Jump to content

mucit41

Üye
  • Posts

    3550
  • Joined

  • Last visited

  • Days Won

    12

Posts posted by mucit41

  1. Gelişen teknolojiye ayak uydurma sırası sizde!

    Son yıllarda hızla gelişen akıllı cep telefonu pazarının bir ucundan tutmadıysanız henüz ve sıranın size geldiğini düşünüyorsanız yanılmıyorsunuz. Zira gittikçe hızlanan hayatlarımızda hızlı ve bağlı olmak artık önemli kriterlerden bazıları.

    Çok değil bundan 5-6 sene öncesine kadar cep telefonları sadece yanımızda taşıdığımız iletişim araçları iken şimdilerde bilgisayarlarımızı bile açtırmıyorlar çoğu durumda. Gelişen bu teknoloji, kendine kolayca bir pazar buldu ve şu anda satılan cep telefonlarının büyük çoğunluğu akıllı kategorisinde.

    Peki nedir bu akıllı telefonlar? Akıllı cep telefonu tabiri, ilk olarak 1997 yılında Sony Ericsson GS 88 Penelope konsept tasarımı için kullanıldı. O zamanlar cep telefonlarının kapasiteleri çok daha azdı ve bu sebeple günümüzde akıllı telefon tabiri oldukça değişti. Akıllı cep telefonlarını nelerin akıllı yaptığına dair resmi bir tanım yok ortada, fakat genel olarak akıllı cep telefonlarının üçüncü parti yazılımları işletim sistemleri ile birlikte daha entegre çalışmasına izin veren API desteği listenin başını çekiyor. Günümüzde ise akıllı cep telefonu tabiri internete erişebilen, GPS ile konum bulabilen, giriş seviyesi kompakt kameralar kadar kaliteli fotoğraf ve video çekebilen, medya oynatabilme yetenekleri üst düzey olan cihazlar için kullanılıyor.

    Bu makalemizde akıllı cep telefonu dünyasına giriş yapmak isteyen kişiler için dikkat edilmesi gerekenleri ve neye göre hangi cihazları satın almaları gerektiğine dair bilgiler vereceğiz. Direkt olarak marka/model önerisi yapmak değil amacımız, genel olarak akıllı cep telefonu dünyası hakkında bilgisi olmayan kullanıcıları bilgilendirmeye çalışıyoruz.

    Akıllı cep telefonu satın alırken dikkat etmeniz gerekenleri makalenin bu kısmından sonra başlıklar halinde toparladık. Bu uzunca yazı için kahvenizi hazırlayın ve arkanıza yaslanın.

    İhtiyacın Belirlenmesi

    ak%C4%B1ll%C4%B1telefonlar.jpg

    Akıllı cep telefonlarının aşağı yukarı neler yapabildiğine yukarıda değindik. Peki sizin bir telefonda neye ihtiyacınız var?

    Günümüzde hala cep telefonlarını sadece arama yapmak ve mesaj almak/atmak için kullanan, internet ve diğer işler için bilgisayarları tercih eden bir sürü insan var. Eğer siz de bu kişiler arasında iseniz, normal telefonlara göre genelde daha pahalı olan akıllı cep telefonlarına ihtiyacınız yok demektir.

    Eğer cihazdan daha fazlasını bekliyorsanız da ihtiyaçlarınızı iyi belirleyin. Çünkü markette belki de yüzlerce farklı model var ve bunların bir çoğu farklı alanlarda uzmanlaşmış durumdalar. Örneğin, sizin için ortalama yetenek ve hıza sahip fakat pil ömrü uzun olacak bir cihaz lazım ise alacağınız telefon ile kamerası çok iyi olsun gerisi o kadar önemli değil diyorsanız alacağınız telefon farklı olacaktır.

    Ama unutmayın, genel olarak akıllı cep telefonların bir çoğu internet erişimine (WiFi ve 3G üzerinden), ortalama bir kameraya ve iş/eğlence için birçok uygulamaya sahipler. Üst seviye ile alt seviye cihazlar arasındaki fark genellikle bu özelliklerin kullanıcı deneyiminde ortaya çıkıyor. Üst seviye cihazlar daha iyi bir internet deneyimi ve kamera sunuyor örneğin. Önceliklerinizi belirledikten sonra üst seviye ile alt seviye arasında seçim yapmanız daha da kolaylaşacaktır.

    Bütçenin Belirlenmesi

    ak%C4%B1ll%C4%B1-telefon-para.jpg

    Akıllı cep telefonu (hatta herhangi bir elektronik alet) alırken en büyük etkenlerden biri de bütçe. Çoğu elektronik aletin farklı fiyatlarda satılan birçok modeli olduğunu düşünürsek, sık sık karar vermemizi etkileyen en büyük etken fiyat oluyor.

    Bir önceki adımda önceliklerinizi ve ihtiyaçlarınızı belirlediyseniz eğer bütçe konusu sizi çok yormayacaktır. Çünkü ihtiyacınızın karşılığını size sunan birden fazla model varsa en ucuzunu seçmek tabi ki çok daha kolay.

    Fakat tam olarak neye ihtiyacınız olduğunu bilmiyorsanız bütçe çok önemli bir faktör oluyor. Eğer sadece akıllı telefon dünyasına giriş yapmak istiyorsanız bütçenize en uygun giriş seviyesi modellerden birini seçin. Çünkü bu modeller, akıllı telefon ihtiyaçlarınızı da gözden geçirmenize yardımcı oluyorlar ve akıllı telefon dünyasının ne olduğunu da kullanıcılarına gösterebiliyorlar.

    Eğer ekonomik probleminiz yoksa seçeneğiniz daha çok demektir. İhtiyaçların yanı sıra cihazların sahip olduğu ekstra özelliklere de göz atarak hangisini alacağınıza karar verebilirsiniz.

    Platformun Seçilmesi

    Telefonda nelere ihtiyaç duyacağınızı ve bütçenizi belirledikten sonra sıra geldi platform seçmeye. Platformdan kastımız akıllı cep telefonlarına hayat veren işletim sistemleri. Şu anda piyasada dominant olan bazı işletim sistemleri şöyle: Google’ın geliştirdiği Android, Apple’ın geliştirdiği iOS, Microsoft’un geliştirdiği Windows Phone ve RIM’in geliştirdiği BlackBerry OS. Bu isimler pazarda hakim olan oyuncular. Bunlara ek olarak Ubuntu OS, Firefox OS, Jolla OS gibi önünümzde aylarda/yıllarda ortaya çıkacak daha yeni işletim sistemleri de mevcut.

    Çok fazla teknik detaya girmeden her platformun sahip olduğu avantajları ve dezavantajları sıralayamaya çalışalım:

    Android

    android-logo.jpeg

    İçerisinde en çok seçenek barındıran platform. Samsung, Sony, HTC, LG gibi birçok firma Android işletim sistemli telefonlara sahip. Platformun bu kadar fazla üreticiye sahip olması aynı zamanda alt seviye cihazlara da yer açılması demek. Eğer akıllı cep telefonlarına çok fazla para yatırmak istemiyorsanız Android’e göz atmanızda fayda var.

    Android, yine diğer işletim sistemlerine göre kullanıcıya çok daha fazla özgürlük tanıyan bir işletim sistemi. Firmalar Android cihazlarına farklı arayüzler koyuyorlar ve bu tasarım kullanıcı tarafından üçüncü parti yazılımlarla tamamen değiştirilebiliyor. Alacağınız telefonu tamamen kişiselleştirmek istiyorsanız Android yine en uygun seçenek.

    Uygulama genişliği açısında da Android, piyasadaki işletim sistemleri arasında en iyilerden birisi. Bu konuda iOS ile birlikte başı çeken Android’in Play Mağazasında 700000′den fazla uygulama mevcut.

    İşletim sistemi ve işletim sisteminin kullanıldığı cihazlar tek elden kontrol edilmediği için, Android platformu iOS, Windows Phone ve BlackBerry’ye göre biraz daha kararsız ve yavaş denilebilir. Yıllardır süre gelen “dokunmatiği iPhone kadar iyi değil” söylemi, şu anda üst düzey Android cihazlar için geçerli olmasa bile giriş seviyesi cihazlar için geçerli olan bir söz. Tabi giriş seviyesi bir cihazı iPhone ile karşılaştırmanın yanlış olduğunu hatırlatmaya gerek yok.

    Android ile ilgili son olarak değinilmesi gereken nokta güncellemeler. Yine işletim sistemi ve cihaz üreticisi aynı olmadığı için ortaya çıkan bu problem sonucu aldığınız cihazın Android’in en yeni sürümüne güncellenememe ihtimali olduğunu unutmayın. Google’ın kendi adına sattığı Nexus ailesi cihazlarda bu sorun olmamak ile birlikte geriye kalan hemen hemen tüm cihazlar güncelleme ile ilgili problemler yaşıyorlar. Cihazlar güncellemeleri alacak olsalar bile (örneğin firmaların en üst düzey cihazları genellikle güncellemeleri alıyor) oldukça geç alıyor.

    Artılar

    +Çeşitlilik

    +Mağaza Zenginliği

    +Yüksek Kişiselleştirme Olanakları

    Eksiler

    -Stabilite/Performans (her cihaz için geçerli değil)

    -Güncelleme(Nexus ailes için geçerli değil)

    iOS

    ios-6-logo.jpg

    Apple’ın geliştirdiği ve mobil cihazlarında kullandığı iOS da akıllı telefon pazarı için oldukça önemli bir işletim sistemi.

    iOS cephesinde işletim sisteminin ve cihazların tek elden çıkmasının avantajını stabilite ve hızda görebiliyoruz. Yine de iOS işletim sistemli giriş seviyesi bir cihaz ortaya çıkmadığı için kesin ve net bir karşılaştırma söz konusu olmasa da kararlılık ve performans anlamında iOS oldukça üst seviyede. Fakat kişiselleştirme açısından baktığımızda hızlı ve stabil olan bu işletim sistemi kullanıcılarına çok büyük olanaklar sunmuyor. Telefonunuzdaki bir şarkıyı Jailbreak işlemi yapmadan zil sesi olarak atayamamak bu duruma sadece bir örnek. iPhone’dan tam verim alabilmek için iTunes adlı yazılımı kullanma şartı da var.

    Uygulama zenginliği konusunda zirveye oynayan iOS, mağazasında oldukça çok sayıda ve oldukça kaliteli uygulamalara sahip. Özellikle ücretli birçok güzel yapıma ev sahipliği yapan iOS uygulama mağazası hala çıkacak uygulamalar için ilk tercih edilen platform olabiliyor (Örneğin Temple Run 2). Eğer platforma yatırım yapacaksanız iOS’da uygulamalara verdiğiniz para için üzülme ihtimaliniz çok değil.

    Çeşitlilik konusunda platform doğal olarak Android’in gerisinde kalıyor. iOS işletim sistemi ile gelen tek telefonlar Apple’ın iPhone’ları. Her sene yeni modeli çıkan bu cihazlar da özellikle ülkemizde inanılmaz derecede pahalılar. 2011′in modeli olan iPhone 4S’in hala Android platformundaki amiral gemisi telefonlar ile aynı fiyata satıldığını söylesek yeterince anlaşılır olur sanırım. Tabi bu durumun avantajı da var. Örneğin yeni çıktığında aldığınız iPhone’u bir sene sonra çıkan iPhone’u kullanmak için satmaya kalktığınızda çok düşük fiyatlara gitmiyorlar. Sürekli seriyi takip etmek isterseniz ve çok para harcamak istemiyorsanız iPhone bu konuda avantajlı durumda.

    Güncelleme konusunda yine telefon ile işletim sisteminin aynı firmanın kontrolünde olmasının sağladığı avantajı iOS cephesinde görüyoruz. Apple, yeni işletim sistemi yayınladığı anda 2 nesil önceki iPhone’a kadar bu güncelleme açık oluyor ve aynı gün indirilebiliyor. Bu da en güncel işletim sistemine anında sahip olmak demek. Genellikle Apple, yeni işletim sistemlerini en yeni cihazlarını baz alarak geliştirdiği için en yeni sürümde olan bazı özellikler eski jenerasyon cihazlar için kullanılabilir olmasa da güncellemeyi hızlı almak bir avantaj.

