Jump to content

mucit41

Üye
  • Posts

    3550
  • Joined

  • Last visited

  • Days Won

    12

Posts posted by mucit41

  1. <1>Bulunduğunuz iş ya da ev ortamını aşırı derecede ısıtmayın ve dönem dönem havalandırın. Aniden soğuk havaya çıkmak sizi daha çok üşüteceği gibi ani kalp krizlerine yol açabilir.

    <2>Eğer kış aylarında çok üşüyorsanız, halk arasında "vicks" olarak anılan mentollü bir kremi ayağınızın altına sürüp, iyice yedirdiğiniz zaman gün boyu üşümenizi engelleyecektir. İnsan vücudu en büyük soğuğu ayaktan alıyor.

    <3>Yine insan vücudu ayaklardan üşümeye başladığı için tabanı yüksek, su geçirmeyen ayakkabıların tercih edilmesi gerekiyor.

    <4>Düzenli uyumak ertesi gün daha az üşümenizi sağlayacaktır.

    <5>Boyun ve baş kısmı da ayaklar kadar önemli. Hasta olmamak için sokağa çıkarken boyun ve baş kısmını korumak için, kaşkol, şal ve bere gibi giyisiler tercih edilmeli.

    <6>Bol bol sıcak çay ve çorba gibi besinler soğuğa karşı koruyucu özelliktedir.

    <7>Kuru meyveler, bolca sebze, tahıllar ve kış meyveleri de insanı soğuktan koruyarak daha az üşümesini sağlıyor.

    <8>Çok aşırı kalın ya da ince giyinmemek gerekiyor. Mutlaka vücudun üst ve alt kısımlarında termal içlik kullanmak gerekiyor.
     

  2. İnsanların yaşam ömrü tıp ve teknoloji geliştikçe her on yılda bir artmaya devam ediyor.

     

    Bilim kurgu fimlerinde tanık olduğumuz sahneleri gerçeğe dönüştürmeye başlayan dijital teknolojiler, insanların kilometrelerce uzunluğundaki gökdelenlerde yaşayacağı, havada ve karada gidebilen araçlara binecekleri, hastalanmayacakları bir geleceğe giden yolda ilk gelişmeler olabilir mi? Bilim insanları, dünyanın 2163 yılında nasıl bir yer haline geleceğini tartıştı.

    Tıp

    Gelecekte insanlar doğumdan önceki tedaviler sayesinde 150 yıl yaşayabilir. Gelişen gen terapisi, doğum öncesinde mitokondriyal hastalıkları ortadan kaldıracak. Bir yüzyıl sonra, insanları kansere veya Alzheimer gibi hastalıklara yakalanmayacak. Gelişen kök hücresi tedaviler, insanların ‘yenileme’ özelliği kazanmasına, kaybettikleri kol ve bacakların yanı sıra organlarını yenilemelerini sağlayacak. Damarlarımızda dolaşacak nano makineler, tespit ettikleri hastalıkları yok edecek, hücre ve doku bozukluklarını onaracak.

    Robotlar

    Robot teknolojisi geliştikçe, insanların iş bulma imkanı da tehdit altına giriyor. Peki, insan ömrünün 100 yıla ulaşacağı gelecekte, bu kadar uzun süre insanlar çalışmayacaksa ne yapacak? Futurist.com sitesinin kurucusu Glen Heimstra, “Eğer gıda ve ürünlerin üretilmesinde insanlar çok az yer alacaksa, o zaman hizmetler üzerinde odaklanma artacak” diyor.

    Hizmet sektörü patlama yaşayabilir. Özellikle de eğlence sektörü, robotlar sayesinde boş zamanı artacak insanların taleplerini karşılamaya çalışacak. Peki, kapitalizm makinesini ayakta tutan mekanizma ne olacak? Örneğin ABD’nin Alaska eyaleti, petrol üretiminden elde edilen gelirden her vatandaşına maaş ödüyor. Kısaca, geleceğin ekonomisi için mühim olan kelime, enerji.

    Enerji

    Fotovoltaik teknoloji geliştikçe, güneş enerjisi geleneksel enerji kaynaklarını daha da fazla zorluyor. Ancak petrolün alternatifi olan başka seçenekler de mevcut. Nükleer santralleri daha güvenli inşa etmek ve nükleer atıktan kurtulmanın yollarını geliştirmenin yanı sıra, tıpkı Güneş’teki tepkimeler gibi enerji üretecek füzyon reaktörleri de tasarım aşamasında.

    Bu reaktörler, yüksek seviyeli radyasyon olmadan çok yüksek miktarlarda enerji üretilmesine imkan verecek. Dahası, Dünya’nın alt yörüngesine gönderilmesi planlanan solar-uydular, yörüngeden Dünya’ya enerji ışınları yollayacak. Kısaca, gelecekte fosil yakıtlardan kurtulmak sanıldığından daha kolay olabilir.

    Şehirler

    Eğer atmosfere bugün olduğu kadar karbondioksit yaymaya devam edersek, sıcaklık gelecek yüzyılda 3-5 derece yükselebilir. NASA’nın Goddard Uzay Araştırmaları Enstitüsü’nde iklimbilimci olan Gavin Schmidt, ‘deniz seviyesinin yaklaşık 1 metre yükselmesini beklediklerini’ belirtti. Schmidt, “Bu durum her yerin Venedik gibi bir görünüm kazanması demek” derken, sel ve fırtınaların neden olacağı sonuçlara işaret etti.

    Deniz seviyesinin 1 metre ve üzerin yükselmesi, ABD’nin New Orleans kentinin yanı sıra, Hollanda ve Bangladeş gibi ülkeleri de sular altında bırakabilir. Çin’in büyümekte olan Guangdong ve Shenzhen kentleri de tehdit altındaki şehirlerden sadece birkaçı.

    İnsanların Dünya’da sürekli artan faaliyetleri hem yaşam alanlarının azalması, hem de binlerce canlı türünün tehdit altına girmesi demek. Gelecek, 65 milyon yıl öncesindeki Kretase Çağı’ndan bu yana en büyük canlı türü imhasıyla karşılaşabilir. ABD’nin California Üniversitesi’nden biyolog Anthony Barnosky, ‘300 yıl içinde Dünya’da yaşayan memeli türlerinin yüzde 75’inin yok olabileceğini’ belirtti.

    Biyoçeşitlilik

    Kısaca, gelecekte 150 yıl yaşayacak biri ömrü boyunca fil, kaplan, şempanze gibi hayvanları görmeyebilir. Arizona State Üniversitesi’nden biyolog Quentin Wheeler ise ‘bitki türlerinin en az yüzde 20’sinin tehdit altında olduğunu’ belirterek, “Hawaii’ye bir bakın... Torunlarımız bugün turistleri en çok çeken çiçekleri görmeyebilir” dedi.

    İnsan beyni

    Yüzyıl sonra, klavye ile yazı yazmak kuş tüyü kalemlerle parşömene yazı yazmak kadar eski bir yöntem olarak kabul edilecek. İnsanlar, konuşmalarının sanal ekranlar üzerinde belirmesiyle değil, doğrudan beyinleriyle bilgisayarlara bağlanarak yazı yazabilecek.

    Pennsylvania Üniversitesi Beyin Hasarı ve Tedavi Merkezi’nden sinirbilimci Douglas Smith, gelecekte bir ‘ıslak bağlantı’ sayesinde mühendislikten geçen sinirlerin bilgisayardaki gibi organik materyallere bağlanabileceğini belirti. Bu tür bir arayüz, insanların doğrudan görsel klavyeleri kontrol etmesine imkan tanıyacak. Smith, “Sadece bir sinir dürtüsüyle internette gezineceğiz” dedi.

    Makineler

    Süperbilgisayarlar her yıl işlem kapasitelerini artırıyor. Çin’in Tianhe-2 süperbilgisayarı, geçtiğimiz ay dünyanın bir numaralı bilgisayarı oldu. Tianhe-2, saniyede 33,860 trilyon hesaplama yapabiliyor. Peki, insanlar ne zaman beyinlerini bilgisayarlara aktaracak? Bu çalışma Rus milyarder Dimitri Istkov’un 100 kişilik bilim insanı ekibiyle yürütülüyor. Amaç, 2045’te insan zihnini dijital ortama aktarabilmek ve ölümsüzlük kazanmak.

