Jump to content

2012'de Yaşanabilecek 10 Felaket!


Guest _ULTIMATE_
 Share

Recommended Posts

[img]http://www.veteknoloji.com/resimler/haberler/20101225124705_world2012.jpg[/img]

[b]Son dönemde sıkça sorulan bir soru: Dünya, Mayaların da söylediği gibi 2012'de yok olacak mı?

İşte en popüler kıyamet senaryoları ve gerçekleşme olasılıkları: [/b]

[b][size="3"]1. Uzaylı saldırısı/hükümetlerin dünya dışı teması resmen doğrulaması [/size][/b]

Uzaylı istilası, HG Wells'in 1898 tarihli Dünya Savaşları'ndan beri (War of the Worlds) çok sayıda büyük eserin konusu oldu. Sözgelimi Mars gibi bir gezegenden, galaksimiz dışından bir türden ya da başka boyutlardan yaratıklardan gelebilecek böyle bir saldırıdan duyulan korku her zaman taze kaldı.

Araştırmacılar, uzaylı saldırısı korkusunun, daha karasal saldırılara ilişkin korkuların arttığı dönemlerde artma eğilimi gösterdiğini söylüyor. Uzaylı istilası teorisinin savunucularıise, giderek artan sayıda UFO görülmesinin, güvenilir fotoğraf ve videoların böyle bir tehlikenin arttığına kanıt olduğunu söylüyorlar.

[b]Kanıt olarak sunulanlar:[/b] Fotoğraflar, video görüntüleri, 50 yıldan uzun bir zamandır dünyanın dört bir yanında hükümetlerin UFO aktivitelerini izlediğine dair resmi açıklamalar, belgeler, 'kaçırılanların' anlattıkları ve UFO teorilerini savunanların anlattıkları. Ancak bunların hiçbiri, ne zaman böyle bir saldırıya uğrayabileceğimizi söyleyemiyor.

[b]Gerçekleşme olasılığı: 0.1 /10 [/b]


[b][size="3"]2. Nibiru / Gezegen X / Wormwood [/size][/b]

Binlerce forum ve internet sitesi, 21.yüzyılın ilk yıllarında bir vakit daha önce keşfedilmemiş bir gezegenin Dünya'ya çarpacağı ya da Dünya'nın çok yakınından geçeceği inancını ortaya koyuyor. Bu olay ya Dünya üzerindeki medeniyeti yok edecek ya da gezegen üzerinde muazzam bir felakete neden olacak. Nibiru, 1960'ların sonunda Zechariah Sitchin tarafından bir kitapta keşfedildi.

Sitchin'e göre, Nibiru Güneş Sistemimiz içinde bulunan ve onu her 3 bin 700 yılda bir iç sisteme sokan değişken bir yörünge izliyor. Ama Sitchin, asla bu gezegenin Dünya'yı tehdit edeceğini söylemedi. Hatta bazıları Nibiru'nun Güneş'in kahverengi cüce (İlk kez 1995 yılında keşfedilen, ne yıldız ne de gezegen kategorisine konabilen gök cisimleri) kardeşi olduğunu ve ilk kez bu yılın sonuna doğru görüleceğini öne sürüyor.

[b]Kanıt:[/b] Çok az. Bazıları NASA'nın 2005 tarihli, Güneş Sistemi'nin dış saçaklarında bir onuncu bir gezegen keşfedildiğine dair açıklamasına işaret ediyor ve çok sayıda kişi bunun 2012'de Dünya'nın yakınından geçeceğini düşünüyor. Ama bu onuncu gezegen muhtemelen Güneş Sistemi'nin içine doğru hareket etmi3yor.

[b]Gerçekleşme olasılığı: 0.2/10 [/b]


[b][size="3"]3. Güneş patlaması[/size][/b]

Bu, Maya takviminin sona ermesiyle bağlantılandırılan ve aslında bilime dayandırılabilen birkaç kıyamet senaryosundan biri. Bu senaryoda, muazzam Güneş patlaması ve Güneş'in püskürteceği gazların Aralık 2012'de Dünya'yı yutarak insanlar ve gezegen ekosistemi üzerinde büyük bir yıkıma yol açacağı belirtiliyor. Geçmişte böyle olayların olduğuna dair bir kanıt bulunmuyor.

[b]Kanıt:[/b] Güneş'in 11 yıllık döngüsünün gözlemleri ve Maya takvimindeki zaman döngüleri arasında bazı bağıntılar görülebilir, ama bu kanıt yeteri kadar güçlü değil. Güneş patlamasının uydulara zarar vermesi, enerji kesintilerine yol açması öngörülebilirken, patlamanını kendisinin Dünya'yı yok edebilecek güçte olmadığı belirtiliyor. En azından 2012'de böyle bir şey olamayacağına neredeyse kesin gözüyle bakılıyor.

Uzak gelecekte, Güneş'in yakıtı bittiğinde, çoğu bilim insanı Güneş'in kırmızı bir deve dönüşerek Dünya'yı yutacağını kabul ediyor. Ama bu olayın 5 milyar yıldan daha yakın bir zaman içinde gerçekleşeceği sanılmıyor.

Geçen yıl bir Maya büyüğü, iddiaları yalanlayarak 21 Aralık'ta dünyanın sona ermeyeceğini söylemişti. Apolinario Chile Pixtun, bu çılgın sorulara maruz kalmaktan bıktığını belirtmişti.

NASA da dünyanın 21 Aralık 2012'de yok olmayacağını açıkladı.

[b]Gerçekleşme olasılığı: 0.3/10 [/b]


[b][size="3"]4. Manyetik kutup değişimi[/size][/b]

Felaket senaryocularının büyük bir bölümü, Dünya'nın manyetik kutuplarının çarpıcı bir şekilde tersine dönmesinin yakın olduğuna ve bunun gezgenin rotasyonunun değişimini tetikleyerek, felaketlere neden olacağına inanıyor.

Dünya'nın geçmişinde kutup değişimlerini kanıt gösterip, bu ani değişiklikleri güneş lekelerinin ya da manyetik alan teorisinin çalışılmasıyla hesaplanabileceğini öne sürüyorlar. Çoğu Mayaların ve eski Mısırlıların gelecekte kutup değişimleri olacağının kanıtlarını bulduklarını ve sırlar bugünün hükümetleri tarafından gizlendiğini düşünüyor.

[b]Kanıt:[/b] Princeton Üniversitesi ve Fransa'daki Paul Sabatier Üniversitesi bilim insanları tarafından yapılan araştırma, Dünya'nın 800 milyon yıl önce kendini yeniden dengelediğini ortaya koyuyor. Uzmanlar Norveç'teki tortul kayalardaki manyetik mineralleri inceledi ve kuzey kutbunun 20 milyon yılda 50 dereceden fazla değiştiğini ortaya koydu.

[b]Gerçekleşme olasılığı: 1/10 [/b]


[b][size="3"]5. Süper-volkan
[/size][/b]
Bir süper-volkan patlaması modern tarihte gerçekleşmiş herhangi bir volkanik patlamadan daha büyük olacak. Araştırmacılar süper-volkan patlamasının magma yerkabuğuna yükselip, dışarı çıkamadığında gerçekleştiğini belirtiyor. Sonuç olarak basınç öylesine büyük oluyor ki bazen magmanın sonunda dışarı çıkmasıyla devasa bir alan yok oluyor.

Milyonlarca ton döküntü ve zehirli gazın patlaması ve atmosfere karışmasının ya dünyanın buzul çağına ve gezegenin bazı bölümlerinin ya da tamamının yok olmasına yol açacak nükleer bir iklime girmesine neden olacak.

[b]Kanıt:[/b] 2012'ye ve süper-volkanlara dair endişelerin çoğu ABD'deki Yellowstone Park altındaki süper-kalderaya odaklanıyor. Son birkaç yılda çekilen uydu görüntülerinde yerin 16 kilometre altındaki erimiş kayanın hareketinde değişimleri ortaya koyuyor.

[b]Gerçekleşme olasılığı: 1/10 [/b]


[b][size="3"]6. Üçüncü Dünya Savaşı [/size][/b]

İkinci Dünya Savaşı'nın sona erdiği 1945'ten beri yeni bir dünya savaşı çıkması endişesi var. Bu olasılık bugün bile tamamen yok sayılamıyor.

[b]Kanıt:[/b] Bugün yükselen güç Çin, Amerika'nın tepkisi, Hindistan ve Pakistan gerilimi ve Kuzey ile Güney Kore arasındaki savaş çanlarıyla yeni bir küresel savaşın çıkabileceğini düşünenler var. İran'ı böyle bir savaşın çıkma etkeni olarak gösterenler de var.

[b]Gerçekleşme olasılığı: 1.5/10[/b]


[b][size="3"]7. Büyük ve kitlesel bir terör olayı [/size][/b]

Yaklaşık 3 bin kişinin öldüğü 11 Eylül 2001 saldırılarından beri, EL Kaide'nin ya da diğer örgütlerin yıkıcı sonuçları çok büyük olacak kimyasal ya da biyolojik bir saldırı gerçekleştirebileceği ya da kitle imha silahları kullanabilecekleri yönünde korkular yaşanıyor. Hükümetlerin bu tehdidi sürekli diri tutma yönündeki açıklamaları da toplumlarda duyulan endişe ve korkuyu azaltmada pek bir yarar sağlamıyor.

[b]Kanıt:[/b] El Kaide lideri Usame Bin Ladin birkaç yıl önce örgütünün sadece caydırıcı olarak birkaç nükleer araca sahip olduğunu söylemişti. Eski Sovyetler Birliği'nden 'kaybolan' birakç nükleer füze de endişe yarattı. Ancak El Kaide ya da bir başka örgütün nükleer silah sahibi olduğu yönünde bir kanıt yok. Bununla birlikte endişe halihazırda Pakistan rejiminin istikrarsızlığı üzerinde odaklanıyor. Nükleer silah sahibi Pakistan'ın bu sırlarının El Kaide ya da bir başka örgütün eline geçebileceğinden, bu silahların kullanımının büyük bir felakete yol açmasından korkuluyor.

