Jump to content

Nazar Boncuğu


Sirius

Recommended Posts

Nazar boncuğu üretiminin temelinde nazar inancı yatmaktadır.

Bazı kişilerin bakışında bulunduğu kabul edilen ve insanlara, özellikle çocuklara, evcil hayvanlara, eşyalara zarar verdiğine inanılan kuvvet nazar olarak tanımlanır.

Bakıştan kaynaklanması nedeni ile nazara bazı yörelerde göz değmesi, göze gelme gibi değimler de kullanılmaktadır.

Bu nedenle Nazar Boncuğu'na Göz Boncuğu da denilmektedir. Tanımdan da anlaşılacağı gibi, nazarın insan ve onun çevresindeki nesnelere zarar verici özelliği vardır.

nazarboncuucustomcopyns9.jpg

Nazar inancı ile birlikte nazardan korunma inancı da gelişmiş, bu amaçla çeşitli nazarlıklar geliştirilmiştir. Anadolu'da kullanılan nazarlıkların başında Nazar Boncuğu gelmektedir. Diğer nazarlıklar arasında kaplumbağa kabuğu; yontulmuş çitlembik, şimşir, çakır dikeni gibi ağaçlar, deniz kabuğu, hayvan kuru kafa kemiği, yumurta kabuğu, Maşallah yazısı, el - göz resimleri bulunur.

Giderek nazarlıklar, adına Nazar Takımı denilen, göz boncuğu, kurt dişi, bir diş sarımsak, çörekotu, çatallı mercan, kaplumbağa kabuğu'ndan oluşan ve geniş mekanların nazardan korunmasını amaçlayan tasarımlar geliştirilmiştir.

Nazarlıklar, nazar değme olasılığı bulunduğuna inanılan canlı ve cansızların, ilk bakışta görülecek yerine asılır. Bu bazen bir çocuğun omzu, bir dananın alnı, bir evin giriş kapısı ya da saksı içine yerleştirilen bir sopanın ucu olabilir.

İnanışa göre kötü gözlü kimselerin gözleri daha çukur, kaşları daha bitişik ve renkleri açık olur. En çok nazar değen kişiler ise çocuklar, güzeller, toplum içerisinde sivrilmiş kişilerdir. Bunu çocukların zayıf ve çabuk etkilenmeleri, güzel ve mutlu olanların ise insanların kıskançlık duygularını kamçılamasına bağlanır.

Gelebilecek tüm kötülükleri önlemek için cümlelere eklenen “Tanrı korusun, mübarek kılsın, maşallah” kelimelerinden ve dualarından, kötülüğü geri çevirmek için tahtaya vurulmasından başka kişinin nazardan korunması için Anadolu'da genellikle iki tür pratik uygulanmaktadır. Bunlar muska ve nazarlıklardır.

Muska, içerisinde taşıyanı tehlikeli dış etkenlerden, çeşitli zararlardan koruyan büyüsel ve dinsel bir gücün saklı olduğuna inanılan doğal ya da yapma nesnedir. Nazarlık ise bakışı üzerine çekerek kişiyi nazardan uzaklaştıran, etkisiz bırakan çeşitli nesnelerdir.

Nazar inancı içerisinde bir de nazar değmiş kişiler için kullanılan kurşun dökme, tütsü yapma gibi sağaltma yöntemleri bulunmaktadır. Bu uygulamalar sırasında dua okunması, geleneksel inanışların dinsel inanışlar ile iç içe girdiğini gösterir. Ustaların Cuma namazı için okunan ezan sırasında yapılan boncukların gerçek nazar boncuğu olduğunu söylemeleri de bu görüşü desteklemektedir.

İslam inancı nazarın varlığını kabul etmekle birlikte nazardan korunma amacıyla birtakım nesnelerin kullanılmasını yasaklamaktadır.