    Artılar

    +Hız, kararlılık

    +Güncelleme sistemi

    +Mağaza Zenginliği

    Eksiler

    -Çeşitlilik yok (ucuza satılan iOS cihaz olmaması gibi)

    -Kişiselleştirme seçenekleri oldukça az

    Windows Phone

    Windows-Phone-8.jpeg

    Microsoft’un geliştirdiği bu işletim sistemi son sürümü ile (Windows Phone 8) oldukça ciddi yol katetti. Microsoft’un elinden çıkan ve firmaların değiştirmeden cihazlarında kullandığı bu işletim sistemi performans açısında iOS seviyesine gelmiş durumda.

    Platforma cihaz üreten firmalar arasında Nokia, Samsung ve HTC yer alıyor şu an itibariyle. Android kadar çeşitliliğe ev sahipliği yapmayan platform, iOS’dan daha çok cihaza sahip. Windows Phone 8 işletim sistemlerine sahip olan cihazlar genelde oldukça ilginç ve renkli tasarımlara sahipler (Örneğin Nokia Lumia 920, HTC Windows Phone 8X gibi).

    Donanım anlamında Windows Phone’un önceki serilerinde yer alan tek çekirdek işlemci sınırı Windows Phone 8 ile kalkmış durumda. Şu anda satılan Windows Phone 8 amiral gemisi telefonlar çift çekirdekli Snapdragon S4 işlemci ile geliyorlar ve performans anlamında oldukça yeterliler. İşletim sistemi bazında çok fazla kişiselleştirmeye gidemeyen firmalar donanım anlamında farklılık yaratmaya çalışıyorlar (Örneğin Lumia 920′nin PureView kamerası gibi). Bu sebeple bu platformu tercih edecekseniz cihazları daha ayrıntılı incelemekte fayda var.

    Mağaza anlamında Windows Phone platformu, sahip olduğu 150000′e yakın uygulama ile iOS ve Android’in oldukça gerisinde kalıyor şu an için. Platformun mağazası oldukça hızlı büyüse de kısa bir süre içinde Android’i ya da iOS’u yakalaması söz konusu değil. Bu nedenle telefonun sahip olduğu çekirdek uygulamalar dışında çok fazla uygulama kullanma gibi bir hayaliniz varsa Android ya da iOS tercihi daha doğru olabilir.

    Windows Phone 8 tanıtıldığında Microsoft, yayınlanan güncellemelerin hemen telefonlara yüklenebileceğini söylemişti. Bu sebeple güncelleme konusunda Windows Phone 8 işletim sistemli cihazların sıkıntı yaşayacağını sanmıyoruz. Fakat cihazların ne kadar süre boyunca destekleneceği, platform yeni olduğu için henüz bilinmiyor. Bir önceki jenerasyon Lumia ailesi Windows Phone 8 güncellemesi almadı.

    Artılar

    +Hız

    +Farklı tasarımlı cihazlar

    Eksiler

    -Mağazada az uygulama olması

    -Platform yeni olduğu için ne kadar gelişip gelişmeyeceğinin bilinmemesi

    BlackBerry OS

    BlackBerry-10-logo.jpg

    Yıllardır klasik çizgisinde devam eden ve iş dünyası kullanıcılarına yönelik telefonlar çıkaran firma RIM, 30 Ocak 2013 tarihinden itibaren yeni bir yola girmiş durumda. 30 Ocak’ta tanıttığı yeni platformu olan BlackBerry 10 ile firma hem adını BlackBerry olarak değiştirdi hem de sadece fiziksel klavyeli telefon üretme modelinden vazgeçti. Firmanın tanıttığı iki yeni cihaza dair ayrıntıları burada bulabilirsiniz.

    Firmanın işletim sistemi ve telefonları genel olarak mesajlaşma ve iletişim kurma açısından oldukça üst düzey bir deneyim sundular. Sahip olduklar fiziksel klavyeleri hem iyi tasarıma ve ergonomiye sahipti hem de çok sık mesaj, e posta yazan kişiler için olmazsa olmazdı. Ayrıca platformun BBM iletişim merkezi de BlackBerry sahipleri ile ücretsiz iletişim sağlamaya yarıyordu. Fakat fiziksel klavyeden dolayı geriye kalan küçük ekran, internette uzun süre gezinmek, video izleme gibi multimedya merkezli işler için pek uygun değildi. BlackBerry Z10 ile bu devir değişebilir. Zira telefonun 4.2 inçlik ekranı oldukça iyi multimedya deneyimi sunmaya uygun.

    Uygulama açısından ise BlackBerry 10 işletim sistemi 70000′den fazla uygulamaya sahip şu anda. İlk adım için oldukça iyi olan bu rakam iOS ve Android ile kıyaslandığında oldukça küçük kalıyor. Asıl sorun sayıdan ziyade diğer platformlarda olan bazı önemli uygulamaların BlackBerry dünyasında olmaması (Örneğin Instagram). Uygulama sayısı gittikçe artacaktır tabi fakat platform ne kadar sürede olgunlaşacak bilemiyoruz.

    Güncelleme konusunda ise BlackBerry’nin yeni işletim sistemi ile nasıl bir yol izleyeceğini zaman gösterecek.

    Artılar

    +Mesaj severler için harika servisler ve fiziksel klavye

    Eskiler

    -Mağazada az uygulama olması

    -Platform yeni olduğu için geleceğinin bilinmemesi

    Genel olarak akıllı cep telefonu pazarında hakim olan platformlar bunlar. Eğer platform konusunda kafanızda bir fikir oluştuysa sıra marka ve model tercihinde.

    Marka ve Model Tercihi

    smartphones.jpg

    Makalenin en başında direkt olarak telefon önerisi yapmayacağımızı belirtmiştik. Bu kısımda da genel olarak markaların güçlü ve zayıf yanlarına ve öne çıkan modeller ile neden öne çıktıklarına bakacağız.

    iOS cephesinde baktığımızda doğal olarak tek marka Apple oluyor. Model olarak Apple’ın çıkardığı iPhone 3GS ve daha sonrası ülkemizde rahatlıkla bulunabiliyor.

    Apple’ın güçlü yanlarına aslında bir önceki başlıkta iOS platformu altında değinmiştik. Firma markette oldukça güçlü konumda, en çok satılan akıllı telefon modelini üretiyor ve kısa bir süre içinde bu durumun değişme ihtimali oldukça zayıf.

    Firmanın modelleri ise ülkemiz inanılmaz derece pahalı durumda. Eğer ekonomik anlamda en ufak bir tereddüte düşecek durumdaysanız iPhone’lardan uzak durmanız gerek. Fakat fiyatı sorun değilse ve iyi tasarıma sahip, hızlı, stabil, yetenekli ve çok yer kaplamayan bir cihaz arıyorsanız Apple’ın iPhone’ları size göre. En son çıkan model iPhone 5′in fiyatı fazla geliyorsa iPhone 4S de günümüz için gayet yeterli bir cihaz.

    Android cephesinde baktığımızda onlarca üretici görüyoruz. Bunlar arasında Samsung, Sony, HTC, Motorola ve LG gibi firmalar öne çıkıyor haliyle.

    Bu markalar arasında Samsung tartışmasız Android camiasının bir numarası. Satış olarak Apple’a kafa tutabilen tek firma olan Samsung, bu başarısını harika telefonlarına ve başarılı reklam kampanyalarına borçlu.

    Samsung’un diğer firmalara göre yaptığı bazı iyi şeyler var. Örneğin firma satışa çıkardığı cihazın neredeyse tüm parçalarını kendi ürettiği için oldukça yüksek kalitede telefonların satış fiyatı düşük olabiliyor. Firmanın amiral gemisi telefonu Galaxy S III’ün fiyatını diğer firmaların amiral gemisi telefonları ile karşılaştırmak bu durumu görmek için yeterli.

    galaxy-s3-pop-up-play.jpg

    TouchWiz’in ekstralarından Pop Up Play.

    Firmanın diğer bir avantajı da yazılım alanında yatıyor. Android’deki belki de en yetenekli arayüz olan TouchWiz, Samsung’un bu başarısındaki etken. TouchWiz’in en güncel sürümünde yer alana Akıllı Bekleme, Çoklu Ekran, Akıllı Uyarı, Doğrudan Arama, Pop up play gibi özellikler oldukça işe yarayabiliyor. Ayrıca firma, çıkardığı telefonların bir çoğuna yazılım güncellemesi anlamında destek sunuyor ve güncellemeleri oldukça hızlı sağlıyor (diğer firmalara göre).

    Android cephesindeki diğer büyük oyunculardan HTC ise son dönemde biraz sıkıntıda. Firmanın markalaşma adına One serisi telefonları ile attığı adımlar pek de beklenilen sonuçları vermedi ve firma istediği satış rakamlarına ulaşamadı. Bunda tabi ki firmanın amiral gemisi telefonu One X’in birkaç ay sonra Samsung’un Galaxy S III’ü ile yarışmak zorunda olmasının da etkisi olsa da HTC’nin de yanlışları yok değil. Örneğin HTC One X, Galaxy S3′ten aylar önce piyasaya çıkmasına rağmen Android 4.1 Jelly Bean güncellemesini Galaxy S3′den sonra aldı. HTC’nin Sense arayüzü oldukça şık bir tasarıma sahip olsa da yetenek anlamındahala TouchWiz’in gerisinde kalıyor. Bir de tabi amiral gemisi cihazların düşük pil ömrüleri firmanın satışları için hiç de iyi olmadı.

    Yine de HTC’nin telefonları yüksek kasa kalitesine, iyi performansa ve iyi donanımlara sahipler. Firma güncellemeler konusunda birçok cihaza destek vermeye çalışıyor olsa da biraz yavaş kalıyor. Geç olsun güç olmasın diyoruz.

    2013 için iddiaları çok büyük olan Sony’de sıra. Firma da Android’in büyük üreticilerinden biri birçok kaliteli cihaza sahip. Tasarım anlamında oldukça sıra dışı yollar izleyen firma 2012 Xperia modellerinde tasarım anlamında oldukça tutarlı bir yol izledi. Kişisel olarak bu tasarımları beğenmesem de birçok kişi tarafından Xperia’ların tasarımları beğenildi. Sony de yazılım açısından sıkıntı çeken firmalardan. Zira firmanın telefonlarına koyduğu arayüz şık ve diğerlerine göre hafif olsa da yetenek anlamında malesef oldukça geride. Ayrıca firma, 2012 yılında pazara hakim olan dört çekirdek yarışına oldukça geç katıldı ve telefonları performans anlamında rakipleri ile (Galaxy S3, HTC One X) yarışamadı.

    Güncelleme konusunda Sony, takvimi açıklayarak kullanıcılarına net bilgiler sağlıyor. Takvime göre oldukça fazla cihaza güncelleme sağlamaya çalışan Sony, güncellemeleri çok geç sağlıyor. Örneğin, firmanın bir süre amiral gemisi olan cihazı Xperia S, henüz Android 4.1′e güncellenmiş değil ve birkaç ay da bu durum sürecek. Firmanın CES2013′de duyurduğu oldukça iddialı modelleri Xperia Z ve ZL ise hala Android 4.1′i kullanıyorlar örneğin.

    Sony, yüksek standarta sahip tasarım çizgisinden uzaklaşmadan yazılım konusunda kendini geliştirebilirse pazarda iddialı bir konuma gelebilir.

    LG, Optimus G modeli ile kendini sevdirmeyi başardı bu sene. Firmanın daha önceki akıllı telefon modelleri oldukça yenilikçi fikirlere sahip olsa da (LG Optimus 3D ve Optimus Vu serisi gibi) kullanıcılar tarafından çok fazla kabul görmedi.

    Bunun sebepleri arasında bir numaralı etken firmanın yazılım anlamında neredeyse hiçbir şey sunmamasıydı. LG, telefonların yazılım anlamında kullanıcıyı etkileyecek hiçbir şey koymadığı için kullanıcılar daha yetenekli telefonları tercih etmeye başladılar.

    Firmanın akıllı cep telefonu konusunda son zamanlardaki en iddialı hamlesi şüphesiz Optimus G oldu. Dört çekirdekli Snapdragon S4 Pro işlemcisi ve yeni nesil grafik birimi ile telefon ciddi anlamda ilgi çekti ve Google’ın yeni Nexus telefonu olarak seçildi.

    Bundan sonra LG’nin akıllı telefon pazarında ne yapacağına dair pek bir ipucu yok malesef. Optimus G ve Nexus 4 ile ivme yakalayan firmanın 2013 planları henüz belli değil.

    Son olarak Motorola’ya değinmek gerek. Firmanın ürettiği DROID RAZR serisi telefonlar Türkiye pazarına çok geç geldiği için Motorola’nın ülkemizde etkin olduğundan söz edemeyiz. Google tarafından satın aldındıktan sonra da firma henüz ortaya ciddi anlamda rekabetçi bir ürün koymuş değil (Şu haberde sözü geçen cihazları ise heyecanla bekliyoruz).