[b]Gerçekleşme olasılığı: 2/10 [/b]


[b][size="3"]8. Peak oil [/size][/b]

Dünya petrol rezervlerinin üretim açısından tepe yapması ve o andan itibaren azalmaya başlaması. Küresel petrol rezervlerinin azalması, olarak dünya ekonomilerinin karşı karşıya bulunduğu bir gerçeklik. Peak oil teorisi, arz ve talep etrafında şekilleniyor ve bir noktada talebin arzı geçeceğini varsayıyor. Bu ne zaman olabilir? Bazıları bunun şimdi ila 2020 arasında gerçekleşeceğini düşünüyor. Bazı felaket senaryocuları, peak oil teorisiyle Maya takviminin bitişini (2012) bağlantılandırıyor.

Dünya ekonomilerinin petrole bağımlılığı düşünüldüğünde bunun ciddi sonuçlar yaratacağını ve felakete dönüşebileceğini belirtiyorlar. Bu gruba göre bütün bunlar sosyal düzenin çökmesine ve felaketlerin birbirini izlemesine neden olacak.

[b]Kanıt:[/b] Petrol rezervlerindeki azalma neredeyse kesin bir şey, ama cevaplanmamış iki soru var: Ne zaman olacak ve dünya zaman içinde alternatif enerji kaynakları geliştirecek mi?

[b]Gerçekleşme olasılığı: 4/10 [/b]


[b][size="3"]9. Arı kolonisinin yok oluşu [/size][/b]

2008 kışında ABD'deki ticari amaçlı arı kovanlarının üçte birinden fazlasındaki arı kolonilerinde çöküş yaşandı. Bu sendrom, işçi arıların aniden ölümü ve geriye boş kovanlarda dolanan yalnız bir kraliçe arıdan başka hiçbir şey kalmaması anlamına geliyor. Bu sadece ABD'de yaşanmadı. Avrupa'da da Fransa, Belçika, İtalya, Portekiz ve İspanya gibi ülkelere yayıldı.

Bu çöküşün birkaç nedeni olduğu öne sürülüyor. Neredeyse evrensel olarak bulunan varroa mite (bal arılarına saldıran bir dış parazit), bazı böcek ilaçları, İsrailli akut felç virüsü, iklim değişikliği ve cep telefonu dalgaları. Ama bunların hiçbiri kanıtlanmış nedenler değil. Şimdiye dek bir çare bulunamadı ve başka ülkelerden yeni vaka haberleri geliyor. Bu da bal arılarının tamamen yok olmasına neden olabilir.

[b]Kanıt:[/b] Bal arısı insan yaşamının devamını sağlayan zincirde çok önemli bir yere sahip. Dünya gıdalarının üçte biri doğrudan bal arılarının hardeketleriyle bağlantılı. Bal arılarının nesli tükenirse, bunu şiddetli kıtlıklar, açlık, şiddet olayları, isyanlar izleyecektir.

[b]Gerçekleşme olasılığı: 7/10 [/b]


[b][size="3"]10. Çevresel yıkım [/size][/b]

Bugünkü adı iklim değişikliği ya da küresel ısınma. Daha önceki yıllarda kirlilik, erozyon, ozon tabakasının delinmesi ve buz çağıydı insanlığın karşı karşıya kaldığı felaketler. Doğanın içinde bulunduğu tehlikenin daha da artmasında insanın etkisinin büyük rolü şüphe götürmez bir gerçek.

[b]Kanıt:[/b] Çok az bilim insanı küresel sıcaklıklardaki artışı sorguluyor. Atmosferde sera etkisi yaratan karbondioksit salınımlarının bu şekilde devam etmesi halinde dünya geri döndürülemez bir şekilde yok oluşuna doğru gidecek. Felaket senaryocularının bir bölümü dünyanın yok oluşunun insan eliyle ve küresel ısınma sonucunda gerçekleşeceği görüşünde.

[b]Gerçekleşme olasılığı: 7/10 [quote]
http://www.veteknoloji.com/2012-de-yasanabilecek-10-felaket-37667--.html[/quote]
[/b]
Link to comment
Share on other sites

maya takviminin bitmesinin hiçbir ehemniyeti yok.
4 günsonrada miladi takvim bitecek. 20 gün öncede hicri takvim bitti . bişey oldumu?

ama herkes bi teori üretiyor. bende kendimce bi teori ürettim:))
dikkat bu teori hiçbir yerde yok.ilk burada sizlerle paylaşıyorum


dünyanın kutuplarının değişmesi ve güneşteki patlamanın aynı ana denk gelmesi sırasında dünya resmen mağara dönemine döner.
manyetik kutup değiştiği anda 8 saat içinde bu dönüşüm tamamlanıyor. bu dönüşüm sırasında manyetosfer yok oluyor.işte bu anda güneşten olacak bir patlama ile ( güneşte her 11 yılda bir kutuplar yer değiştirir ve bu değişimde çok büyük patlamalar olur.2001 - 1990 - 1979 - ... olan patlamaları 2012 - 2023 - 2034 ... devam edecektir :) )dünyaya gelen radyasyona dur diyecek tabakada olmadığından. tüm elektronik cihazlar resmen yanacak. telefon,iletişim ,enerji santralleri, uçaklar arabalar gemiler ......ve tüm roketler bombalar çalışmaz olacak.teknolojiye gellll:)
bir delinin kuyuya attığı taştan öte birşey değildir tüm seneryolar

22.12.2012 için birdolu ve seneryo( plan) yapanlar var fakat unutulmaması gereken öğütler var Kuran-ı kerimde.bunlardan bir tanesi
" Onlar tuzak kurdular, Allah da tuzak kurdu. Ve Allah, tuzak kuranların en hayırlısıdır." Ali İmran 54

inşAllah Güzel şeylerin başlangıcı olacaktır.

" Bu hayatı fazla kafanıza takmayın ! Nasıl olsa içinden canlı çıkamayacaksınız.."[ Necip Fazıl Kısakürek ]

Edited by ilkerxxx
Link to comment
Share on other sites

Yanlız burda gözden kaçan bir oluşum belirtilmemiştir.Onuda belirtmek isterim.Yukardakiler doğruluk derecesi yüksektir.

[b]***İnsan DNA sındaki değişim.[/b]

Bilimsel olarak bilinen insan DNA sı 2 katmandır,2012 ye yaklaşık iki yıl kadar bir sürenin kaldığı şu günlerdeFoton kuşağı ve etkilerini hatırlarsak,insan DNA ‘sında oluşacağı söylenen değişme ve gelişmeler,2 sarmallı DNA dan 12 sarmallı DNA ya yükseliş,insan hücrelerinin büyüyüp şişmesi, elektriksiz ve karanlık günler vs... Bilim adamlarının söylediklerine göre bu yüksek enerjili fotonların insan vücüdunda meydana getirdiği değişiklikler kolay kabul edilir türden değil. 4.boyutun tam olarak bilinmediği halde beşinci boyuta geçileceğinin tahmin edilmesi, telekinezi ve psisik güçlerin artması insanların birbirinine karşı davranışlarını ne yönde etkiler ve ne yönde değiştirir orası da ayrı bir merak konusu.Bizleri beklediği söyleniyor.

2012'de yaşanması beklenenleri açıkladı.

[b]NASA uzmanları, 2012'de son 50 yılın en parlak Kuzey Işıkları'nın izlenebileceğini açıkladı. 11.12.2010,14:46:30[/b]

2007'den beri şiddeti artan Kuzey Işıkları'nın 2012'de zirveye ulaşması bekleniyor.

Buna Güneş'in manyetik çevriminin maksimuma ulaştığı evre olan Güneş Maksimumu neden olacak. Yani Güneş'in güneş ekvatorundatki manyetik alanı güneş kutuplarındakinden hafiften daha hızlı dönecek.

Güneş döngüsü bir Güneş Maksimum'dan diğerine yaklaşık 11 yılda gerçekleşiyor. Bu sayı 9 ila 17 yıl arasında değişiyor.

Son Güneş Maksimumu 2000'de gerçekleşmişti ve NASA uzmanları 2012'de bir sonrakinin gerçekleşeceğini ve 1958'den beri en şiddetli sürecin yaşanacağını tahmin ediyor.

NASA uzmanları 2012'de Kuzey Işıkları'nın en az Roma'nın güneyinden bile görülebileceğini düşünüyor.

[b]RENKLER ŞİDDETLENDİ[/b]

İzlandalı fotoğrafçı Orvar Thorgiersson, Kuzey Işıkları'nın şiddetinin artışını belgelemek üzere başlatılan bir projede yer alıyor.

Düzenli olarak son dört yıldır sıfır derece altında sıcaklıklarda çalışan 35 yaşındaki fotoğrafçı, 2007'deki Kuzey Işıkları'nın daha zayıf olduğunu fotoğraflamış. 2008'de Kuzey Işıkları'nın yoğunluğunun ve renklerinin daha fazla şiddetlendiği görülüyor.

Orvar, "2012 en iyisi, en parlağı olacak ve uzun bir süre izleme fırsatımız olacak. Artık ışıklar gecelerikitapokumanızı sağlayacak kadar parlak. Ay'dan daha parlaklar. Ama 2012'de Güneş fırtınasının Dünya'da yarattığı görsel şölen karşısında tam anlamıyla dehşete düşeceksiniz. Bu daha önce gördüğünüz hiçbir şeye benzemeyecek" diyor.

[b]CEP TELEFONLARI ÇALIŞMAYABİLİR[/b]

Güneş'teki reaksiyonlarla yayılan enerji ve ışık gezegenin yüzeyinde görülebilen hipnotize edici bir etkiye neden oluyor. Kutup bölgelerinde daha görünür oluyor, çünkü muazzam miktarlarda yüklü parçacık bir araya toplanıyor.

NASA daha önce de 2012'de yaşanacak Güneş fırtınalarının teknolojiye çok bağımlı hale gelen insan yaşamını olumsuz etkileyeceği, enerji kesintilerinin meydana gelebileceği ve cep telefonlarının bile çalışmayabileceği uyarısında bulunmuştu.