NAZAR BONCUĞU

Cam ve cam işçiliği tarihi incelemeleri, camcılığın kaynağını Akdeniz ve çevresi olarak göstermektedir. Cam üretiminde kullanılan kum ve yakıldığında yüksek bir enerjisi olan çıralı çam odununun Akdeniz ülkelerinde bolca bulunması bu sonucu hazırlamıştır.

Çeşitli arkeolojik bulgulara göre cam, MÖ 4000 yıllarından beri insanoğlu tarafından bilinmektedir. Zaman içerisinde bir çok aşama geçiren camı ilk Mısırlılar renklendirmiş, ziynet eşyalarından tabut yapımına kadar bir çok kullanım alanı oluşturmuşlardır. Avrupa ülkeleri de camı, önceleri işlenmiş biçimiyle aldıkları Mısır'dan öğrenmişlerdir.

Türklerde ise cam işçiliği Selçuklular döneminden itibaren görülmektedir. İstanbul'un fethedilmesinden sonra camcılığın merkezi bu kent olmuş, cam işçiliği de gün geçtikçe gelişmiştir.

Anadolu'da camın ilk kez boncuk tasarımı içerisinde kullanımı, Mısır'dan İzmir'e gelen ustaların Kemeraltı'ndaki Arap Hanı'nda halhal ve boncuk bilezikler yapmalarıyla başlamıştır. Bu ustalardan öğrenilen boncuk üretimini Türkler, kendi gereksinimleri doğrultusunda, katır boncuğu tasarımıyla geliştirmişlerdir. Renkli camların ortaya çıkmasıyla da boncuğa göz koyulmaya başlanmıştır.

Genellikle yuvarlak ya da oval şekildeki boncuk ocakları (furun-fırın), köyde bu işi bilen ustalar tarafından yapılır. Ocağın duvarları, düzeltilmiş zemin üzerine 12 sıra ateş tuğlası ve kil kullanılarak nal biçiminde örülür.

Bu bölümün üzerinde yine ateş tuğlalarıyla pencere sayısına göre odalar bölünür. Ocağın tamamı kil ile sıvanır. Her gün 800 - 1000 derecelik ısı ile çalışan ocaklar, en çok bir yıl dayanır.

Sadece çam odunu kullanılan ocağın ateş yakılan bölümüne kapı denir. Ocağın üstündeki, yarım kubbe biçimli kısmına tepe kapağı, boncuk işlendikten sonra soğumaya bırakıldığı bölüme kavara adı verilir. Ocak içerisinde erimiş camın alınması için açılan deliğe pencere denir.

Bir ocakta üç ile beş arasında değişen pencere bulunabilir. Boncuğun demir çubuk yardımıyla alındığı yere keler-kelerin adı verilir. Keler'de camların eridiği bölüme tava denir. Tavada bir kaç küçük bölüm bulunur. Buralara renkli camlar yerleştirilir. Tava içinde de mavi cam bulunur.

Sındırgısıdır demiri, ocak üzerinde, ocağa yerleştirilmiş halde, pencere kenarında bulunur. Ustanın kelerde erimiş camı alıp biçimlendirmesi sırasında destek olarak kullandığı demirdir. Erimiş camın ocaktan alınması için asebe adı verilen çelik çubuk kullanılır. Yaklaşık 50 - 60 cm. uzunluğundadır. Uç bölümü inceltilmiştir.

As****** ucu cam macununa batırılır, sındırgısıdır demirinden destek alınarak döndürülüp top haline gelmesi sağlanır. Dışarı çıkarılan cam macunu ray demiri üzerinde, yassı bir demir olan merteke yardımıyla ezilir ve biçimlendirilir. Merteke 30 - 40 cm. uzunluğunda, 2 cm. genişliğindedir ve çelikten yapılmıştır. Biçimlendirilen boncuğa göz yerleştirmek için merdan adı verilen, asebeden daha ince çelik çubuk kullanılır.

