Jump to content

ben düştüğümde ölmeyeceğim, zaten düştüğümde ölüydüm ben...


mavikiz

Recommended Posts

Bazen kendimi ölüme çok yakın hissediyorum. Komik olan ne biliyor musun, buna rağmen olmadık şeyler düşünüyorum. Sanki hiçbir şey olmamış gibi geliyor bana.

Ama belki ölmeliyim. Belki sana yeniden gelebileceğime dair umutlar taşıyan tüm gemileri yakmalıyım. Kendimi asla bağışlamayacağım şeyler yapmalıyım ki senin de beni bağışlamayacağından emin olmalıyım. Günaha batmalıyım, hatalar yapmalıyım, belki tanımadığım o insana tamamen teslim etmeliyim kendimi, onu çağırıp o olmalıyım belki...

Artık hiçbir şeyi kayıp olarak görmüyorum, yaşam dahil. Bir yandan böyle isterken diğer yandan benim gibi birinin nasıl olup da hala yaşadığına şaşırıyorum...

Terastayım. Şehre karşı şarap içiyorum.

Şarap. Birlikte içtiğimiz içki. Şimdi kendimi bu halde bıraksam boşluğa, bedenimi bahçede bulsalar sabah... Bahçenin çimleri sokak lambasının altında nasıl da parlıyor...

Kim bilir, belki de son kez beklediğin gibi bir mektup yazacağım sana. Defterine, o sen tarafını sakladığın mavi kaplı defterine alıntılar yaptığın yazarlar gibi ulaşacağım sana son kez.

Karanlık tarafımı anladığını sanırdım. Öyle ya, karanlık tarafımın da seninle dolu olduğunu bilsen gitmezdin aslında... Biliyorsun, ben düştüğüm zaman ölmeyeceğim.

Hep içinde olduğun ve benimle farkına vardığın, içinde kendini yapayalnız hissettiğin kendi hücreni reddetmek istediğinde öldüm. Sana sunulan, yüzüne söylenen, hiç bitmeyecek sandığın aşkların geçici olduğunu anladığın zaman...

Düşeceğimde ölüydüm zaten...

...

Ben de isterdim inan, kendimizden başkasını da kendimiz kadar sevebilelim. Ben de isterdim, içimizdeki aşk nesnesi kendimizden başka bir şey olsun.

Ben de isterdim aşklar hiç bitmesin.

İsterdim ki bir dudağa değdiğinde dudaklarımız, artık başka dudağa değmesin. Ellerimiz başka eller tutmasın, gözlerimiz başka göze bakmasın. İsterdim ki aklımıza başka akıllar, bedenimize başka bedenler düşmesin...

Oysa sen hücrene dayanamadın. Senin, kendin olduğunu unutturacak bir başkasını istedin yanında. Beni yok saydın ya bu yüzden, çünkü ben senin hep sen olmanı istiyordum. Kendinle kalabilmeni, kendine katlanabilmeni istiyordum. Bir kişi olunmadan iki kişi olunmaz diyordum.

Yalnızlığa dayanamıyor, ben duvarlarda kaybolduğumda yanına birini istiyordun. Dışarıda değildim. Başkasıyla değildim. Biraz sabretseydin, kendinle kalabilmeyi öğrenseydin, kendini kabullenseydin, gitmeyecektin. Geri geleceğimi biliyordun, hep geldim çünkü. Hücremin duvarlarında beni var edecek bir şey arıyordum. Döndüğümde baktım ki, yoksun.

Gittin...

Sen gidince hücremin duvarlarını yıktım. Çırılçıplak ortada durdum ki isteyen gelsin. Geldiler. Duvarsız bir mabette bilinmeyen bir mezhebin dervişleri gibi toplandılar çevreme. İçlerinde sahte aşkları bile olmayan yalnızlar vardı. Çevresindeki kalabalığa aldırmayan, hep yalnız olduğunu bilenler vardı. Yola yeni çıkanlar, yolun sonuna gelmişler vardı. Acılarını gömüp gelenler, yaralarını yalayanlar, yaralanacaklarını bilenler de vardı. Seninle oynadıklarımıza benzer oyunlar oynadım onlarla. Yemek yerken, şarap içerken, elele dolaşırken, kendime bile hissettirmeden hep seninle olduğumu düşündüm. Onları kıskandığımda seni kıskandım, onlarla seviştiğimde seninle seviştim.

Onlarda hep seni aradım. Yoktun. Hücremin yıkık duvarlarından kalan taşlara oturup kendileri için yeni bir hücre dilediler benden. Senin için yaptığımı yapmamı istediler. Yapmadım.

Sende var sandığımı kimsede var sanmadım.

...

Sen benden gidince ben de gittim kendimden.

Gittiğinden beri hiç ben olmadım, hep başkası sandılar beni, isteyene istediği gibi göründüm. Bir tek, beni isteyenlere vermedim kendimi. Vermek istedim, ama bende değildim.

Gittin.

Bu sözü neden beğenmediğini biliyorum artık. Öncesi varsa sonrası da vardır değil mi? Ne kadar mutlu olursak olalım, yüzümüzün bir yanı hüzün oldu hep. Ne kadar mutlu olduysak o kadarda hüzünlendik üstelik. Tüm bu güzelliğin bir gün biteceğini, bitişe doğru gittiğimizi biliyorduk. Ben kabullenmiştim, sen hep başka bir şansımız olabileceğini düşündün, başka bir hayat istedin.

Başka bir hayat istediğin için gittin...

Sen gidince iki kişi oldum.

Biri ben kaldım, birini senin yerine koydum. Bazen biri oldum, bazen diğeri. Ama hiç ikisi olmadım.

Sen gidince sanki her şeyi unuttum.

Galiba biz hiç mutlu olmadık, ya da mutluluk yazamadıklarım kadar.

Biliyorsun, ben düştüğümde ölmeyeceğim.

Düştüğümde ölüydüm ben.

Keşke bir avuntu bıraksaydın bana. Karanlık bir odaya, koyu, kalın perdelerin arasından sızan bir ışık gibi geleceğini örneğin...

Her şey biter derdin bana. Evet her şey biter. Su taşı bitirir güneş suyu. Zaman güneşi bitirir aşk zamanı. Söz aşkı bitirir,

Ben de sözü...

Sen beni bitirirsin,

Ölüm de seni...

yazarı bilinmiyor

Link to comment
Share on other sites

Archived

This topic is now archived and is closed to further replies.

  • Recently Browsing   0 members

    No registered users viewing this page.

×
×
  • Create New...