[b]SABAH GAZETESİ [/b]



[b]Diğer beklentiler aşağıdadır.[/b]

[spoiler]2012 Yılı; tahmin edilen yeni çağ başlangıcı, kehanetler

--------------------------------------------------------------------------------

MAYALAR'IN ÇÖKÜŞÜ Maya uzmanlarından Brooks, Mayalar'ın çöküşünü, M.S. 600 ve 1100 yılları arasında tropikal enlemlerde baş gösteren iklimsel nemliliğin değişimine bağladı. 10 derece ve 20 derece Kuzey enlem bölgelerinin, sert iklim dalgaları bakımından oldukça hassas olduğu bugüne kadar pek çok araştırmacı tarafından dile getirildi. Harvard Üniversitesi araştırmacılarından Sheret S Chase de benzer şekilde M.S. 790 ve 810 yılları arasında Maya Uygarlığı'nın kuraklığa maruz kaldığını iddia etmiştir. Mayaların çöküşüyle ilgili merak uyandıran asıl konu Mayalar'ın çöküşdönemi sırasında Güneş'le ilgili manyetik bir tersinirlik bekledikleriydi. Onlar bu tersinirliği güneş ışın bombardımanının artışı, bebek ölüm oranı artışı ve nesil tükenmesi olarak gösterdi. Ancak Mayalar daha bu olaylar baş göstermeden böyle bir şeyle karşılaşacakları nı biliyordu ve bu bilgilerini takvimlerine işlemişlerdi.

260 GÜNLÜK DÖNGÜMayalar'ın ağaç kabuklarına yazdıkları günümüze kalabilmiş en eski kitapları olan Dresden Kitabesi'nde de Mayalar'ın 260 günlük döngü üzerinde yoğunlaştıkları görüldü. İlk başta kimi uzmanlar belirli bir periyotta kendini tekrar eden günler zincirinin, herhangi bir göksel ritimle alakasının olmadığı yorumunu yaptı. Ancak, bu döngünün güneşin değişen kutup ve ekvatoral manyetik alanlarıyla yakından ilişkili olduğu, daha sonra yapılan bilimsel çalışmalarla net bir şekilde ortaya kondu. Fakat yine de bu döngünün kesin bilimsel temellere oturtulabilmesi, sadece, son on iki yıldaki uzay çağı araştırmaları ve uzay yolculukları sayesinde yapılabilen modern astronomik gözlemler kullanılarak mümkün oldu. Bizim en son uzay araştırmalarımızı n sonunda fark ettiğimiz 'güneşin manyetik tersinirliğinin zamanını ortaya çıkaran döngünün önemini ve varlığını' Mayalar'ın anlayabilmeleri gerçekten nasıl gelişmiş bir uygarlık olduklarının kanıtıdır.
Hormonlar mı etkili oldu?Maya uzmanı Cotterell güneşin manyetik değişimini Maya uygarlığının zayıflamasının önemli sebeplerinden biri olarak gördü. Mayalar'ın kullandığı "Uzun Dönem Takvimi" nin genelde M.Ö. 12 Ağustos 3114'te Venüs gezegeninin doğuşu diye bilinen bir olayla başladığı kabul edilir. Bu olay Mayalar için o kadar önemlidir ki bizim Hz. İsa'nın doğumunu kendi takvimimizin başlangıcını ilan ettiğimiz gibi onlar da bu olayı takvimlerinin temeli olarak kullanmışlar. Maya Uzmanı Cotterell güneşin manyetik değişiminin ve düşük güneş lekesi aktivitesi sürecini Maya uygarlığının zayıflamasının önemli sebeplerinden biri olarak gördü. Bunu da üzerinde çalıştığı başka bir konuyla bağlayarak güneş lekeleriyle insan üremesi arasındaki ilişkiyi ortaya çıkardı.

GÜNEŞLE ÜREME İLİŞKİSİ Cotterell "güneş etkisi" ile insanların hormon üretmesi arasındaki ilişkiyi içeren bir teorisi vardı. Bu teze göre, dolaşan güneş partiküllerinin seviyesi "hipofiz guddesi" (beynin yüzeyinde bulunan) tarafından salgılanan "hormon melatoninin" (renk hücresi) seviyesini etkiler. Bu durumda içe dönük ve dışa dönük davranışlarda etkilidir. Güneş döngüsüyle renk hücresinin üretimi arasındaki bağlantıyı keşfettiğinde Cotterell bunun başka hormonların salgılanmasında etkili olup olamayacağını merak etti. Şaşırtıcı bir biçimde hippotalamus tarafından kimyasal bir uyarılmaylayine "hipofiz guddesi"(beynin yüzeyinde bulunan) tarafından üretilen folikül uyarıcı hormonu (FSH) arasında direk bir ilişki keşfetti. Bu hormonunda insan üremesi arasında direk bir bağlantı vardı.

HORMONLARI ETKİLİYOR Erkeklerde FSH testisteki sperm hücrelerinin gelişimini kontrol ediyor. Kadınlarda ise yumurtaların olgunlaşıp dışarı atılmasını sağlıyor. Güneş döngüsü grafiğini dişi hormon seviyelerindeki artış ve düşüş grafiğinin karşısına getirdiğinde Cotterell adet döngü ve güneş rüzgarıyla taşınan yüklü partiküller arasında direk bir bağlantı olduğunu gördü. Öyle anlaşılıyordu ki güneşten gelen partiküllerin dünya manyetik alanında yaptıkları etki FSH üretimini ve kadın üremesini etkiliyordu. FSH üretimi ile güneşin manyetik alanındaki değişiklikler arasında bir bağlantı varsa aynı zamanda güneşin nötr manyetik tabakasındaki değişimlerle de bir bağlantı olmalıydı. İlk önce nötr tabakanın M.Ö. 314 civarında (Maya takviminin başlangıç yılı) kutup değiştirdiğini ve çok ilginç bir rastlantı olarak da benzer bir değişiminde M.S. 627'de tekrar ettiğini buldu. Bunlardan ilki Mayalar'ın takvimlerinin başlangıcı diğeri ise Mayalar'ın ortadan kayboldukları tarihlerdi. Cotterell bunu bir adım daha ilerigötürerek gelişmekte olan ülkelerde ortaya çıkan üreme oranındaki mevcut düşüşün yaşam tarzındaki değişimler, kimyasal kirlilik, ve gebelikten etkili korunma yolları ile ilgili değil de yine manyetik alanlardaki değişiklikle ilgili olduğu varsayımını yaptı. Tüm bu bilgiler ışığında iki şey göze çarpıyordu. Mayalar güneşe bağlı manyetik değişimlerden dolayı üremelerinde bir düşüş yaşadıkları için yok olmuş olabilirlerdi. Ancak diğer toplulukların yok olmaması akla iklimin kuraklaşmasını getirdi. Mayalar'ı yeryüzünden silen etken hangisi olursa olsun şurası bir gerçek ki iklimde büyük ve ani değişimler olmuştu. İşte bu da hayati derecede önemli bir noktadır. Şu anki yaşadığımız uygarlık da bunu dikkate almalı. Çünkü geçmişte iklim değişiklikleri olmuşsa gelecekte de olacak demektir. Şu anda biz de benzer iklimsel değişimler ve gezegenimizin bazı bölgelerinde büyük çölleşmeler yaşıyoruz. Örneğin bir zamanlar son derece ılıman bir iklime sahip olan Mısır'ın artık büyük bir bölümü çölleşmiş durumda. Bu durumda bize sundukları 22 Aralık 2012 tarihine biraz daha dikkatli bakmak gerekiyor

Yeni Atlantis ABD sahilleri olacakÇözüldükçe yeni sırları aydınlatan Maya takvimine göre, 2012'de beklenen tufan ABD'nin doğu ve batı kıyılarını Atlantis gibi sular altına gömecek. "Beklenen Tufan Yılı" olarak kabul edilen 2012'yi tarihler gösterdiğinde dünyada ne gibi değişimler yaşanacağı merak edilen en önemli konu. Mayalar'ın kehanette bulundukları gibi içinde bulunduğumuz "Beşinci Çağ"ın sonu geldiğinde dünya tamamen mi yok olacak yoksa bir bölüm mü bu tufandan etkilenecek? Maya takvimine ve bugüne kadar yapılan araştırmalara göre bu tufandan en çok Amerika ve Avrupa'nın kıyı şeridi etkilenecek

Dünyada o gün fiziksel anlamda neler yaşanacak? Toplu bir yok oluşa doğru gitmiyoruz. Tahminlere göre 2000'li yılların ilk çeyreğinde bir zamanlar yaşanan tufanın bir benzeri ile karşılaşılacak. Uzmanlar uzun yıllardır manyetik alandaki bir değişimin büyük doğal afetlere neden olacağına inanıyor. Bunların çoğu tarihte olageldiği üzere belirli periyotlarda tekrar eden fenomenler gibi görünüyor. Bununla beraber dünya hiçbir zaman bu kadar yoğun nüfuslu olmamıştı. Bu nedenle son tufan insanlık için tahmin edilemeyecek ölçüde hasara neden olabilir.

Özellikle hangi ülkeler tehdit altında?
Amerika'nın doğu ve batı sahilleri boyunca uzanan geniş alan Atlantis gibi suların altında yok olacak. Aynı zamanda Avrupa'nın birçok sahil şeridi de bundan büyük ölçüde etkilenecek. Beklenen bir diğer büyük değişiklik ise, iklimler üzerindekendisini gösterecek. Bilim adamı Cayce kutupların yer değiştireceğini ve böylelikle bugünkü kutup ve tropik bölgelerdeki iklimsel değişimleri yaratacağını söylemişti. 1900'lü yılların sonlarında elde edilen bilimsel veriler de buna benzer bir senaryoyu ortaya koyuyor. Tüm bu kehanet niteliğindeki tahminler şu an yaşadığımız dünya çağının hemen hemen aynı tarihte yani M.S. 22 Aralık 2012 tarihinde biteceğine dair Maya inanışı ile örtüşüyor.

BÜYÜK KEHANET
Peki takvimlerdeki tüm bu sırlar nasıl açığa kavuştu?
Mayalarla ilgili araştırma yapan uzmanlar önce Mayalar'ın zaman ve takvim sistemini çözmeye çalıştılar. Sonra da bunu şu anda kullandığımız Gregorian takvimine uyarlama çalışmaları geldi. Joseph T. Goodman'ın çalışması Maya araştırmacılarından Thompson tarafından adapte edilerek de büyük kehanet ortaya çıkarıldı. Buna göre Gregorian takvimiyle M.Ö. 13 Ağustos 3114 tarihine karşılık gelen "Büyük Devir"in 13 Baktun yani 1.872.000 gün sürdüğü düşünülürse, şu anda içinde bulunduğumuz çağın M.S. 22 Aralık 2012 tarihinde sona ereceği hesaplandı.

1.872.000 sayısı dünyanın kilometre saati mi? Maya rahiplerinin kehanetlerine göre 1.872.000 sayısı büyük önem taşıyor. Çünkü dünyanın döngüsü bu sayıya ulaştığında dünya büyük bir yıkım yaşayacak.
Dilek Sancılı
2012 son mu başlangıç mı?