    Uzay kolonileri

    Dünya’nın ardından insana neresi ev olacak? Ay, Mars, Titan veya yörüngemize yakın zararsız bir asteroit? Apollo programlarıyla 1960’larda hız kazanan uzay keşfi, özel şirketlerin desteklediği yörünge altı projeler ve kargo taşımacılığıyla giderek hız kazanıyor. Gelişen roket teknolojisi, bir gün nükleer güçlü roketlerin inşa edilmesiyle insanları Mars’a taşıyabilir.

    Dahası, Dünya için son derece önemli madenler içeren asteroitlerde madencilik yapılması, insanlığın ömrünü uzatmak için gereken bir diğer önemli adım olacak. Sadece 50 yıl sonra, Ay veya Mars’tan Skype ile Dünya ile chat bile yapabilriz?

    Dünya dışı varlıklar

    Sadece Samanyolu’nda Dünya benzeri 100 milyar gezegen olduğu tahmin ediliyor. Bu gezegenlerin sadece 10’da 1, yıldızlarının yaşanabilir bölgesinde yer alırsa, su bulunduran, yani yaşama olanak veren gezegen sayısı en az 10 milyar civarında olacak. California Üniversitesi’nden gökbilimci olan Andrew Siemion, “Gelecek 25-50 yıl içinde, gökyüzündeki elektromanyetik spektrumları çok geniş açıdanm gözlemleyebileceğiz" diyor.

    Siemion, "Anında yapılacak analizler sayesinde, 150 yıl içinde uzaklarda bir yerde Dünya dışı yaşam bulacağız" derken, ‘Güneş Sistemi’ne kurulacak donanımlarla uzaylı arayacaklarını ve yeni teknoloji ürünü radyo teleskopların her açıdan, Uzay’ın her köşesine sinyal göndereceğini, gelenleri yakalayacağını’ belirtti. Kısaca, radyo veya televizyon kullanan bir ‘E.T’ varsa, sinyallerini yakalama şansımız çok daha yüksek olacak.

    Farklı kişilikler

    Giderek yaygınlaşan sosyal ağlar, insanların giderek etkileşimlerinin arttığı bir ağ yapısı kuruyor. Güvenlik kameraları her tarafımızı sarmış durumdayken, Google ve Facebook tüm bilgilerimizi topluyor. İnsanlar, bu durumda farklı kişiliklere bürünerek, dijital dünyada birden fazla kimlikle yaşamaya başlayabilir.

    Peki, sosyal ağlar gerçekten hayatımızı kontrol ediyor mu? Towson Üniversitesi’nde antropoloji profesörü olan Samuel Collins, “Gizliliğin tüm konsepti sürekli yeniden pazarlık yapmaya dayanıyor” diyor. İnsanlar sürekli bilgi parçalarını kontrol etmek ve bu konuda yardım almak ihtiyacı duyuyor, insanları takip etmek ise giderek kolaylaşıyor. Collins, “Çoktan George Orwell’in bahsettiği dönemdeyiz... Bundan sonra ne olacağını düşünmemiz lazım” yorumunda bulunuyor.

    İnsanları bilgisayarlarla birleştiren teknolojinin yanı sıra, geleceğin insanları genetik mühendislikten geçecek, biyolojik özellikleri artırılacak. Fütürist Jamais Cascio, “Biyolojik gelişmeler, oldukça tehlikeli ve pahalı olacak... Ancak gelecekte insanlar için yaşamak sıkıcı bir hale gelecek... Gelecekte insanların yapacağı biyolojik değişiklikler saçını yaptırmak gibi olmayacak...

  3. ABD Uzay ve Havacılık Dairesi, önümüzdeki Aralık ayında Dünya'nın yarısının 3 gün karanlığa gömüleceğini açıkladı.

     

     

    NASA yetkilileri yaşanacak bir Güneş fırtınası nedeniyle, 21, 22 ve 23 Aralık tarihlerinde Dünya'nın bir bölümünün Güneş yüzü görmeyeceğini bildirdi.

    SAKİNLİK ÇAĞRISINDA BULUNULDU
    Haberi medyayla paylaşan NASA'nın Başkanı Charles Bolden, Dünya kamuoyuna olağanüstü olay karşısında sakinliğini korumasına yönelik çağrıda bulundu.

    Bolden, uzay olayının son 50 yılın en büyük Güneş fırtınası olacağı için Dünya'daki karanlığın bu kadar uzun süreceğini belirtti.

    http://www.haberedikkat.com.tr/haber/NASA-Dunya-nin-yarisi-3-gun-karanlikta-kalacak/163230
    
  4. Kablosuz İnternet Bağlantınızın Yavaş Olmasının 12 Sebebi. Hemen hemen herkesin hemfikir olduğu bir nokta var: Dünyada başımıza gelebilecek en kötü şey kablosuz bağlantımızın olmaması. Ama bazıları için durum farklı. Onlar için hiç bağlantı olmaması yavaş bir bağlantıdan çok daha iyi.

    İnternet servisi sağlayan kuruluşların en sık aldığı şikayetlerden birisi 'yavaş internet bağlantısı.' Fakat elimizdeki bağlantıdan tam anlamıyla verim almayı öğrenebilirsek, böyle bir şikayette bulunmamıza da gerek kalmayacak. Ekibi ile birlikte dünyanın ilk büyük Wi-Fi ağını inşaa eden Dr. Alex'e göre, halihazırda elimizin altında bulunan internet bağlantısının yalnızca %50'sinden yararlanıyoruz. Bu durumun bazı nedenleri, ve tabii ki çözümleri mevcut! Eğer siz de 'yavaş' bağlantı mağdurlarındansanız, galerimizde sıraladığımız maddelere bir göz atın ve bağlantınızı güçlendirmek için elinizdeki imkanları kullanın.

    Kaynak:http://onedio.com/haber/this-is-why-your-wi-fi-is-always-slow-382913
    1. Güçlü wi-fi sinyalinin en büyük düşmanı ağ üzerindeki trafik.
     

    Kablosuz ağa bağlandığınızda, aslında radyo dalgalarını kullanıyorsunuz. Tıpkı radyo istasyonlarında olduğu gibi, yayın araçlarınında da bir limiti var. Örneğin oturduğunuz binada, ya da sokakta, kaç tane kablosuz ağ olduğu büyük önem taşıyor. Mühendis Steve Biddle'nin yazdığına göre "eğer yüzlerce kablosuz ağın birarada bulunduğu bir çevrede yaşıyorsanız, wi-fi için dünyanın en kötü yerinde yaşıyorsunuz demektir." Telefonunuzdaki bağlantı barlarının tamamen dolu olmasına aldanmayın, eğer bulunduğunuz çevrede sinyal trafiği yoğun ise, bağlantınızdan tam olarak faydalanamıyorsunuz demektir.

    2. Cep telefonları, kordonsuz telefonlar, mikrodalgalar, bluetooth cihazları, ve hatta bebek telsizleri bağlantınızı yavaşlatabilir.
     

    Eğer duvarların ötesinde bulunan ve çevredeki sinyal trafiği nedeniyle veri aktarımında oldukça yavaş davranan bir modeminiz var ise, kablosuz bağlantınızın yavaş olması dünyanın en doğal şeyi.

    3. Kablosuz bağlantı cihazları aynı anda hem veri alıp, hem de veri gönderemiyor.
     

    Wi-fi cihazları bir seferde ya veri alır ya da veri gönderir, aynı anda iki işlemi de gerçekleştiremez. Bu nedenle, kablosuz bağlantı sağlayan cihazlara yarı-çift yönlü sistem denir. Eğer modeminize kablo ile bağlanıyorsanız, o zaman tam-çift yönlü sistem kullanıyorsunuz demektir ve aynı anda hem veri gönderip, hem de alabilirsiniz. Doğal olarak bağlantı hızınız artar.

    4. Aynı wi-fi ağına bağlanmaya çalışan birçok insan var ise, kablosuz bağlantınız yok desek yeridir.
     

    Fakat bu durumun çok kolay bir çözümü var, çünkü aslında modeminizde, kablosuz sinyal gönderebilecek birçok 'kanal' var. Fakat genelde kanal seçimi ile uğraşmayız ve bu nedenle kanal seçiminiz "otomatik" olarak kalır. Modeminizin 'kanal' ayarlarını değiştirin ve en az kullanılan kanalı seçin. Eğer kanal seçimini nasıl yapacağınızı bilmiyorsanız, ücretsiz inSSIDer uygulamasını kullanarak kendiniz için en uygun kanalı bulun. Eğer sinyal alacağınız kanalı kendiniz seçerseniz, bağlantınızda dikkate değer bir artış göreceksiniz.

    5. Eğer çok kalabalık bir ortamda yaşıyorsanız, modeminiz en verimli kanalı bulmak için uğraşıyor olabilir ve bu da bağlantınızı yavaşlatır.
     

