Jump to content

28 Mayıs 2013 Taksim Gezi Parkı Olayları


KintaRo
 Share

Recommended Posts

Bizi siyaset yapmakla itham eden kullanıcılara ithafen;

 

Medyaların sessiz kaldığı, devletin bir şekilde facebook ve twitter gibi sosyal paylaşım sitelerine girişleri engellediği bir ülkede, 400.000'den fazla kayıtlı kullanıcıya onun 10 katı da kayıtsız kullanıcıya hitap eden bir sitenin, böyle ulusal bir boyuta ulaşmış bir konuda bilgi alma/bilgi verme sorumluluğunu taşıdı inancındayız. 

 

Lütfen bilgi paylaşımı dışında siyasi yorumlardan kaçınalım.

Link to comment
Share on other sites

  • Administrator

Bu konunun açılma sebebi herhangi bir siyasi tartışma değil, medya tarafından gösterilmeyen olayları, herkesin görebilmesini sağlamaktır. 

 

Bu konunun açılmasına karşıysanız, insanların haber alma özgürlüğüne karşısınız demektir. Bu konuda hiç bir siyasi görüşe müsamaa gösterilmeyecektir. 

Link to comment
Share on other sites

Maalesef üzülerek seyrettim haberleri.Kazananın olmadığı ama kaybedenin bu güzelim ülke olduğunun farkına varmalıyız. Umarım böylesine bir durumla bir daha karşılaşmayız. Türkiye'nin dünyadaki imajını zedeleyen bu tür olaylarda  sağ duyulu davranmak hepimizin bu ülkeye olan görevidir.Saygılarımla

Link to comment
Share on other sites

Öncelikle herkese merhabalar..

 

Belki bunca zamandır forum olarak bu tip tartışmalardan uzak durmak istedik. Lakin benim ve arkadaşlarımın yaşadıklarını anlatmadan geçemiyeceğim. Ankaradan başlayalım isterseniz. Çok yakın bir dostumun yaşadıklarıdır. Noktasına virgülüne dokunmadan yayınlıyorum.

 

 

"Bugün Kızılay'daydım arkadaşlar. Fotoğraf/video çekmeye; olayları belgelemeye gittim. Hepsini paylaşacağım zaten ama öncelikle bir şeyler söylemek istedim.

Basında olayların "acıtasyon" olduğuna yönelik haberler gördüm. Bakanlar, başbakan vs. böyle açıklamış. "Abartıyor"muşuz. Allah belanızı versin sizin! Bugün insanları göz göre göre "öldürmek" için çevirişinizi; taktiksel biçimde, kaçacak yer bırakmadan gazladığınızı gördüm. Dağıtmaya mı çalışıyordunuz insanları? Hiç öyle görünmedi gözüme. Arkamıza yan sokaktan dolaşıp, kaçabileceğimiz tüm sokaklara 3er 5er gaz bombası attınız resmen. İnsanlar o gazı yesin diye elinizden geleni ardına koymadınız. Az daha ölüyorduk ulan! Abartıyormuşuz... Nasıl bir nefret ulan bu polisteki? Bizim ekipten kim bunların ailelerine kaymış? Bir şeyler olmuş herhalde çünkü...

Ambulansların engellendiğini, gencecik tıp öğrencilerinin her şeye rağmen önlükleriyle en ön safta insanlara yardım etmeye çalıştığını gördüm. Dükkan sahiplerinin insanları içeri alıp limon ve su verdiğini gördüm. Hatta zorla tırmandığımız bir balkondan (gazlar yüzünden sıkışmıştık ve polis saldırmaya geliyordu) ev sahibinin bizi içeri aldığını gördüm. Gözlerim hiç bu kadar dolmamıştı hayatımda. Sinirden, acıdan, gazdan, ama en önemlisi "gurur"dan. O kadar saldırıya rağmen halk sadece "yürüyordu". Sadece yürüyor ve bağırıyordu. Ne kimse bir yeri yıkıyor, ne kimse polise saldırıyordu. Bu insanlara bunu yaptınız ya, başınıza ne gelse müstehaktır. Sizin bir de aileniz var değil mi? Gece onların yanına gideceksiniz. Ne diyeceksiniz onlara? Çocuğunuzun yüzüne nasıl bakacaksınız lan?! Bugün TOMA'yla ezdiğiniz çocuktan sonra...