Mayalar 2012 için 'zamanların sonu' diyor. Ancak bu yok oluş anlamında değil fiziksel bir değişim. İnsanoğlu dört kez geriledi ve artık değişim zamanı. Mayalar'a göre; 2012 yılı insanlığın yükselişinin başlangıcı olacak. Maya Kehanetleri' ne göre 22 Aralık 2012 tarihi dünya için çok önemli. Çünkü bu dönemde içinde yaşadığımız çağ sona ererek yeni bir çağ başlayacak. Büyük bir tufanla gelecek olan bu yeni çağın ipuçlarını ise bilim adamlarına göre iklimsel değişimler sayesinde şimdiden gözlemleyebiliyoruz. "Beşinci kutupsal kayma" olarak adlandırılan bu değişimde daha önceki değişimlerde olduğu gibi yine kutupların manyetik alanının değişmesiyle meydana geleceğini söyleyen Sınır Ötesi Yayınları'nın Genel Yayın Yönetmeni Ergun Candan, dünyadaki iklimlerin değişimini de buna bağlıyor. Candan, "Kutuplar yer veya açı değiştirdiğinde kutuplarda buzlar eriyor. Kaldı ki, küresel ısınma sonucu şu anda Kuzey Kutbu'ndaki buzullar zaten erimeye başlamış durumda. Mayalar'a göre de daha önce yaşanan dört çağda tıpkı bu şekilde sona erdi" diyor.

* Peki tüm bu bilgiler bilimsel olarak ortaya konup kanıtlandı mı? Dünyanın en az dört kez kutupsal kayma (kuzey ve güney kutbu) yaşadığı bilimsel verilerle kanıtlandı. En son Discovery kanalında dünyanın manyetik alanının belirli periyotlarla nasıl değiştiğini bilimsel çevreler açıkladı. Hatta bilgisayar ekranındaki üç boyutlu animasyonlarla gösterimi yapıldı. Şu anda dünyanın manyetik alanında muazzam bir değişim var. Bunun da en büyük nedeni güneşte meydana gelen değişimler. İlginç olan Mayalar bunu biliyordu. Konunun bir diğer yanı da Mayalar'ın bununla da yetinmeyip, gelecekte tüm insanlığı etkileyecek trajediyi bizlere şifreli bir şekilde duyurmuş olmalarıdır. Bu şifreye göre dünya için 2012 yılı çok önemli.

NİRVANA'YA DOĞRU

* Yani bu görüşe göre 2012 yılındadünya yok mu olacak? Mayalar 2012 için 'zamanların sonu' diyor. Fakat bu dünyanın top yekun yok oluşu değil, bir fiziksel değişim. Daha önce yaşanan sanki tufan gibi düşünebiliriz. Bu fiziksel değişimlerle birlikte ruhsal değişimler de birbirleriyle orantılı devam ediyor. Her bir büyük fiziksel değişimlerle birlikte insanlık ruhsal değişimde yaşıyor. Şu ana kadar insanlar aşağıya inişi yaşadı. Birincisinde biraz daha kabalaştı, ikincisinde biraz daha, üçüncüsünde biraz daha... Dördüncünün sonunda tam anlamıyla bir dip yaptı. Bu yüzden 2012'yi Mayalar insanlığın yeniden yukarı çıkışın yaşanacağı bir çağ olarak tanımlıyor. Hatta çeşitli dinler bundan Altın Çağ, vaat edilen cennet veya Nirvana gibi bahseder. 2012'nin önemi burada. Aşağıya inen insanlık tekrar yukarı çıkacaktır. Bunun da ilk basamağı 2012'dir diyor Mayalar.

* 2012 yılında başlayacak olan bu yukarıya doğru çıkış ne kadar zamanda tamamlanacak? Bildiğimiz kadarıyla bu yukarı çıkış süreci başladı. Belki 2012 bir final olabilir. Bu bir süreç. Ancak tufanla kıyameti birbirine karıştırmamak lazım. Kıyamet ruhsal bir değişim, tufan ise fiziksel bir değişim demektir. Kıyamet hem tasavvufi hem de ezoterik (gizli öğreticilik) anlamda ayağa kalmak ve uyanmak demektir. Bu uyanıştan kastedilen ruhsal aydınlanmadır. Böylelikle dinsel metinlerin içindeki sembollerin anlamları da çözülebilecek ve dinsel metinlerde gizlenen gerçeklerle herkes yüz yüze gelebilecektir.

İKİ YILLIK HATA PAYI...

* 22 Aralık 2012 tarihi konusunda hiç şüphe yok mu? Mayalar'ın yakın geleceğimize ilişkin kehanetleri tüm ezoterik bilgilerle örtüşmektedir. Bu nedenle verilen tarihin önemi çok büyüktür. Ancak bu tarihlemede iki yıllık bir hata payı bulunabileceğ i de gözardı edilmemelidir. Bunun sebebi Maya Takvimi'nin bizim kullandığımız Gregoryen Takvimi'ne çevrilişinde MÖ 1'den MS 1'e geçilmiş olmasıdır. Aradaki 0 atlanmıştır. Yaptığı araştırmada Astrofizikçi Cotterel de bu konuya dikkatleri çekmiştir.

* Bugüne kadar Mayalar'ın hangi kehanetleri yerini buldu? Şu anda bilimsel olarak ispat edilen dünyanın dört kez kutup değişimi geçirdiği. Bugün bu durum ispatlanmış durumda. Günümüz insanları bunu yeni keşfetse de, Mayalar bunun farkındaydılar. Bu bile başlı başına önemli bir şey.

* Mayalar'la ilgili tüm bu bilgilere nasıl ulaşıldı? Bütün bunlar dünyaca ünlü astro fizikçi Coterelli'nin bilgilerini bir BBC muhabiri Adrian Gilbert'in derlemesi sonucunda dünya kamuoyuna duyurdu. En önemli buluş da eski Maya kenti Palanque'deki Yazıt Tapınağı'nda buldukları mezar taşının kapağındaki şifreyi çözmeleriyle oldu.

* Şifre nasıl çözüldü? Simetriyle ilgili bilgileri çözerek çok önemli sonuçlara ulaştılar. Kapağın üzerindeki şerit motiflerini simetrik bir şekilde yan yana getirdiklerinde ortaya Jaguar ve bunun üzerinde de bir Yarasa sembolünün ortaya çıktığını gördüler. Mayalar'ın sakladıkları bu sembollerin bir anda belirmesi Cotterel'i şaşkına çevirmişti. Çünkü Mayalar'ın mitolojik yazıtlarında Jaguar beşinci yani bizim çağımızı, yarasa ise ölümü sembolize etmekteydi!. .. Kapağın üzerinde açık bir şekilde görülen "Güneş Haçı"nın üzerindeki ilikler ise Güneş'in manyetik iliklerini temsil etmekteydi. Bu da Mayalar'ın gizli mesajıydı. Yaşanacak trajedinin sebebi Güneş'te meydana gelecek olan manyetik değişimlerdir! ..

Mayalar'ın kehanetiYüzlerce yıl önce yok olan Maya Uygarlığı'nın tabletlerine göre dünya büyük bir tufandan sonra son çağına girecek.
Maya takvimindeki yok oluş tarihi Marduk'la da örtüşüyor. Dünyanın beşinci değişimi bu yüzyılda.

Geri sayım başlıyor mu?Tabletlerdeki Maya takvimi tufanların yaşandığı 4 çağdan sonra sonu yine tufanla bitecek 5'inci çağın 21'inci yüzyılda başladığına işaret ediyor.

Sunuş Sır tabletler
Dünyanın en gizemli uygarlığı Mayalar'dan geriye sadece, çözümü onlarca yıl süren yazılı tabletler kaldı. Hiçbir iz bırakmadan tarih sahnesinden silinen bu görkemli uygarlığın izlerini araştıran bilim adamı ve tarihçiler, dünyanın geleceğiyle ilgili önemli ipuçlarına ulaştılar. Mayalar'ın kriptoyu andıran tabletlerinde dünyanın son çağına gireceği ancak bunun büyük bir tufandan sonra olacağı yazılı. "Uzaylı uygarlık" olarak da tanımlanan Mayalar'a göre dünya bugüne kadar dört çağdan geçti ve her çağın sonunda büyük yıkım yaşandı. Mayalar'ın oluşturduğu takvime bakıldığında da dünyanın yaşayacağı tufan net olarak belli. Mayalar'ın takvimine göre dünya 1 milyon 872 bin günde bir çağ değiştiriyor. Oldukça karışık olan bu takvim bilim adamlarınca ancak yüz yılda çözülebildi. Bu yazı dizisinde dünyanın geleceğiyle ilgili Mayalar'ın kehanetlerini okuyacaksınız.
Astro fizikçi Maurice Cotterel'in çalışmalarını derleyen BBC muhabiri Adrian Gilbert'in yazdığı "Maya Kehanetleri" isimli kitabı Türkiye'de yayınlayan Sınır Ötesi Yayınları'nın Genel Yayın Yönetmeni Ergun Candan insanlığı önümüzdeki yıllarda yepyeni gelişmelerin beklediğini söylüyor. Candan, şöyle devam ediyor: "Toplu bir yok oluşa değil, toplu bir uyanışa gidiyoruz... Yaşanan ve yaşanacak olan doğal afetler ise, bu sürecin içindeki unsurlar. Tüm alametler göstermektedir ki, dinlerin ve tüm eski kaynakların kehanetlerinde bildirilen, tarif edilemez güzellikteki bir Altın Çağa doğru hızla yaklaşılmaktadı r. Tüm bu değişimlerin sonucunda şuurlarımız üzerindeki ağır perde kalkacak, böylelikle dünyamızın gerçek tarihini ve en önemlisi de varoluşumuzun sırlarını anlayabileceğ iz... Ancak bu değişim sürecinin bir parçası olan dünyamızın fiziksel değişimlerine de katlanmak zorunluluğuyla karşı karşıya kalacağımızı unutmayalım." Candan, Maya Kehanetleri' nin özellikle son üç dinin kitaplarında yer alan tufana da işaret ettiğinin altını çiziyor.