    DRIOD RAZR serisinin MAXX modelleri en çok ilgiyi hakeden modeller. Zira bu modellerin büyük iddiası, neredeyse her akıllı telefon kullanıcısının başını ağrıtan pil ömrü sorunu olmaması. Devasa pilleri ile bu üyeler diğer akıllı telefonlara göre çok daha uzun süre açık kalabiliyorlar, bu da kullanıcıya sağlanan büyük bir rahatlık demek. Onun dışında firmanın diğer modellerinin herhangi bir iddialı tarafı yok.

    Yazılım tarafında Motorola, özellikle Google tarafından satın alındıktan sonra arayüzünü Android’in kendi arayüzüne oldukça yakın tutmaya başladı. Böylece cihazlarına ekstra yük bindirmeyen firma Android’in kendi arayüzünün de fonksiyonel olduğunu hatırlatma peşinde. Güncelleme konusunda firma bazı cihazları için desteği kestiğini açıklamasıyla oldukça tepki çekmişti. Bu cihazlar arasında eski amiral gemisi ilk çift çekirdekli akıllı telefon olan Atrix’in olması birçok kullanıcıyı firmaya karşı soğutmaya yetti. Motorola Atrix modeli şu anda Android 2.3 Gingerbread işletim sistemini kullanıyor ve giriş seviyesi telefonlar ile aynı fiyata satılıyor ülkemizde.

    Google’ın Nexus serisine değinerek bu bölümü sonlandıralım. Nexus serisi, Google’ın genellikle geliştiricileri düşünerek satışa çıkardığı aile. Android’in en güncel versiyonlarına anında kavuşan bu cihazlar aslında oldukça ucuza satılıyorlar (Örneğin Nexus 4 8GB’in Play Store’daki satış fiyatı 300 Dolar, Türkiye’de tabi ki çok daha fazla) ve fiyatlarına göre inanılmaz özelliklere sahipler. Nexus 4, dört çekirdekli Snapdragon S4 Pro işlemciye, Adreno 320 grafik birimine, 2GB RAM’a, HD ekrana ve en güncel Android 4.2 Jelly Bean işletim sistemine sahip olmasına rağmen sadece 300 Dolar fiyat etiketi ile satılıyor yurt dışında. Nexus ailesi cihazların en büyük artısı şüphesiz güncellemeler konusunda. Direkt olarak Google tarafından yayınlanan güncellemeler Nexus ailesi telefonlara anında geliyor. Böylece Nexus sahipleri, diğer Android telefon sahiplerine göre yeni işletim sistemine aylar önce kavuşmuş oluyorlar.

    Android dünyası sadece üreticiler ve Google tarafından destek görmüyor. Bağımsız bir çok geliştirici Android cihazlar için özel ROM’lar ve modlar üretiyor. Satış rakamları yüksek olan cihazlar, genellikle bağımsız geliştiricilerden daha fazla ilgi görüyor. Bu da üretici desteği kesse bile geliştiriciler tarafından uzunca bir süre destek görmek demek. Bu sebeple Android bir cihaz alırken bunu da hesaba katmak gerekiyor.

    Satış Kanalları / AlışVeriş Yeri Tercihi

    internet-ma%C4%9Fazalr%C4%B1.jpg

    Hangi telefonu alacağınıza kadar verdikten sonra işiniz henüz bitmiş değil. Zira o telefon, onlarca farklı yerde onlarca farklı fiyata satılıyor olabilir.

    Eğer aynı cihaz için ne kadar az ödersem o kadar iyi diyenlerdenseniz, araştırma sürecine başlayabilirsin. İnternet üzerinden satış yapan birçok büyük işletme mevcut, bunların da hemen hemen hepsinde elektronik cihazların fiyatları değişebiliyor. Genellikle kampanya süreçleri hariç ürünlerin fiyatları birbirine yakın olsa da spesifik kredi kartlarına ya da bazı zaman dilimlerinde büyük kampanya yapan yerler yok değil. Bu gibi indirimleri takip etmek gerek.

    Tabi ki indirimi sadece internetteki mağazalar yapmıyor. Alışa geldiğimiz fiziksel mağazalar da bir çok kampanyaya imza atabiliyorlar. Ayrıca bu mağazaların en büyük avantajları genellikle teşhir ürünlerine göz atarak almak istediğiniz cihazların tasarımlarına ve boyutlarına dair daha iyi fikir sahibi olmanızı kolaylaştırmaları. Örneğin Samsung’un telefon/tablet karışımı cihazı Galaxy Note II akıllı telefon özellikleri açısından oldukça gelişmiş olsa da devasa tasarımı ile herkese hitap etmeyecektir. Bu cihazı mağazada gidip elinize almadan satın almak büyük bir hataya dönüşebilir. Bu sebeple cihazı belirledikten sonra yakınlarda varsa mağazaya gidip görmek, nihai karar aşamasında etkili olabiliyor.

    Cihazınızı satın alırken kontrol etmeniz gereken diğer bir nokta ise garanti. Aynı cihaza piyasa değerinin çok altına satan kişiler ya da firmalar genellikle cihazı yurtdışından ucuza ithal edip satıyorlar. Büyük firmaların uluslar arası garantisi olsa da her zaman bu garanti geçerli olmayabiliyor. Telefonu satın alırken paralel ithalat olup olmadığına, garantisini ithalaçı firmanın mı yoksa resmi distribütörün mü verdiğine dikkat edin.

    Akıllı cep telefonu satın alma rehberimizin sonuna geldik. Bu makalede akıllı cep telefonu piyasasına dahil olmak isteyen, fakat nereden başlayacağını bilmeyenler için genel bilgiler vermeye çalıştık. Eğer yazının bu kısmına kadar geldiyseniz, akıllı cep telefonu alırken dikkat etmeniz gereken genel başlıkları (ekran teknolojileri gibi teknik konuları değil) biliyorsunuz demektir.

    Kendinize en uygun cihazı seçtikten sonra teknolojinin keyfini daha iyi yaşamak için bizi takip etmeyi unutmayın. İyi alışverişler!

     

    http://www.teknohaberim.com/akilli-cep-telefonu-satin-alma-rehberi/

     

  2. Son zamanlarda Facebook'ta bildiğiniz gibi spam belası var. Bu sorundan kurtulmak ister misiniz?

    Son zamanlarda facebookta bildiğiniz gibi spam belası var. Bu sorundan kurtulmak biraz sıkıntılı, facebooktaki tüm arkadaşlarınızı etiketliyor ve sizin bundan haberiniz olmuyor. Tabi buda çok rahatsız edici bir durum.
    1361109481_timthumb.jpg
    Etiketlenen kişiler etiketlendiği bağlantıya tıklarsa aynı spam  virüsü onlarda da mevcut oluyor. Bu yüzden tuhaf(anlamsız) bağlantılar gördüğünüzde kesinlikle tıklamayın. Eğer bir hata yaparak tıklarsanız, hesabınız tehlikeye girmekle birlikte tüm arkadaşlarınızı da etiketleyerek buna dahil ediyorsunuz.
    Bu  sorundan kurtulmak istiyorsanız aşağıdaki yöntemleri uygulamalısınız. Çünkü gerçektende çok sıkıntılı bir durum. Bu sorun yüzünden hesabınızı dondurmanız bile gerekebilir.

     

    İşte yapmanız gerekenler;

     

    Öncelikle Facebook’a Giriş Yapalım;

    Sonra;

     

    -Gizlilik Ayarları

     

    - Zaman Tüneli ve Etiketleme ayarlarına basalım,

     

    - “İnsanların eklediği etiketleri ve etiketleme önerilerini nasıl yönetebilirim ?” menüsündeki ilk seçeneği AÇIK olarak ayarlayın.

     

    Böylece artık bir uygulama veya spam yemiş biri sizi etiketlerse, sizin onayınızı almadan profilinizde yayınlayamayacaktır.

     

    Eğer bu virüslü uygulama bildirimine sizde tıkladıysanız sizde arkadaşlarınızı etiketleyerek spam uygulama linkini göndermeye başlamış olursunuz.

     

    Bu Kez Şu işlemi uygulayın;

     

    http://www.facebook.com/settings?tab=applications bu adrese tıklayarak açılan pencerede uygulamalar sekmesindeki bilmediğiniz ve şüphelendiğiniz uygulamaları kaldırın. Bu Spamlar arkadaşlarınızdan geliyorsa aynı işlemleri ona da yapmasını söyleyin.

     

    Ve son olarak Tıkladığınız bu uygulamanın uzantısı olan eklentiyi bilgisayarınızın tarayıcısından da temizlemeniz gerekiyor.

     

    Spam ve virüslü etiketlerden kurtulmanın kesin ve en garanti yolu;

    Kullanmış olduğunuz tarayıcınızın seçenekler bölümüne girip “EKLENTİLER” menüsüne tıklayınız ve orda ki yabancı eklentileri silin.

    Ve sorun çözülecektir.

     

    http://www.teknolojioku.com/haber/guvenlik/facebookta-spam-belasindan-kurtulun.html

     

  3. Muş'un Yeşilyurt Mahallesi'nde bir kişi, beslediği horozun yumurtladığını iddia etti. İddialara göre, horozunun çıkardığı garip sesler üzerine kümese giden Nizamettin Tuncer, ilginç bir manzarayla karşılaştı.

     

    jAF1tAc.jpg

     

    "Hakkı" isimli horozunu yerinden kaldıran Tuncer, altında yumurta görünce şaşkınlık yaşadı. Olayı mucize olarak değerlendiren Tuncer, durumu arkadaşlarıyla paylaştı.

     
     

    Haberi duyup mahalleye gelen veteriner Ali Tuncer de horozu inceledi. Daha sonra yumurtayı inceleyen Ali Tuncer, hayvanda fizyolojik bozukluk olduğunu belirterek, "Bu bilim dışı bir olay. Böyle bir olayın olmaması gerekir. Aynı anda hem erkeklik organlarına hem de dişilik organlarına sahiptir diye düşünebiliriz" dedi. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Kanatlı Hayvan Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Dr. Timur Gürhan ile de görüşen Ali Tuncer, Dr. Gürhan'ın bu durumun anormal bir olgu olduğunu, imkan varsam hayvana otopsi yapılmasını istediğini sözlerine ekledi.

     

    Horozun 3 yaşında olduğunu ifade eden Nizamettin Tuncer ise, şaşkınlık içerisinde olduğunu belirterek, "Eşim horozun kümeste ses çıkardığını söyledi. Ben de kümese girdim ve horozu yerinden kaldırdım. Yumurtayla karşılaşınca şok geçirdim. Çünkü kümeste tavuk yoktu ve yumurta halen sıcaktı. Konuyu önce arkadaşlarımla paylaştım sonra akrabam olan veterineri çağırdım. Böyle bir manzarayla ilk defa karşılaştım" diye konuştu.



    Bu haber gercek dogru mu ki beya?

  4. 45298_420877147998349_1534099398_n.jpg

     

    Almanya'nın (Müllheim) şehrindeki Ren nehrinin bir yakasında
    Almanlar, öbür yakasında da Fransızlar oturuyordu.

    Fransızlar, her sene nehrin Almanlar'daki kısmına geçip mahsulün tümünü
    toplayıp götürüyorlardı.

    O sıralar, birliğini temin edemeyen güçsüz Almanlar ise buna fazla ses
    çıkaramıyorlardı tabiî. Her sene böyle olunca çareyi Osmanlı Sultanına
    durumu yazıp, imdat istemekte bulurlar.

    Mektupta şöyle denmektedir:

    "Fransızlar her sene bize zulmediyor, mahsulümüzü elimizden alıyorlar.
    Siz ki, dünyaya adalet dağıtan bir imparatorluğun sultanı, İslamiyet'in de
    halifesisiniz. Bizi şu zulümden kurtarın. Asker gönderin. Ürünlerimizi
    bu sene olsun toplama imkanı sağlayın."

    Fakat durumu değerlendiren Padişah asker göndermeyi gerekli görmez; yalnızca asker elbisesi göndermeyi kâfi bulur ve cevabı bir mektupla beraber içi askeri elbise dolu üç çuval yollanır.
    Şaşkına dönen Almanlar, çuvalı alıp

    mektubu okurlar:

    "Fransızlar korkak ademlerdir.
    Onlara yeniçeri göndermemize gerek yoktur.
    Yeniçerimizin kıyafetini görmeleri kâfidir."