Türkiye uyandı abi uyandı. Hayatımda böyle bir şeye şahit olmadım ben. Bir ülke halkıyla vardır. Bu halka bu muameleyi yaptıktan sonra kimi yöneteceğinizi zannediyorsunuz? Şerefsiz basının yayınladığı "Başbakan ulusa sesleniyor" çağrılarına insanların artık inandığını zannediyor musunuz? Artık yurtdışı basınını takip ediyoruz merak etmeyin  Şu olaylar "sırasında", insanlık suçları, savaş suçları işlenirken göstermeyen medyanın da Allah belasını versin. Yeter ulan artık! Sahipsiz mi sandınız lan ülkeyi?! Defolun gidin ülkemden!

 

 

İstanbul'dakilerin yaşadıklarını yazmaya zaten gerek yok. Kimin ne yaptığını herkes gördü. 

Gelelim kendi düşüncelerime :

 

Böyle şeylerin tabii ki hiç yaşanmaması öncelikle en büyük temennim. Bununla birlikte yapılan zulmü de görmezden gelemeyiz. Olay başlangıçta belki sadece bir ağaç olayıydı. Ama oraya gidenlere polisin yaptıkları bardağı taşıran son damla oldu. Şahsi kanaatim polis oraya müdahale etmek yerine oranın güvenliği sağlasaydı ki polisin 1. görevidir bu, bunlar hiç yaşanmayacaktı. Zaten İBB Başkanı Topbaş'da doğru anlatamadık dedi. Üstüne birde mahkemenin de vermiş olduğu bir yürütmeyi durdurma kararı var. Madem ki hatanın sizde olduğunu kabul ediyorsunuz yani diğer bir deyişle eylemciler haklıdır diyorsunuz o zaman polisin bu davranışının sebebi nedir diye sorarlar adama..  İşte oradaki HAKLI insanlara gösterilen orantısız güç toplumdaki bardağı taşıran son damla oldu. Olay toplumsal bir haldeyken CHP liderinin asarız keseriz gibi ithamlarda bulunup bundan nemalanmaya çalışması ise son derece komiktir ve kendilerini aciz duruma düşürmüştür. Oraya giden hiç kimse CHP AKP MHP yada herhangi bir X partisi için gitmedi. Sayın Bahçelide bizden kimse yoktu dese de vardılar. Lakin CHP nin yaptığı gibi değil. Gerçekten olması gerektiği gibi vardılar. Tüm bu insanlar yeter artık ! dedikleri için oraya gittiler ve anayasanın kendilerine verdiği hakları kullanmak istediler. Hemde haklıyken bunu yapmak istediler. Bir memleket düşünün ki haklıyken bile bunu söyleyemiyorsunuz. Bunun için toplanamıyorsunuz. Hükumet ve emri altındaki polisler size bu hakkı vermiyorlar. Ne farkın kaldı onca laf ettiğin Esad'dan başbakan.. Polis ve bağlı olduğu bakanlıklar emrinde değil mi ? İnsanlara önce terörist deyip sonra aynı insanlara rica ediyorum diyeceğine polise geri çekilin çevre güvenliğini sağlayın talimatı verseydin ? Bir bakın bakalım Türkiye'de polisin müdahale etmediği bu eylemlerin hanginde bir taşkınlık yaşanmış. Bende Trabzon bulunduğum için buradakine katıldım ve bırakın bir polis müdahalesini bir tane polis görmedim. Buradan bir tane taşkınlık haberi duydunuz mu ? Yada polisin müdahil olmadığı olaylardan bir tane kötü bir haber duydunuz mu ? Herşey böyleyken tüm bu olayların tek sorumlusu başbakandır. 

 

Link to comment
Share on other sites

Hala Türk medyasına güveniniz varsa ya antidepresan kullanıyorsunuz ya da polyannasınız. Dün bize öldürmek için saldırdılar, bunun hiç bir dilde başka bir açıklaması yok ve bugun bakıyorum da tek bir fotoğraf bile yok hiç bir yerde ya da tek bir yayın. Göstericiler tarafından da fotoğraflanamadı ya da kayda alınamadı o anlar çünkü herkes canının derdindeydi. Dün dolmabahçede olanları sadece orada olanlar bilecek ve hayatları boyunca unutmayacaklar. Siz ise oturduğunuz yerden sadece gördüklerinize inanmaya devam edeceksiniz.