    İnternet servis sağlayıcıları, yavaş bağlantı alındığı gerekçesiyle şikayet yağmuruna tutuluyor. Ama bu durumda yapabilecekleri çok da bir şey yok! Üşenmeyin ve bağlantınız için bir kanal seçimi yapın. Böylelikle bağlantınızın hızını arttırmış olacaksınız.

    6. Wi-fi üzerinden ağa bağlanmak genellikle eternet bağlatısı kadar iyi olamıyor. Bu konuda yapılabilecek çok da bir şey yok!
     

    Biddle bu durumu şöyle özetliyor: "Wi-fi bağlantısı hiçbir zaman eternet bağlantısı (kablolu bağlantı) kadar iyi olamayacak. Bu iki bağlantı şekli birbirine alternatif olamayacak farklı yöntemler. Fizik kuralları değişmediği sürece, bu kural asla değişmeyecek."

    7. Bağlantınız hala yavaş mı? İnternete 2000 tane HD fotoğraf yüklemiyorsunuz ya? Eğer öyleyse, sıkıntı buradan kaynaklanıyor olabilir.
     

    Steam, Netflix veya BitTorrent gibi, bilgisayarınızdaki dosyaları ağ üzerinden diğer insanlar ile paylaşmanıza olanak sağlayan programlar, kablosuz ağ bağlantınızı oldukça yavaşlatabilir. Bu tip programlar genellikle arka planda, çalışır vaziyette unutuluyor. Bir kere daha kontrol etmekte fayda var!

    8. Modeminizin konumu oldukça önemli.
     

    Kablosuz modemler her yöne sinyal yayarak çalışır. Bu nedenle, modeminizi duvar gibi engelleyici bir nesneye ne kadar yakın yerleştirirseniz, sinyaliniz o kadar yavaşlayacak demektir. Eğer modeminiz ile cihazınız arasındaki mesafe uzaksa, bir yönlendirici alın ve bu yönlendiriciyi ana modeminize bağladıktan sonra, cihazınıza daha yakın bir konuma yerleştirin. İdeal modem konumlandırması için internet üzerinde küçük bir araştırma yapabilirsiniz.

    9. Bazı cihazlar kablosuz ağa bağlanmak konusunda diğerlerinden daha iyi.
     

    Eğer bir iPhone 3'e sahipseniz, ve arkadaşınız iPhone 6 ile sizden daha iyi sinyal alıyorsa, sakın şaşırıp kalmayın çünkü bu çok doğal bir şey. Teknoloji geliştikçe, kablosuz ağ bağlantısı verimliliği de haliyle gelişiyor.

    10. Modeminizin kullandığı teknoloji de oldukça önemli.
     

    Eğer modeminiz eski ise, yapılacak şey oldukça basit: Derhal 5GHZ frekans ile çalışan yeni model bir modem almalısınız.

    11. Modeminizin güç ayarları, sinyal gücünü etkiliyor olabilir.
     

    Eğer modeminizin üzerinden çeşitli güç ayarları varsa, bu ayarı en düşüğe getirmek en makuludur. Bu şekilde kablosuz bağlantı hızınızı arttırabilirsiniz.

    12. Son olarak, pozitif olun ve çevrenize pozitif enerji yayın. Belki de modeminizi daha güçlü sinyal vermek konusunda birazcık da olsa etkileyebilirsiniz :)
     
  5. Kimi erkek vardır, çok kolay sinirlenir, hemen parlar ve etrafına korkulu anlar yaşatır. O anlarda onunla konuşmak imkansız hale gelir. Kimileri de vardır şeker gibidir. Çok sakindirler ve onları kolay kolay sinirlendiremezsiniz. Bazen sinirlenseler bile bunu pek belli etmezler. Sakinliklerini korurlar ve ona göre tepki gösterirler.

    Ancak sizinde zaman zaman sevgilinize attığınız mesajın ardından sorun yaşadığınız olmuştur. Erkekler kadınlar gibi değildir ve yazılan anlamsız veya can sıkıcı cep telefonu mesajları, iyi niyetle yazılmış olsa bile erkekleri bazen fena halde kızdırabilir.

     

    1404417382_img20140703224044.jpg

     

    Nasıl kadınların özel günlerinde sıkıntı ve stres yaşanabiliyor ise erkeklerinde buna benzer zamanları veya anları olabilir. Yani her türlü etkinin erkeği kızdırabileceği bazı zamanlar olabilir ve bu zamanlarda gelen cep telefonu mesajları erkekleri çıldırtmak için yeterli olabilir.

    İşte erkekleri sinir eden cep telefonu mesajları:

    ●“Sen hiç romantik mesajlar atmıyorsun. Romantik mesajları hep ben yolluyorum. Beni eskisi kadar sevmiyor musun?” mesajı.

    ●Her gün telefonla ya da yüz yüze görüşmelerine rağmen telefonlarına gelen “Bir problem mi var? Bu gün hiç mesaj yollamadın. Sorun varsa konuşarak çözebiliriz.” mesajı.

    ●İsteğinizi olumsuz karşıladıkları anda yolladığınız “Peki…” ile biten imalı mesajlar.

    ●Olumsuz bir cevap verdiklerinde gelen “Sen bilirsin…” mesajı.

    ●Görmedikleri ya da cevap yazamadıkları bir mesaj sonrası gelen “Yazdıklarıma cevap vermiyorsun, sen artık beni eskisi kadar sevmiyorsun” mesajı.

    ●Mesajlaşma alışkanlığı olmamasına rağmen yine de cevap yazan erkeğe gelen “Hep ben mesaj atıyorum. Sen bana değer vermiyor musun? Niye hiç yazmıyorsun!” mesajı

    ●Tek bir kelimeyle cevaplanacak bir mesaja yazdıkları tek kelimelik cevap sonrası gelen “Sana yazdığım uzun mesajın cevabı bu mu?” mesajı.

    ●Bir işi olduğunda ve cevap yazamadığında gelen “İşin benden daha önemliyse rahatsız etmeyim seni!” mesajı.

    ●Bir telefon görüşmesi yaparken gelen mesaj sesi ve sonrasında gelen “Telefonun niye meşgul, kimle konuşuyorsun?” mesajı.

    ●Günün ilk saatlerinde ya da iş çıkışına yakın bir zamanda gelen “Ne yaptın?” mesajı.

    İşte bu mesajlar erkekleri sinirlendirip, çıldırtmaya yeten mesajlar. Bir daha ki sefere bu tip mesajlar yollarken bir kere daha düşünün. Kaş yapayım derken göz çıkartmayın!

  6. Bilim dünyası, şimdiye kadar kendisine katkıda bulunmuş birçok bilim adamı, çalışma ve araştırmaya tanık oldu ve olmakta. Bazılarından hiç haberimiz bile olmuyor. Ama bazıları var ki gerçekten de adından oldukça söz ettiriyor. İşte bunlardan bir tanesi Carl Edward Sagan.

    Carl Sagan, bilim dünyasına büyük katkısı olan bir gökbilimci ve astrobiyolog. Peki nasıl bir katkı sağladı?. Astronomi alanında yaptığı çalışmalardan; SETI'nin (SETI: Search for Extra-Terrestrial Inteligence – Dünya Dışı Akıllı Yaşam Araştırması) ilerlemesine katkıları şöyle dursun, popüler bilimin gelişimini sağladı, hatta  bununla da kalmayıp topluma anlatılmasında ve yaygınlaştırılmasında büyük bir rol oynadı. Sagan için kurtuluş daima akıl ve bilimdeydi. Bu yüzden de hayatı boyunca bilimin öncülüğünü savundu.

    Carl Sagan benim karşıma ilk defa internette bir şeyler okurken gezindiğim sırada, şu cümle ile çıktı “we are all made of stars” (hepimiz yıldızlardan meydana geliyoruz).  Cümleden gerçekten çok etkilendim, bu cümleyi araştırmaya devam ettiğim sırada bu defa paragrafın kendisine ulaştım;

    “DNA’mızdaki nitrojen, dişlerimizdeki kalsiyum, kanımızdaki demir, elmalı turtamızdaki karbon, çöken yıldızların içlerinde yapıldı. Bizler, yıldızların malzemesinden yapıldık”

    Carl Sagan, işte bu cümlesi ile beni kendisine hayran bıraktı. Peki bu cümleyi nerde ve ne zaman söyledi?. Carl Sagan 1980 yıllarında, yazarlığını ve sunuculuğunu yaptığı  “Cosmos” adlı bir belgeseli televizyon ekranında yayınladıktan sonra dünya çapında tanınmaya başlayan bir bilim adamı haline geldi. Ödül de aldığı bu televizyon dizisi çok ilgi gördü. Sagan, bu 13 bölümlük belgeselde, bilim dünyası ile doğrudan bağlantısı olmayan kişiler dahi birçok insana ulaştı.