    Çuval içindeki Osmanlı askerinin elbiselerini adamlarınıza giydirin.
    Mahsul zamanı, nehrin görülecek yerlerınde dolaştırın. Karşıdan gören
    Fransızlar için bu kâfidir."

    Bağ bahçe sahipleri hemen Osmanlı askerinin kıyafetini kapışırlar.
    Hasat vakti büyük bir heyecanla yeniçeri kıyafetinde, nehir kıyısında
    dolaşmaya başlarlar.

    Ertesi gün, karşıdan gelen haber, Almanlar'ın sevinç çığlıkları atmalarına
    sebep olur:

    "Osmanlılar'dan imdat geldiğini düşünen Fransızlar, korkudan köylerini
    de terkederek iç kısımlara doğru kaçmaktalar.
    Mahsulünüzü rahatça toplayabilirsiniz. Zulüm sona ermiştir."

  5. Askerler dağda, kırda, bayırda artık yemeklerini ateş yakmadan sıcak olarak yiyecekler.



    isinma.jpg

    TÜBİTAK'ın desteklediği bir projenin ilk üretimi yapıldı. Proje, İstanbul Halkalı'da, özel operasyonlara katılan askerlere sıcak yemek imkanı sunuyor.

    Bu projenin üretimini gerçekleştiren Transvaro AŞ Fabrikası Müdürü Sabahattin Önay, bu konuda bir açıklama yaptı ve tüketime hazır gıdaların, özellikle yemek servisi olanaklarının mevcut olmadığı operasyonlarda askerlerin yemek ihtiyacını karşılamak için kullanıldığını söyledi.

    1361098185_a16111809.jpg

     

    Hazırlanan yemekler, bir askerin günlük kalori ihtiyacını karşılayacak şekilde temin edilİyor ve askeri beslenme ihtiyaçlarının temel gereklerini oluşturuluyor diyen Sabahattin Önay, sabah, öğlen ve akşam menüsü halinde yemek paketlerinden oluşan rasyon paketin oda sıcaklığında 2 yıllık raf ömrüne sahip olduğunu söyledi.
    Önay, şöyle devam etti:
    "Fabrikamızda hazırladığımız gıdaları helikopterden atılabilen özel poşetler içinde üretiyoruz. Bunlar suyun içinde kalsa bile bir şey olmuyor, sızdırmaz. Paketlendikten sonra özel yöntemlerle piştiği için de yüzde yüz sterildir. Böylece hastalık riski de olmuyor. Çünkü hazır gıdalarda hastalık riski yüksektir. Bu yemekleri ısıtmak için eskiden Uzakdoğu'dan hazır yemek ısıtıcısı ithal ediyorduk. Artık bunu biz Türkiye'de yaptık. Özel paketler, yarım bardak suyla etkileşmesiyle elektrik veya alev gerekmeden yemeği kolayca ve çabucak ısıtır. Askerler, bu yemekleri soğukta dağda, çantasından çıkartıyorlar. Operasyondaki asker, hiçbir kibrit, yanıcı madde kullanmadan, doğadaki bir suyla, kar ya da matarasındaki yarım bardak suyla yemeğini ısıtıp, yiyebiliyor. Böylece operasyondaki asker sıcak yemekle moral buluyor. Soğukta bir kap sıcak yemek çok önemli" diye konuştu.

     

    http://www.teknolojioku.com/haber/guncel/suyla-yemek-isitilir-mi.html

     

  6. fiziksel-klavyede-devrim-4341287_o.jpg
    Cep telefonlarında fiziksel klavye denince akla gelen ilk isim olan BlackBerry, daha kullanışlı ve “esnek” bir klavye deneyimi için çalışmalara başlamış durumda.
    Yakın zamanda çıkardığı dokunmatik telefonlarla, bildiğimiz QWERTY klavyesi ısrarından yavaş yavaş vazgeçen şirket, yine de yeni fiziksel klavye fikri için patent hazırlıklarına başladı. Patente göre BlackBerry’nin yeni klavyesi, yine telefonun kasasında sabit ancak bu sefer gizlenmiş biçimde bulunacak.
    Akordeon vari bir tasarıma sahip klavye, “uzatılır-toparlanır” şeklinde geliştirilmiş. BlackBerry’nin muhtemelen dokunmatik telefonları düşünerek tasarladığı klavye, istendiği takdirde kullanıcılar tarafından ortaya çıkarılarak alternatif olarak kullanılacak.
    Ancak yeni klavye patentinin, yakın zamanda gerçeğe dönüştürülmesi beklenmiyor. Bunun için BlackBerry’nin henüz piyasaya çıkardığı QWERTY klavyeli Q10 modelinin biraz “demlenmesi” gerekiyor.


     

    http://www.teknolojimix.com/fiziksel-klavyede-devrim.html?id=27875

     

  7. 3dhouseinsidebuyuk.jpg


    Hollandalı mimarlar, geçtiğimiz ay dünyanın ilk 3D yazıcıda üretilecek evini 18 ayda inşa edebileceklerini açıklamıştı. İngiliz mimarlar, kendi planlarını açıklayarak, üç haftada basacakları evi sadece bir günde inşa edebileceklerini belirtti.


    Dünyanın ilk 3D yazıcıdan çıkacak evi yakın zamanda karşımızda belirebilir. Hollandalı mimarla 18 ayda kumdan bir ev ‘basmayı’ planlarken, İngilizler çok daha kısa sürede aynısını yapabileceklerini iddia etti.
    İngiliz Softkil Design şirketi, ‘ProtoHouse’ adını verdikleri evin, lifli biyo-plastik malzemesinden üretileceğini belirtti.

    Mashable sitesinin haberine göre, İngilizler kumdan ev basmayı planlayan Hollandalı mimar Janjaap Ruijssenaars’ı bir rakip olarak görmüyor, hatta bir yarış içinde olmadıklarını ifade ediyor. Softkill Design şirketinden Gilles Retsin, “Kumdan evi bir 3D yazıcıda yapılacak bir proje olarak görmüyoruz. Çünkü bir yapı basılacak ve içine çimento boşaltılacak. Bu tam olarak 3D ev basmak değil” dedi.

    Softkill Design, tamamen yazıcıda çıkan materyal ile ev inşa edecek. Herhangi bir yapıştırıcı veya civata kullanılmayacak. Parçalar basıldıktan sonra, ev bir gün içinde monte edilecek.

    Retsin, “İnşaat malzemesi gerektiren bir işlem olmayacak. Kullanılan materyal son derece hafif, birbirine geçirilen ve oturan parçalarla monte edilecek” dedi.

     

    http://www.ntvmsnbc.com/id/25422727/

     

  8. 820760_detay.jpg?1361085289



    Apple'ın yaklaşık 2 hafta önce kullancılarına sunduğu yeni işletim sistemi iOS 6.1 alarm veriyor

    Teknoloji devi Apple'ın yaklaşık 2 hafta önce kullancılarına sunduğu yeni işletim sistemi iOS 6.1, iPhone'ları savunmasız bıraktı. 28 Ocak 2013'te çıkan yeni yazılımda tespit edilen güvenlik açığı nedeniyle iPhone'ların ana kilit ekranına konulan şifreyi kırmak neredeyse "çocuk oyuncağı" haline geldi. Önce cihazın şarj ömrünü kısalttığı yönündeki şikâyetlerle gündeme gelen yeni iOS yazılımındaki açık, iPhone'un ekran kilidinin şifresini kırmaya ve telefon uygulamasına ulaşmaya imkân tanıyor. iOS 6.1'e geçen kullanıcıların şifresini devre dışı bırakan bu güvenlik açığı nedeniyle, iPhone'un telefon defterinde bulunan kişilere, fotoğraflara ulaşılabiliyor, telefondaki sesli ve yazılı mesajlara erişilebiliyor.

    iOS 6.1 güncellemesi yapan iPhone kullanıcılarının açılış şifresi devre dışı kaldı. Telefonunuzu eline geçiren herhangi bir kişi, şifrenizi bilmese de rehber, mesaj ve fotoğraflarınıza erişebilir.

    APPLE YAZILIMDAKİ HATASINI KABUL ETTİ

    Ana kilit ekranındaki parolayı aşmak için kullanıcının bir acil arama yapması ve hemen ardından da güç butonuna iki kez basması yeterli oluyor. iOS 6.1'e yükseltilen iPhone'larda kilit ekranının şifre bilinmese dahi by-pass edilebildiğini kabul eden Apple ise kısa süre içinde bu güvenlik açığına çözüm getireceklerini duyurdu. Apple'ın sözcüsü, sorunun yeni iOS yazılımı güncellemesiyle en kısa sürede giderileceğini açıkladı.




    [CODE]http://www.f5haber.com/haberturk/iphone-un-sifresini-kirdilar-haberi-3685998/[/CODE]

  9. Dizüstü bilgisayar kullanımının artmasıyla, kullanıcıların şikayet ettikleri temel sorunlardan birisi de ısınma sorunu olmuştur. Her ne kadar günümüzde tablet ve akıllı telefon kullanımı artış gösterse de, hala büyük bir çoğunluğumuz dizüstü bilgisayar kullanmakta ve ısınma problemi yaşamakta. Belirtmemde fayda var ki konuyu, dizüstü bilgisayar almadan önce dikkat edilmesi gerekenler ve alındıktan sonra yapılması gerekenler olarak iki bölüm de ele alacağım, elimden geldiği kadar kısa ve öz bilgiler vermeye çalışacağım; ama başlamadan önce bazı teknik konularda ısınma ile ilgili genel bilgiler vermek istiyorum.


    Sistemimiz genel itibariyle anakart, grafik bağdaştırıcısı(Gpu) , bellek(Ram), harddisk(Hdd), işlemci(Cpu) gibi yapılardan oluşur. Anakart en çok ısınan yapıdır; çünkü en çok işlem burada gerçekleşir. Özellikle PCH Diyot adı verilen, anakart üzerinde bulunan bu kısım, dizüstü bilgisayarınızın en çok ısınan kısmıdır. İşlemci ise bu ısınmadan en çok etkilenen bileşendir. Hemen sonrasında ise ekran kartı gelir. Fan ise bahsettiğim bu bileşenleri soğutmak için kullanılır.

    laptop-isinma.jpg


    Bilgisayarınızı uzun zaman boyunca kapatmadan, işlemci ve ekran kartını fazlaca kullanan programlar veya oyunlar ile ilgilenirseniz, sisteminiz ister istemez ısınmaya başlar ve bileşenler zarar görebilir. Bunu önlemek için üreticiler tarafından bilgisayar bileşenlerinle ısınma ile ilgili bazı özellikler eklenmiştir. Belirlenen sıcaklık değerine ulaşan bileşenler otomatik olarak sistemi yeniden başlatırlar veya kapatırlar. Bütün bilgisayar kullanıcılarının en az bir kere almış olduğu mavi ekran hatasının en büyük etkeni de budur.

    Teknik olarak işinize yarayacak kısa bilgiler verdikten sonra, ısınma sorununu nasıl minimum düzeye indireceğimize geçmek istiyorum. İlk olarak dizüstü bilgisayarınızı almadan önce hangi kriterleri düşünmeniz gerekiyor.

    Günümüzde her firma belli fiyat aralıklarında, hemen hemen aynı sistem özelliklerine sahip dizüstü bilgisayar satmaktadır; ancak kimisi ısınma sorununu göz önünde bulundururken, kimisi bulundurmaz, bu da su götürmez bir gerçek. Üretici firmaların bu zaafından dolayı, seçim konusunda biz kullanıcılar yoğun bir araştırma sonucunda alacağımız ürüne karar vermek zorundayız.

    Kasa Tipi: Dizüstü bilgisayarınız ısınmasında etken olan bir durum da kasanın plastik malzemeden yapılmış olmasıdır. Diz üstü bilgisayar kasasının alüminyum malzemeden yapılmış olmasına çok dikkat etmenizde büyük fayda var.

    havacikisi.jpg


    Fan çıkışı: Çoğu dizüstü bilgisayarda tek fan çıkışı vardır. Dizüstü bilgisayarların fazla ısınmasının bir diğer nedeni de, bileşenlerin birbirine çok yakın olmasıdır. Fan çıkışının iki yerden olması, sisteminizin daha rahat nefes almasını ve soğutma işleminin daha rahat yapılmasını sağlar.

    İncelemeler: Almayı düşündüğünüz bilgisayarın inceleme yazısını okuyarak ya da inceleme videosunu izleyerek hem performansı, hem de soğutma gücünün nasıl olduğu hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz.