SONSUZLUK TARİFİHer şeyden önce Mayalar çok üstün seviyeli dinsel bilgilerle geldiler. Tek tanrı inancındaki eski "Mu Güneş Dini"ne bağlı bir topluluktular. Örneğin Mısır uygarlığı, Mu'dan sonra gelen ve Mu kadar gelişmemiş bir uygarlık olan Atlantis'in bir kolonisiydi. Öyle olmasına rağmen dönemin çok üstünde bir gelişim gösteren bir uygarlık olarak tarih sahnesine çıktılar. Mayalar o anlamda Mısır'dan hem çok daha üstün bilgiye ve daha eski bir geçmişe sahiplerdi. Çok gelişmiş dini sistemleri sayesinde geleceğe ait bazı bilgilere sahip olan Mayalar'ın geleceğe ait olan bilgileri ise geçmişe ait bilgiye sahip olmalarında yatıyordu. "Başlangıç nasılsa son da öyle olacaktır" diye çok eski ezoterik bir söz vardır. Çünkü bazı şeyler yeryüzünde periyodik olarak tekrar ediyor. İşte Mayalar'ı önemli kılan bu ezoterik (gizli öğreticilik) bilgi birikimine sahip olmalarıydı. Mayalar'a göre yeryüzünde meydana gelen en önemli değişimlerden biri de eksen açısıyla ilgiliydi. Günümüz bilimsel bulguları Mayalar'ın bu bilgisiyle tam anlamıyla örtüşmüş durumdadır.

MODERN ASTROLOJİ Mayalar kendi takvimlerinde ve kutsal kitapları olan Popol Vuh'da da ifade ettikleri gibi dünyanın dört kez eksen açısını değiştirdiğini ve bir beşinci değişimin de bu yüzyılda olacağını ifade etmektedirler. Bunun periyodik olarak tekrar etmesinin en büyük nedeni güneşte meydana gelen manyetik değişimin, yeryüzündeki manyetik değişime etki etmesi. Yani manyetik alanın değişmesi sonucunda bu tetiklemenin sonucu olarak dünyanın eksenin açısında da kaymalar meydana geliyor. Astrofizikçi Cotterel "Her Kozmik Döngü'de güneşin manyetik alanı beş kez yer değiştirir. Bu, Mayalar'ın dünyanın geçmişte tam dört kez büyük doğal afetler (Tufanlar) geçirdiğine ve Beşinci Güneş Çağı'nın sonundaki yani 21. Yüzyıl'daki beklenen Tufan'ın takip edeceğine inanmalarının ana sebebidir."
[/spoiler]

[spoiler]21 Aralık 2012 FOTON KUŞAĞI ETKİSİ ve NİBİRU...

21 Aralık 2012
Bu tarihte olması beklenen 2 felaket var!
FOTON KUŞAĞI ETKİSİ ve NİBİRU...
Nibiru
Sümerler tarafından, Nibiru, yani geçiş gezegeni ismi verilen, Babil astronomları tarafından ise Marduk olarak adlandırılan gezegendir. 2012 yılında dünyaya yakın geçiş yapacağı öne sürülmektedir. Zecharia Sitcin tarafından yapılan araştırmalara konu olmuştur. Dünyadan 4 kat daha büyük olduğu ve güneş çevresindeki turunun 3600 yıllık periyoda sahip olduğu bu araştırmalarda ortaya atılmıştır. Sitchin,Mısır ve Mezopotamya'daki araştırmaları esnasında eski uygarlıkların da bu gezegenden haberdar olduğunu saptamıştır.

Türkiye'de de yazar Burak Eldem konu ile ilgili bir kitap yazmış ve bu gezegenin eski uygarlıklar dönemindeki önemi ve 2012 yılında yapacağı öne sürülen yakın geçişle ilgili teoriler sunmuştur.

Teorilere göre 10. gezegen denen Nibiru (NASA'nın 2001 KX76 olarak katalogladığı gezegen) güneş etrafındaki 3657 yıllık her dönüşünüde dünya'ya yakın olarak gelip geçerken dünya üzerinde türlü felaketlere sebep olmaktadır. Bu seferki geçiş ise kimilerine göre 2012 yılında gerçekleşecektir. Güneş sistemimizdeki elemanlar olarak Zecheria Sitchin Güneş'i ve Ay'ı da cisim olarak ele aldığında 11 cisim söz konusu olmaktadır. Nibiru'yu bu sisteme eklediğinde 12 sayısına ulaşılmaktadır (Sümer tabletlerini çeviren Sitchin'e göre). Güneş ve Ay'ı saymazsak 9 gezegenden oluşan güneş sistemimizde Nibiru 10. Gezegen olmaktadır. Zecheria Sitchin'in kitabında anlatılan 12. Gezegen ile bugün tartışılan 10. Gezegen aynı gezegendir. Son zamanlardaki, Güneş sistemimizdeki gezegenlerin parlaklıklarındaki artış, Jüpiter'in uyduları ile arasında iyonize bir bağlantı oluşması, gezegenlerin manyetik çekim güçlerindeki artış, Jüpiter, Uranüs ve Neptün atmosferlerindeki sıradışı değişiklikler dünya üzerinden teleskoplarla izlenmektedir. Son aylarda tüm dünya'da görülen atmosferik anormallikler ve çeşitli büyüklükteki depremlerin yoğunluk kazanması ile ilgili açıklamalar 10. gezegenin gelişi ile ilgilidir.




Tüm resmi görmek için tıklayın


FOTON KUŞAĞI ETKİSİ
(Işın çağına giriş olarak tanımlanmakta)
İndigo Dergisi
Haber: Didem Çivici

Foton Kuşağı Etkisi

Karşımıza çıkan herhangi bir sağlam bilimsel veri yok. Tüm kaynaklarda bilimsel bir kanıtın öne sürülmediğinden bahsediliyor, zira geçerli kanıtlar da yok deniliyor. Elde olan tek şey birkaç bilim adamı ve astronomun tezlerinden ve araştırmalarından ibaret. Zaten bu konu üzerinde araştırmalar yapan bilim adamları da bulundukları yerlerden uzaklaştırılmışlar. Elde olan veriler, bilinen döngünün 26.ooo yıl olduğu, bu geçişin belirtisi olan Schumann Rezonansı'nın değişimi ve Foton Kuşağı içerisinde bulunan yıldızların varlığından ibaret. Açıkça bir kanıt ortaya konulamamış. Foton Kuşağı güçlü elektromanyetik radyasyona sahiplik eden yoğun bir uzay boşluğu ve bazı x-ışınlarını da içermekte. Galaksi içerisine akan manyetik bir ışık olarak ta tanımlayabiliriz.

Edmun Halley tarafından keşfedildi

Keşif, ingiliz astronom Sir Edmund Halley'in (1656-1742) günlerinde başlayan Pleiades çalışmalarıyla başladı. Halley, bu yıldız grubundaki 3 yıldızın Yunanlılar tarafından belirtilen yıldızlar arasında bulunmadığını ortaya çıkardı. Yunan astronomlar ya da Halley yanılmış olabilir miydi? 1991 yılında yayınlanan bir makalede sunulan diagrama göre 6 yıldız; Merope, Atlas, Teygeta, Electra, Coeleno ve güneşimiz Pleiades'in bir yıldızı olan Alcyone'nin yörüngesindeler.Daha sonra Halley şu sonuca vardı: Pleiades takımı belli bir hareket sistemiyle ilerliyordu. Bu tez, Frederick Wilhelm tarafından onaylandı. Pleiades, her yüzyıl için 5.5 saniye kesin bir hareketle döngüsüne devam ediyordu.

Altı gün içinde Dünya'nın tamamen değişeceği iddia ediliyor

Foton Kuşağının merkez alanına girilmesiyle birlikte yaşanılması beklenen fiziksel ilk etkileşimler ise şu şekilde sıralanıyor yayınlanan bir çok raporda:

1. gün: 21 Aralık 2012'de kör bölgeye giriş, tüm canlıların beden tipinin değişmesi, hiçbir elektrik aygıtının çalışmaması, tam karanlık.
2. gün: Atmosfer basıncının düşmesi, herkesin kendisini şişmiş hissetmesi, Güneş'in yeterli ısıtamaması, dünya ikliminin soğuması (buzul çağı soğuğu).
3.-4. gün: Atmosferin şafak vakti gibi sönük bir ışıkla aydınlanması, foton etkisinin başlaması, foton enerjili aygıtların çalışabilir hale geçmesi, yıldızların yeniden gökyüzünde belirmeleri.

5.-6. gün: 24 saatlik gündüz devresine giriş, kör bölgeden çıkıp ana foton kuşağına giriş, tüm canlıların güçlenip zindeleşmeleri, dünya ikliminin ısınması, foton ışınıyla çalışan gemilerin uzayda yolculuk yapmaya başlaması, telepati, telekinezi gibi psişik yeteneklerin ortaya çıkışı (uyanış, süperbilinç).





Foton Kuşağı etkisine ilk kez Atlantis devrinde girildiği sanılıyor

Kuşağın başlangıç noktası, küçük bir atom parçası ve onun yörüngesinde olan bir grup elektrondan ibaret. İngiliz fizikçi Paul Adrian Maurice Dirac, her bir partikül için bir anti-partikül bulunduğunu öne sürmüştü. 1932'de Carl David Anderson bu anti-partikülü buldu ve ona "positron" adını verdi. 1956'da anti-proton ve anti-nötron keşfedildi. Bir anti-partkül şekillendiğinde, sıradan bir partiküller evreninde meydana gelir ve bu, bir elektronla buluşup çarpışmasından önce bir anlıktır. Bu çiftin toplam kütlesi "Foton" formunda enerjiye dönüşür. Bu yeni ve önceden görülmemiş bir enerji kaynağı gücü sunar.

1961 yılında uydu kaynaklı araçlar tarafından bir foton kuşağı keşfedildi. Bu kuşağın gezegenimizden 400 ışık yılı uzakta olduğu açıklandı. Astronom Jose Comas Sola yedi yıldızlı Pleiades takımı üzerinde özel bir çalışma yaptı ve bir sistem oluşturduklarını keşfetti, ki bizim güneşimiz ve daha pek çok yıldız da bu sistemin parçalarıydılar ve her biri kendi gezegensel sistemlerine sahipti. Güneşimiz bu sistem yörüngesini 24.000 yılda tamamlıyor. Bu 24.000 yıl iki bölümde alınıyor; 10.000 yılı karanlık (ya da Galaktik Gece), 2000 yıl ise Foton Kuşağı'nın ışığında geçirildiği sanılıyor. Ve bazı bilim adamları tarafından, bulunduğumuz dönemin ışık bölgesine geçiş olduğu tahmin edilmekte. Tahmin edildiğine göre böyle bir olay dünyanın oluşumundan beri bir kez deneyimlendi ve bu tarihin de Atlantis devrine rastladığı öne sürülüyor.

