum (1985)

Kızıma Mektuplar (1985)

Tüm şiirlerine Asya Afrika Yazarlar Birliği Lotus 1981 Edebiyat Ödülü verilen A. Behramoğlu'nun toplu şiirlerinden bir seçmeler, Şiirler 1959-1982 adıyla 1983 yılında yayınlandı. Bu kitap 1987'de beşinci basımını yaptı. 1991'de toplu şiirlerinin ilk iki cildi Bir Gün Mutlaka ve Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Bir Şey Var başlıklarıyla yayınladı. Şiir üstüne yazılarını Yaşayan Bir Şiir (1986), sanat-edebiyat kuramı üstüne yazılarını Mekanik Gözyaşları (1991) başlıklı kitaplarda topladı. Çeşitli dillerden yaptığı çeviri şiirlerini Kardeş Türküleri (1986) adıyla yayınlayan Behramoğlu'nun özellikle Rus yazınından şiir ve anlatı alanında kitaplaşmış, çok sayıda çevirisi vardır.

HAPİSHANEDE BİR SABAH TÜRKÜSÜ

Maltepe askeri cezaevinin avlusunda

Sisler içindeki Büyükada'nın karşısında

Oturmuş yazarım bu şiiri

Eylül başlarında bir Cumartesi sabahı

Lodos titretiyor ağaçları

Yağmur geceden yıkamış çiçekleri

Gökyüzü mavi, bulutlar beyaz

Ardından baharın geçti koca bir yaz

Hapisteyiz hala ve güzün ilk serinlikleri

Avlunun dört yanı dikenli teller

Tellerin gerisinde nöbetçiler bekler

Kapanır uykusuzluktan gözleri

On gündür çocuk sesi duymadım

Özledim "baba" deyişini kızımın

Özledim beni görünceki sevincini...

hayatım benim, kırk yıllık hayatım

Seni başarabildiğimce dürüst yaşadım

İçim burada da pırıl pırıl şimdi

Geçeer, güzelim, bu günler de geçer

Sökülüp atılır dikenli teller

Koparır halk bir gün zincirlerini

Ataol Behramoğlu

----------------

DÖRTLÜKLER

Cellat uyandı yatağında bir gece

"Tanrım" dedi "Bu ne zor bilmece :

Öldürdükçe çoğalıyor adamlar

Ben tükenmekteyim öldürdükçe..."

1974

Yıllanmış bir ağaç gibi köklü, gür

Yalan hiç yıkılmayacakmış gibi görünür

Hükmü verilmiştir oysa :

Yıkılacak. Çürümüştür.

1972

Eskidenmiş sabredip murada ermek

Şeyhin kerametini bekleyerek

Öyle zamanlar yaşamaktayız ki dostum

Erdemdir bazen, sabretmemek...

1974

Elinde ne piyon kaldı, ne vezir, ne kale

Düştü birbiri ardına atlar, filler

Ama şah hâlâ direnmekte

Yeni taşlar bulundu çünkü : Köpekler...

1972

Burjuvalar kocaman duvarlarla

Çevirmişler avlularını

Ama bir kiraz ağacı gördüm geçen gün

Dışarı uzatmıştı en çiçekli dalını

1972

Dilencilerin akordeonları

Bir romantizm katıyor Avrupalı'nın hayatına

Bu bana klâsik müzik dinlemesini anımsattı

Nazilerin, toplu imhalar sırasında...

1972

Dostları özlemle kucaklamayı unutma

Çocuk sevmeyi çiçek koklamayı unutma

En zorlu anındayken bile kavganın

Gökyüzüne bakmayı unutma

1972

-Nedim Tarhan'a-

Bir arkadaşımı dinledim yurdunu savunurken,

İnanç ve güç doluydu - şaşkın yüzler sarkmıştı kürsüden;

"Bizler yarının insanlarıyız" diye düşündüm,

"Onlar ise ölüdür, şimdiden..."

1983

Her an bir çarpıntıyı yaşamaktayım

Her an çılgın bir heves dağlıyor kalbimi

Tanrım, ben mi hayatı aşmaktayım

Yoksa hayat mı aşmakta beni...

1972

Hayale, düşe, doğa ötesine karnım tok

Cine, periye, tanrıya, iblise karnım tok

Adam gibi yaşadım şu dünyada diyebilsem bir gün

Gerisine karnım tok

1974

Odan, kitapların duvarda resimler

Bahardır, bir kuş şarkısını söyler

Sanırsın böylece sürüp gidecek bu

Nasıl öyle sandıysa senden öncekiler

1974

Ölüm düşüncesinden

Ürküntü duymazdım belki

İki tarih arasına sıkışmak

Onurumu incitmeseydi...