    FAN, TERMAL MACUN ve BAKIM

    Dizüstü bilgisayarınızdan maksimum düzeyde performans almak her kullanıcının isteğidir. İyi bir bilgisayar seçiminden sonra yapılacak belli bakımlar vardır. Bu işlemler hem sisteminizin ömrünü, hem de sisteminizin çalışma performansını olumlu yönde fazlasıyla etkileyecektir. Konumuz ısınma problemi olduğu için, bu konuda yapılabilecek bakımları anlatılacak.

    termalmacun.jpg


    Orta seviye dizüstü kullanıcılarının çoğunluğunun bildiği fan ve termal macun bakımından bahsedeceğim; ama önce termal macuna kısaca değinmek gerekirse, termal macun işlemci ve Gpu üzerinde bulunur. Görevi ise metaller arasındaki ısı alışverişini daha iyi sağlamaktır. Basitçe anlatacak olursak, işlemcide ve Gpu’daki ısının fanın metaline daha iyi aktarılmasını sağlar ve böylece soğutma işlemi daha iyi gerçekleşir. Her yıl mutlaka bakımı yapılmalıdır; çünkü soğutma konusunda büyük faydası vardır.

    Termal macunu kendiniz de yenileyebilirsiniz . Eğer bu konuda tecrübe sahibi değilseniz, termal macun bakımını kendiniz yapmayınız; çünkü macunu dışına taşırmamak çok önemlidir ve bu da, konu hakkında bilgi sahibi olanların yapabileceği türden bir iştir.

    fantoz.jpg

    Isınma sorunu konusunda yapılacak en önemli işlerden biri, fanda biriken tozları dikkatlice temizlemektir. Dizüstü bilgisayarınız garanti kapsamında değilse eğer, kendiniz de açıp tozları temizleyebilirsiniz. Bu konuda tecrübe sahibi değilseniz, güvenilir bir teknik servis tarafından bakımını yaptırmalısınız. Aynı şekilde termal macun bakımını da yaptırabilirsiniz. Her yıl düzenli olarak bu bakımları yaptırırsanız, sisteminizin ömrü uzayacaktır ve siz de ısınma gibi sorunlar ile uğraşmak zorunda kalmayacaksınız.


    SOĞUTUCULAR

    Isınma sorunu için bahsettiğim bu bakımlardan sonra değinmek istediğim bir konu da soğutucu konusu. Soğutucular, dizüstü bilgisayarlarda fanların işini azaltırlar, tozlanmasını geciktirirler ve bileşenlerin sıcaklıklarını belli miktar da azaltırlar. Sıcaklık azalması, her şey de olduğu gibi soğutucularda da kaliteye göre değişkenlik gösterir. Düşük veya normal kalite olan soğutucular en fazla 3-4 derece arasında değişkenlik oluştururken, kaliteli soğutucular ise yaklaşık 10 dereceye kadar değişkenlik oluştururlar.


    Soğutucu alırken dikkat edeceğiniz bazı önemli noktalar vardır;

    İlk olarak alacağınız soğutucunun alüminyum malzemeden yapılmış olmasına dikkat edin, ısınmaya karşı dayanıklı olurlar.

    Soğutucuların çoğu usb girişi ile gereken gücü sağlar; ama bu da zamanla anakartın üzerinde bulunan güney köprüsüne fazlasıyla zarar verir. Bu yüzden adaptör ile çalışan soğutucu almanızı tavsiye edeceğim. Bu şekilde hem anakartınızı yıpratmazsınız, hem de soğutucu için gereken gücü tam anlamıyla sağlamış olursunuz.

    laptop-cooler.jpg

    Yazımı sonlandırmadan önce belirtmek istediğim ufak birkaç detay var. SpeedFan adlı program ile fanın dönüş hızını ve hangi sıcaklık değerlerinde size uyarı vermesini ayarlayabilirsiniz. Everest(yeni adıyla Aida64) gibi programlar ile bileşenlerinizin sıcaklık değerlerini anlık olarak takip edebilirsiniz.








     

  10. iPad İçin Office Uygulaması Üretmeyen Microsoft Büyük Zararda

    iPhone ve özellikle iPad kullanıcıları Microsoft Office’in iOS uygulamalarını oldukça uzun zamandır bekliyor. Microsoft Office’in adeta yılan hikayesine dönen iOS yürüyüşü tahminlere göre önümüzdeki aylarda son bulacak. Peki iPad uygulamasının bu kadar gecikmesi Microsoft’un işine yaradı mı?

     

    Microsoft Office’i Surface tabletleri için piyasadaki önemli bir koz olarak gören yazılım devi, bu anlamda mantıklı bir strateji yürütüyor olabilir. Ancak bu durumun finansal anlamda şirketi zarara uğratmadığını söylemek güç. Zira Fortune’a açıklamada bulunan Morgan Stanley analisti Adam Holt’a göre Microsoft bu kararıyla milyarlarca dolarlık geliri elinin tersiyle itmiş oldu.

     

    Gelir miktarı konusunda da açık konuşan Holt, yıllık bazda Microsoft’un kaybının 2.5 milyar dolar civarında olduğunu belirtiyor. Holt’un tahminini kabaca açıklayacak olursak, Microsoft iPad için Office uygulamasını üretmiş olsaydı, yaklaşık 60 dolarlık bir fiyatla kullanıcılara sunacaktı. iPad kullanıcılarının %30′unun cihazına Microsoft Office uygulamasını indireceğini savunan Holt, bu hesaba göre 2014 yılında 200 milyon satışa ulaşılacağını, bunun maddi karşılığının ise yıllık 2.5 milyar dolara tekabül edeceğini ileri sürüyor.

     

    Holt’un hesabı her ne kadar peçete kenarına yazılarak elde edilmiş gibi görünse de yanlış sayılmaz. Ayrıca öyle olsa bile bu durum Microsoft’un önemli bir geliri arkasında bıraktığı gerçeğini değiştirmiyor.

     

    Diğer yandan Microsoft’un da bu gelir potansiyelinden bihaber olmadığını göz önünde bulundurmak gerekiyor. Muhtemelen Windows 8 ve Surface tabletlere olan ilgiyi ölçen ve bu anlamda önündeki fırsatları değerlendirmeye alan şirket gelecek dönemde net bir karar verecektir. Nitekim geçtiğimiz Kasım ayında iOS kullanıcılarının 2013′ün Şubat ya da Mart ayında Microsoft Office uygulamalarına kavuşacağı belirtilmişti.

     

    http://sosyalmedya.co/microsoftun-zarari-buyuk/

     

  11. Yılların tarayıcısı Opera, belki de tarihinin en büyük değişimini geçirmeye hazırlanıyor!

     

    Opera, web tarayıcılarında kullandığı ve kendi geliştirdiği Presto motorunu bırakarak WebKit ve Chromium motoruna geçeceğini duyurdu. WebKit, şu an Google Chrome ve Apple Safari web tarayıcıları tarafından da kullanılıyor.

    Şirket yaptığı duyuruda Android için geliştirdiği Opera'nın WebKit sürümünü Mobil Dünya Kongresi'nde göstereceğini de açıkladı. Opera Software CTO'su Hakon Wium Lie, WebKit motorunun halihazırda çok iyi olduğunu, onun gelişimine katkıda bulunarak daha da iyi olmasını sağlayacaklarını söyledi. "Opera WebKit ve Chromium projelerine katkıda bulanacak" diyen Lie, şirketin "çok sütunlu düzeni geliştirmek üzere" ilk yardımda bulunduğunun da altını çiziyor.

    WebKit ile birkaç araştırma ve geliştirme projesinde deneyler yaptığını söyleyen Opera (ICE bunlardan bir tanesi), öncelikle Android'e ve Opera Web Pass'a yoğunlacaşaklarını açıkladı. Opera'ya göre web tarayıcısı, şu an PC'ler, telefonlar, tabletler ve TV'lerde ayda 300 milyon kullanıcıya ulaşmış durumda.

     

    http://www.teknoloji-haberi.com/haber-Operada-tarihi-degisiklik-9874/

     

  12. Windows Live Messenger ya da eski adıyla MSN Messenger sohbet yazılımı Nisan ayından itibaren tarihe karışacak.

    Microsoft, Windows Live Messenger'ı kapatarak internetten hem görüntülü konuşma hem de mesajlaşma imkanı sağlayan Skype programına ağırlık verecek.

    Peki milyonlarca Windows Live Messenger kullanıcısı ne yapacak?

    Kullanıcılar ya hesaplarını Skype'a geçirecekler ya da rakip firmaların yazılımlarını kullanacaklar.

    1999'da kullanıma başlanan programın 2009'da toplam 330 milyon aktif kullanıcısı olduğu belirtilmişti.

    Bu yıl ise ABD kullanıcılarının 8.3 milyona düştüğü, buna karşın Skype kullanıcı kitlesinin giderek büyüdüğü kaydedildi.

    Microsoft geçiş sürecini kolaylaştırmak için Windows Live Messenger kullanıcılarına hesaplarını Skype'a geçirmeye yarayan bir yazılım sunuyor. Ayrıca Skype'a doğrudan Windows Live Messenger hesabıyla da bağlanılabiliyor.

    Skype'a geçince bunlara dikkat edin

    Skype, MSN'den farklı bir mantıkla çalışıyor. Bazı konularda daha dikkatli olmak gerekiyor. ESET Kıdemli Araştırma Uzmanı Righard Zwienenberg'in uyarıları şöyle:

    Başka makinede kullanım riskli

    “Skype’yi başkasının bilgisayarında ya da internet kafe gibi ortamlarda kullanıyorsanız, verilerin sızması gündeme gelebilir. Geçmiş iletişim bilgileri, sizin makineniz ve bulutun dışında üçüncü bir sisteme transfer edilebilir. Skype kullanmayı sonlandırdığınızda, bu gizli yerde saklanan bilgiler silinmiyor ve sonra da, nereye bakacağını bilen kişiler, gönderdiğiniz mesajları ya da kiminle konuştuğunuz gibi bilgileri inceleyebiliyor”.

    Geçmişi temizleyin

    Zwienenberg’e göre eğer kendi sisteminiz dışında başka bilgisayarlarda Skype kullanıyorsanız, Skype’ı kapatmadan önce geçmiş bilgilerinizi ve içerik detaylarınızı silebilirsiniz. “Araçlar” menüsü içinde bulunan “Seçenekler” kısmında geçmişin nasıl tutulmasını istediğinizi ayarlayabilirsiniz. Buradaki “Gizlilik Seçenekleri” bölümünde yer alan “Clear History-Geçmişi Temizle“ düğmesiyle, hassas bütün verileriniz yerel olarak saklanan gizli yerlerden silinecek ve gizliliğiniz daha iyi sağlanacaktır.

    Kişisel bilgilerinizle hassas davranın

    Kurulum sırasında, küçük puntolarla yazılmış olan, “Skype Kullanım Kılavuzunu” ve “Skype Gizlilik Sözleşmesini”’ni okumayı öneren Zwienenberg’e göre ne yazık ki çoğu kişi bu dokümanları okumaya zahmet etmiyor ve sadece geçerli olan ileri düğmesine basıyor. Ancak “kişisel bilgileriniz ile ilgili hassas olun” uyarısında bulunan Zwienenberg, “Eğer size ait olmayan farklı bir bilgisayar kullanıyorsanız özel verilerinizi silin. Ama en iyisi, sizin için önemli olan gizli ve özel verilerinizi korumak için başka sistem kullanmayın” diye konuştu.

     

    http://www.teknoloji-haberi.com/haber-Gecmisi-temizleyin-9876/

     

  13. Eski iPad'iniz için 7 farklı kullanım alanı. Eski model iPad'inizi çöpe atmadan önce bir kaz daha düşünün. Onunla yapabileceğiniz çok şey var!

     

    Tabletler de akıllı cepler gibi sürekli yenilendiklerinden, birkaç senelik iPad'iniz bugünkülerin yanında işlevsiz kalabiliyor. Eski, kalın iPad'inizi bir kenara kaldırdıysanız veya onu satmayı düşünüyorsanız, biraz bekleyin. Onu tekrar işe yarar hale getirmenizi sağlayacak fikirlerimiz var.
     
    Mutfakta kullanın

     
    Mutfağınızdaki yemek kitaplarını eski iPad'inizle değiştirerek yerden tasarruf edebilirsiniz. Big Oven  gibi bir yemek tarifi uygulamasıyla bu işe başlayabilirsiniz. Uygulama, tabletinizin kamerasıylayemek tariflerini saklamanıza izin verdiği gibi, yemek tariflerinizi organize edebiliyor, alış veriş listeleri oluşturabiliyor.
     