Link to comment
Share on other sites

pre_1370185833__292677_507701732618084_8

İlk günden beri uykusuz kalarak gerek sosyal medyadan gerekse alanlardan takip ettiğim bu direniş için ben de bir şeyler yazmak istedim açıkçası. İşin aslını çoğu insan bilmiyor. Bilmemesi normal. Çünkü anlatan yer sadece sosyal medya ve bir kaç lokal yayın yapan kanal. Ben de bilmeyenler için bir özet geçeyim istedim...

Yukarıda paylaşmış olduğum fotoğraf Gezi Parkının ilk gün görüntülerinden.
Gezi parkında çadır kuran, kitap okuyan, poğaça - börek yiyen hani şu entel kuntel dediğimiz insanlar vardı ve gerçekten o ağaçlar için orada olan çevrecilerdi.
Normal sıradan bir olaydı belkide çoğumuz için. Belki de bir süre sonra her şey süt liman olacaktı. O meşhur Avm temellerimiz atılacaktı. O zamanlar bir tane olay var mıydı? Yoktu.
Ancak sen saat sabahın beşinde onların çadırlarını içlerinde eşyalarıyla yakıyorsun, gaz bombaları, coplar plastik mermilerle dağıtıyorsun sonra da iş ağaç işi değil diyorsun. Tabi o ayrılanların çoğu bunları görmedi. Çünkü hiçbir yayın kuruluşu bunları vermedi.
Ben olayları ilk günden beri bizzat takip ettim. Olayların kırılma noktası zaten o orantısız müdahaleden çıktı. Evet ondan sonra olay ağaç değil haksızlığa karşı direniş oldu. Hatta bu yapılan yanlışı, orantısız gücü başbakanımız da kabulleniyor.
Daha sonrasında da çıkan provakatörler işi çığrından çıkartıyor. O provakatörler yüzünden zaten haklı olan eylem haksızlığa dönüşüyor. Ancak sen polissin. Adaleti sağlamak senin görevin. Sen ağa mısın paşa mısın? Nedir bu düşman tavırlar. Nedir bu oyun ben anlam veremedim...

Ben Kocaeli 'ndeki eyleme katıldım. Size oradan da bahsetmek istiyorum. İzmit Cumhuriyet Parkında saat 19:00 gibi toplandık. Protestomuzu yaptık. Aramızda hiç provakatör yoktu. Perşembe pazarına kadar yürüdük. Hala aramızda hiç provakatör yoktu. Yürüyüşümüzde camlarından bize tencere tavaları ile destek olanlar, o sıkışık trafikte sinirlenmeden bizlere kornaları ile destek olan sürücüler vardı. Perşembe Pazarında da anayasal hakkımızı kullandık. Protestomuzu, direnişimizi yaptık ve saat 22:00 sularında yavaş yavaş sessizce dağıldık. Sevgili Emniyet Teşkilatı bize gerçekten çok iyi davrandı. Gerek trafiği bizim güzergahımızda açması gerekse provokasyon oluşturmaması ile bir teşekkürü hak etti!!!
Neymiş demek ki polisin de adam gibi olanı varmış. Demek neymiş insanlar gerçekten bir şeyler anlatmak isteyince, tepkisini adam gibi dile getirince olay hiçte büyümüyormuş.

pre_1370186510__970326_518477928206860_1

Bakın şuanda Gezi Parkında o ilk günkü eylemciler var ama onlarca yüzlerce katı büyüklüğünde. Çevresini temizliyor. Havuzlardan su taşıyıp yanan yerleri söndürüyor. Sökülen ezilen çiçekleri tekrar yerine dikiyor. Provakatörler artık kimin uşağı ise o canilerin yanında.

İşin özeti. Bu direniş bir ağaç uğruna sessiz başladı fakat haksızlığa karşı çığ gibi büyüdü. Büyük bir halk direnişi oldu. Ve artık tarihe Taksim Gezi Parkı Direnişi diye bir olay da eklenmiş oldu...
Link to comment
Share on other sites

Guest
This topic is now closed to further replies.
 Share

  • Recently Browsing   0 members

    No registered users viewing this page.

×
×
  • Create New...