Jump to content

Artık Gözümüzle Tıklayacağız


BrightBlade

Recommended Posts

  • Administrator

Neyse, senin icadının önemi değil önemli olan. Bu olayı ben eskiden düşünmüştüm. Bana çok faydalı geldi. Şu an cevapla butonuna gözümle basabilseydim, çok iyi olurdu. Bu sayede devamlı 10 parmak yazabilirdim.

Link to comment
Share on other sites

Bu yazımdan dolayı uyarı alabilirim ama olsun bir mühendis olarak artık dayanamayacağım. uyarırlarsa uyarsınlar.

Eskiden gereksiz tartışanlar için bir söz vardı; delinin biri kuyuya bir taş atmış kırk tane akıllıda o taşı çıkaramamış. şimdi ise akıllının birisi bir buluş yapmış kırk tane ... !!!

Arkadaşlar bu okuduğunuz bir haber sadece ve bu haberde hiç bir detaya yer verilmemiş. yani bu haberi haber yapmış olmak için yayınlamışlar. sizde bu habercik üzerinden üniversitede bir şeyler yapmak isteyen bir mühendisin (hoca olacak kadar iyi bir mühendis olmasını bir kenara bıraktım bile) icadı ile neredeyse dalga geçiyorsunuz yahu!!! hemde cihazı görmeden!!! sizler bu yaptıklarınızla bir zamanlar ankara operasına müracaat eden pavorottiyi (İsminin yazılışını bilmiyorum kusura bakmayın) sanatçı olmayan bir müdüre dinletip bundan bir halt olmaz deyip geri gönderenlere çok benziyorsunuz. Herkes eleştri yapmak hakkına sahip fakat önce bu cihazı alırsınız elinize, incelersiniz, kullanırsınız cihaz hakkında tecrübe edinirsiniz sonra da fikrinizi soran olursa da eleştrinizi yaparsınız. Şimdi gelelim eleştrilerinize;

by_ugr, angel_xp vs. sizler gibi oyun tutkunları için her halde bir modül eklenir diye düşünüyorum. bu cihazın henüz prototipini yapmışlar. (benim fikrimse sağ gözünü kapalı tutarsın o da bunu algılar sürekli ateş etme fonksiyonunu gerçekleştirebilir, mesela yani!!!)

fzkdevil ben göz uzmanı değilim ama düz mantıkla senin eleştirine(aşağılama kısımlarını geçtim) cevap vermek mümkün. bir zamanlar insanlar ortalama 100 yaşına kadar yaşarmış. şimdi ise max. 70 yaşına kadar yaşıyabiliyor. aradaki 30 senelik fark bize tıklamak için yeterli olur mu sence?

mavisland sorduğun sorunun cevabına gelince şu konuyu baştan sona kadar oku cevabı kendin bulursun. Ülkemizde bu kadar sığ düşünceli insanlar varken derin düşünceli insanlar sence bu ülkede barınabilir mi? onların önü açılabilir mi?

sk8er_boi gerçekten admin olmayı hak ediyorsun. Forumdaki yorumların ve eleştirilerin okunmaya değer.Sakin, mantıklı ve analiz ederek yorum yapıyorsun. bu konu ile ilgili yazdıklarına da katılıyorum. bazı insanların vizyonları ancak o kadar.

Gavara senin üniversitede yapılan buluş diye nitelediğin cihazı tam olarak anlatmamışsın ama benzerini yıllardır amerikada otoban gişelerinde otomatik geçiş sisteminde ücret ödemek için kullanılıyor. (Bizim ogs ile karıştırma onlarınki farklı) Kapıyı açma işine gelince sanayide bir çok makina uygulamalarında sadece bir fonksiyon olarak kullanılıyor. Yani herhangi bir endüstriyel elektronikçinin bile bu pc ile kapı açma otomasyonu yapabileceği iş, üniversitelik değil. Son olarak üç kurbağa olayını anlatayım bitiriyorum.

Üç kurbağa eyfel kulesine tırmanma yarışına katılmışlar. yarışma başlamış. kurbağalar tırmanırken etraftakilerin mırıltıları duyuluyormuş.

- ya çok yüksek tepeye kadar varmak imkansız.

- yarı yolda yorulur dönerler yahu boşuna seyrediyoruz.

- tırmanmak kolayda ya geri dönmesi. kesin biri düşer ölür.