    E-reader olarak kullanın
     
    Hiç kullanmadığınız bir iPad varken yeni bir e-reader'a para harcamanıza gerek yok. iPad'in büyük ekranı ve iyi işlem gücü, onu piyasadaki Kindle Fire gibi e-reader'lara rakip hale getiriyor. iBooks, Newsstand, Kindle, Flipboard gibi bir uygulamayla kitap okumaya hemen başlayabilirsiniz.
     
    çizgi roman arşivi
     
    Klasik literatür yerine çizgi romanları tercih ediyorsanız, Comix X gibi bir uygulamayla Marvel, IDW, DC ve fazlasının 30.000'den fazla yayınına ulaşabilirsiniz.

    İkinci monitör
     
    Eski iPad'inizi bilgisayarınızın masaüstü alanını genişletmek üzere kullanabilirsiniz. 10 dolara satışa sunulan Air Display, masaüstünüzü bir veya daha fazla iPad'e genişletebiliyor veya kopyalayabiliyor. üstelik klavyenize ve farenize ek olarak tabletin dokunmatik ekranını kullanabiliyorsunuz.
     
    Taşınabilir medya merkezi
     
    iOS 4.3 ve sonrasına sahipseniz, Airplay mirroring ile içerikleri uyumlu bir TV'ye aktarabilirsiniz. Uyumlu bir TV'niz yoksa, 30-pin konnektörü HDMI'a dönüştüren adaptörlerden satın alabilirsiniz.
     
    Araç içi eğlence
     
    iPad'inizi taşınabilir bir eğlence merkezi haline getirdiyseniz, onu uzun yolculuklarınızda da kullanabilirsiniz. çocuklarınızın onu eline alıp kirletmemesi için tableti sürücü koltuğunun kafa dayanağının arkasına monte edebilirsiniz.
     
    Resim çerçevesi
     
    Eski tabletiniz için birkaç seneyi daha garantileyecek iyi bir seçenek ise onu resim çerçevesi kullanmak. iOS'da bütünleşik olarak bulunan Picture Frame uygulaması, fotoğraflarınızı otomatik olarak organize edecek ve dönmesini sağlayacak.

     

    http://www.teknoloji-haberi.com/haber-Eski-tabletinizi-diriltin-9841/
  14. Bilim adamları, dünya dışındaki yaşamı, dünyadaki kayaları inceleyerek araştırıyor.

     

    Wisconsin-Madison Üniversitesi'nden bilim adamlarının, 3,5 milyar yıllık kayaları inceleyerek, dünya dışı canlı formlarını aradığı belirtildi.

    Araştırmanın amacının, dünyanın dışında yaşam olduğuna dair bulgular aramak ve Mars'ta yaşam belirtisi arama çalışmalarına yol göstermek olduğu kaydedildi.

    Wisconsin Astrobiyoloji Araştırma Birliği Başkanı yerbilimci Clark Johnson, “Kayalarda her zaman gizli bir hikaye vardır. Onların bize sunduğu hikayeyi bulmak için ihtiyacımız olan araçlara ulaşmak konusunda yerbilimciler yeterince zeki olmalı” dedi.

    Birliğin, araştırma kapsamında, yaşama dair bir kanıt niteliği taşıyan elementler ya da izotop gibi maddeler ile mikrop, bakteri ve tek hücreli organizmalar gibi mikroskobik ölçekte izler aradığı, ayrıca dünyanın yörüngesine, radyasyona nasıl tepki vereceklerini gözlemlemek için mikroplar yolladığı ifade edildi.

    Araştırma süresince, mikrobiyal yaşamın varlığının, dünyadaki atmosferin oksijen içermeden önceki döneme, yani 2 milyar yıldan 3 milyar yıl öncesine kadar uzandığı ortaya çıktı.

    Araştırma sonuçlarının, Mars'taki uzay aracı Curiosity'nin getirdiği bilgileri yorumlamada ve Mars'ta daha sonra yapılacak araştırmalarda kullanılacağı belirtildi.

    Johnson, gezegenlerin uzun süre mikrobiyal yaşam koşullarında olduğu ve daha sonra gelişmiş çok hücreli yaşama evrildiği hipotezini araştırdıklarını kaydetti.

    NASA Astrobiyoloji Enstitüsü Direktörü Edward Goolish de projenin, NASA'nın ana amaçlarından olan, kainatta yaşam ya da yaşam belirtisi bulmak konusunda yardımcı olacağını ve dünyadaki yaşamın nasıl oluştuğunu anlamak noktasında büyük katkı sağlayacağını söyledi.

    NASA tarafından finanse edilen projeyi hazırlayan birlik, 5 farklı ülkede bulunan 24 enstitüden gelen öğrenci ve doktora araştırmacılarının oluşturduğu 50 kişilik bir ekipten oluşuyor.

     

    http://www.teknoloji-haberi.com/haber-Dunya-disindaki-yasami-dunyada-ariyorlar-9856/

     

  15. On yıllardır yapılan bilimsel araştırmalarda fareler, insan hastalıklarına tedavi geliştirmek için yapılan testlerde denek olarak kullanıldılar.

     

    Ancak yapılan son araştırmalar farelerin doğru denekler olmadığı şüphesini artıran bulgular ortaya çıkarıyor.

    Özellikle üç ölümcül durum olan enfeksiyon, yanıklar ve travma konusunda farelerin insanlara göre çok daha dayanıklı olduğu, testlerin daha hassas olan insan bünyesi için doğru sonuçlar vermediği anlaşıldı.

    Kanser ve kalp hastalıkları gibi bağışıklık sistemini içeren çalışmalarda farelerin denek olarak kullanılması hakkında ciddi şüpheler bulunuyor.

     

    http://www.teknoloji-haberi.com/haber-Fareler-yanlis-denekmis-9828/

     

  16. Oyun performansınızı geliştirin! Donanımlarınızı yükseltmeden Windows'un oyun performansını optimize etmenin yolu, haberimizde!

     

    Ayar değişiklikleri, yardımcı araçlar, ipuçları ve ince ayarlar oyun performansınızı katlamasa da bir miktar hızlanmayla daha iyi bir oyun deneyimi yaşamanızı sağlayabilir. Grafik kartınızı, RAM'inizi ve diğer donanımlarınızı yükseltmek bütçenizi fazla zorlayacaksa, şimdi sizlerle paylaşacağımız ipuçlarıyla oyun performansınızı artırabilirisiniz.
     
    Tüm sürücülerinizi güncelleyin
     
    özellikle ekran kartı üreticileri, oyun performansınızı geliştirebilecek, sorunları ortandan kaldırabilecek sürücü güncellemelerini sıkça yayınlıyorlar. Grafik kartınız için AMD veya NVIDIA'nın web sitelerini ziyaret edebilirsiniz.
     
    Ancak anakartınız,ağ kartınız gibi diğer bileşenlerinizin de sürücülerini unutmayın. Sürücü güncellemelerinden her bileşeniniz faydalanabilir. Güncellemeler için kartınızın üreticisinin sayfasını ziyaret edin ve Support veya Drivers bölümlerinde kart modelinizi araştırın.

    Arka planda çalışan işlemleri kapatın
     
    Windows 7 ve 8, arka planda çalışan işlemleri yönetmekte çok daha yetenekli olsa da zaman zaman sorunlar yaşanmıyor değil. PC'nizde nelerin çalıştığını öğrenmek için CTRL+ALT+DEL'e basın ve ekrana gelen seçenekler arasından Görev Yöneticisi'ni tıklayın.
     
    Görev Yöneticisi'nde İşlemler sekmesine gidin ve işlemleri kullandıkları belleğe göre sıralayın. Kaynaklarınızı en çok tüketen yazılımlar genellikle antivirüsler, yedekleme araçları bulunuyor. Bu tür yazılımları kapatmanızı önermiyoruz, ancak örneğin kısıtlı bir RAM'e sahip bir PC'de oyun oynarken 400MB bellek tüketen web tarayıcınızı kapatmak, performans kazandırabilir.
     
    PC'nizle beraber başlayan yazılımları bulmak ve yönetmek için, Windows'un msconfig aracını kullanabilirsiniz (Windows 8'de msconfig'i kullanmak yerine Görev Yöneticisi'nin Başlangıç sekmesine tıklayın).
     
    Oyunları en hızlı sabit diske yükleyin
     
    Oyunlarda en çok önem verdiğimiz faktörlerden bir tanesi de FPS yani saniyedeki çerçeve sayısı. Ancak oyunun yüklenme süresi de önemli. Bunun için oyunlarınızı en hızlı sabit diskinize yükleyerek, yükleme sürelerini hızlandırabilirsiniz.
     
    Grafik kartınızı overclock edin
     
    Oyunların grafiklerini oluşturan grafik kartları, overclock ile bir miktar ek performans sunabilir. AMD'nin Overdrive olarak tanınan overclock aracı, AMD sürücülerinin içerisinde bulunuyor. Nvidia'nın overclock çözümü nTune'u ise ayrı olarak indirmeniz gerekiyor.
     
    Overclock işleminin her zaman riskli olduğunu ve aşırı overclock'un sisteminizi yakabileceğini unutmayın. Bu nedenle iyi bir soğutmaya sahip olduğunuzdan emin olun. Overclock işleminden sonra sisteminizin stabil olup olmadığını FurMark gibi bir hız testi aracıyla deneyin.


    http://www.teknoloji-haberi.com/haber-Oyunlar-nasil-hizlandirilir-9859/

     

     

  17. Microsoft, 8 Nisan 2013 tarihinden itibaren mevcut Windows Live Messenger hizmetinin dünya genelinde kullanımdan kaldırılacağını ve Messenger ile Skype'ın özelliklerini bir araya getireceğini açıkladı.

    Messenger'ın kullanımdan kaldırılması, birkaç haftalık bir sürece yayılacak. 8 Nisan’dan itibaren ise kullanıcıların Skype güncellemelerini gerçekleştirmesi gerekiyor.

    Microsoft, Windows Live Messenger kullanıcıları ile paylaştığı bilgilendirme mektubunda, Skype’a geçiş süreci ile ilgili önemli bilgilere yer verdi. Messenger kullanıcılarının listelerinde yer alan kişilerle sohbet etmeye devam edebilmesi için Skype'a güncelleme süreci başladı. Kullanıcılar, Microsoft hesabı ile (Messenger'da oturum açmak için kullanılan ID) oturum açtığında tüm kişilerini Skype listesinde de görebiliyor. Önceden olduğu gibi anlık ileti göndermek ve görüntülü sohbet etmek de elbette Skype ile mümkün. Cep telefonu ve tabletlerde Skype ile iletişim halinde kalmanın avantajları yeni dönemde kullanıcıları bekliyor.

    Skype ile yeni tanışan kullanıcılar için uygulanacak adımlar oldukça basit. Skype'ın en son sürümünü edinen ve Microsoft hesabı ile Skype'ta oturum açan kullanıcılar, Messenger kişilerine Skype'tan erişebilecek. Hali hazırda Skype'ı olan kullanıcılar içinse yine Skype'ın en son sürümüne güncelleme ve Microsoft hesabıyla oturum açma işlemlerinin ardından, var olan Skype hesabının Microsoft hesabıyla birleştirilmesi gerekiyor. Bu şekilde hem Messenger hem de önceki Skype kişilerine Skype'tan erişim mümkün olacak.

    Anlık ileti gönderimi, dosya ve kişi paylaşımı, neredeyse her yerden sohbet geçmişine erişim, çevrimdışı ileti gönderimi, Facebook arkadaşlarınızla anlık ileti ve görüntülü arama ile aynı anda en fazla 10 arkadaşla grup olarak görüntülü arama Skype’ın avantajları arasında yer alıyor. PC, Mac, Windows Phone, iPhone, iPad, Android Mobile, Kindle Fire ve diğer cihazlardan anlık ileti, görüntülü ve sesli arama da Skype’ın ilgi çekici özellikleri arasında.

    Şu an için kullanımı devam eden Windows Live Messenger ile Windows ve Mac masaüstü bilgisayarlarda oturum açıldığında yükseltmeye yönelik görsel bildirim görülecek. Bildirim tıklandığında ise yükseltme isteği içeren yükleyici penceresi açılacak. Bu pencere de kullanıcıları, Skype'ı yüklemek ve Messenger'ı otomatik olarak kaldırmak için yükleyici akışına yönlendirecek.