    Sagan, bilimi herkesin öğrenmesi gerektiğine inanıyordu. Hatta James Randi bu konu ile alakalı şunları söylemiştir: (orijinal konuşmayı referanslar bölümünde linkiyle beraber bulabilirsiniz).

    “Carl herkesin bilimsel bir eğitim görmesi ihtiyacının farkındaydı. Herkesin bilim adamı olmasını beklediğinden değil ama en azından belli bir dereceye kadar gerçek dünyanın nasıl işlediğini bilmesi gerektiğini hissettiğinden. Ona daha fazla katılamazdım.”

    Carl Sagan gerçekten de bunu amaçladı ve herkesin anlayabileceği şekilde akıcı ve sade bir dil kullandı. Belgeselde; görseller, ses efektleri ve elbette Carl Sagan’ın sakin ve belgeselin içine çeken ses tonuyla insanlara bilimi adeta film izletir gibi aktardı.

    İnternette kolaylıkla bulabileceğiniz “Cosmos” adlı belgeselin yeni versiyonu “Cosmos: Bir Uzay Serüveni” ise Mart 2014’ten bu yana Neil Degrasse Tyson’un sunumu, Haluk Bilginer’ in seslendirmesi ile National Geographic adlı kanalda gösterilmekte.

    cosmos-bir-uzay-seruveni.jpg

    Sagan, bu belgeseli daha sonra kitap haline getirerek kitlelere ulaşmaya devam etti. Kitap, aynı belgeselindeki gibi 13 bölümden oluşuyor. Bu bölümler şöyle:

    • İnsanoğlu uzay okyanusuna açılıyor
    • Canlıların ve evrenin yapısı
    • Coğa yasaları tüm evrende geçerlidir
    • Cennet ve cehennem
    • Başka gezegenlerde yaşam var mı?
    • Keşif yolcularının öyküsü
    • Samanyolu: Gecenin bel kemiği
    • zaman ve mekan içinde yolculuk
    • Başka evrenlerin kapısı kara delikler
    • Sonsuzluğun kıyısı: Dördüncü boyut
    • Aklın evreni
    • Galaktik uygarlık
    • Yaşamak ya da yok olmak konusunda kim karar verecek

    carlsagan-cosmos-kitap.jpgKitapta, astronomi alanında yapılmış tüm çalışmalar ve katkı sağlamış bilim adamları, kronolojik bir sıra ile ele alındığı için, net bir biçimde anlaşılıyor. Ayrıca, İskenderiye kütüphanesi gibi büyük, değerli bir yapının yakılması sırasında yok olan bilgiler yüzünden, asırlarca geriye gitmemize de değinilmiş.

    Carl Sagan’ın bu kadar ilgi görmesindeki en büyük sebeplerden bir tanesi de belgesel ve kitapta kullandığı dilin çok yalın olması. Sagan, bilimsel gerçekleri hayattaki deneyimlerimiz ile bağdaştırarak anlattığı ve çok güzel benzetmeler kullandığı için, kitabı okurken herhangi bir konuda ön bilgi sahibi olmanız gerekmiyor. İhtiyacınız olan tek şey merak ve öğrenme arzusu.

    Evreni tamamen anlamak için bir sürü cevaba ihtiyacımız var. Dönüp baktığımızda sahip olduğumuz sorular, cevaplara kıyasla bir hayli fazla. Hatta Newton da soruların çokluğu, cevapların azlığı konusunda “Beni dünya nasıl görecek, bunu bilemem, fakat ben kendimi, kocaman bir gerçekler okyanusu önümde keşfedilmemiş dururken, kıyıda kendimi oyalayan kâh daha yumuşak bir taş, kâh daha güzel bir deniz kabuğu bulan bir çocuk gibi görüyorum.”  kendisini bu paragraf ile ifade etmiştir.

    Evreni tamamen keşfetmek şu an için hayal belki ama bir noktasını bile anlamak en azından benim için büyük bir keyif. Kozmos adlı kitapta Demokritus'un şöyle bir cümlesi vardı hoşuma giden: "Bir şeyin nedenini öğrenmeyi, kral olmaya yeğ tutarım". Öncelikle üzerinde yaşamakta olduğum dünyayı, daha sonra dünyanın içinde bulunduğu güneş sistemini, hatta güneş sistemini kapsayan Cosmos’un nedenini anlamak beni daha güçlü kılacak, o zaman gerçekten evrenin bir parçası olduğuma inanacağım. Carl Sagan’ın da dediği gibi “Cosmos’un keşfi kendi kendimizi keşif yolculuğudur”

     

    [media]http://www.youtube.com/watch?v=dADUBcoEEHw&feature=share&list=PLBA8DC67D52968201[/media]

    http://www.bilim.org/carl-sagan-ve-basyapitlarindan-cosmos.html
    
  7. Dünya'dan 560 ışık yılı uzaklıktaki bir yıldızın yörüngesinde yer alan gezegene, Kepler-10c adı verildi. ABD'nin Boston kentinde düzenlenen Amerikan Astronomi Topluluğu toplantısında keşifleri ile ilgili bilgi veren bilim adamları, tıpkı yeryüzü gibi sert bir kabuğa sahip olan gezegenin "Mega-Dünya" olarak tanımlanan yeni bir gezegen sınıfına ait olduğunu belirtti.

    Harvard-Smithsonian Astrofizik Merkezi'nden Prof. Dimitar Sasselov, ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi'nin (NASA) 2009 yılında uzaya gönderdiği Kepler teleskobu ile keşfedilen Kepler-10c gezegeninin, süper-dünyalardan çok daha büyük olduğu için mega-dünya olarak adlandırıldığını belirtti.

    1401971780_img20140605151730.jpg

    Sasselov, Kepler-10c'yi tanımlamak için "Canavar Dünya" ifadesini kullandı. Kepler-10c'nin 29 bin kilometre olarak hesaplanan çapı, Dünya'nın çapının iki katı büyüklüğünde. Kanarya Adaları'nda bulunan Galileo Teleskobu ile yapılan ölçümler de gezegenin santimetrekarede 7,5 gram özkütleye sahip olduğunu gösterdi. Daha önce Kepler-10c kadar büyük gezegenlerin, kendilerine çok fazla hidrojen çektikleri için gaz devi Jüpiter'e benzeyecekleri sanılıyordu.

    Gezegenin yörüngesinde olduğu yıldızın, 11 milyar yaşında olduğu, evrenin oluşumunun ilk evrelerinden ve patlayan yıldızların henüz kayalıklı gezegenler oluşturmak için gerekli ağır elementlere sahip olmadığı dönemden geldiği sanılıyor. Sasselov, "Kepler-10c, kayalıklı gezegenlerin düşündüğümüzden çok daha önce oluştuğunu gösteriyor. Eğer kayalık varsa, o gezegende hayat da olabilir" dedi.

     

    http://www.teknolojioku.com/haber/dunyamizdan-17-kat-buyuk-dev-gezegen-bulundu-18563.html

  8. MarsOneAstronaut__140312234636-575x323.j

    Hollanda merkezli Mars One şirketi 2025 yılı için Mars'a yerleşme çalışmalarına devam ediyor. Binlerce insanın geri dönüşü olmayan bu yolculuk için başvurduğu proje kapsamında seçilecek ekibin hazırlıkları ve seçim aşamaları televizyonda yayınlanacak.

    Mars One şirketinden yapılan açıklamada, 2 Haziran 2014 itibariyle Darlow Smithson Production ile projenin yayın hakları için anlaşmanın sağlandığı belirtildi. Mars One şirketi bu anlaşmayı projeyi ilerletmek için önemli gördüğünü ve anlaşma yapılan şirkerin önemli bir partner olacağını açıkladı.
  9. singlez8.jpg

    Evren günümüzden yaklaşık 13.8 milyar yıl önce Büyük Patlama ile oluşmuştur. Bu patlamadan sonra belli aşamalarla yıldızlar ve gezegenler meydana gelmiştir. Günümüzde bilim adamları en çok bu görüşü kabul eder.