- vs.

bu mırıltıları duyan kurbağalardan ikisi sırayla yarışı bırakmışlar. üçüncüsü ise ısrarla tepeye tırmanıyormuş. hemde hırsını azmini cesaretini hiç kaybetmeden. nihayetinde zirveye varmış ve bi şekilde geri dönmüş. bir alkış bir şaşa. tabi bizimki başarmanın verdiği sevincin dışında çok sakinmiş. kurbağa ile konuşmay çalışmışlar ve neyi farketmişler biliyormusunuz. kurbağanın kulakları işitmiyormuş.

Hiç eleştirmemek kötü eleştirmekten çok daha iyidir. Söz gümüş ise sukut altındır.(Tabii bilene anlayana)

Link to comment
Share on other sites

Yapılan şey mantık ve düşünce olarak güzel arkadaşlar yaptıkları yorumlarda genelde konuyu tiye almışlar bu eleştiri olarak güzel ama alay şeklinde olunca pek hoş olmuyor yapılan birşeyi alkışlayabilmek için yapıcı eleştiriler le konu daha da kullanılabilir bir hale getirlmeye çalışılırsa daha iyi olur diye düşünüyorum, konu üzerinde ugraşan kişiler düşünsenize adamlar emek vermişler ortaya bir şey çıkarmışlar hedefleride çok güzel ama burda yapılan alaycı eleştiriler güzel deyil :D

Link to comment
Share on other sites

Hindistan da çok ünlü bir ressam varmış…

Herkes bu ressamın yaptıklarını kusursuz kabul edecek kadar beğenirmiş…

Ve onu “Renklerin Ustası” anlamına gelen Ranga Çeleri olarak tanısa da; kısaca Ranga Guru derlermiş…

Onun yetiştirdiği bir ressam olan Raciçi ise artık eğitimini tamamlamış ve son resmini yaparak Ranga Guru’ya ******ürmüş ve ondan resmini değerlendirmesini istemiş…

Ranga Guru ise; - Sen artık ressam sayılırsın Racaçi.. Artık senin resmini halk değerlendirecek diyerek; resmi şehrin en kalabalık meydanına ******ürmesini ve en görünen yerine koymasını istemiş. Yanına da kırmızı bir kalem koyarak halktan beğenmedikleri yerlere çarpı koymalarını rica eden bir yazı bırakmasını istemiş. Raciçi denileni yapmış…

Ve birkaç gün sonra resme bakmaya gittiğinde görmüş ki, tüm resim çarpılar içinde ve neredeyse görünmüyor…

Çok üzülmüş tabii…

Emeğini ve yüreğini koyarak yaptığı tablo kırmızıdan bir duvar sanki..

Alıp resmi ******ürmüş Ranga Guru’ya ve ne kadar üzgün olduğunu belirtmiş. Ranga Guru; üzülmemesini ve yeniden resme devam etmesini önermiş. Raciçi yeniden yapmış resmi ve gene Ranga Guru’ya ******ürmüş. Şehrin en kalabalık meydanına bırakmasını istemiş Ranga Guru…

Ama bu defa yanına bir palet dolusu çeşitli renklerde yağlı boya, birkaç fırça ile birlikte…

Ve yanına insanlardan beğenmedikleri yerleri düzeltmesini rica eden bir yazı ile birlikte bırakmasını istemiş. Raciçi denileni yapmış…

Birkaç gün sonra gittiği meydanda görmüş ki resmine hiç dokunulmamış, fırçalar da, boyalar da kullanılmamış…

Çok sevinmiş ve koşarak Ranga Guru’ya gitmiş ve resme dokunulmadığını anlatmış..

Ranga Guru ise;

“Sevgili Raciçi, sen birinci konumda insanlara fırsat verildiğinde ne kadar acımasız bir eleştiri sağanağı ile karşılaşabileceğini gördün… Hayatında resim yapmamış insanlar dahi gelip senin resmini karaladı…

Oysa ikinci konumda onlardan hatalarını düzeltmelerini istedin, Yapıcı olmalarını istedin…

Yapıcı olmak eğitim gerektirir… Hiç kimse bilmedigi bir konuyu düzeltmeye kalkmadı, cesaret edemedi… Sevgili Raciçi, mesleginde usta olman yetmez, bilge de olmalısın.. Emeğinin karşılığını ne yaptığından haberi olmayan insanlardan alamazsın… Onlara göre senin emeğinin hiç bir değeri yoktur… ” Sakin emeğini bilmeyenlere sunma ve asla bilmeyenle tartişma…”