Foton Kuşağı temel olarak 3 elementi içermekte. İlki, "Null Zone" (sıfır bölgesi). Bu bölge, madde ve madde olmayan parçaların kuşağın proton parçalarını oluşturmak için çarpıştıkları bölge. Burası ayrıca Pleiades yıldız sisteminin elektromanyetik alanlarının etkisiz bırakıldığı yer. Bu süreç, bilinçlilik seviyelerimizi değiştirecek ve evren yapısına farklı bir açıdan bakmamızı sağlayacak. Diğer bölme ise foton ırmağı ile sıfır bölgesinin (null zone) iç kenarı arasında olan akım alanı. Bu bölgeye geçişle daha yüksek boyuta geçiş imkanına sahip olunacak.



2012'de Işık devrine geçiş yapılacağı söyleniyor

Foton Kuşağı, Dünya ile çarpışmak üzere olan yoğun bir foton(ışık parçacıkları) enerji bandı olarak rapor ediliyor. Ulaştığında 5 günlük bir karanlık, elektriksizlik, yoğun ufo inişleri, insanlık için psişik yeteneklerin ortaya çıkması, insan bedeninde oluşan değişimler (transformasyonlar) ve daha pek çok değişim beklenmekte. Şu anda karanlık dönemin sonunda olduğumuz ve bu dönemin 2012'de son bularak 2000 yıllık "ışık" devrine geçiş yapılacağı söyleniyor. Yıldız aktivasyonu güneş sistemimizin Pleiades (Alcyone yıldızı), Sirius, Arcturus, Orion ve Andromeda ile aynı sıraya dizilmesi ile başlayacak. Yaşanılacağı tahmin edilen en büyük deneyim ise, bu kuşağa girildiğinde, şu anda bulunduğumuz 3. boyuttan 5. boyuta yükseleceğimiz. Bu sıçrayış elbette ki beraberinde bir çok farklılık ve mutasyonlar getirecek. Şimdiden deneyimlediğimiz olaylar da aslında bu sıçrayışı doğrular nitelikte: ciddi iklim değişiklikleri, kıta transferleri, v.s. Ayrıca bu kuşağa girildiğinde bilinçlilik boyutlarının her birine geçiş imkanına sahip olacağımız tahmin ediliyor. Şu anda küresel bilinç değişiminin sonuçlarını da birebir deneyimliyoruz aslında. Dünyayı kasıp kavuran savaş ortamı, toplumlar arası anlaşmazlıklar, politik sürtüşmeler ve olagelen olumsuzlukların da bu geçiş döneminde, ya da "null zone"da bulunmamızdan dolayı olduğunu düşünebiliriz.

Bütün canlılardaki değişim

Yaşadığımız bu dönem ve beklenen değişimler kutsal kitaplarda, mitolojide ve bilim adamları tarafından da ayrıntılı şekilde incelenmişti. Raporlara göre, Foton Kuşağı'na girildiğinde, gökyüzü ateş gibi gözükecek, ancak soğuk olacak. Bu değişim ve yansımalar elbette ki içine girilen kuşağın etkileriyle birlikte ortaya çıkan kimyevi değişimler ve tranformasyonların sonucunda kendilerini açığa çıkaracaklardır. Kuşağa ilk önce güneşimizin girmesi halinde ani bir karanlığın olması da söz konusu, ki bu sürenin 110 saat kadar sürmesi tahmin ediliyor. Güneşsel radyasyon ve Foton Kuşağı'nın arasındaki etkileşim gökyüzünün yıldızlarla dolu gibi gözükmesine neden olacak. Dünya bu kuşağa girdikçe tüm moleküller uyarılmış olacak ve atomlar mutasyona uğrayacaklar. Bu duruma bağlı olarak fiziksel yapılarda (insanla birlikte hayvan ve bitki aleminde de) farklılıkların meydana gelmesi bekleniyor tabii ki.

Null Zone ve Schumann Rezonansı

Bu kuşağa girmeden önce, yani bu zamanda, "Null Zone" (sıfır bölgesi) denilen zaman deneyimlenmekte. Bu dönem boyunca sismik aktivite ve volkanik hareketlenme görülüyor. Ayrıca iklim değişiklikleri ve buna bağlı olarak şiddetli tayfunlar, fırtınalar ve hortumlar gözlemleniyor. "Null Zone", bir başka deyişle, madde ve madde olmayan bütün partiküllerin yok edildiği yer. Oluşacağı beklenen bu foton etkisi çok önemli, zira bize yeni bir enerji kaynağı sunacak. Bu kaynak, doğal olarak fosil yakıtlara bir son verecek ve bunun sonucunda da tahmin edildiği üzere daha yaşanılabilir bir dünya oluşturulmuş olacak. Bu bölgeye geçişin kanıtı olarak gösterilen en güçlü kaynak ise Schumann Rezonansı. Dünya'nın kalp atışı olarak nitelendirilen bu titreşim daha önceki zamanlarda 8.1 iken günümüzde 12.1'e yükselmiş durumda, ve hızla yükselmekte. 13.0 olduğunda ise "Null Zone"un tamamlanmış olacağı rapor ediliyor. Astrofiziksel hesaplamalara göre Foton Kuşağı'na saatte 208.800 km hızla gireceğiz. Kuşağın enerjisi fiziksel sonuçların yanında eterik ve spiritüel anlamda da kendini gösterecek.

Bilimsel veriler, ciddi ve hızlı bir değişim olduğuna işaret ediyor

Rus bilim adamları tarafından açıklanan değişimler de galaksinin merkezinden gelen enerjinin varlığını teyit eder yönde. Dr.Alexey N.Dmitriev'in çalışması gösteriyor ki gezegenlerin atmosferleri, gezegenlerin kendileriyle birlikte büyük bir hızla değişim geçiriyor. Örneğin Mars atmosferi zamanla daha kalınlaşıyor; Ay, kendi atmosferini oluşturmakta. Ya da bu tarz bir değişimi kendi gezegenimizde görebiliyoruz: atmosferdeki HO(hidroksit) oranı daha önce hiç ölçülmediği kadar fazla. Bu oran küresel ısınma, florkarbon emilimleri ya da bu tarz oluşumlar sonucu oluşmuyor; sadece kendilerini gösteriyorlar. İyonosfer tabakasında plazma jenerasyonu, magnetosferde magnetik fırtınalar, atmosferde ise siklonlar aracılığı ile enerji boşalımları oluşumları gözlemleniyor. Daha önceden nadir rastlanan atmosferik yüksek enerji fenomenine artık daha sık ve yoğun rastlanmakta. Gaz-plazma zarfının maddesel birleşimi de transforme olmaktadır. Gezegenlerin manyetik alanları ya da parlaklıkları da hızla değişiyor, artıyor. Jüpiter, Venüs, Uranüs ve Neptün, bu sonuçların alındığı gezegenlerden.

Rus Ulusal Bilim Akademisi Foton Kuşağı üstüne çalışmalar yapıyor

Dünyamızda eyleme geçmiş olan transformasyonlar ise aşikar. Gün be gün artan sismik aktivasyon, volkanik hareketlenmeler ve diğer bir çok doğal felaketler elbette ki gözlerden kaçmıyor. Dr.Dmitriev'in belirttiği ve dikkat çektiği nokta ise bu çeşit bir değişimin dünyada daha önce 10.000 yıl önce görülmesi. Burada göze çarpan ve bazı topluluklar tarafından ortaya atılan konu ise güneş ile dünyanın değişimleri arasındaki bağlantı. Maalesef bu tarz konularda çoğu bilgi ifşa edilmiyor. Bu tarz araştırmaların yapıldığı bir merkez de Sibirya'daki Rus Ulusal Bilim Akademisi. Burada yapılan çalışmalar sonucu edinilen bilgi ise şöyle: Şu anda Güneş Sistemi'nde yaşanılan enerjisel değişimin tek olası sebebi farklı-daha yüksek olan bir enerji alanına giriyor olmamız olabilir. Ve bu yüksek enerjiye geçişin sonucunda DNA spirallerinin kendileri de değişim geçirmekteler. Şimdiye kadar hayatımızda yer alan bilim araştırmaları sonucu elde ettiğimiz bilgilerle ortaya çıkarılan 2 sarmallı DNA yapısı hızla mutasyona uğramaktadır. Bu sıçrayışla da bu sarmalın 2'den 12'ye çıkacağı biliniyor. Bu enerji emiliminin Güneş Sistemi'ndeki tüm maddelerin özünü değiştireceği bekleniyor, ki bir bir de deneyimliyoruz çevremizde.

Aslında tüm bunlar, hücresel ya da ruhsal boyutta olsun, bize pek yabancı değil. Çevremizde her an deneyimlediğimiz olayların dökümü sadece. Kainata dikkatlice baktığımızda ve onu içsel sesimizle dinlediğimizde bunlardan farklı bir şey duymayacağımız da aşikar. Hergün yaşadığımız ve gün geçtikçe artan doğal felaketler, politik sürtüşmeler, savaşlar, içsel değişimler binlerce yıldır beklenilen dönemin getirileri elbette. Bunların hepsi asırlardır bekleniyordu; kutsal kitaplarda olsun, kadim medeniyetlerin yazıtlarında olsun her zaman karşımıza çıktılar. Şimdi ise bu değişime tanık oluyoruz ve yeni dönemin getirdiği farklılıklara yaşamlarımızı adapte etmeye hazırlanıyoruz. Zira başka seçeneğimiz de yok; ya değişimi kabul edecek ve "bir" olacağız, ya da eski enerji ile birlikte savrulmayı göze alacağız.



ÜÇ GÜNLÜK KARANLIK


F. Joseph Montagna tarafından derlenmiştir. (Kirael'in BÜYÜK DEĞİŞİM kitabından alınmıştır.)

Derin bir endişeyi ifade ederek başlamama izin verin. Üç Günlük Karanlık, korku ve panik ile değil, Dünya'nın 4. Boyuta yükselişi ile ilgilidir. Lütfen anlayın, bu sadece sizi yükseliş işlemine hazırlamak için bir girişimdir. Bu Değişim, sevgi ile ilgilidir, ve hissettiğiniz korku kendi seçiminizdir. Akıllıca seçim yapın, dostlarım, çünkü Değişim, farkındalığın uyanışının başlangıcı olacak.