    Antensiz bir televizyonda gördüğümüz karıncalanmalar ise 13.8 milyar yıl önce yaşanan evrenimizin oluşmasına olanak sağlayan Büyük Patlama'nın bir kalıntısıdır. Televizyonlarımızda tanık olduğumuz bu karıncalanmalar aslında bu patlamadan kalan radyasyon kalıntılarıdır.
  10. Binary_system_Earth-Moon.jpg

    NASA lazer ışınlarının son yıllardaki en önemli teknolojilerin başında geldiğini kanıtladı. MIT ve NASA geliştirdikleri ortak test yöntemleriyle lazer ışınlarının bilgiyi Ay'a nasıl taşıdığı test edildi. Ortaya çıkan sonuç ise oldukça tatmin edici.

    Test sonuçlarına göre lazer ışınlarıyla 19.44 megabitlik upload hızına ve 622 megabitlik download hızına ulaşıldı. Ay ile Dünya arasında kurulan bu bağlantıyla 384.633 km uzaklık arasında internet lazer ışınlarıyla ilk kez bu kadar hızlı gerçekleştirilmiş oldu.

    NASA'nın ulaştığı yüksek internet hızı canlı olarak HD TV izlememize olanak sağlarken bugün evlerimizde kullandığımız internetten çok daha hızlı.

    Haber time internet sitesinde yayınlandı.

  11. Capture.jpg


    1fichier.com 1
    4share.vn 1
    4shared.com 1
    bitshare.com 1
    datafile.com 1
    depfile.com 1
    firedrive.com 1
    filefactory.com 1
    filepost.com 1
    filesmonster.com 1
    freakshare.com 1
    fshare.vn 1
    hugefiles.net 1
    keep2share.cc 1
    lafiles.com 1
    letitbit.net 1
    mediafire.com 1
    netload.in 1
    oboom.com 1
    rapidgator.net 2
    rapidshare.com 1
    spicyfile.com 1
    share-online.biz 1
    terafile.co 1
    turbobit.net 2
    uploadable.ch 1
    uploaded.net 1
    uptobox.com 2
    wipfiles.net 1
    zippyshare.com 1




     http://freeget.url.ph/
  12. bwhYsBh.jpg


    Peygamber efendimizin bir gecede mekkeden alınıp kudüsteki mesci aksadan,yaradamızın emri ile göğe yükseltilip o yerde tüm rahmete ulaşmış peygamberler ve yaradanımızın emrinde bulunan melekler ile görüştürlmesi yaradanımız tarafından zengin hediye sayılabilecek çok önemli bilgi ile tekrar dünyamıza döndüğü bu miraç adı altında anılan bu gecenin tüm müslüman aleminin forumumuzun tümünü çandan kutlarım.Allah daha nice miraç gecelerini hepimize göstermesi umudu ile herkesin miraç kandilleri mübarek olsun.Allaha emanet olunuz.


    oVj5R4b.png
  13. Öncelikle Tnctr herkese selam ve muhabetlerimi sunarım.

     

    Gecenlerde kendi pcime 1 Tb Segate baracua hdd aldım,sonra pc de bulunan tüm hdd leri çıkardım.1 Tb hdd biosta görünüyor ve kendi yaptığım ve bir çok sistemde çalışan ve hatta dizüstü pc lerde sorunsuz kurulum yapan dvd imle aldığım 1 Tb hdd den önce 100 gb bir part oluşturdum ve o parta 3 kere xp temiz kurulum yapmama rağmen işlem sonunda mavi ekran ve 0 Km hdd chkdsk/f hata ekarnı ile karşılaştım sonra düşündüm 100 gb ye xp yüklenmiyor sandım ve bu sefer hdd yi 50 gb yapma rağmen yine o mavi ekran ile karşılaştım.

     

    Bu sefer windows 7 yükledim sistem çalışıyor amenna ama ben windows 7 pek beğenmedim gözüm tutmadı.Tekrar bu yeni 1 Tb lik hdd ye sağlıklı kurulumdan sonra çıkmayan mavi ekransız XP nasıl yükleme yapabilirim iş bu konuda sizlerden yardım ve desteğinizi bekliyorum.

     

    Ana kart modeli GA-K8N51GMF Gigabayt Main Board

    Cpu amd semperon

    Ram 1 gb.

     

    Bu konuda yardım desteğinizi bekler,herkese hayılı çalışmalar dilerim. A.E.O

  14. Son yıllarda gelişmiş teknoloji televizyonlarla birlikte hayatımıza giren 4k görüntü teknolojisi artık Youtube videolarında da karşımıza çıkacak. Youtube geçtiğimiz hafta bazı videolara 2160p 4K kalite seçeneğini de ekledi.

    Youtube platformuna yüklediğimiz videolar 4096×2160 yada 3840×2160 çözünürlüğünde ise,bu videolar için 2016p 4K kalite seçeneği videoya ekleniyor. Bazı videolarda ekstra olarak 1440p kalite seçeneği de sunulmuş. Bu kalite seçeneklerine Youtube oynatıcısındaki “Quality” menüsü altından ulabilirsiniz. Youtube‘a yüklenmiş örnek bir 4K çözünürlüğündeki videoyu aşağıda izleyebilirsiniz.

     
     
    [media]http://youtu.be/N0m1XmvBey8[/media]
     
     

    http://webledik.com/youtube-videolarina-2160p-4k-kalite-secenegi-de-eklendi.html
    

     

  15. 10 Bin Siteye Yasak Geldi İşte 2013 Yılında Engellenen Site Sayısı 10 Bin Olarak Kayıtlara Geçti

    Engelliweb.com’un verilerine göre Türkiye’de engellenen internet sitesi sayısı 2013 yılında 10 bini geçti. 2010 yılında bin 667 olan bu rakam, 2012’de 8 bin 409, 2013’de 10 bin 295’e ulaştı. Şu ana kadar erişimi engellenen internet sitesi sayısı ise 35 bin 38’e ulaştı.

     

    Son dönemlerde hızla artan Türkiye’deki internet trafiğiyle beraber internet sitelerine yönelik engellemeler de artış gösterdi.

    Engelliweb.com’un verilerine göre Türkiye’de engellenen internet sitesi sayısı 2013 yılında 10 bini geçti. 2010 yılında bin 667 olan bu rakam, 2012’de 8 bin 409, 2013’de 10 bin 295’e ulaştı.

    Şu ana kadar erişimi engellenen internet sitesi sayısı ise 35 bin 38’e ulaştı. Paylaşılan istatistiklere göre yüzde 88.4 engelleme kararı Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB) tarafından verildi. Mahkeme kararı kapatılan site oranı ise yüzde 5.3 olarak belirtiliyor.
     
    http://www.medya365.com/teknoloji/10-bin-siteye-yasak-geldi-iste-2013-yilinda-engellenen-site-sayisi-10-bin-olarak-kayitlara-gecti-h66267.html
    

     

  16. Ekranda bunu görürseniz yandınız!

    pc-virus-elegecirme-h.jpg
    Bilgisayarı ele geçirip fidye isteyen virüs

    Ortaya çıkan yeni bir virüs dalgası önce bilgisayarlardaki dosyaları şifreliyor, ardından bu şifreyi çözmek için kullanıcıdan fidye istiyor!

    Özellikle online alışverişlerin hızla arttığı bugünlerde yeni bir virüs dalgası ortaya çıktı. CryptoLocker ismini taşıyan fidyeci virüs önce bilgisayarlara kendini bulaştırıyor. Ardından bilgisayarlardaki kritik önemdeki dosyaları tespit edip bunları şifreliyor. Şifrelenen dosyayı açamayan kullanıcı ise hacker'ın eline düşüyor.

    Virüs şifreyi çözme karşılığında kullanıcılardan 100 ila 300 dolar arası bir ücret talep ediyor. Ancak işi abartan virüs, internet üzerinden para akışında iz kalmaması için kullanıcılardan yeni sanal parabirimi Bitcoin de isteyebiliyor. Böylece virüs arkasından iz bırakmadan fidyesini almış oluyor; zira Bitcoin para transferlerinin internet üzerinden takibi çok daha zor.

    Ödeme için MoneyPak gibi para ödeme araçlarını kullanabilen virüs ilk olarak İngiltere'de ortaya çıktı; ardından ABD genelinde milyonlarca bilgisayara saldırdı. Türkiye'de ise henüz bu virüsle ilgili herhangi bir mağdur ortaya çıkmış değil; ancak kısa sürede CryptoLocker'ın ülkemize de ulaşması söz konusu.

