Jump to content

18 Mart Çanakkale Zaferi Anısına


mucit41
 Share

Recommended Posts

[center][size="4"][color="#0000FF"][b]18 Mart Çanakkale Zaferi Anısına[/b][/color][/size][/center]

[img]http://i.imgur.com/Gce7m.png[/img]


[b]3 Kasım 1914 ve 18 Mart 1915 tarihleri arasında Çanakkale Boğazı’nda cereyan eden bir seri deniz savaşlarıyla Gelibolu Yarımadası’nda 25 Nisan 1915 – 8/9 Ocak 1916 tarihleri arasında yapılan kara savaşları, Türk tarihinin en şerefli sayfalarını dolduran birer zafer destanıdır.[/b]

[img]http://i.imgur.com/X4u4Z.jpg[/img]

[b]97 Yıl önce tarihin akışını döndüren muhteşem bir zafere imza atan Çanakkale kahramanlarını ve kendilerini Türk Milleti’nin varlığına adayan tüm şehitlerimizi minnet, şükran ve dualarla yad ediyoruz.Ruhları şad, mekanları cennet olsun.[/b]

[img]http://i.imgur.com/KsBqw.jpg[/img]

[color="#800080"][b]Dur Yolcu[/b][/color]

[b]Dur yolcu, bilmeden gelip bastığın,
Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.
Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın,
Bir vatan kalbinin attığı yerdir!.

Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda,
Gördüğün bu tümsek Anadolu’nda
İstiklal uğrunda, namus yolunda,
Can veren Mehmed’in yattığı yerdir!

Bu tümsek, koparken büyük zelzele,
Son vatan parçası geçerken ele,
Mehmed’in düşmanı boğduğu sele,
Mübarek kanını kattığı yerdir!

Düşün ki haşrolan kan, kemik, etin
Yaptığı bu tümsek, amansız, çetin,
Bir harbin sonunda bütün milletin,
Hürriyet zevkini tattığı yerdir!

NECMETTİN HALİL ONAN [/b]

[media]http://www.youtube.com/watch?v=Q0rfEPI0R90[/media] Edited by mucit41
Link to comment
Share on other sites

[color="#0000FF"][b]Çanakkale boğazı,
Kan ile doldu taştı.
Şehitlerin kanları,
Her tarafa yayıldı.

Sevinmeyin ey düşmanlar!
Çanakkale geçilemez.
Türkiyenin umudu,
İçimiz imanla dolu.

Çanakkale şavaşı,
Tüm dünyaca tanındı,
Şehitlerin kanları,
Toprakları suladı.

Anladılar düşmanlar,
Zafer türklerindir,
İnemez göklerden bayrak,
İstikbal türklerdedir!!![/b][/color]

Link to comment
Share on other sites

[color="#FF0000"][b]On Beş Yılı Karşılarken[/b][/color]

Kim derdi yarılsın da nihayet yerin altı,
Bir anda dirilsin de şu milyonla karaltı.

Topraklaşan ellerde birer meşale yansın.
Kim der ki şu milyonla adam birden uyansın.

Kim derdi seher yıldızı doğsun da bir evden,
Kaçsın da cehennemler o bir dalma alevden,

Canlansın ışık selleri olsun da o damla
Beş devletin öldürdüğü devlet bir adamla.

Kim der ki en son rakamlar da delirsin.
On beş asır on beş yılın eb'adına girsin.

Dünyaları bir fert evet oynattı yerinden,
Sarsıldı demirler evet azmin demirinden.

Mazi yıkılıp gitti evet fesli, kafesli:
Lâkin bugünün ey granit bünyeli nesli,

Bir şey ele geçmez şerefin sade adından.
Sen arşı bırak, varsa haber ver kanadından.

Gökten ne çıkar? Gök ha büyükmüş ha değilmiş,
Sen alnını göster ne kadar yükselebilmiş.

Gökler çıkabildin, uçabildinse derindir,
Tarihi kendin yazıyorsan, eserindir.

Bahsetme bugün sade dünün mucizesinden,
İnsan utanır sonra yarın kendi sesinden.