1976

Gök sanki eriyecek mavilikten

Çimenler uykulu ve sıcak

Bir kadın geçiyor

Çıplak ayaklarını kalbime basarak

1972

Durdum baktım arkandan sen giderken

Bana bir hoşça kal bile demeden giderken

İnsan neler duyar anladım o zaman

Can alıp başını benden giderken

1974

Sevdiğim

Sonsuzca yitirdiğim ender çiçek

Geri kalan yılları ömrümün

Seni anımsamama yetmeyecek

1976

Ataol Behramoğlu

AŞK İKİ KİŞİLİKTİR

Değişir rüzgarın yönü

Solar ansızın yapraklar;

Şaşırır yolunu denizde gemi

Boşuna bir liman arar;

Gülüşü bir yabancının

Çalmıştır senden sevdiğini;

İçinde biriken zehir

Sadece kendini öldürecektir;

Ölümdür yaşanan tek başına

Aşk iki kişiliktir.

Bir anı bile kalmamıştır

Geceler boyu sevişmelerden;

Binlerce yıl uzaklardadır

Binlerce kez dokunduğun ten;

Yazabileceğin şiirler

Çoktan yazılıp bitmiştir;

Ölümdür yaşanan tek başına,

Aşk iki kişiliktir.

Avutamaz olur artık

Seni bildiğin şarkılar;

Boşanır keder zincirlerinden

Sular tersin tersin akar;

Bir hançer gibi çeksen de sevgini

Onu ancak öldürmeye yarar:

Uçarı kuşu sevdanın

Alıp başını gitmiştir;

Ölümdür yaşanan tek başına,

Aşk iki kişiliktir.

Yitik bir ezgisin sadece,

Tüketilmiş ve düşmüş, gözden.

Düşlerinde bir çocuk hıçkırır

Gece camlara sürtünürken;

Çünkü hiç bir kelebek

Tek başına yaşayamaz sevdasını,

Severken hiçbir böcek

Hiç bir kuş yalnız değildir;

Ölümdür yaşanan tek başına,

Aşk iki kişiliktir.

ATAOL BEHRAMOĞLU

BU AŞK BURADA BİTER

Bu aşk burada biter ve ben çekip giderim

Yüreğimde bir çocuk cebimde bir revolver

Bu aşk burada biter iyi günler sevgilim

Ve ben çekip giderim bir nehir akıp gider

Bir hatıradır şimdi dalgın uyuyan şehir

Solarken albümlerde çocuklar ve askerler

Yüzün bir kır çiçeği gibi usulca söner

Uyku ve unutkanlık gittikçe derinleşir

Yanyana uzanırdık ve ıslaktı çimenler

Ne kadar güzeldin sen! nasıl eşsiz bir yazdı!

Bunu anlattılar hep, yani yiten bir aşkı

Geçerek bu dünyadan bütün ölü şairler

Bu aşk burada biter ve ben çekip giderim

Yüreğimde bir çocuk cebimde bir revolver

Bu aşk burada biter iyi günler sevgilim

Ve ben çekip giderim bir nehir akıp gider

ATAOL BEHRAMOĞLU

KIRK YAŞIN EŞİĞİNDE ŞİİR

Küçük heyecanlara paydos

Çünkü rüzgarla aynı yaştayım

Çünkü güneş kardeşim

Bir ırmakla sevişmekteyim

Bana artık dingin olmak

Bana yalınlık yaraşır

İçimde şiirin güzelliği

Yaşamak sevinciyle yarışır

Güzeller güzeli ömrüm

Sana gitgide sevdalanıştayım

Nice emeklerle dokunmuş

Bir ince, bir nazlı nakıştayım

Küçük tasalara, tutkulara paydos

Çünkü evrenle aynı yaştayım

Başsız sonsuz doyumsuz

Bir başdöndürücü akıştayım

ATAOL BEHRAMOĞLU

SEVGİNİN ÖNÜNDE

Bütün insanları dostun bil, kardeşin bil kızım

Sevincin ürünüdür insan, nefretin değil

Zulmün önünde dimdik tut onurunu

Sevginin önünde eğil kızım..

ATAOL BEHRAMOĞLU

UĞUR A AĞIT DEĞİL ÖVGÜ

Günümüzde insan olmanın

Çok ağır bedeli var

Ya parçası olacaksın alçaklığın

Ya seni parçalarlar

Oysa insan olmak

Çoğalabilmektir başkalarıyla

İnsansın, birinin canı yanarken

Seninde canın yanıyorsa

Bir bombayla canına kıyılan

Çoğalmasını bilen biriydi

Daha az Uğur Mumcu'yduk dün

Daha çok Uğur Mumcu'yuz şimdi

ATAOL BEHRAMOĞLU

Link to comment
Share on other sites

Archived

This topic is now archived and is closed to further replies.

  • Recently Browsing   0 members

    No registered users viewing this page.

×
×
  • Create New...