    Her ne kadar güçlü bir antivirüs bu virüslerin önüne geçebilse de en iyi korunma şekli elbette internet üzerinden gelen her dosyayı açmamaktan geçiyor.

    http://www.flasflas.com/detay/13230/ekranda-bunu-gorurseniz-yandiniz
    
  17. Belki de en çok merak edilen ve artık ihtiyaç olarak kabul edilen bir teknoloji de ışınlanma.

    Geçmişte izlediğimiz bilim kurgu filmlerinde bizleri hayran bırakan birçok teknolojiyi günümüzde hiç yadırgamadan kullanıyoruz. 

    Işınlanma maalesef henüz aktif olarak kullanılmasa da üzerinde çalışıldığı ve gelişmelerin elde edildiği biliniyor. Ülkemizde her ne kadar tanınmasa da yurtdışında adından sıklıkla bahsettiren ünlü içerik yayıncısı Blinbox’ın Star Trek Into Darkness adlı film tanıtımı için hazırladığı bir düzenek insanları heyecanlandırmayı ve akıllarını karıştırmayı başardı.
     
    Bir alışveriş merkezinin sahne olarak seçildiği ve İngiliz illüzyonist Scott Penrose’nun deneyimli elleri ile çok daha etkileyici bir sunum hazırlandığı bu şov ’da teleport adı verilen bir cihaz kullanıldı ve ışınlanmak isteyen gönüllü kişiler de dahil olmak üzere gerçekleştirilen bu gösterinin şokunu uzun süre üzerlerinden atamadı.

     

    [media]http://youtu.be/huhzYi8ATNU[/media]

    http://flasflas.com/detay/3572/isinlanmaya-hazir-olun
    
  18. Popüler görsel tasarım programı Photoshop'u üreten Adobe firması hacker saldırısına uğradı. Saldırıda bazı programların kaynak kodları ve milyonlarca müşterinin bilgisi çalındı.

    Adobe Systems hacker saldırısına uğradı.

    Şirketten yapılan açıklamada saldırıda popüler yazılımların kaynak kodlarının çalındığı ve bu kodların kullanıcılara saldırı yapmakta kullanılabileceği belirtildi. 

    Kaynak kodları çalınan progrmlar PDF dosya yaratıcısı Adobe Acrobat ve internet uygulamaları üretmekte kullanılan ColdFusion ile ColdFusion Builder olarak duyuruldu.

    KART BİLGİLERİ ÇALINDI

    Saldırıda buna ek olarak 2,9 milyon Adobe müşterisinin isim, kullanıcı tanımlama bilgileri ve kredi kartı numaraları gibi bilgilerin de çalındığı açıklandı.

    Adobe Güvenlik Şefi Brad Arkin, yaptığı yazılı açıklamada, "Saldırı sonrası müşterilerimizin saldırı riski altında olduğuna dair elimizde somut bilgi yok" dedi.

    'DİKKATLİ OLUN' UYARISI

    ABD Ulusal Güvenlik Teşkilatı bilgisayar birimi Adobe kullanıcılarının dolandırıcılığa karşı dikkatli olması uyarsını yaparken, şirket dünya çapında saldırıdan etkilenen müşterilerinin şifrelerini değiştireceğini açıkladı.

    Adobe, aynı zamanda, görsel tasarımda yaygın şekilde kullanılan Photoshop programını da üretiyor. Şirketten yapılan duyuruda Photoshop'ın kodlarının çalındığına dair bir açıklama yapılmadı.

    http://www.cnbce.com/haberler/dis-haber/photoshop-un-ureticisine-siber-saldiri#
    
  19. İsveçli bilim insanları arı ölümlerini sonlandıracak bir araştırmaya imza attılar.
    İsveçli bilim insanları arıları ölümden koruyacak bir araştırmaya imza attılar, ABD ve Avrupa'daki arı nüfusunun tamamını tehdit eden hastalıklara ilaç karşı geliştirildiler.

    Lund Üniversitesindeki mikrobiyolojistlerden oluşan araştırma ekibi, SymBeeotic adlı tedavi yönetiminin patentini aldıklarını duyurdular. SymBeeotic, sağlıkları arıların midesinde bulunan laktik asit ve bakterilerden üretildi. Uygulamanın, arıların bağışıklı sistemini de destekleyeceği belirtildi.

    Uygulamayı üreten Dr. Alejandra Vasquez, AFP'ye yaptığı açıklamada, "Bu ürünün içindeki bakteri hem Amerikan hem de Avrupa yavru çürüğü hastalığına karşı savaşıyor. Arıcıların bunu iyi bir koruyucu olarak görmesi durumunda antibiyotik kullanmaktan vazgeçeceklerini umuyoruz." vurgusunda bulundu. Yavru çürüğü, arıları tehdit eden ölümcül bir bakteti hastalığı.

    Söz konusu uygulamanın üzerinde 10 yıldır çalışan araştırmacılar, Rusya'daki yıllık arıcılar konferansında buluşlarını sergilemeye hazırlanıyorlar.

    http://www.teknoloji-haberi.com/haber-Ari-olumlerine-care-bulundu-13170/
    
  20. ABD’de kamu hizmetlerinin zorunlu olarak askıya alınmasına neden olan bütçe krizi, Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi’ni de vurdu.


    Her gün onlarca uydusundan gelen bilgilerle güncelleme yapan ve Uluslararası Uzay İstasyonu’ndaki (UUİ) görevleri aktaran NASA’nın web sayfası geçici olarak kapandı. Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) web sayfası ise krizden etkilenmedi. 

    ABD’de 800 bin kamu çalışanının zorunlu izne çıkmasına neden olan ve günlük 300 milyon dolar zarar getiren bütçe krizi, NASA’yı da etkiledi. NASA, Mars’ta keşifler yapan Curiosity robotundan, Uzay’ın derinliklerini gözlemleyen Hubble teleskobuna kadar sayısız uzay aracından gelen bilgileri aktardığı web sayfasını geçici olarak kapattı.


    nasa.gov adresinde kısa bir açıklama sunan NASA, ‘bütçe krizinden dolayı kapalı olduklarını ve bu sıkıntıdan dolayı özür dilediklerini’ belirtti.


    13 bin çalışanının neredeyse tamamı paydos diyen NASA, buna rağmen Uzay'daki astronotlarını unutmuş değil. UUİ'de görev yapan Karen Nyberg ve Mike Hopkins, uzay istasyonundan yeri aradıklarında kendilerine yardım edecek yetkilileri bulabilecek. 

    ABD hükümeti, bu yıl 55 yaşına giren NASA’nın bütçe krizinden etkileneceğini ancak UUİ’deki astronotların görev süreleri ve operasyonlarında değişme yaşanmayacağını belirtmişti. 
    nasa-web.jpg
    'çOK öNEMLİ İŞLEMLER'
    çöplerin bile toplanmadığı bütçe krizi sürecinde, Federal Ticaret Komisyonu gibi kurumların da siteleri kapanırken, dünyanın en büyük mikrobloğu Twitter’ın halk arzı da ertelenmek zorunda kaldı.


    Nasa’nın aksine, CIA ve Sağlık Bakanlığı gibi bazı devlet kurumlarının sitesi ise ‘istisnai faaliyetlerin sürdürülmesini sağlamak’ amacıyla devam ediyor.

    http://www.teknoloji-haberi.com/haber-NASAgov-kapali-CIAgov-acik-13202/
    

     

  21. Facebook Türkiye Pazarı Yöneticisi Fırat Dirik, "Türkiye'nin Facebook'la imtihanı"nı anlattı.
    Her ay Türkiye'den Facebook'a 33 milyon erişim yapıldığını anlatan Dirik, ülkemizdeki Facebook kullanıcısını "aktif, sofistike ve eğlenceli" olarak tanımlıyor.

    Türkiye’deki Facebook kullanıcı ve kullanım rakamlarından bahsedebilir misiniz?

    Türkiye’ye ait en detaylı rakamları geçtiğimiz günlerde ilk kez paylaştık. Bu rakamlara göre her ay Facebook’a erişim sağlayan kullanıcı sayısı 33 milyon. Facebook’u günde en az bir defa aktif olarak kullanan kişi sayısı ise 19 milyondan fazla. Açıkladığımız verilerle ayrıca Türkiye’den Facebook’a mobilden ulaşan kişi sayısını da paylaştık. Türkiye’de Facebook’a mobil kanallardan ayda en az bir defa erişen kullanıcı sayısı 20 milyon iken, bu rakam günlük aktif kullanıcılarda 9,5 milyon olarak seyrediyor. Bu yüksek rakamların nedeni akıllı telefon kullanan kişi sayısının gün geçtikçe artması, ama aynı zamanda Facebook'un kendisini en basit mobil cihazlarda bile çalışabilecek şekilde konumlandırması, her mobil cihaza uyumlu uygulamalar ve çözümler geliştirmesi…

    Facebook’u kullanırken şirketlerin ya da kullanıcıların doğruları yanlışları neler oluyor?