    Windows Live Messenger’ın kullanımdan kaldırma tarihinden sonra ise kullanıcılar, Messenger'la Windows ve Mac masaüstü bilgisayarlarda oturum açamayacak ve yalnızca Skype'a yükseltebilecek. Messenger’la oturum açmaya çalışıldığında bir bildirim görüntülenecek ve devam edildiğinde devreye girecek pencere, kullanıcıları yine Skype'ı yüklemek ve Messenger'ı otomatik olarak kaldırmak için yükleyici akışına yönlendirecek.

    Skype; iPhone, Android ve Windows Phone 8'de de kullanılabiliyor. Mobil cihazlardan da kısa bir süre içinde Messenger'a erişilebilecek ancak, kullanıcıların bu platformda da cihazlarına en son Skype uygulamasını indirmesi ve Messenger'ı kaldırması öneriliyor. Kullanıcılar, önümüzdeki birkaç hafta içinde Microsoft hesabı ile Windows Phone 8, iPhone ve Android mobil uygulamaları üzerinden Skype'ta oturum açabilecek.

    Skype'a güncelleme hakkında daha fazla yardıma ihtiyaç duyan, kullanıcılar içinse Skype Destek Sitesi, devrede olacak. Ayrıca “Skype Yardım” menüsündeki "Geri Bildirimde Bulun" bağlantısı ile kullanıcıların görüşlerini belirtmesi de mümkün.

     

    http://www.teknoloji-haberi.com/haber-Messengerin-sonu-9858/

     

  18. 25pp Kurulumu

    Birinci Adım: Bu programın çalışması için bilgisayarınızda iTunes yüklü olması gerekmektedir, çünkü iTunes bilgisayara bazı sürücüleri yüklediğinden bu sürücülere 25pp programı da ihtiyaç duyar. Öncelikle 25pp programını bu bağlantıdan indirin.

     

     

    https://hotfile.com/dl/189915910/ca6b47f/pp.exe.html

     

     

    İkinci Adım: 25pp programını çalıştıralım ve aşağıdaki resimlerde ok ile gösterilen butonlardan kurulumu tamamlayalım. (son aşamada üstteki kutucuk işaretlenirse yükleme sonrası program otomatik çalışır)

     

    [spoiler]

     

    25pp-kurulum-1.png

     

     

    25pp-kurulum-2.png

     

    25pp-kurulum-3.png

     

     

    25pp-kurulum-4.png

     

    [/spoiler]

     

    25pp Nasıl Kullanılır?

    Programı çalıştırıp cihazınızı bağladığınızda karşınıza jailbreaksiz olarak uygulamaları yüklemeye yarayan bir programdan çok iTunes benzeri bir yapı çıkacak. 25pp’nin iTunes kullanmadan bir çok işlemi yapabileceğiniz özellikleri var olmasına rağmen hem dil açısından sorunlu olması hem de bu işlemi yerine getiren başka araçların olması sebebiyle değinmeyeceğiz.

    Biz sadece jailbreaksiz cihazlara uygulama nasıl yüklenir bu konu üzerinde yoğunlaşacağız. Sizler farklı özelliklerini keşfetmek için deneme yanılma yöntemi ile programı çözmeye çalışabilirsiniz. Ancak bu programın dışında belirtilen işlev dışında hemen her şeyi zaten bir başka araç iTools ile de yapabiliyorsunuz.

    Kısa açıklamadan sonra isterseniz asıl konumuza dönebiliriz.

     

    [spoiler]

    25pp-1-521x371.png

     

    [/spoiler]

    Birinci Adım: Cihazınız bilgisayara bağlı ve 25pp programı da çalıştırıldığında karşılama ekranında cihaz bilgileriniz yer alacak. Bu ekranda size resimin üzerinde verdiğimiz rakamlar kılavuzluk edecektir;

    1. Bu kısım uygulamaları indireceğimiz yer olacak, tıkladığımızda uygulamaları görebilecek ve bunlar içinde arama yapabileceğiz.
    2. Uygulamaların indirildiğine dair bölüm, buradan dosyaların indirme durumlarını takip edebiliriz, durdurup yeniden başlamak gibi bazı özellikleri kullanabiliriz.
    3. Yüklenen uygulamaların bulunduğu yer, buradan aynı zamanda cihazımıza uygulamaların kurulumunu yapacağız.

    [spoiler]

    25pp-2-521x370.png

     

    [/spoiler]

    İkinci Adım: İşlemlerimiz boyunca kullanacağımız bu üç kısımı tanıdıktan sonra işlemleri nasıl yapacağımıza geçelim;

    1. Bu menüye tıkladığımızda karşımıza uygulamalar gelmiş olacak ve buradan dilediğimiz uygulamanın üzerine gelip 3 numaradaki açılır fonksiyondan işaret edilen yerden direk uygulamayı indirmeye başlayabiliriz.
    2. Bu kısımdan da bir uygulamayı arayıp aynı şekilde indirilmesini sağlayabiliriz.

    [spoiler]

    25pp-3-521x372.png

     

    [/spoiler]

    Üçüncü Adım: İndirilen ve indirilmekte olan uygulamaları 1 nolu kısıma tıklayarak görebiliriz. 2 nolu kısım indirilmekte olan uygulamayı tanımlıyor, buradan dilerse (sağ tarafında) indirmeyi iptal edip dosyayı silebilir, indirmeyi durdurabilir veya uygulamanın bilgisayarımızdaki indirildiği konumu görebiliriz. İsterseniz artık indirilen uygulamaları cihazımıza nasıl kuracağımıza bakalım;

     

    [spoiler]

    25pp-4-521x373.png

     

    [/spoiler]

    Dördüncü Adım: 1 nolu kısımdan indirilen uygulamaların olduğu kısıma girelim ve 2 nolu kısımdaki simgeye tıklayarak uygulamayı cihazımıza yükleyelim.

    25pp uygulamasının jailbreaksiz olan cihazlarımıza crackli uygulamaların yüklenişi bu şekilde yapılıyor. Sizlerden ricamız yorumlarınızla kullandığınız cihaz, iOS sürümü gibi bilgilerle denemenizden sonra gözlemlerinizi bizimle paylaşırsanız memnun oluruz.

    iTunes’a ihtiyaç duymadan, jailbreak yapmadan cihazlarınıza crackli uygulamaları bu şekilde kurabileceğiniz gibi programın anlatmadığımız daha bir çok fonksiyonu bulunmakta. Biz sadece en önemli kısımlarını ele aldık diğer fonksiyonlarının iTools isimli bir diğer yardımcı araç ile aynı olduğunu ve bu anlamda bu programı kullanma ihtiyacınız olmadığını da hatırlatalım.

  19. Küçük çocukların dahi dijital dünyada gezindiği günümüzde İsviçre, ilkokullarda sosyal medya kullanımını öğretecek.

     

    192095.jpg

     

    İsviçre çocuk ve gençlik örgütü Pro Juventute’den Irene Heimgartner, çocukların sosyal ağları kullanmasının artık okuma yazma öğrenmesi kadar normal olduğunu belirtti.


    Heimgartner, bu nedenle daha birinci sınıftan itibaren sosyal medyanın doğru kullanımına yönelik dersin gerekli olduğunu kaydetti.

    Ders kapsamında çocuklara, sosyal ağlarda hangi bilgileri rahatlıkla paylaşabilecekleri, hangi verilerin internette yayımlanmaması gerektiği ve öğrenmek amacıyla bilgi kaynaklarına nasıl ulaşacakları öğretilecek

     

    http://www.haberx.com/ilkokullarda_sosyal_medya_dersi_veriliyor(17,n,11223928,129).aspx

     


  20. Çin merkezli cihaz üreticisi Huawei son dönemdeki agresif büyüme politikasının meyvelerini toplamaya başladı. Gartner‘ın yayınladığı dördüncü çeyrek raporuna göre Huawei tarihinde ilk defa dünyanın en büyük üçüncü akıllı telefon üreticisi olmayı başardı.

    Samsung ve Apple’ın ardından üçüncü sırada kendisine yer bulan Huawei 2012′de dünya genelinde sattığı 27.2 milyon akıllı telefon ile bir önceki yıla göre satışlarını %73.8 oranında artırmayı başardı.


    2012′nin dördüncü çeyreğinde dünya genelinde 207.7 milyon akıllı telefon satılırken, bu rakamın %52′si sadece iki şirkete ait. Üçüncü çeyrekte pazarın %46.4′üne hükmeden Apple ve Samsung, yılın son döneminde performanslarını artırarak tüketicilerin yarısından fazlasına ulaşmayı başardı.


    2012′de akıllı telefon satışları artarken cep telefonu satışlarında da düşüş yaşandığı gözlemlendi. Geçtiğimiz yıl dünya genelinde 1.75 milyar cihaz satılırken, 2011′deki rakamın %1.7 altında kalındı.


    Hem cep telefonu hem de akıllı telefon pazarlarında Samsung hakimiyeti yaşanıyor. Apple’ın tek ürünle savaştığı ve %9.4′lük paya sahip olduğu cep telefonu pazarında onlarca modele sahip olan Samsung %22.7′lik pay ile zirvede yer alırken, Nokia da sunduğu çeşitliliğin karşılığını %18′lik pazar payı ile alıyor.

    Gartner-Cep-Telefonu-Raporu.jpg


    Aralık ayında yayınlanan IHS raporunda Nokia’nın 14 yıllık hakimiyetine son veren Samsung’un ilk defa dünyanın en çok cep telefonu satan şirketi olduğu ortaya çıkmıştı.

     

    http://sosyalmedya.co/garnter-dorduncu-ceyrek-raporu/

     

  21. Opera tarayıcı rekabetinde üç büyükler Chrome, Firefox ve Internet Explorer’ı geriden takip ederken yarattığı mobil deneyim ile kullanıcıları kendisine çekmeyi başarıyor. Özellikle de yarı akıllı telefon kullanıcıları tarafından tercih edilen Opera, bugün 300 milyon kullanıcıya ulaştığını açıkladı.

    Bilgisayar, telefon, tablet ve televizyon ürünlerinin toplam 300 milyon kişi tarafından kullanıldığı ilan edilen basın bülteninde Opera Software CEO’su Lars Boilesen’in demecine de yer veriliyor.  300 milyon rakamına ulaşarak ilk turu bitirdiklerini dile getiren Boilesen yarışın devam ettiğini belirtiyor.

    Opera bu yıl içerisinde tablet ve akıllı telefon performansını artırmak amacıyla WebKit motoruna geçiş yapacak. Tarayıcının ileriki sürümlerinde WebKit’in dışında Chromium alt yapısı da kullanılacak. Bilindiği üzere Google’ın tarayıcısı Chrome’da da Chromium alt yapısı kullanılıyor.

    Net Applications tarafından yayınlanan güncel raporda Opera’nın Internet Explorer, Chrome, Safari ve Firefox’un ardından beşinci sırada yer aldığı belirtiliyor. Rapora göre Opera’nın pazar payı sadece %1.7. Aynı şirketin Aralık ayında yayınladığı raporda ise Opera’nın pazar payı 1.67 olarak açıklanmıştı.

     

    Ancak yukarıda da belirttiğimiz gibi Opera gücünü mobilden alıyor. Zira Norveç merkezli şirket Aralık ayında Opera Mini ve Opera Mobile’ın 229 milyon aktif kullanıcıya ulaştığını duyurmuştu. Sadece bu veri bile 300 milyona ulaşan kullanıcı sayısının ne kadar az bir bölümünün bilgisayar versiyonuna ait olduğunu görmemize yeterli oluyor.

     

    http://sosyalmedya.co/300-milyon-kisi-opera-kullaniyor/
  22. Zekanızı geliştirmenin bilimsel olarak kanıtlanmış 25 yöntemi

    Neredeyse hepimiz, beynimizi daha etkin kullanabilmenin ve daha zeki olabilmenin yollarını ararız; ne kadar zeki olursak olalım.

    Uplifers olarak bir araya getirdiğimiz bilimsel olarak kanıtlanmış 25 maddelik listede; televizyon izlemek ya da motosiklet kullanmak gibi ilginç önerilerden, beyninizi güçlendirmenize yardımcı olacak besin takviyelerine kadar birçok farklı şey var. Zekanız üzerindeki etkisini bilerek ya da bilmeyerek zaten yapıyor olduklarınızın dışındakilere bir göz atmanızı tavsiye ederiz.

    Neler yapabilirsiniz?

