Jump to content

Bir gün Mahsuni Şerif dinledi...


AegeaN BluE

Recommended Posts

Bir gün Mahsuni Şerif dinledi...

hami.gif

Mişa Sidi Sarfati, 1969'da, Orhan Pamuk'un 'Cevdet Bey ve Oğulları'nda tasvir ettiğine benzer Nişantaşılı varlıklı bir ailenin çocuğu olarak doğduğunda muhtemelen çevresindeki kimse onun ileride halk müziğiyle haşır neşir olacağını tahmin etmiyordu. Mişa'nin müzikle ilk teşriki mesaisi çok küçük yaşlarda başladı. Babaanne, kendi annesi de bestekâr olan, İsviçre'de konservatuvar okumuş bir piyanist olunca Mişa için küçük yaşlarda piyano dersi almak farz oldu. Bugün "Çok faydasını gördüm" dediği bu derslere nefret ederek devam etti. Neyse ki lise yılları geldi çattı ve bu çile bitti. Mişa, liseyi okumak üzere Nişantaşı'ndan kalkıp İngiltere yolunun tuttu.

Ama gitmeden hemen önce "Bütün hayatımı etkiledi, bir dönüm noktasıydı" dediği bir olay geldi başına. Okumayı çok seven Mişa'nın gözü birgün, kitapçı rafında gördüğü 'Sakıncalı Piyade' adlı kitaba takıldı. Kitabı alıp bir çırpıda okudu ve çok etkilendi. Yazarı Uğur Mumcu'nun diğer kitaplarını da okudu. Ve aynı günlerde annesiyle gittiği Tüyap Kitap Fuarı'nda Mumcu'nun yanına yanaşıp kitabını imzalamasını istedi. Mumcu, dönüp onun boyuna bakıp şaşırdı ve kitapların okumuş olmasına şaşırarak ondan anladıklarını anlatmasını istedi. Mişa'nın anlattıkları karşısında Mumcu'nun tepkisi "Yahu sen benim anlattıklarımı herkesten daha iyi anlamışsın" oldu. Annesini çağırıp çocuğuyla ilişkisini kopartmak istemediğini söyledi. Mişa, katledildiği güne kadar Mumcu'yla defalarca görüştü. Yazarın kitapları Mişa'nın düşünce dünyasında yepyeni kapılar açtı. Türkiye'deki işkence gerçeği gibi Mumcu'nun kitaplarından öğrendiği konular üzerine şiirler yazmaya başladı. Bu arada Mumcu'nun tavsiye ettiği kitapları da okudu.

Dönelim İngiltere'ye. İngiltere yıllarıyla birlikte rock müzik bir daha hiç çıkmamacasına Mişa'nın hayatına girdi. Üniversiteye girdiğinde artık rock, bir grup kurup icra edecek kadar önemliydi yaşamında. Edinburg Üniversitesi'nde diş hekimliği ve cerrahisi okuduğu üniversite yıllarında progresif ve senfonik rock yaptıkları bir grup kurdu. Grup, Mişa'nın hayranı olduğu Marillon grubunun alt grubu olarak birçok konser verdi. Mişa, bir yandan eğitimine devam edip bir yandan grup çalışmalarını yürütürken bir yandan da sekiz sene boyunca konservatuvarda şan eğitimi aldı.

Eşitsizliğe karşı müzik

Bir dönüm noktasını da 19 yaşında yaşadı Mişa. Tesadüfen eline bir Aşık Mahzuni Şerif albümü geçti: "O zamana kadar Türk halk müziği kültürüm yoktu maalesef. Çok etkilendim. 'Neden?' diye düşündüm ve anladım ki iyi kullanılmış bir bağlama sesi beni çok cezbediyor."

Mezun olduktan sonra bir süre İngiltere'de ITV kanalında Türkiye'ye döndüğünde de HBB ve Kanal 6'da sağlık konulu müzik programları hazırladı. O sırada daha çok yabancı popüler şarkılar söylüyordu. Ama kafasına rock sound'larıyla türkü söylemeyi koymuştu. Bu gayeyle kendisini halk müziği konusunda gerek müzikal, gerekse entelektüel anlamda geliştirdi. Bu arada yine müziğinden etkilendiği bir isim olan Selda Bağcan'la da tanıştı, ondan öneriler aldı.

Bu sürenin ardından geçen yıl Suat Suna ve İskender Paydaş ile uzun süre neler yapılacabileceğini tartıştı. Sonrasında kollar sıvandı ve ortaya 'Bana Şans Dile Albümü' çıktı. Ortada Batılı sound'larla yorumlanmış 'Uğurlar Olsun', 'Karlı Kayın Ormanı', 'Mamak Türküsü' gibi parçaların yer aldığı bir albüm vardı. Haliyle etraftan 'Sen deli misin?', 'Pop yap çok ünlü olursun', 'Bunlar demode şeyler' gibi tepkiler geldi.

Tepkilere kulak asmayan Mişa, yine yoğun bir çalışmanın ardından geçen günlerde ikinci albümü 'Maya'yı yayımladı. Yeni albümde caz üstadı Aydın Esen'le çalıştı. İkinci albümde, ilk albümünün aksine yeni şarkılar var. Sözler kendisi, Töre Cengiz ve genç bir ozan olan Ali Nazari'ye ait. Albümün teması ise barış.

Peki Mişa'nın 'derdi' ne? Mişa diyor ki: "Türkiye'de çok ciddi bir Mahzuni, Kazancı Bedih, Neşet Ertaş gerçeği var. Ben o sound'u gençlerin de seveceği bir sound'la birleştirmek istedim." Bu, işin müzikal yanı, düşünsel yanıyla ilgili de şunları ekliyor: " Yaşadığımız savaşlar, yoksullar vs... beni çok etkiliyor. Şarkılarımda bir şeylere kızılıyor, protesto ediliyor. Ama bir gün her şey çok güzel giderse ben de çiçek böcek şarkıları söylerim." Mişa'nın en temel 'politik' talepleriyse tüm savaşların ve toplumsal eşitsizliklerin sona ermesi. Mişa, duyarlılığını her alana taşımak istediğini de söylüyor. Ajandasında gelecek yıl Barışarock'ta sahne almak ve uyuşturucu karşıtı bir filmde rol almak olduğunu söylüyor.

"Pop yapsana, hem yüzün de buna uygun" gibi sağdan soldan vızıldamalar hâlâ sürse de Mişa, derdini anlatabildiğini ve doğru insanlara ulaşabildiğini söylüyor son olarak. Bize de dost olarak yeni albümünün ilkine göre daha iyi olduğunu, ancak üçüncünün daha da iyi olmasını beklediğimizi söylemek kalıyor.

Mişa/ Maya Çalsak Göle/Mod Müzik

alıntı: Radikal

Link to comment
Share on other sites

hep daha iyilere işallah!... Uğur Mumcu'yu, Selda Bağcan'ı tanımak ve Aşık Mahsuni'yi farklı tarzda da yorumlamak... her baba yiğidin harcı olmasa gerek. :D

Link to comment
Share on other sites

Archived

This topic is now archived and is closed to further replies.

  • Recently Browsing   0 members

    No registered users viewing this page.

×
×
  • Create New...