    Türk şirketleri Facebook kullanımlarında gün geçtikçe daha da tecrübeli hale geliyor. Garanti Bankası gibi büyük finansal şirketlerden Trendyol gibi e-ticaret şirketlerine kadar birçok firmanın harika sonuçlar elde ettiğini görüyoruz. Aynı zamanda, birçok küçük ve orta ölçekli firma da Facebook’u daha önceden ulaşamayacağı kadar büyük topluluklara ulaşmak için kullanıyor.

    Türkiye’deki firmaların yeniliklere açık olması sevindirici… Yeni bir marka kimliği yaratıyor ya da online satış yapıyor olabilirsiniz. Facebook işinizin ihtiyaçları doğrultusunda kolaylıkla uyarlayabileceğiniz, kişiselleştirebileceğiniz özellikler içeriyor. Müşterilerimize bu özellikleri kullanarak pazarlama yöntemlerini optimize etmelerini söylüyoruz. Böylece harcamalarının karşılığını tam olarak alabiliyorlar.

    Yapılan yanlışlar da aslında diğer ülkelerdekilerle benzerlik gösteriyor. Facebook’a sadece “Facebook’ta olmak” için gelmeyin. Firmalar iş hedeflerini belirleyerek bunu Facebook’ta nasıl gerçekleştirecekleri üzerine düşünmeliler. Eğer markanızın adının duyulmasını istiyorsanız, takipçilerinizin olduğu bir Facebook sayfası oluşturabilirsiniz. Eğer geliştirdiğiniz bir uygulamanın insanlar tarafından indirilmesini istiyorsanız, mobil cihazları hedefleyen App install (uygulama indirme) reklamlarına yoğunlaşabilirsiniz. İnsanların, Facebook’un sunduğu fırsatlarla ilgili her geçen daha fazla fikir sahibi olduğunu söylemek mümkün.

    Gezi Parkı olaylarının Facebook trafiğine katkısı üzerine bir çalışma yaptınız mı?

    Detaylı bir araştırma yapmadık ama birçok kullanıcının protestolar süresince Facebook’u, gelişmeleri arkadaşlarıyla paylaşmak için kullandığını gördük. Yine protestolar süresince Facebook’ta her kesimden insanın her türlü fikirlerini tartıştığı ortamlar yarattığını gördük.

    Sosyal medyanın gezi vb. gibi toplumsal olayların yayılmasındaki etkisini düşünürsek bu durumlar bu tür platformları hükümetlerle daha çok karşı karşıya getiriyor. Bu durumlarla nasıl başa çıkıyorsunuz?

    İnsanlar Facebook’u daha önce de ne yapıyorlarsa onu yapmaya devam etmek için kullanıyorlar. Yani: Arkadaşları ve aileleriyle iletişim kuruyorlar. Türkiye’de 33 milyon gibi oldukça büyük bir Facebook kullanıcı grubu var. Bu da insanların gerçek hayattaki görüşlerinin bir yansımasının bizim platformumuzda yaşandığını gösteriyor. Her kesimden insanın protestoları online olarak tartıştığını görüyoruz. Ortada bir suç unsuru olmadığı sürece de bu tarz tartışmaların bir sakıncası olmadığını düşünüyoruz.

    Hükümetler sosyal medyadan hoşlanmıyor, özellikle de ülkelerinde sosyal bir hareket varsa. Facebook hükümetlerle ilişkilerini nasıl idare ediyor?

    Hükümetlerin sosyal medyayı sevmediğini söylemek doğru değil. Hükümetler, insanlarla iletişim halinde olmaya şirketler ya da organizasyonlardan çok daha alışık, bu aslında her zaman yaptıkları bir şey. Günümüzde politikacıların dünyanın her yerinde Facebook’u vatandaşlarıyla iletişime geçmek için kullandığını görüyoruz. Böylece tartışmalar birçok açıdan daha zengin ve direkt oluyor. Biz hükümetleri ve politikacıları, kişisel bir hesap ya da sayfa aracılığıyla Facebook’ta bir varlık oluşturmaları için teşvik ediyoruz.

    Facebook ilk kurulduğunda hayal ettiği gelecek bu muydu?

    Facebook’ta 10 ya da 20 yıllık bir plan yok. Misyonumuz, dünyayı daha açık ve birleşik bir hale getirmek ve insanlara paylaşmanın gücünü vermek. Bu misyonu ileri taşımak adına farklı şeyler de yapıyoruz, internet kullanımını dünyada mümkün olduğunca yaygınlaştırmak adına internet.org’un kurulması buna bir örnek.

    Türkiye’deki Facebook kullanıcılarını 3 kelimeyle tarif edebilir misiniz?

    Aktif, sofistike, eğlenceli.

    http://www.teknoloji-haberi.com/haber-Turkiyenin-Facebookla-imtihani-13200/
    
  22. Herkes dışarıdan güçlü ve çekici biri olarak görünmek ister. Çünkü bu özelliklere sahip olmak, hayat içinde daha rahat yol almak anlamına gelir.

    Özellikle iş hayatında sıklıkla şu cümlelerle karşılaşırız:

    “Öyle bir karizması var ki, her insan tabii ki onunla çalışmak ister”,

    “Konuşmaya başladığı zaman etrafına yaydığı elektrik o kadar güçlü ki, insanın dili tutuluyor”,

    “Konuşmasından oturmasına kadar her yönüyle farklı bir yönetici…” .



    Peki, karizma sahibi nasıl olunur?

    Sözlük anlamına göre karizma sahibi insan, kişisel büyüleyiciliğini her yönüyle hayatına, yönetim anlayışına yansıtan, insanların örnek aldığı ve etkilendiği insan demek. İlk başta zor gözükse de, karizma sahibi olmak düşünüldüğü kadar zor değil…


    Kişisel çekiciliğin önemi

    Karizmaya ulaşmanın yolu, kişinin çekiciliğini geliştirmesiyle alakalı. Çünkü karizmatik olabilmek ve anılmak her insanın içinde saklı, sadece ortaya çıkarılmayı bekliyor. Eğer insanların size saygıyla birlikte hayranlık duymasını istiyorsanız, içinizdeki cevheri her anlamıyla ortaya çıkarmalısınız.

    Eğer hayata pozitif, kararlı bir şekilde bakarsanız, emin olun karizmatik insanlara nasıl yaklaşıyorsa size de aynı şekilde yaklaşırlar.


    Aura sahibi olmak şart

    Bazı insanlar karizma kelimesini tanımlamaya çalışırken, “aura” kelimesini kullanırlar. Aura, diğer insanlar tarafından fark edilen kişisel ışık anlamına geliyor. Aura sahibi insanların çevrelerine ışık yaydıklarını ve ışığın insanların daha dikkat çekici tanımlamalarına yol açtıklarını söylenir.

    Eğer siz de bu etkiyi yaratmak istiyorsanız, öncelikle düşüncelerinizle, olumlu yaklaşımınızla etki yaratmanın öneminin farkına varmalısınız.


    Etkinizin farkında olmak

    Yaydığınız elektriğin negatif olabilme ihtimali de var. Düşünceleriniz etrafınıza saçtığınız ışığınıza da yansır. Bu ihtimalden yola çıkarak, nasıl bir insan olarak algılandığınızın bilgisine sahip olmanız gerekiyor.

    İnsanlar sizi nasıl tanımlıyor, hangi özelliklerinizi seviyor, ya da hangi davranışlarınıza olumlu/olumsuz karşılık veriyorlar? Yanıtlar, etkinizin sınırlarını belirlemekte çok yararlı olacak.


    Özelliklerinizi belli edin

    Karizmanız, çevrenize uyum sağlamanız ve insanlarla belirli bir denge içinde ilişki kurmanızı da sağlar. Bunun için hangi özelliklerinizin insanları daha çok etkileyeceği üzerine kafa yorun. Hangi özelliğiniz daha etkin ve önde olmanızı sağlar ve iş dünyasındaki duruşunuzu sağlama alır? Biliyorsunuz, duruş her şeyde olduğu iş dünyasının da sihirli bir kelimesi.

    Kendinizde altın değerinde gördüğünüz özellikleri seçmeniz tabii ki sizin elinizde. Bu nedenle, nasıl bir çerçeveden hayata baktığınız ve insanlara yansıtmak istedikleriniz başarı adımlarınızda önemli bir yere sahip.