Link to comment
Share on other sites

Makineci35 arkadaşın yazdıklarını okumadan yazacaklarım (yaptıkları prototip hakkında) aynıydı. Onun için bir iki ekleme yapacağım. Ürünü sadece kullandığınız bilgisayar olarak algılıyorsanız çok ama çok küçük çaplı düşünüyorsunuz demek. Bu sistem sayesinde uzay mekiği uçak pilotluğu araba kullanımı gibi bir çok standart olay çok ama çok daha kullanışlı hale getirilebilir. Uluslar arası manual kodlamada yeni bir çığır açılmış olabilir. Biliyorsunuz mors alfabesinden sonra gelen tüm kodlamalar şifrelenmek zorunluluğu hissedilen otomasyon kodlarıdır. Bu buluş sayesinde dokunmatik ekranlar tarihe karışabilir. Bu sayede sırf temas ile çalışan aletler yüzünden bulaşan bir takım bakteri ve virüsler (bakteri ve virüslerin tamamına yakını ortak kullanım alanlarına çıplak temastan yayılır. Çıplak temasın en açık olarak yapıldığı yer ellerdir.) bir çok hastalığın yayılmasına yaygınlaşmasına sebep olmaktadır.

Bunun gibi şu anda en az 500 tane örneklendirme yapabilirim.

Biraz kendimizle övünmeyi bilelim arkadaşlar.

Bir fıkrada ben aktarayım:

Cehennemde genç bir zebani işi öğrenmek için kıdemli bir zebaninin yanına verilmiş. Kıdemli zebani başlamış anlatmaya. Demiş ki bu kazan burada günahkarlar yakılmakta. Senin görevin burada düzeni sağlamak ve mükün olduğunca cezalarını çekmelerini sağşlamaktır. Bazıları kaçmaya kafasını kazandan çıkartmaya yeltenir işte sen o zaman elinde ki belle kafalarına vurup içeri sokacaksın.

Genç zebani izlemiş günlerce ve sonunda dayanamayıp sormuş. Demiş ki neden ayrımcılık yapıyorsunuz, her çıkanın kafasına vurup içeri sokarken bazılarına dokunmuyorsunuz bile. Kıdemli zebani kendinden emin cevap vermiş; o kafalarına vurmadıklarım Türk milletinden gelmektedirler, onlara vurmaya ne hacet zaten alttan bir Türk tutup çeker aşağıya. Merak etme sende anlarsın yakında kimin Türk olup olmadığını demiş.

Birde Japonya muhabbeti geçmiş arada. Siz bunu hangi kaynağa dayanarak söylediniz bilemiyorum ama japon halkı kadar tutucu millet olamaz. Ne olursa olsun en kötü seneryoda bile birbirlerine kötü eleştiri yapmazlar. O atom bombalarından oluşan felaketten nasıl kurtulup bu duruma geldiler biraz araştırın. Söylediklerinizle hiç ama hiç alakası yok. Japonların devletleri için yaptığı fedakarlığı ve o kardeşlik bağını bir araştırın derim.

Son olarak para mevzusu hakkında birşey söylemek istiyorum. Diyorsunuz ki o paraya çok daha mantıklı icatlar yapılabilirdi. Bunu söylüyorsunuz birde bizim ünide ki buluş diye ortaya birşey atıyorsunuz. Siz hangi ünide okuyorsunuz bilemiyorum ama onuda bir araştırın sizin buluş için ne kadar ödenek açılmış!

Türkiye'de öyle milyon dolarlarla bilimsel proje ödeneği açılmıyor. Tübitak bile en kıdemlisine 100 milyardan fazla vermiyor. Özel ünilerden birinde okuyorsanız o başka.

Daha bir çok yorum yaparım ama sanırım bu yeterli ve kafi gelir herkese. Son anektotumuda ekleyeyim; insan ortalama 20 milyar defa göz kırpar bir ömür boyu. Ben göz kırptı diye kör olan birine raslamadım henüz siz rasladınız mı?

Link to comment
Share on other sites

Archived

This topic is now archived and is closed to further replies.

  • Recently Browsing   0 members

    No registered users viewing this page.

×
×
  • Create New...