Aslında Üç Günlük Karanlık, Dünya Ananın Foton Kuşağına girişi ile ilgilidir. Bu olay Üç Karanlık Günü kapsamaktadır ve bu Değişimin ya da 4. boyuta (5. boyuta) yükselişin müjdecisi olacaktır. Bu dönem boyunca size neler olacağı hakkında kısa bir özet yapmama izin verin. Bütün olay 7 ya da 10 günlük bir dönemde gerçekleşecek fakat lütfen bu rakamların kesin olduğunu düşünmeyin, çünkü 1 gün az ya da çok olabilir.

İLK GÜN

İlk gün, tam tamına bir kargaşa hissi olacak. Bu korku yaratmak için tasarlanmamıştır. Evet, Yaratıcı korkuya izin verir, ama siz bu korkuya kapılmak zorunda değilsiniz. Bu yazıyı okuyanlar, o dönemde ortaya çıkacak olaylara önceden hazırlanmış olacak. Hala korkuyu önlemek için çaba sarf etmelisiniz, çünkü bu olay bütün Dünyada nüfuz edecek. Bu, herkesin korkularını iyileştirerek Değişimi gerçekleştirdiğinden emin olmak için Işık Varlıkları tarafından planlanmıştır. Ve yine, korku içinde yaşadığınız için, aslında bu korkudan birçok iyi şey yaratıyorsunuz. Korkularınızı iyileştirmek, tamamen, Yaratıcı'nın planının bir parçasıdır.

Bu, şimdi neden şu anki korkularınızı ele almanızın gerektiğinin başka bir nedenidir. Korkularınızın üstesinden gelmede ve onları yok etmede deneyim kazandıkça, Değişim ile daha iyi başa çıkabileceksiniz.

Bugünlerde uğraştığınız bazı korkularınız şöyle senaryolar içermekte: Faturalarım ödenecek mi? Evli kalacak mıyım, kalmazsam eğer ne yapacağım? Bütün paramı aptal bir yatırımda kaybedecek miyim? Evet, bunların hepsi gerçek, fakat yapmanız gereken tek şey probleme karşı koymak, ve onu (bilincinizde) berraklık yaratacak noktadan ele almaya hazır/gönüllü olmak. Böylece, daha az korkutucu ve yönetilebilir olacaktır.

İşte bu yüzden kendinizi tanıma çalışmalarınızı ve diğer derslerinizi zamanında tamamlamanız vurgulanmaktadır. Korkularınızın üstesinden gelmeyi mümkün olduğu kadar iyi öğrendiğinizde, Değişim bir kabustan çok bir macera haline gelecektir. Uygulama/çalışma mükemmeli getirir.

İlk gün boyunca, kitlesel hastalık ve görünüşte yıkıcı bölünme illüzyonu ile titreşeceksiniz. Tam anlamıyla 3. Boyutu terk edecek ve 4. Boyuta gireceksiniz, Foton Enerjisiyle birlikte. Dünyanın değişimini o güne kadar hiç deneyimlemediğiniz kadar çok hissedeceksiniz. İlk 12 saatte ya da gün boyunca, pek ortalıklarda dolanmak istemeyeceksiniz. Durağan kalmaya zorlanacaksınız.

Bu Dünya Ananın ani fren yapma yöntemidir. Bu dönem boyunca, kendini sarsacak ve birçok özelliğini yeniden düzenleyecek. Bütün bunların hepsi daha şimdiden planlanmıştır ve Dünya kendini yok etmeden ne kadar ileri gideceğini tabi ki bilmektedir. Bu sizin ilk işaretiniz olacak #8211; kitlesel kargaşanın ortaya çıkışıyla onu takip eden Dünya ananın gürlemeleri.

Buna göre daha önemli bir çok deprem yaşadınız bile. Aslında, bu sefer depremler hemen hemen sıradan bir hale gelecek. Sizin 8 ya da 9 Rihter Ölçeğinizden bahsetmiyorum, daha çok 5 ya da 6 hatta daha az, çünkü bu Dünya Ananın kendini Değişime hazırladığına işaret etme şeklidir. Bununla birlikte, kendini, boyut enerjisinin 3.den 4.ye ilerlediği ve Foton Kuşağı enerjisinin Dünyayı içine çekmeye başladığı son Değişim pozisyonuna yerleştirdiğinde, 3. Boyuttaki son dönüş aşamasını hazırlayacak. Sonuç olarak, yaklaşık ilk günün 12 veya 16 saat sonrası, kalan zamanlar tam anlamıyla zor olacak. Lütfen panik yapmayın! Kaç kere hatırlatılmaya ihtiyaç duyuyorsunuz biliyor musunuz? Lütfen panik yapmayın! Bu ilk saatlerde sakin kalabilirseniz, her şey yerine oturmaya başlayacak çünkü başlangıçtaki deprem sarsıntıları ve bölünmeler şiddetle azalmaya başlayacak.

Ortaya çıkmaya başlayacak diğer özellikler, sıcaklıkta ve güneş ışığında azalmalar içerecek. Daha sonraki birkaç gün boyunca hava akşam üstü gibi olmaya başlayacak. Bu noktadan itibaren çok fazla güneş ışığı görmeyeceksiniz, en az bu değişimi atlatana kadar.

Bu zaman süresince, dehşet verici bir uyanış meydana gelmeye başlayacak. Psişik / telepatik yetilerinize bağlı olarak, öbür tarafa geçmiş olan arkadaşlarınız ve akrabalarınız sizinle iletişime geçebilecekler. Bu sizin, bir çoğunuzun daha önce hiç deneyimlemediği / yaşamadığı bir biçimde görevinizi yerine getirmenize imkan verecek. Bu, son yıllarda bir çok ruhsal rehberin size neden şiddetle MEDİTASYON yapmanızı önermesinin bir başka sebebidir. Bu söz vurgulanmalıdır, ona önem vermeniz gerektiği için.

İKİNCİ GÜN

Bu gün, artan karanlık bütün Dünya'ya nüfuz etmeye başlayacak, daha önce hiç yaşamadığınız / hissetmediğiniz bir soğukla birlikte. Bu derin bir soğuk olacak çünkü içinize işleyecek. Bu zamanda, karbon temelli olmayan diğer varlıklarla da bağlantı kuracaksınız. Bu, neden korkuya dayalı bir hayat yaşayamayacağınızın bir başka sebebidir, yüzleşeceğiniz şey en büyük sınavınızın bir kısmı olacak. Anlamanız gereken tek şey; BU BİR TEST! Yapmanız gereken şey Işığı üstünüzde tutmak, böylece farkındalığınız yükselecek ve sınav yok olacak.

Üçüncü gün, Dünya Ana tamamıyla Foton Kuşağına girmiş olacak ve Dördüncü Boyuta gerçek geçiş meydana gelecek. Bu zamanda, Foton Enerjisi Yeryüzünü tamamen saracak, ve Üç Günlük Karanlık başlayacak. Foton Kuşağının dış bandı, üçüncü boyutun özünü temizleyip dördüncü boyut enerjisini ateşleyebilmek için son derece yoğundur. Karanlık varolacak çünkü ışık parçacıkları o kadar yoğunlaşacak ki "yok" görünümü alacaklar. Bu dış banttan çıkış yaklaşık üç
gün sürecek ve tamamıyla karanlığın içine çekilmişsiniz gibi görünecek. Zamana takılıp kalmamaya çok dikkat edin, aldatıcı olacaktır ve enerjinin yerleşmesinin ve sakinleşmesinin daha uzun sürmesine sebep olacaktır.

Foton Enerjisi, içine girildikçe, güneş ışığını tamamen engelleyecektir. Bu gerçek bir karanlık oluşturacaktır. Foton Kuşağının özü güneş ışığını engelleyebilecek güçtedir. Her nasılsa, güneşin termal enerjisinin bir kısmı Foton Enerjisini delip geçebilecektir, böylece bir "Buz Çağı" yaşamayacaksınız. O kadar şiddetli olmayacak ama inanın ki çok soğuk olacak. Bedeniniz, bir çoğunuzun deneyimleyeceği hareketsizliğin karşılığında titreşimsel bir değişime uğrayacak.

Dışarıya çıkıp sorunları halletmeye çalışmak hiçbir şey ifade etmeyecek. Aşağı inip köşedeki dükkan açık mı diye bakmaya gitmeye çalışmak gerekmeyecek. Açlıktan ölmeyeceksiniz. Üç günde kimse açlıktan ölmez. İlk aşamada, ****bolizmanız değişecek böylece yemek ihtiyacı hissetmeyeceksiniz. Onun yerine sadece çok hafif maddeler yiyeceksiniz. Başlangıçta, sadece Yaratıcının Işıktan oluşturduğu bitki alemi var olacak. Bu, Yaratıcının size sağladığı ama her nedense bu noktaya kadar akıllıca yararlanamadığınız bir şeydir. Artık bu bitkileri sadece akıllıca kullanmakla kalmayıp titreşimlerinin gerçek özünü / aslını da öğreneceksiniz. Eminim ki bazılarınız bu duruma uyumlanmakta zorluk çekecek, fakat birçoğunuz bu yeni yiyecek kaynağından zevk alacak.

Aynı zamanda bu olay gerçekten Yeryüzünü içine çekecek, bu olayı tamamıyla yaşamak kaderinde olanlar, titreşimsel beden transferi ve hareket birliği hakkında zaten bilgilenmiş durumda olacak, böylece fiziksel öz tamamen korunmuş olacak. Bütün bu günlük / olağan seviyede öğrendiğiniz şeyler çok uzak gelecekte olmayan o zamana bir hazırlanış şekli.

Bu üç günlük karanlık ve soğuk döneminin ortasında, dünya populasyonunun çoğu güçsüz ve hareketsiz halde olacak. Öyle yavaşlamış olacaksınız ki bu üç gün şimdiki zamandaki gibi geçmeyecek, ve böylece korkunun bir kısmı ortadan kaldırılmış olacak. Yoğunluğun bu kısmından geçişinizi zar zor hatırlayacaksınız. Bu olay başladıktan ve üç günün ilk gününü geçirdikten sonra, kendi içinizde tamamen kış uykusu halini alacaksınız.