    Takım ruhu da karizmayı artırır

    Bazı yöneticiler çalışanları ile ilişkileri ile anılırlar. İş dünyasındaysanız, üst yönetimle iyi ilişkileri güçlendirme adına çalışma arkadaşlarınızdan ve iş arkadaşlarınızdan uzak kalmayın. Onların en küçük yardımları bile en zor anlarınızda sizi zor bir durumdan kurtarabilir. Hep bu düşünceden hareketle ilerleyin. Bu ruh haliyle de karizmanız artar; insanlar sizin zor anlardaki yardımlarınızla anar ve saygı duyar.

    İnsanların çok etkilendiği karizmatik insanlar, soğuk ilişkide olan insanlar değillerdir. Aksine, sıcak ilişkilerini belirli bir seviyede tuttukları için sevilirler.

    Sıcak ve sempatik davranışlarla insanlara yaklaşmak, insanların çevrenize çekmekte mıknatıs etkisi yaratır. Kendinizi hem daha iyi hissetmenizi, hem de ruh haliniz nedeniyle daha etkileyici olmanıza neden olur.

  23. 537199_518584441560952_1819561758_n.jpg





    Gelecekten bir senaryo...


    Operatör: 'Pizza XXX'i aradığınız için teşekkürler.'

    Müşteri: 'Merhaba, sipariş verebilir miyim..'

    Operatör : 'Evet... siz... Mehmet Selami beyfendisiniz ve Kadıköy'deki evinizden arıyorsunuz. Ev numaranız 216-xxx xx xx, ofisiniz 216-xxx xx xx ve mobil telefonunuz 532 xxx xx xx...

    Müşteri: 'Bütün numaralarımı nereden biliyorsunuz? '

    Operatör : 'Sisteme bağlıyız efendim'

    Müşteri: 'Bir bol sucuklu, pastırmalı, kıymalı pizza istiyorum... '

    Operatör : 'Bu iyi bir fikir değil efendim!'

    Müşteri: 'Nasıl yani?'

    Operatör : 'Tıbbi kayıtlarınıza göre tansiyonunuz ve kolesterolünüz oldukça yüksek efendim.'

    Müşteri: 'Nasıl?... Peki ne almalıyım?'

    Operatör : 'Diyet Maydanoz-Brokoli Pizza'mızı deneyin. Seveceksiniz. '

    Müşteri: 'Seveceğimden nasıl emin olabilirsiniz ki?'

    Operatör : 'Geçen hafta bir kitapçıdan 'Maydanozun Faydaları' ve 'Brokoli Yemekleri' kitaplarını almıştınız efendim.'

    Müşteri: 'Tamam; teslim oluyorum... Ondan bana 3 aile boyu gönderin lütfen. Ne kadar tutuyor?'

    Operatör : '6 kişilik aileniz için bu yeterli olacaktır efendim. Toplam 61 YTL'

    Müşteri: 'Kredi kartıyla ödeyebilir miyim?'

    Operatör : 'Maalesef nakit ödemeniz gerekecek efendim. Kredi kartınız limitini doldurmuş ve geçen yılın kasımından beri bankanıza 3720,55 YTL borçlusunuz. Buna aldığınız Plasma TV taksitleri de dahil değil üstelik....'

    Müşteri: 'Sanırım adamınız buraya gelmeden önce yakındaki bir ATM'den nakit çekmem gerekecek.'

    Operatör : 'Yapamazsınız efendim. Kayıtlarınıza göre bugünkü nakit çekme limitiniz olan 1000 ytl'yi doldurmuş durumdasınız.'

    Müşteri: 'Önemli değil, siz pizzaları gönderin. Adamınız gelene kadar parayı ayarlarım. Gelmesi ne kadar sürer?'

    Operatör : 'Yaklaşık 45 dakika efendim.; ama bu kadar beklemek istemiyorsanı 34 ZVT 666 plakalı motosikletinizle gelip daha kısa sürede buradan kendiniz de alabilirsiniz. ..'

    Müşteri: ' Ne!'

    Operatör : 'Sistem kayıtlarına göre böyle plakalı bir scooter motosikletiniz var...'

    Müşteri: ' *'!^ *%^**%^I7*'

    Operatör : 'Sözlerinize dikkat etseniz iyi olur efendim. Unutmayın ki 15 Temmuz 1997'de bir polise hakaretten tutuklanmıştınız...'

    Müşteri: [Sessizlik.. ]

    Operatör : 'Başka bir isteğiniz var mı efendim?'

    Müşteri: 'Yok... Bu arada; reklamınızdaki 3 şişe bedava kolayı da gönderiyor musunuz?'

    Operatör : 'Normal olarak gönderirdik efendim, ama kayıtlarınıza göre siz bir diyabetiksiniz, size Zero Cola gönderiyorum...'

     
  24. Erkek oLmanın iyi yöNleri kızLara cevap
    Hergun sabahın korunde kalkıp fön çekip makyaj yapmamız gerekmez...
    Cebimizde bozuk para sesi gelir ama Yanımızda kafamız kadar çanta taşımak zorunda kalmayız...
    Paramız cüzdanımızdadır,Çanta içinde bi cüzdan çıkarmak için tum nekadar çantada olanları dışarı dökmek zorunda kalmayız...
    İstediğimiz zaman bir yere çıkıp gidebiliriz...
    Kiminle beraber olduğumuz hiç bir zaman endişe bakımından sorulmaz...
    Gecenin bir yarısı karanlık bir sokaktan ıslık çala çala geçeriz..
    Gülerken ağlamayız...Duygularımız nettir..
    Birine duygusal olarak eziyet etmez bundan zevk almayız...
    Biri bi yüzük almış diye kıskanıp evdekilerden zorla para istemeyiz...
    Elbise dolabımız sadedir...
    1000 çeşit ayakkabı ve ust baş yoktur..
    Her giysi ve ayakkabı mağazasının önünde durmayız...
    Kuyumcu dukkanlarında camdan sıpatulayla kazınmak zorunda kalmayız...
    Mertizdir tüm hesabı karşımızdakine değil mümkünse tamamını biz öderizki karşımızdaki o 5 kuruşla biraz daha giysiye yatırım yapacak kadar parası kalsın..,
    Gece veya gunduz herzaman özgür bir şekilde tıraş olabiliriz..
    Her sabah zorla kalkıp makyaj ruj(ıyyy iğrenç bişi bu rujj tadı ice
    iğrenç çıkmayanını kaç kişikullanıyo) uğraşmayız.
    MERTİZDİR YİĞİTİZDİR SİZLERE ZİYAN GELMESİN DİYE ASKERE GİDER SAVAŞAGİDERİZ...
    (ek bilgi.Dunya ustunde şuan her erkek başına 3 kadın düşmektedir..
    Bunun başlıca sebebi uluslar arası savaştır...)
    Diğer gunlerden farklı günlerimiz yoktur..
    Kendi bedenimziden 2 beden küçük kotlar alıp içine giricem diye boy aynası önünde saatlerce uğraşmayız..
    Nerdeyse her ay doktora gitmeyiz..
    Hastalık hastası değilizdir..
    Ufacık ruzgar esse ayy dondum dondum demez mızıldanmayız...
    Ağda ve benzeri şeylerle Kendimize işkence etmeyiz...
    -Arkadaşlarımız arasında rahatça konuşur rahat davranırız..
    ay ne der şimdi kimlere söler dedikodu olur demeyiz.
    Çok rahat serbest davranır kimse para sorunu yapmadan kahvede
    istediğimiz köşede yolun kenarında,bi ara sokakta oturur sohbet
    edebiliriz.. Saat kaç olursa olsun
    Ne olursa olsun saçımızı kel edip 1metre uzatabiliriz ve buna hiç
    kimse karışamaz.
    Cuma namazı bize farz dır yani kızlardan yana daha çok sevap alırız.
    Başı örtme derdi yok örtmemekte Allah (C.C) istemektedir.
    Biz erkekler her sabah erken kalkıp kahvaltı hazırlamak zorunda
    değiliz.
    Tüm uzaktan kumandalara hakimiz.
    Bavulumuzu hazırlamak, sadece ''reklamlar'' kadar sürüyor.
    Sürekli bir sürü lüzumsuz şeyin içinde bulunduğu bir çanta taşımak
    zorunda değiliz.
    Çiçekle her hatanızı düzeltebiliyoruz..
    Bir ayakkabı dolabına ihtiyacımız yok. Çünkü sadece iki çift ayakkabımız var.
    Çorapların kaçması gibi bir sorunumuz yok

×
×
  • Create New...