Asrın yaşamak hakkını vermez sana kimse;
Sen asrını üstünde izin varsa benimse;

Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır
Toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır

[b] Mithat Cemal Kuntay[/b]

Link to comment
Share on other sites

[b]Bizlerin görevi, onların uğruna her şeyden vazgeçtikleri bu vatanı korumak, onları unutmamak. Yaptıkları fedakarlıkları ve kahramanlıkları hep hatırlamak. Bizi onlara ve bu topraklara layık insanlar eyle Yarabbim. Onların şefaatçi olacakları kullarından eyle. Amin.[/b]

Link to comment
Share on other sites

[color="#000000"][i][b]Allah (c.c) rahmet,peygamber efendimize komşu eylesin...[/b][/i][/color]

[spoiler][color="#000000"][i][b]ÇANAKKALE ŞEHİTLERİNE

Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyâda eşi?

En kesîf orduların yükleniyor dördü beşi,

-Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya-

Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.

Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!

Nerde_gösterdiği vahşetle <<bu: bir Avrupalı>>

Dedirir - yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,

Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi!

Eski Dünyâ, bütün akvâm-ı beşer,

Kaynıyor kum gibi, tûfan gibi, mahşer mahşer.

Yedi iklîmi cihânın duruyor karşına da,

Avustralya’yla beraber bakıyorsun: Kanada!

Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk;

Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk.

Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ...

Hani, tâ’ûna da züldür bu rezîl istîlâ!

Ah o yirminci asır yok mu, o mahlûk-i asîl,

Ne kadar gözdesi mevcûd ise hakkıyla, sefil,

Kustu Mehmedciğin aylarca durup karşısına;

Döktü karnındaki esrârım hayâsızcasına.

Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz...

Medeniyyet denilen kahbe, hakîkat, yüzsüz.

Sonra mel’undaki tarîbe müvekkel esbâb,

Öyle müdhiş ki: Eder her biri bir mülkü harâb.

Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı;

Beriden zelzeler kaldırıyor a’ mâkı;

Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;

Sönüyor ğöğsün üstünde o arslan neferin.

Yerin altında cehennem gibi binlerce lâğam,

Atılan her lâğamın yaktığı: Yüzlerce adam.

Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer;

O ne müdhiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer..

Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,

Boşanır sırtlara, vâdilere, sağnak.

Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller,

Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller.

Veriyor yangını, durmuş da açık sînelere,

Sürü hâlinde gezerken sayısız tayyâre.

Top tüfekten daha sIk, gülle yağan marmîler...

Kahraman orduyu seyret ki bu tehdîde güler!

Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;

Alınır kal’ a mı ğöğsündeki kat kat îman?

Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrına râm?

Çünkü te’ sîs-i İlâhî o metîn istihkâm.

Sarılır, indirilir mevki-i müstahkemler,

Beşerin azmini tevkif edemez sun-i beşer;

Bu göğüslerse Hudâ’nın ebedi serhaddi;

« O benim sun-i bedi’im, onu çiğnetme» dedi

Âsımın nesli... diyordum ya... nesilmiş gerçek:

İşte çiğnetmedi nâmûsunu, çiğnetmeyecek.

Şühedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...

O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar,

Vurulmuş tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,

Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!

Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!

Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer.

Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhîd’i...

Bedr’in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.

Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın

« Bu, taşındır» diyerek Kâbe’yi diksem başına;

Rûhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;

Sonra gök kubbeyi alsam da, rîda namıyle,

Kanayan lâhdine çeksem bütün ecramıyle,

Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan,

Yedi kandilli Süreyyâ’yı uzatsam oradan;

Sen bu âvîzenin altında, bürünmüş kanına,

Uzanırken, gece mehtabı getirsem yanına,

Türbedarın gibi tâ fecre kadar bekletsem ;

Gündüzün fecr ile âvîzeni lebriz etsem;

Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...

Yine bir şey yapabildim diyemem hâtırına.

Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini,

Şarkın en sevgili sultânı Sâlâhaddin`i,

Kılıç Arslan gibi iclaline ettin hayran...

Sen ki, İslam`ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,

O demir çemberi göğsünde kırıp parçaladın;

Sen ki, rûhuna beraber gezer ecramı adın;

Sen ki, a`sara gömülsen taşacaksın...Heyhât,

Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu, cihat...

Ey şehit oğlu şehit, isteme benden makber,

Sana agûşunu açmış duruyor peygamber(S.A.V).

Mehmet Âkif ERSOY[/b][/i][/color][/spoiler]

Edited by vjugur
Link to comment
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

 Share

  • Recently Browsing   0 members

    No registered users viewing this page.

×
×
  • Create New...