GEÇİŞTEN SONRA

Bu karanlık günlerden çıkışınız en uç beklentilerinizin bile ötesinde olacak. Karanlık dağılınca, günışığı gelmeden önce başka bir 2 ya da 3 günlük bir dönem yaşayacaksınız. Bu dönemde hava akşam karanlığı gibi olacak. İlk adımınızı attığınızda daha önceki gibi ayaklarınızın artık yere değmediğini farkedeceksiniz. Havada sıçrayabildiğinizi, bir süre orada kalabildiğinizi, yavaşça yere inebildiğinizi keşfedeceksiniz. Yeni enerjinin hala yoğun olduğu bölümler olacak, yani bazen aldatıcı durumlar olabilir.

Bedeninizin içinde hareket eden bir şey hissedeceksiniz, ve bedeninizi içinizde ışık saçan bu yeni enerji ile doldurabildiğinizi keşfedeceksiniz. Yeni sizi içine çeken bu yeni hissi seveceksiniz.

Bu yenilikle baş etmeyi yeni realitede size yardımcı olacak öğretmenlerin rehberliğinde öğrenmeniz iki yıldan dört yıla kadar bir zaman dilimi gerektirecek. Bu öğretmenler paylaştıkları için onurlandırılacaklar ve siz de onları takdir edeceksiniz. Şimdi neden hepimizin derslerimizi Geçişten önce tamamlamamız gerektiğini anlamaya başlıyor musunuz? Böylece, daha sonra bunları deneyimlemeye gerek kalmayacak.

Tamamlanmamış her deneyimi direkt olarak bu yeni realiteye taşıyacaksınız, bu nedenle Geçişten önce mümkün olduğunca hazır olun ki diğerleri yeni hızda ilerlerken siz değerli vaktinizi onlarla boşa harcamayın.
Onca zaman geçmesine rağmen neden hala acıkmadığınızı merak edeceksiniz. En ufak bir açlık hissetmemekle kalmayıp, vücudunuzdaki yağlar / şişmanlık da, hepsi olmasa da çoğu, yok olacak. En sonunda açlık duyduğunuzda, Yaratıcının bizim için yetiştirdiklerini yemek ihtiyacı hissettiğinizi fark edeceksiniz. Aslında hep orada olan ama daha önce asla farkedemediğiniz bitkileri göreceksiniz. Birini alacak, ağzınıza atacaksınız ve o da yavaşça ağzınızda çözülecek ve siz de enerjisinin sisteminizde ortaya çıkışını hissedeceksiniz. Ve sonra birden değişik nefes aldığınızı fark edeceksiniz. Nefesiniz başınızın tepesinden gelecek ve alışılmadık bir biçimde tamamen bedeninizi dolduracak. Böylece, Geçişten sonraki ilk birkaç gün, daha önce deneyimlediğinizden, alışık olduğunuzdan farklı olan her şeyle işlev görmeyi öğrenmekle geçecek.

Bir çok yeni şey, yeni ve aydınlanmış düşüncelerinizi meşgul edecek. Bütün düşünme sisteminiz fazlasıyla açık olacak, ve hafızanız hazır olduğunuzun da ötesinde olacak. Yaklaşık 2000 yıl boyunca Dördüncü Boyutun zevkine varacaksınız.

Genel anlamda, dostlarım, bu sarsıcı bir dönem gibi görünmesine rağmen, (bu dönem) toplu aydınlanma sürecinin başlangıcıdır. Hepiniz, bir çok yaşam boyunca yükselişin tamamını hatırlamak için hazırlanıyorsunuz. Hiçbir şey boşa gitmemiştir. Derslerinizi büyük bir ilgiyle ve istekle öğrenin, böylece eski bavullarınızı yeni ve heyecan verici çağa taşımamış olursunuz.

Her birinizin yaşam planı belli başlı deneyimleri içerir ve her deneyim yeni bir anlayış düzeyi yaratmak için tasarlanmıştır. Bir dersi kısa kesmeyi seçtiğiniz her seferinde, o ders, daha sonra üstünde çalışasınız diye yeni realiteye ertelenir. Deneyimleme ihtimallerini asla geri çevirmeyin.

Her şeyin geçmişte hayalini kurduğunuz bir yere taşınmış olduğu yeni bir enerjide uyandığınızı düşünün. Çevrenize baktığınızda ve hayatın potansiyellerini incelediğinizde, hayat göz alıcı güzelliktedir. Ve sonra, yeni bedeninizi ve onun yeni enerjideki yetilerini anlamaya başlarsınız. Her nasılsa, tamamlanmamış öğrenim durumuna uygun olarak, Yüksek Benliğiniz, daha önce kaçtığınız belli başlı deneyimleri tekrarlamak zorunda olduğunuz bir plan yapar. Tüm varlığınızla yeni enerjiyi deneyimlemek / yaşamak isterken, bütün dersler tam öğrenilmeden bir adım dahi ileri gidemeyeceksiniz. Bu yüzden hiç bir ihtimali göz ardı etmeyin. Yüksek Benliğinizin sizin için yarattığı her şeyi büyük bir arzuyla tamamen öğrendiğinizden emin olun, çünkü bu sizin yeni bin-yıla girişinize izin verecek.

Bu sadece başlangıç. Bu kısa süre zarfınca toplam deneyimi yargılamayın, ve en önemlisi PANİKLEMEYİN!
[/spoiler]

Edited by mucit41
Link to comment
Share on other sites

[quote name='&ULTİMATE&' date='26 Aralık 2010 - 17:24 ' timestamp='1293377684' post='932830']

[b][size="3"]7. Büyük ve kitlesel bir terör olayı [/size][/b]

Yaklaşık 3 bin kişinin öldüğü 11 Eylül 2001 saldırılarından beri, EL Kaide'nin ya da diğer örgütlerin yıkıcı sonuçları çok büyük olacak kimyasal ya da biyolojik bir saldırı gerçekleştirebileceği ya da kitle imha silahları kullanabilecekleri yönünde korkular yaşanıyor. Hükümetlerin bu tehdidi sürekli diri tutma yönündeki açıklamaları da toplumlarda duyulan endişe ve korkuyu azaltmada pek bir yarar sağlamıyor.

[b]Kanıt:[/b] El Kaide lideri Usame Bin Ladin birkaç yıl önce örgütünün sadece caydırıcı olarak birkaç nükleer araca sahip olduğunu söylemişti. Eski Sovyetler Birliği'nden 'kaybolan' birakç nükleer füze de endişe yarattı. Ancak El Kaide ya da bir başka örgütün nükleer silah sahibi olduğu yönünde bir kanıt yok. Bununla birlikte endişe halihazırda Pakistan rejiminin istikrarsızlığı üzerinde odaklanıyor. Nükleer silah sahibi Pakistan'ın bu sırlarının El Kaide ya da bir başka örgütün eline geçebileceğinden, bu silahların kullanımının büyük bir felakete yol açmasından korkuluyor.

[b]Gerçekleşme olasılığı: 2/10 [/b]


[/quote]


Dikkatimi çeken bu oldu. Yapacağım yorum [color="#FF0000"][b]KESiNLiKLE[/b][/color] Siyasi olarak algılanmasın.
Peki bu örgütlere bu silahları sağlayan ülkeler madem bu olayın çıkmasından korkuyorlar. Neden desteklerini çekmiyorlar ?
Sözde Nükleer silahların vs. çalındığını beyan ediyorlar. Hiç inandırıcı gelmiyor. Bu madde hiç [color="#FF0000"][b]İNANDIRICI[/b][/color] gelmedi.


Tekrar söylüyorum Siyasi olarak algılanmamasını temenni ediyorum.
Saygılarımla..

Link to comment
Share on other sites

[quote name='pcmemo' date='27 Aralık 2010 - 06:04 ' timestamp='1293423264' post='933146']
Nasıl olsa ölcez.Korkmanın amacı nedir ?
Kökmü salıcakdık dünyaya.Ha araştırında bu kadar dalavereye gerek yok yaw
[/quote]

[color="#006400"][b]haklısın ALLAH hayırlı ölüm nasip etsin[/b][/color]

Link to comment
Share on other sites

[b]Akıllıca düşünmek gerek.Kıyamet senaryoları ancak hristiyan ve yahudiler tarafından uydurulabilir.Dünyada gözle teknoloji ile görülemeyen ne değişimler var.Şu bir gerçek insanoğlu kendi sonunu hazırlıyor.Ama bu yahudi ve hristiyan saçmalıkları gibi 2012'de değil.Müslümanlar biraz daha yoldan çıkar namaz kılmayanların derecesi biraz daha aşağı inerse,Yüce Mevlam o zaman bu gidişe dur diyecektir.Çünkü bunu biz insanlara kutsal kitabımız ile bildirmiştir.[/b]
[img]http://i53.tinypic.com/ab1shf.jpg[/img]

[b] Rahman, Rahim olan Allah'ın adıyla.
Andolsun asra! İnsanlık hüsranda. Ancak iman edenler ve doğruları yapanlar, birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye edenler müstesna[/b]

Link to comment
Share on other sites

[quote name='Barış BEKTAŞ' date='27 Aralık 2010 - 10:40 ' timestamp='1293443456' post='933180']
[b]Akıllıca düşünmek gerek.Kıyamet senaryoları ancak hristiyan ve yahudiler tarafından uydurulabilir.Dünyada gözle teknoloji ile görülemeyen ne değişimler var.Şu bir gerçek insanoğlu kendi sonunu hazırlıyor.Ama bu yahudi ve hristiyan saçmalıkları gibi 2012'de değil.Müslümanlar biraz daha yoldan çıkar namaz kılmayanların derecesi biraz daha aşağı inerse,Yüce Mevlam o zaman bu gidişe dur diyecektir.Çünkü bunu biz insanlara kutsal kitabımız ile bildirmiştir.[/b]
[img]http://i53.tinypic.com/ab1shf.jpg[/img]

[b] Rahman, Rahim olan Allah'ın adıyla.
Andolsun asra! İnsanlık hüsranda. Ancak iman edenler ve doğruları yapanlar, birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye edenler müstesna[/b]
[/quote]
hah işte şöyle bir cevap gerekti herkes avrupa gibi yazmış

onlar değil mi adaları, afrikayı sömüren

amerika değil mi arapları sömüren

yahudiler değil mi filistinli kardeşlerimi katleden

böcek yiyen çinli ve japonlar bile daha asildir onlardan

tabi biz daha asiliz (çoğunluk avrupai ve amerikan sömürgesi (beyin vs) olsada)

Link to comment
Share on other sites

  • 1 ay sonra...

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

 Share

  • Recently Browsing   0 members

    No registered users viewing this page.

×
×
  • Create New...