    Aşağıdaki aktivitelerin bir kısmı, beyninizin daha sağlıklı kalmasına yardımcı olurken, diğerleri bilişsel yeteneklerinizi geliştirmenizi sağlıyor.

    Belli türdeki televizyon şovlarını izleyin. “Everything Bad is Good for You: How Today’s Popular Culture Is Actually Making Us Smarter” kitabının yazarı Steven Johnson’a göre; tutarlı ancak karışık bir senaryosu olan, ana karakter bakımından zengin ve kurgusunu hemen çözemeyeceğiniz tarzda programlar, zekanızı geliştiriyor. Bir kaç örnek vermek gerekirse; House M.D, 24, Mentalist, Six Feet Under gibi.

    Video oyunları oynayın. Oynadığınız tüm oyunlar bu tezi doğrulamayacaktır. Ancak yapılan araştırmaların sonuçları, zeka geliştirme odaklı bilgisayar oyunları oynayan 9-10 yaş çocukların, sınıf içi davranışlarının ve matematik kabiliyetlerinin geliştiği yönünde. Eğer oyun oynamayı seviyorsanız; rakamlar içeren, problem çözme becerisi gerektiren ve hafıza oyunlarını tercih edebilirsiniz.

    m%C3%BCzik-dinlemek-e1360750418633.jpg

     

    Müzik dinleyin. Yapılan araştırmalar, müzik dinlemenin hafızayı güçlendirdiği, matematik ve fen bilimlerine olan yeteneği de arttırdığı yönünde. Müzik dinlemek ayrıca, odaklanma kabiliyetini geliştiriyor ve rahatlamanızı sağlıyor. Daha fazla etki için, yabancı dilde müzik dinlemeyi ve şarkıların sözlerini ezberlemeyi deneyebilirsiniz.

    Sosyal etkileşim. Discover Magazine’de yayınlanan bir araştırma sonuçlarına göre, sosyal etkileşim sinaptik aktiviteyi arttırarak beynimizi daha etkin kullanmamıza yardımcı oluyor. Etkileşim sonrası uyumak ise, gereksiz sinapsları aradan çıkararak olumlu etkileri olanları güçlendiriyor. Bu araştırma meyve sinekleri üzerinde yapılmış olsa da, sosyal aktivitenin insan beynini geliştirdiğini reddetmemiz mümkün değil.

    Motosiklet kullanın. Nintendo’nun oyunları geliştiricisi Ryuta Kawashima; 40-50 yaş arası motosiklet ehliyeti  olan Japon erkekleri üzerinde yaptığı araştırmada; katılımcıları, her güne işe giderken motosiklet kullanan ve kullanmayanlar olarak ikiye ayrılmış. Motor kullananlar, kavrama becerilerinde gelişme göstermelerinin yanı sıra, iş yerinde daha az hata yaptıklarını ve daha mutlu olduklarını da belirtmiş.

    Gün boyunca su için. Su içmenin vücut için ne kadar faydalı olduğu ortada. Yakın zamanda yapılan bazı araştırmalar ,  gün boyu su içmenin vücuda olan faydasının yanı sıra; vücudun sıvı dengesini ayarlayarak, oksijen ve besinleri beyne daha etkin şekilde taşıdığını gösteriyor.

    uyku-e1360750554841.jpg

     

    Yeterli uyku alın. Her gün yeterli uykuyu almak (bünyeye göre değişmekle beraber ortalama 7-8 saat), beynin gün içerisinde yaşananları işleyerek hafızayı güçlendiriyor ve nöronların daha etkin şekilde çalışmasına yardımcı oluyor. Zekanızı uykuyla güçlendirebilmek için; kendiniz için optimum uyku süresini bulmanız, sağlıklı bir uyku için spor yapmanız ve yatmadan önce kafein ve alkol alımını durdurmanız gerekiyor.

    Dizi ve seriler içeren hafıza egzersizleri yapın. Psikolog Susanne Jaeggi tarafından zekayı geliştirmek için geliştirilen bu egzersizleri (dual n-back), birçok oyunda ve çeşitli iPhone uygulamalarında (Brain Workshop, IQ Boost gibi) bulabilirsiniz.

    Yabancı dil öğrenin. Birçok araştırma, yabancı dil öğrenmenin genç yaştakiler için önemine odaklanmış olsa da, herhangi bir yaşta yeni bir dil öğrenmek; beynin yeni nöron bağlantıları kurmasını sağlayarak, beyni daha etkin kullanmaya ve zekanın artmasına yardımcı oluyor.

    Transandantal meditasyon yapın. Transandantal meditasyon, uygulayıcılarının sesi ve zihni bir araya getirerek huzur ve mutluluk sağlayan mantraları okurken, gözleri kapalı bir şekilde oturması şeklinde uygulanıyor.Araştırmalar, Transandantal meditasyonun lise ve üniversite öğrencilerinin performansını arttırdığını gösteriyor.

    Hafızanızı zorlayın. Şehirdeki tüm sokakları ezbere bilmesi gereken taksiciler, bu madde için iyi bir örnek olabilir. Araştırmalar, taksi şoförlerinin, hafıza kullanımı ve zekayı arttırıcı şekilde, normalden daha büyük hipokampüsleri olduğunu göstermiş.

    bulmaca-e1360751249996.jpg

     

    Bulmaca çözün. Düzenli olarak bulmaca çözmek,  zihni açık tutmasının yanı sıra, bunamayı da önlüyor. Eğer yeterince iyi olmadığınızı düşünüyorsanız, kolay olanlardan başlayıp, gittikçe zorlaştırmayı deneyebilirsiniz.

    Satranç oynayın. Satranç oynamayı bilmiyorsanız, öğrenmekle başlayabilirsiniz. Öğrencileri satranç oynamaya teşvik ederek zekalarını ve problem çözme becerilerini geliştirmeye yönelik araştırmaların yanı sıra, yetişkinler için de uygulanabilecek eğlenceli bir yol biliniyor.

    Yaşlanmak. Araştırmalar, insan beyninin yaşlanmasıyla, belli süreçlerin zekayı geliştirecek şekilde ilerlediğini ortaya koymuş. Yaşlı beyinler, daha çok şey öğrenip daha karmaşık süreçlerden geçtikleri için; beynin iki lobu, birbiriyle daha etkili şekilde çalışmaya başlıyor. Sonuç, 40’larına gelimiş kişilerin beyinleri en yüksek etkinlikle çalışarak, saha bilge ve zeki olmalarına yardımcı oluyor.

    Neler yemelisiniz?

    Dengeli ve düzenli beslenme, vücut sağlığımız için olduğu kadar, beynimiz için gerekli. Aşağıda listelenen besinler ise, beyin fonksiyonlarını korumada ve zekayı arttırmada daha etkili.

    B Vitamini. B vitamini, hafızayı güçlendiriyor ve modu yükseltiyor. Araştırma sonuçları, B vitamini eksikliğinin yetişkinlerde zihinsel faaliyetlerin düştüğünü gösteriyor. Muz, hindi, balık, fasulye, mercimek ve patates gibi B vitamini bakımından zengin besinleri diyetinize eklemenizde fayda var.

    E Vitamini. E vitamini, antioksidan olarak çalıştığı için beyin sağlığınızı korumanıza yardımcı oluyor. Ayrıca depresyon düşürücü ve Alzheimer’ı yavaşlatıcı etkisi olan E vitaminini, fındık, lifli yeşil bitkiler, kivi ve mangoda bulabilirsiniz.

    kahvalt%C4%B1-e1360751477586.jpg

     

    Kahvaltı. Kahvaltı günün en sağlıklı öğünü olarak bilinir. Yakın zamanda yapılan araştırmalarla, beyin için de en etkili öğün olduğu kanıtlanmış. Her gün kahvaltı etmek, odaklanma becerisini, hafızayı, yaratıcılığı ve genel performansı arttırıyor.

    Balık yağı. Araştırmalar omega-3 yağ asitleri bakımından zengin olan balık yağının, beynin çalışmasına en etkili şekilde yardımcı olan yağ olduğunu gösteriyor.

    Yapay renklendirici ve tatlardan uzak durmak. New York’ta bir milyon öğrenci üzerinde yapılan bir araştırmaya göre, yapay tatlandırıcı ve renkler içermeyen besinler tüketen öğrencilerin, IQ ortalamalarının, diğerlerinin %14 kadar üstünde olduğunu göstermiş. Doğal besinler tüketmek, sadece vücudunuz değil, beyniniz için de etkili.

    Avokado. Avokado iyi yağlar olarak bilinen tekli doymamış yağlar içerdiğinden, kan dolaşımını arttırıyor. Artan kan dolaşımı etkisiyle beyni güçlendiren avokado, aynı zamanda kan basıncının dengelenmesini sağlayarak bilişsel yetenekleri de geliştiriyor.

    matcha-e1360751515838.jpg

     

    Saf yeşil çay. Parlak yeşil renkteki, yeşil  çay tozu olan “matcha”, zihnin açık kalmasını sağlıyor ve odaklanma becerisini arttırıyor. Sağlıklı olması da cabası.

    Antioksidanlar. Antioksidan bakımından zengin yiyecekler tüketmek vücuttaki serbest radikallerle savaşarak; odaklanma becerinizi, problem çözme kabiliyetinizi ve hafızanızı güçlendiriyor. Kırmızı renkli meyveler ve enginar, antioksidan içeren lezzetli besinlerden.

    Ginkgo Biloba. Antik çağlarda kullanılan bu bitki, beyne kan akışını arttırarak, bunamayı geriletiyor, kısa süreli belleği güçlendiriyor ve odaklanma kabiliyetini arttırıyor.

    Et ve balık. Et ve balık tüketimi, vücudunuzun ihtiyacı olan kreatini sağlayarak, hafızayı ve zekayı güçlendiriyor. Kreatin alan sporcuların ve öğrencilerin, fiziksel ve zihinsel faaliyetlerde daha etkili oldukları kanıtlanmış olsa da; takviyeler yerine et ve balık tüketerek doğal yollarla almak daha etkili.

    Ginseng. Doğu ülkelerinde zihinsel uyarıcı olarak kullanılan ginseng, Baylor College’da yapılan bir araştırmaya göre, beyni de koruyor. Aynı zamanda Huntington’s ve Parkinson gibi hastalıkların etkisini arttıran toksinlerle de savaşıyor.

     
    http://www.uplifers.com/zekanizi-gelistirmenin-bilimsel-olarak-kanitlanmis-25-yontemi/

     

     

  23. submarine-cable-map-2013-l.png

     

    Dünyanın tüm internet iletişimi, denizinlerin altından geçen işte bu kablolar üzerinden geliyor!

    Dünyanın neresinde olursanız olun, internet üzerinden kürenin diğer ucundaki kişilerle bağlantıya geçmek artık çok kolay. Yıllar içinde inanılmaz bir gelişme gösteren internet teknolojisi, farklı kıtalarda yaşayan, farklı platformlar kullanan milyarlarca insanı bir araya getiriyor. Hayatımıza ilk girdiği günlerden bu yana çok gelişen internet teknolojisi dünyanın pek çok bölgesinde artık günlük yaşamın değişmez bir parçası haline gelmiş durumda.

     

    TeleGeography sitesinin yayınladığı güncellenmiş "Submarine Cable Map for 2013" (2013 Denizaltı Kablo Haritası) adlı harita, bizim internet adını verdiğimiz bu ağı oluşturan ve geçtiğimiz 15 yıl içinde yerleştirilmiş olan sayısız denizaltı kablosunu gösteriyor. Tamamen etkileşimli olan haritanın, bilgi yükünden dolayı biraz yavaş çalıştığını belirtmeliyiz. Eğer, internet ağının en gerçekçi görsel betimlemesi olan ve hayatın doğal bir parçası kabul ettiğimiz internetin aslında ne kadar kırılgan olduğunu hatırlatan bu haritayı alıp odanızın duvarına asmak isterseniz 250 doları gözden çıkarmanız gerekiyor.

     

    Konuda bahasi gecen kablodan bir görüntü ve özellikleri:

     

    close-up-of-a-fibre-optic-undersea-subma

     

     

    Kablo Şeması ve ayrınıları :

     


    cross-section-of-an-undersea-submarine-c

     

    1. Polyethylene
    2. “Mylar” tape
    3. Stranded metal (steel) wires
    4. Aluminum water barrier
    5. Polycarbonate
    6. Copper or aluminum tube
    7. Petroleum jelly
    8. Optical fibers

     

     

    http://www.haberler.com/interneti-yasatan-kablolar-4326950-haberi/

     

×
×
  • Create New...