Nazar boncuğu yapılırken en çok mor renk kullanılır. Günümüzde kobalt ile elde edilen mor renk, kobalt bulunamadığında saf (çiğ) bakırın ateşte pişirilip cam macununa karıştırılması ile sağlanır. Mor rengi koyulaştırmak için rastık karıştırılır. Nazar boncuğu üretimi sırasında mor rengin yanı sıra, beyaz, sarı, yeşil, kahverengi ve kırmızı renkler kullanılır.

Beyaz, opal denilen saf camdan elde edilir ve cam fabrikalarından alınır. Kahverengi, yeşil ve kırmızı renkler, aynı renkli şişe camlarından elde edilir. Yeşil renk için sarı oksit ile bakır oksit karışımı da kullanılabilir.

Sarı renk kurşun, kalay ve çinkonun, sarı tavası ya da kota denilen kilden yapılmış özel kaplar içerisinde karıştırılmasıyla hazırlanır. Nazar boncuğu ustaları, asıl nazar boncuğunun mavi üzerine sarı renkli olduğunu, sarı rengin içinde kurşun bulunması nedeni ile nazara etkili olduğunu belirtmektedirler.

Günümüzde üretilen boncuk türleri karagöz, ceviz, silindir, yumurta, plaka, plaka kalp, zar, saraç, danagöz diye adlandırılmaktadır. Boncuk türleri sarı gözlü karagöz, şeffaf yeşil saraç boncuğu, havai mavi silindir, mavi gözlü havai mavi danagöz gibi, kullanılan renklere göre isimlendirilmektedir.

Boncuklar iri, orta ve küçük olmak üzere boyutlarına göre de ayrıca isim alırlar. Böylece şeffaf yeşil iri karagöz, mavi gözlü küçük şeffaf mor silindir, İri sarı gözlü karagöz olarak adlandırılırlar. Ayrıca yüzük, testi, balık, küllük gibi malzemeler de üretilmektedir.

Not: Bu çalışma Sinan Mete tarafından hazırlanan “Nazar Boncuğu” kitabından alınmıştır.

Kaynaklar:

1. Prof.Dr.Sedat Veyis ÖRNEK. "Budunbilim Terimleri Sözlüğü". Türk Dil Kurumu Yayınları: 388, Ankara Üniversitesi Basımevi, Ankara, 1973. Yz.92.

2. Dr.Zeki ÇIKMAN. "Folklorumuzda ve Edebiyatımızda Göz". Kültür Bakanlığı Yayınları:279, Pars Matbaası, Ankara 1977. yz. 50.

3. Deniz Ayhan. 1. Ulusal El Sanatları Sempozyumu Bildirileri, Dokuz Eylül Üniv. Güz.San.Fak Yayınları No: 18 , İzmir, 1984.

4. Prof.Önder Küçükerman. 3000 Yıllık Akdeniz Camcılığının Anadolu'daki Son İzleri GÖZ BONCUĞU. Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu. Apa Ofset Basımevi Sanayi ve Ticaret AŞ., İst. 1987.

5. Anadolu El Sanatları Araştırma ve Uygulama Merkezi. “Göz Boncuğunu Geliştirme Projesi Raporu” (Basılmamış). İzmir, 1982.

6. Mete, H.Sinan. “Nazar Boncuğu”. İzmir Valiliği İl Özel İdaresi Kültür Yayınları : 8, El Sanatları Dizisi : 2, Etki Matbaacılık Ltd.Şti., İzmir, 2003.

Link to comment
Share on other sites

  • 3 hafta sonra ...

Nazar; ilmen de ispatlanmış bir olay. Nazar için kullanılar semboller de dinimize göre yasak olabilir ama bence kullanılması da mantıklı geliyor. Sonuçta gözlerdeki kötü enerjiyi, dikkati, başka yöne çekmek için kullanıldığından, nazarın etkisinin azalacağını düşünüyorum. Benim fikrim...

@Siriusblack'a da ayrıca teşekkürler. Bizim kültürümüzde olan birşeyi, bize aktardığı için...

Link to comment
Share on other sites

Archived

This topic is now archived and is closed to further replies.

  • Recently Browsing   0 members

    No registered users viewing this page.

×
×
  • Create New...